hesabın var mı? giriş yap

  • türk insanı cimri değil. fırsat bulduğunda çoğunluk şekilde yemeye içmeye çok düşkünüz.

    yunan esnafının ve kapıda vize sonucu gidenlerin son durum hakkında verdiği bilgiye göre, türkler çok mutlu. yemiş, içmiş, harcamışlar. sefaları olsun.

    özellikle yiyecek ve içecek ama genel olarak hizmet sektöründe türkiye'de gerçekte var olmayan bir enflasyon yansıtıldı. geçen sene yaptığım aktivitelerin birçoğu bu sene 3-4 katı fiyatlarda. bu bir tabak tavuk yemeğinden, kalıcı oje hizmetine kadar böyle.

    böyle bir enflasyon yok. bu esnafın kendini garantiye alma ve kazıklama refleksi. özellikle tatil yörelerinde sadece otel rezervasyon fiyatlarına bakarsanız ve bu fiyatları yunanistan, italya, ispanya gibi turizmde rekabet edebildiğimiz ülkeler ile kaeşılaştırırsanız devasa saçmalığı göreceksiniz.

    türk lirası kazanıp euro kazanıyormuş gibi harcanıyor bu ülkede. yunan esnafının zengin olmasını şu an için destekliyorum. umarım bu sene tatil destinasyonu tamamen yunan'a kayar da bizim esnafımız ekstrem fiyat politikasını ve düşük kalite hizmetini gözden geçirir.

  • kimsenin hayatında bir seçenek olmayın sevgili yazar arkadaşlarım. bu yüzden onu mu seçti bunu mu seçti, bana şans verecek misin? yok aramızdaki şeye şans vercek misin falan bunlar anlamsız şeyler. birinin hayatında bir seçenek olmaktansa gitmek daha mantıklıdır.

  • arkadaşıma, hostes karısının abd’den iphone 7 alması için para verip beklemeye başladım. aradan geçti bir kaç hafta, beklenen haber geldi, karısı gitmiş gelmiş dolayısıyla benim telefon da gelmiş. arkadaşla buluştuk. karısı inisiyatif kullanarak 6s almış, 7 nin fiyatı değmezmiş, para üstümü de getirmiş. işte böyle saçma bi hikayeyle 6s sahibi olmuştum. bayağı içime oturmuştu. sanane kardeşim kaç paraysa kaç para ya, bak yine sinirlendim. her şeyde bir hayır vardır neyse. aradan yıllar geçti hala kullanmaktayım. ( arkadaş da ilerleyen zamanda karısından boşandı.)

  • bir meslek dalı.

    iç mimarlığı başlık başlık inceleyeceğim. çünkü uzun entry geliyor!

    *************** meslek isimleriyle karıştırılmasında eğitim sistemine göre ayrım ****************

    eğer iç mimarlık okursanız iç mimar/ iç tasarımcı/ interior designer/ interior architect gibi çok çeşitli sıfatlara sahip olabilirsiniz.

    ancak bir iç mimar, dekoratör ile aynı işi yapmaz. bu konuda bir anlaşalım. bu konuyu daha ileride açıklayacağım. iç tasarımcı/iç mimar meselesine gelecek olursam da aslında bunu çok da sınıflamak doğru değil ama verilen eğitime göre konuşacak olursak; yurt dışında ve türkiye'de 2 çeşit eğitim alabiliyorsunuz.

    türkiye'de eğitim
    1- çeşitli kurslara akademilere gidersiniz, sertifika alırsınız, program öğrenirsiniz ve kendinize tasarımcı dedirtirsiniz. not: iç mimarlık okumuş bir üniversite mezunu olmadığınızı söylememe gerek yok.
    2- ya da dört yıl iç mimarlık okursun, diplomanı alır iç mimar olursun. istersen yüksek lisansını yaparsın. doktora yaparsın. profesöre kadar gideri var..

    yurt dışında eğitim
    değişen bir şey yok aslında. bazı yabancı okulların internet sitesine bakacak olursanız onlar size 2 yılda interior designer sertifikası veriyordur. 3 yıl okursanız master yapmış kabul ederler. sözde bu bütün dünyada geçerlidir.. ancak buna tamamen doğru dersem hata etmiş olurum. çünkü bu kursların size verdiği şey dediğim gibi diploma değil sertifikadır. evet sertifikanızı dünya çapında kabul ettirebilirsiniz. evet sertifika almış ne güzel aferin derler.

