hesabın var mı? giriş yap

  • 3 ay önce falandı, çocukları uyuttuk hanımla, film izlicez diye oturduk tvnin başına ama çocuklu aileler bilir, bu keyif öyle her zaman denk gelmez. neyse tam filmi seçtik başlicaz, mesaj geldi bana. kim dedi hanım, bu saatte? bilmem dedim bildirimdir falan... bak bakalım dedi, baktım;

    -babam öldü.

    aradım hemen, neredesiniz dedim, hastanedeyiz dedi. kim var yanında dedim, ablam falan dedi... geliyim mi dedim, yok gelme yarın cenazeye gel ama dedi. elbette dedim. ertesi gün cenaze namazına yetişemedim, geç kaldım. defnedilirken yetiştim mezarlıkta, baktım toprak atılırken o mezarın basında duruyor. ağlamıyor, sadece izliyor olup biteni... gittim yanına, kardeşim dedim, arkasını döndü. sarıldık. orada ağlamaya basladı. ağladık...

    ben bu adamı 20 senedir tanıyorum. son 10 senedir en fazla 7-8 defa görüşmüşüzdür ama her görüştüğümüzde 20 sene önce ki muhabbetimiz devam eder. güleriz eğleniriz anlatırız dertleşiriz... yani dostluk dediğiniz öyle birbirini aramayınca bozulan bir mevzu değil. dostluk yürekte. yürek aynı kalırsa dostluklar da bozulmuyor, istersen 300 yıl görme, dostun seni tanıyor biliyor seviyor... değişmesin yüreğiniz, gerisi 10 sene sonra aramıs falanı filanı önemli değil.

  • buradan izlenebilecek 3 ocak tarihli ehlisünnet tv yayını. hanım kardeşimizin tek başına mücadelesi gerçekten takdire şayan doğrusu.

    --- spoiler ---

    ortalarda "ateist kız"ımızın kadın-erkek eşitliğinden, insanların birbirlerini günahkar/günahkar değil şeklinde kategorize etmesinden bahsetmesinin akabinde arkadaki kıvırcık saçlı mücahit kardeşimiz "ablam hz. havva nerden yaratılmış biliyor musun? adem aleyhisselam'ın sol kaburga kemiğinden yaratılmış" diyerek kadın-erkek eşitliğinin islam'da olduğunu örneklendirerek açıklayıp gönüllere su serpmiştir.

    --- spoiler ---

    edit: benzer tartışmanın level 2 hard versiyonu ise buradan izlelenebilir. bu sefer dozaj kaçmış gene her zamanki loop'a girilmiş. sarıklı arkadaş provokatör konuşsaydı muhtemelen iki grup birbirine girerdi. keşke hep ilk videodaki gibi tartışılsa ama memleketin mayasında yok ki bağıran haklı olduğunu sanıyor.

  • fabio moon ve gabrel ba'nın insanı silkeleyen çizgiromanı. edebiyat sanatı böyle bir şey işte. ilk başta çizimler hikayenin önüne geçmeyecek sadelikteymiş gibi gelse de tam da favorim olan keskin çizimleriyle çok kaliteli bir iş. içerik ise aşmış zaten. müthiş bir konu. diğer yandan gerek aile bağları ve ilişkileri, gerekse kalabalık içinde yalnızlık gibi temalarıyla latin amerika edebiyatı’nı da bolca hissettiriyor. daha ilk bölüm ölümle başlayınca acaba geri dönüşlerle mi anlatılıyor diye merakla okumaya devam ederken bir süre sonra asıl olayı kavrayıp kaptırıp gidiyor insan.

    --- spoiler ---

    her seferin sonunda ölüm olduğunu bile bile okumak garip gelse de sonunda ölüm olduğunu bile bile yaşamaktan garip olamaz herhalde. anlatması güç, ancak okuyarak deneyimlenebilecek çarpıcı bir eser.
    --- spoiler ---

    “hayat bir kitap gibidir oğlum.
    ve her kitabın bir sonu vardır.
    o kitabı ne kadar seversen sev…
    …son sayfaya gelirsin…
    …ve kitap biter.

    sonu olmayan bir kitap eksiktir.
    ve kitabın sonuna vardığında…
    …yalnızca o son kelimeleri okuduğunda…
    …kitabın ne kadar iyi olduğunu anlarsın.
    gerçek gibi."(s.218)

  • annemin, yahu bunun hamuru kalın oluyor sırf hamur yiyoruz diyerek ince hamurlu pizzayı icat ederek yapmaya başlamasıyla bizim evde yükselme dönemi şeklinde geçen dönemdir.

  • 33 yaşındaki arkadaşım: yaşıtlarım online oyunlarda isim yapıyorken ben hala kahvede king oynuyorum ya.. adeta sanayi devrimine ayak uyduramayan osmanlı gibiyim.

  • bir yaz günü, arkadaşınızı oyuna çağırmaya gittiğinizde, evin önünde onu beklerken annesinin "aaa sen toz toprak olmuşsun oğlum, ayıp böyle gezilmez" deyip bahçe hortumuyla kafanızı, yüzünüzü köpürte köpürte bir güzel yıkadığı günleri yaşamış olmaktır. seni kendi evladından ayrı görmeyen, senin kirli gezmeni kendi ayıbı sayan o kadının hakkı ödenir mi hiç? bir ömür ödenmez.

  • doğuştan sahip olduğu yeteneğe, kazandığı kamyonla paraya, etrafında pervane olan kızlara, 7/24 kendisine dalkavukluk eden menajerlere rağmen zerre şımarmayıp hala it gibi çalışan, en büyük yıldızı olduğu takımın aynı zamanda en çok çalışan oyuncusu da olan, takımın yenik olduğu maçın 90. dakikasında bile 70 metrelik deparlar atan ve tüm bunların karşılığını alan saygı duyulası adam.

    böyle adamları görünce, türklere futbolun yasaklanması gerektiğini düşünüyor insan. şampiyon olan takımın ilk onbirinde selçuk şahin diye bir adam var lan..

  • vatan haini olarak lanse edilip, bir punduna getirilip tek tek gözaltı süreçleri başlayacaktır..

    akademisyenlerin başlarına gelenler dün gibi..

    yoksa bildiri 10 numara zaten, itiraz edeni allah çarpar..