hesabın var mı? giriş yap

  • köydeki tavuğun bile maruz kalmadığı bir harekete maruz kalmış gariban hayvancağız. nasıl da şaşkın bakıyor.

    -al sana pide, ye.
    -abi ben zarifliğin, inceliğin simgesiyim.
    -sen yemezsen ben yiyorum.

  • pahalı ürünleri savunan insanları ortaya çıkararak şaşırtan fastfood zinciridir.

    babacım ben "pizza yemek için sms bekleyen adam"dan bahsetmiyorum. sen zaten herşeyin promosyonunu yakalıyorsundur, hayatta küçük heyecanlar yaratıp bununla gurur duyuyorsundur. o başka bir yetenek. ben normal bir insandan bahsediyorum; hani canı pizza istedi, karnı aç, giriyor yemek sepetine, canının istediği pizzayı sipariş verecek, haftasonunu beklemeyecek, birazdan yiyecek.. hani o pizzanın yanında 30 tl yazıyor. mevzu sen değilsin yani, heyecan yapma.

  • 16 aylık bebeğimin kahvaltısını hazırlarken aklıma düştü bu başlık. henüz süreci tamamlamadık ama yaklaşık 7 yıl önce başlayan maceramızı evlat edinmek isteyenlere anlatmam gerektiğini düşündüm.

    öncelikle aklınıza bir kere düştüyse hayatınız boyunca hep evlat edinmek isteyeceksiniz. bu düşünce peşinizi hiç bırakmayacak. çok uzun bir bekleme süresi var şartlarınız uyuyorsa gidip başvurun, sıraya girin. sıra yaklaşık 6 yılda geliyor o an istemezseniz dondurabilirsiniz. başvurunuz bir dilekçeyle açılıyor tekrar ve kaldığınız sıradan devam ediyor. yani kendinizi hazır hissettiğiniz an dilekçe verip 15 gün içinde bebeğinizi kucağınıza alabilirsiniz.

    evli, bekar 30 yaşını doldurmuş herkes evlat edinebilir. ama heyet raporu almak, psikolojik testlerden geçmek gerekiyor. maddi durumunuzun iyi olduğunu da kanıtlamanız gerekiyor. yani evi olmayan asgari ücretli bir çiftin ya da kişinin başvurusu çok yüksek ihtimalle kabul edilmeyecek. ev varsa parka, hastaneye yakın olması ve bebeğin odasının güneş alması lazım. her aşamada ev kontrolüne geldiklerini de eklemem gerekiyor. başvurunun kabul edilme süreci yaklaşık bir yıl sürüyor.

    başvurunuz kabul edildi ve sıraya girdiniz. bundan sonra yapacağınız tek şey beklemek. ama beklerken uzmanları arayıp arayıp darlamayın. sürekli sıranızı sormayın. ellerinde bir bebek fabrikası yok gelen bebekleri sırayla veriyorlar işte. bekleme süresi şehirden şehire ve tercihlerinize göre 4-7 yıl arasında değişiyor. mesela sağlıklı bir kız bebek isterseniz 6-7 yıl, erkek isterseniz 5-6 yıl beklersiniz. sokağa terk edilmiş anne, baba bilinmeyen bir bebek isterseniz 15 yıl bile bekleme ihtimaliniz var.

    engelli ya da ensest bebek isterseniz sıranız hemen gelebilir.

    her şey olumlu sonuçlandı, yıllarca beklediniz. o telefon hiç ummadığınız anda geliyor. ben mesela sabah uyuyordum, öğleden sonra anne oldum. o da başka bir entryi hakedecek kadar ilginç bir gündü. yazarım bir ara :))

    bebeği aldıktan sonra evlat edinmeye hak kazanmak için bir yıl bakmanız gerekiyor. tabi bu bir yılda sürekli kontrol altındasınız. bebeğin gelişimini takip ediyorlar.

    veeee işin en zor kısmı başlıyor. biyolojik anne, babaya rıza davası açılıyor. bu süreçle çocuk esirgeme kurumu ilgileniyor. hakim karşısında da evlat edindirmek istediklerini beyan etmeleri gerekiyor. bu süreç onlara ulaşamazlarsa yıllarca sürüyor. tabi vazgeçme ihtimalleri de var. rıza davası bitince geri dönüşü olmadan bebeğin tüm haklarını kayyuma devretmiş oluyorlar. bundan sonra bebek artık onlara ait değil.

    biz tam olarak bu sürecin ortasındayız. rıza davası sorunsuz sonuçlandı. şimdi uzmanımızın arayıp “nüfusa geçirme davası açabilirsiniz” demesini bekliyoruz.

    o dava da genelde tek celsede bitiyor. “tebrikler bebeğiniz artık sizin soyadınızı taşıyor” şimdi bunu duymak için yaşıyorum.

    sonrası iyilik, güzellik.

