hesabın var mı? giriş yap

  • retrospektif baktığımda kariyeri film senaryosuna en uygun basketbolcu olduğunu görüyorum.

    ufak bir kasabada doğup keşfedil. lige yabancıların küçümsendiği yıllarda gir. kariyerinin başında bocala. çalış, çalış, çalış.

    allstar olarak kendini kanıtla. oynadığın en yetenekli ve en yakın arkadaşın takımdan ayrılsın. çalış, çalış, çalış.

    süperstar olarak kendini kanıtla. nba finaline çık, 2-0 önde ve 3.maçta da farklı öndeyken nba tarihinde görülmediği kadar çok serbest atış düdüğü çalınmaya başlansın. dramatik şekilde seriyi kaybet. çalış, çalış, çalış.

    mvp olarak kendini kanıtla. normal sezonu açık ara önde ve favori bitir ama ilk turda elen. çalış, çalış, çalış.

    zirve dönemin geçiyor derlerken yine kariyerinin sonuna gelip şampiyonluk kazanamamış önemli oyuncuların bir araya geldiği kadroya lider ol. takımın en skorer ikinci oyuncusu sakatlanıp sezonu kapasın. kimse şans vermezken playoff'ta son şampiyon lakers'ı süpür, geleceğin üç mvp'sini barındıran thunder'ı ez, finalde rakip daha önce finalde karşılaşıp yenildiğin bu sefer üç hall of fame oyuncuya sahip daha güçlü bir heat olsun. hasta ol, serinin büyük kısmını 39 derece ateşle oyna. geriye düş, geriden gelip şampiyonluk kazan.

    bayrak adam olarak kariyerinin başından sonuna takım değiştirme. lige girdiğinde dalga geçilen takımını saygın bir takım halinde bırak. başlattığın uzun şutör akımıyla oyunun oynanışını değiştir. en çok sayı atanlar listesine tepeden gir. hall of fame seçil. forman emekli edilsin. heykelin salonun önüne dikilsin. ismin şehirde bir caddeye verilsin. pozisyonunda tarihin en iyisi olarak anıl.

    ne hayat ama!

  • 80'lerde ilk çıktığında "kara kutu oyunları" tabir edilen çöp adam yürütmece tipi oyunlar bulunan bu salonlarda jetonlar süreliydi ve ölmeseniz bile bir süre sonra yeni jeton atmak zorundaydınız. sonra yavaş yavaş konsol oyun piyasası gelişmeye başladı, "street fighter 2" çıktığı sene bu salonlar artık çocukların deli gibi hücum ettiği ve annelerin sinir olduğu yerler haline gelmeye başladı, süreli jetonlar kalktı. final fight, cadillacs and dinosaurs gibi beat 'em up tipi oyunlar çıktı, atari salonlarının altın çağı bu zamandır, artık her yazlık beldede salonunu kuran köşeyi dönüyordu. 97'lere gelindiğinde ilk 3d atari oyunları (en bilineni tekken) çıkmaya başladı ki bu devirden sonra pc'de fifa, ardından playstation ve son olarak ele başı counter-strike olan internet cafe furyası, insanların talebini yönlendirerek atari salonlarının müşterilerini azaltmaya başladı. 2000'li yıllarda internet cafe'ler aşırı popülerlik kazandı ve bu da zamanın atari salonları ve atılımcılarına bir çeşit "son" hazırlamış oldu, çoğu da arz talep doğrultusunda rotayı net cafeciliğine veya hepten eli ayağı çekip gazinoculuğa çevirdi. bu salonlar artık 7-8 yaşlarındaki mayolu eblek veletlerin yanıp sönen insert coin yazısına baka baka salak sesler eşliğinde kolları çevirdiği zavallı, unutulmuş yerler haline gelmişti.

  • iv. murat koydugu yasaklara uyulup uyulmadigini bizzat kendisi kontrol etmeye merakli bir padisah oldugu için yine bir gün kiyafet degistirerek bir sandala biner. amaci sahil seridinde içki içilip içilmedigini kontrol etmektir. iv. murat'i tanimayan sandalci arada bir cebinden bir sise çikartip yudumlamaya baslayinca padisah sorar :

    - "nedir o içtigin ? "

    sandalci bekri mustafa'nin ta kendisidir; kendini kolay ele vermez.

    - "kuvvet surubu" der. "ben bundan iki yudum çekince kendimi aslan gibi hissediyorum. kürek çekmek viz geliyor".

    padisah tadina bakmak isteyince, bekri mustafa, nasilsa denizin ortasindayiz, bizi kim yakalayacak, diye düsünüp siseyi uzatir. padisah iki yudum alir almaz kükrer :

    - "bre zindik ! bu sarap. sarap içmeyi yasakladigimi bilmiyor musun ?

    bekri mustafa sasirir :

    - "sen kimsin ki içkiyi yasakliyorsun ?" der.
    - "ben iv. murat'im !.." yanitini alinca bekri mustafa küregi kaptigi gibi ayaga firlar
    - "simdi atarim seni denize, daha iki yudum aldin, kendini iv. murat sanmaya basladin. iki yudum daha alsan, dünyayi ben yarattim diyeceksin".

  • ekip mahallede volta atmaktadir. ufukta hostes'in belirmesiyle kursat'tan oldurucu replik gelir:
    - abi masallah yengem de aygaz arabasi gibi butun gun sokaklarda..

  • ülkemizin ne kadar gerilerde olduğunun göstergesidir.
    dün marinada lüks lokantadaki çatışma görüntülerini düşünün.
    lokanta lüks ama görüntüler tarih öncesi siyah beyaz kamera ile çekilmiş.
    oysa güney amerikada sıradan sokak çatışmaları hd kalitesinde.
    daha almamız gereken çok yol var.

  • oruç tutup fakirlerin halinden anlıyoruz da mesela bir ay olsun, altımıza ferrari çeksinler zenginlerin halinden de anlayalım.

  • tarafları dinlemeye gerek yok arkadaş, neyini dinleyeceğim. birisi müşteri, diğeri hizmeti veren. müşterisinin kafasında sandalye kıran mekana gidilir mi? hesap 850 gelmiş, kişi başı normalmiş. peki bu içmedikleri şalgam suyunun parasını almayı haklı gösterir mi? hayır.

    55 yıllık aile işletmesiymiş, yok adını arkasındaki koy'dan almış. bunlardan kime ne, bize ne. hesapta olmayan bir şeyi, hesaba eklemiş bu mekan. sonra da, müşteri ne kadar bağırır çağırırsa (ki haklı), alttan almak yerine , sen de efelen, sonra kavga çıksın ve 7 kişinin üstüne (bayanlar da var sanırım), 20 kişi çullan.

    ayıp kardeşim ayıp. 55 yıllık aile işletmesinin düştüğü durum bu işte. bu işletmeyi savunan arkadaş da, biz seviyoruz gelseniz de gelmeseniz de demiş. bence merak etmeyin, sizde bu yaklaşım devam ettiği sürece zaten yavaş yavaş kimse gitmez o sizin adanıza. evet sizin adanız ya orası, memleketin bir adası değil, sizlerin adası. sonradan şöhreti bulmuş, ne oldum delisi restoranların milleti kazıkladığı sizin adanız, sizde kalsın.

    tanım ; adalıların çok sevdiği 55 yıllık aile işletmesi ama müşteri dövüyorlar.