hesabın var mı? giriş yap

  • ozellikle kis soguklarinda nasil bunu nasil becerebildiklerini dusunemedim cocuk tipidir, davranisidir. kimseler uyanmadan kalkip pijamasiyla koltuğa oturur, minicik parmaklariyla uzaktan kumandanin dugmelerine basip sevdigi cizgi filmi izlemeye koyulur. salona bir baskasinin gelmesi onun icin hic bir sey ifade etmez. cunku bambaska bir hayal aleminin dehlizlerinde kulac atmaktadir. cocuk iste...

    yıllar sonra gelen edit: benim çocuğumdur.*

  • "çok sıkıcı birisin"
    "hayata karşı dimdik durmuyosun"
    "çalışıyorum biliyorsun"
    "öf"
    "pöf"
    "tamam"
    "sana da"
    "ben de"
    "günaydın"
    "neyse uyuyorum ben iyi geceler"

    zaten bunlarla geçti aylarimiz. smile bile atmazdi lanet karı. ulan botla mi sevgili olmuşuz napmisiz aylarca şimdi fark ettim de.

  • ortama bakın ya allah aşkına. insanlar boktan, evler boktan, doğa bile boktan. bi de anadolu'yu anlatmazlar mı yok şöyle kültür, yok böyle memleket, insanı şöyle, doğası böyle, alın size anadolu amk.

  • kış geldiğinde akla düşen; "boza içsek ne güzel olur." cümlesinde "boza"yı, "bozaaaaa" diyerek söylerken bulunan bir içecek.

    kelimenin nereden, nasıl geldiğiyle ilgili yazılar mevcut. açıklamalardan biri de şöyle;

    boza; darı, mısır veya pirincin ezilerek, kabuk kısımlarının ayrılarak, su katılması ve süzülerek pişirilmesi ve süzüldükten sonra hafifçe mayalandırarak şeker ilave edilmesi ile hazırlanan; kremsi, koyu kıvamda, tatlı ve ekşimsi lezzeetğ olan bir maddedir.

    kelimenin etimojik açıdan incelemesine bakıldığında ise durum şu;

    " boza" kelimesi farsçada darı anlamına gelen "buze"dir. fakat asım efendi'nin burhan-ı katı tercümesinde, pirinç ve darı unundan yapılan içki adı verilmiştir.
    kazan ve çağatat türkçelerinde boza, sırpça, macar ve arnavut dillerinde boza, rumencede bozan, yunancada bozas, ingilizecde boza ya da bosa; rus, çek ve leh dillerinde buza, fransızcada bouza veya bosan, almancaya busa ve italyan, ispanyol, portekiz dillerine boza olarak geçmiştir.

    bozanın yapımında kullanılan hammaddede bölgesel ve coğrafik farklılıklar da oluşmaktadır. birbirinin ikamesi yerine geçen maddelere bakacak olursak şöyleler;

    ülkemizde genellikle darıdan yapılan boza, kırım ve türkistan'da pirinç ve darıdan, tataristan'da yarı yarıya darı, buğday ve yulaf unundan, kafkasya'da(osetlerde) arpa maltu karıştırılarak pişirilmil kızarmıl ekmekten, kırgızlar buğday yarmasından, yugoslavya'da mısırdan, bal eklenerek ve yarı yarıya kayın özü kullanılarak yapılmaktadır. bunlara ek olarak bazı ülkelerde; çavdar, buğday, kara buğday, yulaf, arpa gibi maddelerden de yapılmaktadır.

    not: ahmet efendi-mütercim
    k:birer,s.

  • 20 yıl önce tuğla gibi büyük, hesap makinesi gibi tuşlu cep telefonları vardı, bugün iphone 13 var, samsung s21 var.

    süpürmek için açması 5 dk süren bordo süpürgeler vardı, bugün dyson v11 var.

    100 km’de 15 litre yakan atmosferik motorlu arabalar vardı, bugün yarı hibrid 4.5 litre yakan araçlar var.

    20 yıl önce fatih terim vardı, bugün hala fatih terim var. yetmedi mi artık mınakoyum!

  • efendi gibi gitmişsin atm de sıraya girmişsin. ikinci sıradasın. önündeki kişi rahatsız olmadan işlemini yapsın diye hafif geride duruyorsun. arkadan tırreğin birisi gelip sana sırada olup olmadığını sormadan ikinizin arasına giriyor. uyarınca da haklıymış gibi seninle kavga ediyor. bu adam cahil değil cahil oğlu cahildir. medeniyetten nasibini almamıştır.

  • 'kırkından sonra amcam çeker halayı
    amcamın zamanında halay mı vardı?'

    bu hayatın anlamını sordurtur kişiye.