  • - eee peki sonra ne olmuş
    - işte onlar da şatoya gitmişler hep beraber
    - hangi şatoya
    - olm masalın başında dedim ya, büyük şato hani
    - kim gitmiş
    - hepsi
    - kim yani
    - yavrum gözünü kapat dinle sen böyle soru sorunca uyuyamazsın ki…

    - sonra kötü kraliçe çıkmış dışarı
    - en kötü olan mı?
    - soru yok!!!

    yemek yemeyi bilmese, yedirirsin; okuyamasa, okursun; kalem tutamasa, öğretirsin; oyun oynayamazsa, oynarsın da uykuya dalmayı bilmeyen çocuğa ne yapılır bilmiyorum. kaç masal okuduğumu kaç ninni söylediğimi unutuyorum bazen. yeri geliyor çocuk gelişimi kitaplarının çalışma kampını andıran, odasına kilitleyin bırakın ağlasın nasıl olsa uykuya dalacaktır türünden insanlık dışı önerilerini uyguluyorum ama bana mısın demiyor çocuk. uykuya dalmak nedir bilmiyor, öğretemiyorum.

    uykuya gidip de yarım saatte dışarı çıktım mı evde zafer turu atıyorum. uykudan ölen çocuğun nasıl olup da 1 saat yatakta beni soru yağmuruna tuttuğunu anlayamıyorum. gözünü kapatır uyursun, bunu çocuğa öğretemiyorum. sanırsız yarın iki vizesi var, sanırsın senedinin günü geldi, sanırsın çeki karşılıksız çıktı da sıkıntıdan uyuyamıyor. lan çocuksun, kafa pırıl pırıl devrilip uyutsana?!

    bir saat sonra, 10 dakikalık sessizliğin ardından…
    - kraliçe hani o siyah giysili olan mıydı?
    - ………
    - ………
    - o prenses değil miydi ki?
    - la uyusan ya!!

  • kıl folükülleri ve bunların özellikleriyle ilgili bir durum. kıl folekülü kılın kökünü oluşturan yapıdır. bu yapıların 3 farklı evresi bulunur. bu evreler anajen katajen ve telojen fazlarıdır. anajen büyüme, katajen geçiş, telojen de dinlenme fazı. bir folükül eğer anajen fazındaysa uzayabilir. anajenden katajene geçilirken folikül iyice küçülür, kandan uzaklaşır dış deriye doğru yaklaşır. böylece yeterince hormon alamaz. telojende ise uzaması durur ve dökülür. her kıl için bu süreler farklıdır. herhangi bir anda saçların %85'i anajen fazda olduğu için saçlar uzama eğilimindedir. bu oran kaş gibi diğer bölgelerde tam tersidir. bu oranları androjen hormonları belirler. böbrek üstü bezlerinde ve yumurtalıklarda üretilir. kalıtsal olarak bazı insanlarda çok salgılanabilir. bu da aşırı kıllanmaya yol açar. yani kıllanma genetiktir. bazı hastalıklar da buna neden olabilir. kadınlarda adet düzensizliği de salgılanan androjen hormonlarının miktarını artırıp kılların anajen süresini uzatabilir, yani adet düzensizliği de kıllanma yapabilir.

  • şu anda tekrar kurtlar vadisi izliyorum. ortalardan bir bölüm açtım devam ediyorum öyle. bilmem kaçıncı kez bitirmiş biri olarak söylüyorum ki benim aklıma böyle bir karakter gelmiyor. ama söylenenlerin neden gereksiz olmadığını açıklamaya çalışayım.

    en büyük adayımız elif eylül'ün kardeşi eren eylül. bu karakter en başlarda yaptığı salaklıklarla hapishaneye düşmüş ve sonra gelişen olaylarla hapishanede çakır'ın himayesi altına girmiş ve hayatta kalmayı başarmıştır. karakterin gerekli olmasının nedeni ise elif'in çakır'a bu nedenle içten içe minnet duymasını sağlamaktır. kardeşini mafyanın elinden kurtaran ve daha sonra ona hapishanede sahip çıkan çakır ile artık düşman olmazdı.

