hesabın var mı? giriş yap

  • berbat bir durumdur.. hep "acaba iki istasyon arasındaki karanlık duvarlar bir şekilde aydınlatılsa ve üzerlerinde çizgi film karaleri olsa, biz de metroyla geçerken o kısa çizgi filmleri izlesek, nasıl olur?" filan gibi düşüncelere daldıran şaşkınlık hali..

  • hic tuzum kuru konusmayacagim, her durumda esini secen ama anneyi de silip atmayan erkektir.

    ne guzel, butun yazarlar, anneyi secsin demis. secim yapmak, ya o ya ben gibi durumlar insanin evlilik hayati boyunca net olarak karsisina cikan donus yollari degildir. ancak kuvvetle muhtemel anne ve es arasinda gerek bariz sekilde gerekse soguk savas seklinde bir gerginlik olur. ve kuvvetle muhtemel iki tarafin da hakli ve haksiz oldugu durumlar mevcuttur. o sebeple adil olmasi, ama ne durumda olursa olsun, en azindan bir bayramda annesinin elini opmesi gereken erketir.

    hepiniz evlenin sonra acip bu yazdiklarimi bir daha okuyun. allah sizleri adil bir kadina denk getirsin sevgili erkek yazar arkadaslarim, cunku burada atip tuttugunuz o kadinlarin asil yaptirim gucunu evlenince goreceksiniz.

  • atakan, nasıl unutuldun ama?
    derbi adamı böyle yapar evlat. türkiye gerçeklerine alış. yallah d&r'a...

  • iddia etmiyorum ama çanakkale olabilir diyorum. çanakkale'ye yolu düşmüş dostlar biliyorlardır zaten, yolu düşmemiş olanlar da günün birinde gelirlerse görürler.

  • ibrahim tatlıses 1, mehmet ali erbil 2 bunlar ne yapsa millet hoşgörü ile yaklaşıyor. ibrahim tatlıses'in bir cinayette azmettiriciliği var, eski karısının topuklarına sıktırmışlığı var ama görsen halkın sevgilisi. mehmet ali erbil'de öyle hangi skandal olursa olsun halk önemsemiyor, hoş görüyor. sanatçı yaşamında aşırılık falan olur eyvallah ama bu artık aşırılık değil bildiğin suç. ilginç milletiz vesselam. yapamadığımız ahlaksızlıkları yapabilenleri hoş görerek kendi iç dünyamızda rahatlıyor muyuz ? çözemedim.

  • devamında da demiş ki; “ bununla birlikte, suudi arabistan, ıran veya işid'in uyguladığı sistemin adı şeriat olsa da, resulullah s.a.v efendimizin getirdiği şeriat değildir.”

    bak hele bak, lan ne hikmetse bu şeriatı arabistan bilmiyor, iran bilmiyor, afgan paki bilmiyor ışıdi talibanı kaidesi hizbullahı bilmiyor bi siz biliyorsunuz amk.

    yok evladım sizin anladığınız manada şeriat diye bişey yok. mevzu uzun, anlatsak da işinize gelmez ama yok.

  • milletin; ulusal parasına, ulusal ekonomisine ve insan gibi yaşamaya imkan sağlayacak bir geliri çalışarak elde edeceğine inanmamasından kaynaklanmaktadır.

    farz-ı misal; iran'daki diktatör tarafından bankalardaki dövizlere el konulursa, dövize erişim kısıtlanırsa ya da döviz taşımak suç haline getirilirse ne olacak? dövizini bankada değil de kripto para piyasasında tutan iran halkı hiçbir problem yaşamadan güncel kur üzerinden exchange yapıp keyfine bakacak. dolayısıyla iran halkı ne yapıyor? birikimlerini iran riyali yerine döviz olarak, banka yerine kripto para piyasasında tutuyor.

    diğer taraftan asgari ücretle çalışan birisi, maaşından ayırdığı 10 dolara x token aldığında, ertesi gün bu x token'ın %1800 değerlenme ihtimali olduğunu biliyorsa ve kürşat ayvatoğlu gibi "akıllıca" davranıp kendisine yeni fırsat kapıları açmak için zamanında akp'ye yanaşmamışsa, kripto paralar makul bir yatırım gibi görünmeye başlar.

    kısacası, halkın devlete ve kendi geleceğine güvenmediği ülkelerde, insanların parayı blockchain'e olan inancından dolayı coine yatırdığını zannetmeyin.

    edit: nasıl işlem yapıldığını soranlar olmuş. binance için %10 komisyon indirimli referans linkini bırakıyorum. ancak coinbase gibi diğer uluslararası borsaları da tercih edebilirsiniz.

    referans linki için tıklayın

  • video

    'türkiye'nin maldivleri' salda gölü, millet bahçesi inşaatı sürerken renk değiştirmiş..

    siyasal islam kanserdir, salda gölü'nün şu hali de bunun ispatıdır. ülkeyi mahvettiniz allahın yobazları.

    edit: inanmayanlar olmuş. kaynak

  • aslında "askerde yaşanan yaran diyaloglar" başlığına yazılabilirdi aşağıdaki olay, ama yeni başlık açıp kirliliğe katkıda bulunmak istemedim.

    askerde kısa dönemlere türlü türlü iş verilmekteydi. hatta bazı arkadaşların yaşadığı rotasyon baş döndürmekteydi. takip edemiyorduk; bu kadar kısa dönem askeri ne yapacaklarına karar veremeyen komutanlar, bizimle adeta oyun oynamaktaydı. aramızda en talihsiz hukuk mezunu arkadaşı, adaletli davranır diye önce yemekhaneye yemek dağıtmaya, sonra nöbet yazmak için görevlendirdiler.

    hergün 70 kişinin nöbetini yazan arkadaş günlerini baskı altında geçirmekteydi; devamlı şunu bu saate yazma, bunu şunla yazma gibi türlü sorunla karşılaşıyordu. herkes şikayet ediyor; kimseye yaranamıyordu.

    artık kafası iyice karışan avukat, bir kişiyi aynı saatte iki nöbet yerine yazmıştır. bunu gören eleman hemen başçavuşa koşar.
    eleman: komutanım erdem hoca bana 2-4te iki yere nöbet yazmış.
    komutan: başlarım lan nöbetinize! bıktım nöbetizden de sizden de. o erdeme söyle seni sikip çoğaltsın her iki yere de git.

    eleman gelir erdem hocaya.. hepimiz oradayken şöyle bağırır:
    erdem hocaaa! erdem hocaaa! ahmet başçavuş dedi ki; beni sikip çoğaltacakmışsın.
    erdem hoca: ????
    bizler: ??? puhahahaha