hesabın var mı? giriş yap

  • fenerbahçe'nin son maçı* kazanamaması ilahi adalet olabilir mi? sorusuna "dünyada kötü giden bu kadar çok şey varken tanrı'nın bir maçla uğraşacağını sanmıyorum" demiş topçu.

  • biz kimiz ki adamı linç ediyoruz? bence bir sanatçı olarak daha iyi bir gelecek için her yolu deniyor adam. ben saygı duyuyorum. yalakalık yapmaya ihtiyacı yok ki. paraya da ihtiyacı yok. dünya kucak açmış. bugün istese japonya vatandaşlık veriyor. o ise burada bir uğraş veriyor. yaptığı sanat deseniz çok üst seviyelerde. hem bu ülkenin kültürüyle, hem de dünyanın acılarıyla yoğurduğu eserler ortaya koyuyor. burada onu eleştirenler youtube’u açıp bir iki söyleşisini izlesin. kurduğu cümlelerle bizi beşle çarpıp ona böler.

  • uzun süreli ilişkinin sırrı kontörlü hattı olan telefondur.eşimle çok uzun yıllar birlikteliğin sonrasında evlendik.malum üniversite yıllarında zor geçiniyorum ve telefonlarımız da kontörlü.aynı zamanda uzak mesafe ilişkisi yaşıyoruz.tam kavga edilmeye yakın bir konu oluyor konuyu mecburen kapatıyorum.ilk zamanlar ben tartıştığımda gördümki okula hep yürüyerek gidip gelmek zorunda kalacağım, sonradan konuları basitleştirerek problemler karşısında daha az gergin olmayı öğrendim.
    neticede şuan kavga eden birçok çiftin en büyük problemi haddinden fazla telefon görüşmesi ve mesajlaşmadır.kontörlü hatta geçin gençler.

    (bkz: kontör at sevgilim)

  • namaz bir kenara, hayatinda oruc tutmamis arkadasima "yeryuzu iftari"na saygidan oruc tutturmus adamdir. gerisi yobaz akp'lilerin fasa fisosu.

  • bunca zamandır yediğimiz bu dondurma ürününün şans eseri ortaya çıktığını duysanız ne derdiniz?

    hemen söyleyeyim
    -vay be bu kadar basit bir ürün kimsenin aklına gelmemiş mi?

    bunu öğrenmek için hemen 1905 senesine gidiyoruz. 1905 senesinde soğuk bir san francisco günüde 11 yaşındaki frank epperson kendisine bir içecek hazırlamak için annesinden bir kaç malzeme alır. bunlar su, soda tozu ve bir miktar meyve suyudur.

    bu üç malzemeyi bir bardağın içinde koyar ve etraftan bulduğu tahta bir çubukla güzelce karıştırır, daha sonra oyuna dalmış olacak ki hazırladığı içeceği evin verandasında unutur.

    sabah kalktığında hazırladığı içecek aklına düşer ve hızlıca verandaya gider ve birde bakış hazırladığı içecek içindeki çubukla beraber donmuştur. çubuktan çektiğinde bu gün yediğimiz buz parmağa benzemese de aslında ilk buz parmağı yapmış olduğunun farkına varır. daha sonraları bu dondurma ürününden mahalle arkadaşlarına dağıtır ve popüler olur.

    tarih ilerledikçe frank epperson bu yaptığı şeyin kimsenin aklına gelmediğini görür ve 19 ağustos 1924'te patentini alır. ürün bir anda popülerlesir.12

    daha sonra patent aldıktan altı ay sonra good humor adlı şirket ( unilever'in bir yan kuruluşu kendisi, bizde kendisini algida olarak biliyoruz). good humor şirketi frank epperson'a bizim fikrimizi çaldın diye dava açmıştır. madem tatlı ürünler üretiyoruz deyip ekim 1925'te ise taraflar mahkeme dışında anlaşıp işi tatlıya bağlamışlardır.

    sonuna gelecek olursak frank, daha sonraları ekonomik problemlerden dolayı popsicle corporation şirketinin tüm haklarını good humor şirketine satmıştır.

    kaynak:1,2