    ömer baba ve nafize anne denmiş. başroldeki kahramanımız efe yakup karahanlı olarak dünyaya gelmiş, ali candan olarak yetişmiş ve polat alemdar olarak hayatına devam etmektedir. bu şu demek oluyor; efe olarak genlerini türkiye'nin en güçlü iş adamlarından olan mehmet karanlı'dan almış, muhafazakar bir aile tarafından (ömer baba ve nazife anne) ailesini, çevresini seven ve bunlara saygılı bir birey olmuş ve akıl hocası olan aslan bey tarafından gözü kara vatan millet sakarya kafasıyla yetiştirilmiştir. hem aklını hem vicdanını hem de özelliklerini bu 3 farklı kişilik olarak kazanmıştır. ömer baba konuşmasıyla ve ney üflenmesiyle çok sıkar izleyeni. ve her ne olursa olsun sakin kalır. kıyamet kopsa vardır bir hikmet evladım deyip bir hikaye anlatır. nazife anne ise çocuğunun üzerine titreyen ve onun için gerekirse en salakça şeyleri bile yapabilecek biridir. gene sıkıcıdır ve klişedir. ama polat'ın hangi zihniyetle yetiştiğini görebilmek için çok iyi karakterlerdir ömer baba ve nazife anne.

    deli hikmet ise bence bu üstteki karakterlerden daha içi dolu ve bize birçok şeyi gösteren karakterdir. yeri geldiğinde birçoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi insanları aşağılar küçük görür. yukarıda arkadaş örnek vermiş, yoldan geçen bir kıza kaşar diyebilecek kadar şerefsizlik yapabiliyor. bazen benim ali'den neyim eksikti, aslan amca beni almadı da onu aldı diye kendi kendini yerken görüyoruz. bazen kurduğu komplo teorileri doğru çıkıyor ama sıradan okumamış bir televizyon tamircisi olduğu için kimse ciddiye almıyor. deli hikmet karakteri türkiye'de çok fazla olan bir karakter. bunu güzel bir şekilde göstermişler.

    ankettekiler dışında ise aklıma birileri gelmiyor. hepsi bir şekilde başrolün gelişimi için rol oynuyor. kumarhaneye ses sistemi kuran hippi karakteri bile çakır karakterini tanımamız için senaryoya hizmet ediyor.

    kurtlar vadisi'nde şu olmasa iyi olurdu diyebileceğim bir karakter aklıma gelmiyor bence de yok zaten. ama gene de bakmaya devam edeceğim. buldum dediğim an güncellerim girdimi.

  • almanya'daki exchange sırasında:
    alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
    türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..

  • hdp barajı aşar milli mutabakat hukumeti üzerinde anlaşılırsa mecliste durum şöyle olabiliyor :

    chp 120 mhp 90 hdp 70 : 280 : hiç olmadı chp-mhp azınlık hükümeti kurar.
    akp :270

    280 > 270

    akp'siz hukumetimiz hayırlı olsun. başbakan kılıçdaroğlu olabilir veya devletin başına devlet gelebilir. en kötü ihtimal geçici hükümet kurulur, bu devlet kadrosuna sızmış hırsızlar, yandaşlar temizlenir, yargı sistemine bir çeki düzen verilir, baaağzı arkadaşlar bi güzel yargılanır.

    bence bu hükümet'in başbakan'ı da dindar-laik-milliyetçi ekmel olacak, ahan da buraya yazıyorum, at fava bekle.

    -------

    hdp barajı aşamazsa:

    akp 340
    hdp 0
    chp + mhp 210 falan.

    aynı tas aynı hamam. chp bir soma faciasından önce meclise önerge verir, hooop reddedilir 340>210. (bkz: fıtrat). akp ihale yasasını 217835. kez değiştirmek için oylama yaptırır, kabul edenler 340 etmeyenler 210 hooop kabul edilmiştir. milli iradenin gücü, yaşasın demokrasi. hayırlı olsun.

    yeni akp hukumetimiz, darbe anayasasının aratmayacak ak anayasamız, parlementer sisteme good-bye, en az bi yirmi yıl daha sürecek bir tek adam yönetimi, önce tayyibin sonra bilalin başkanlıkları milletimize hayırlı olsun.

    ben uruguay'a taşınıyorum.

    debe edit : la 40 yılda bir akp'yi sandığa gömecek şansı bulmuşuz, aramızda hala sandığına sahip çıkmak için kaydını yaptırmamış hayvanlar var. lan 4 senede bir oy vermekten başka demokrasiye bir katkın yok zaten bu seçimde bir zahmet o nazik g.tünü kaldır da, şurdan mahallendeki sandığı seç, 7 haziran günü gözlemci ol, verdiğin oyu çaldırma. rica ediyorum bak. pliiz.