    eğer siz örneğin italya'da bir akademide 2 yıl okuyup iç mimarım diye türkiye'ye dönerseniz, kendinizi lisans bitirmiş sanarsanız, bir üniversitede master yapmaya kalkarsanız size gülerler. çünkü üniversite mezunu bile değilsiniz. hangi master?!

    sıfırdan türkiye'de veya dünyanın başka bir yerinde iç mimarlık okumanız gerekecek. he şöyle bir durum da var; bazı üniversitelerde aldığınız dersleri saydırırsanız 1-2 yıllık külfetten kurtulursunuz.

    bak örneğin ingiltere'de iç mimarlık eğitimi 3 yıllık. ve dünyanın her yerinde geçerli. diploma veriyorlar. amerika'da da bu ayrım var. onların da iç mimar diploması veren okulları var. avrupada çeşitli yerlerde var tabiki aynı ayrım.

    ************** bitmeyen iç mimar'ın çevirisi interior designer değil taam m?! kavgası **************

    şöyle bir konu var yalnız. iç mimara bir yabancı meslek sorduğunda interior designer diyebilir. bunda garipsenecek bir durum yok. çünkü bunu devamlı kategorize etmek tuhaf oluyor. ama tutup da sen bu insana; sen mimar değilsin, şöylesin, böylesin dersen diplomanı gözüne mi sokar ne yapar orasını bilemem.

    ************************** mimar mı tasarımcı mı anlamadııım?! **************************

    iç mimar dediğin adam sadece tasarımcı değil, aynı zamanda mimar vasfı da taşıyor. imza yetkisi meselesi biraz karışık tartışmalar sürüyor. ayrıca, zaten işimiz iç mekanla kardeşim. bizim 99 katlı bina yapmaya ilgimiz olsaydı biz de mimarlık okurduk... imza yetkisi yokmuş bilmem neymiş salak salak konuşuyorlar. iç mekana asma kat çıkmak için hiç de imzaya gerek yok. kimse kendini yırtmasın..

    ******************************** mimarlıktan farkı ne? ********************************

    her şeyden önce mimarlık ve iç mimarlık farklı mesleklerdir. biri diğerinin işini yapabilir diye bir durum normal şartlarda söz konusu değildir. ancak çok çok yetenekli falan olmanız lazım ki öyle. günümüz koşullarında ise hiç mümkün değildir. çünkü artık hayatımız daha spesifik.

    ayrıca yeteneği geçtim, kimse her konuda uzman/deneyimli değil ki. her mimar, iç mimar veya inşaat mühendisi bile kendi işine tamamen biliyor yapabilir denemez. kimi hastane yapar, kimi okul yapar, kimi restaurant, kimi otel ... şimdi bunları bile kendi içinde bölümlere ayırabiliyorsam nasıl olur da her mimar hem mimarlık hem iç mimarlık yapsın. o zaman mimar dediğin adam yapı statiğini bildiği için konstrüksiyon bilgisine sahip olduğu için inşaat mühendisine de gerek yok. ya da tam tersini de söyleyebiliriz. böyle demek mümkün mü? (bkz: atıp tutmak) akla mantığa yakın mı bu düşünce?

    mimar binanın işlevini bilir ona göre tasarım yapar. mimarın görevi iç mekanı katlara ve örnekse bir apartmanı dairelere bölmektir. hepsini belirli standartlara göre uygular. strüktür tercihini yapar, statik hesabını yapar ki binanın cephesini, genel tasarımını bina taşıyıcılarıyla birlikte çözümlesin. diğer takım arkadaşlarına; inşaat mühendisine, elektrik mühendisine, tesisatçısına (vs.) tercihlerini çizdiği projesiyle belirtir. günümüz mimarı bunu yapar. mimardan beklenen budur. aldığı eğitim bu yöndedir. dahasını yapabilir mi? yapabiliyorsa neden olmasın. mimar olmasına da gerek yok herhangi biri de bütün bilgiye ve deneyime sahipse iyi yapabilecekse o da yapsın. ama konu bu değil. günümüz şartlarındaki mimardan bahsediyoruz.

    ***** hangisi ne projeler çiziyor?, hangi boyuttaki projeyi kim çiziyor?, mimar mı? iç mimar mı? *****

    mimarın çalışma ölçeği 1/100 1/200 1/500 gibi küçük ölçekler.
    iç mimarların çalışma ölçeği en az 1/50 dir. o da eskiz çalışmak için. genellikle 1/20 1/10 gibi büyük ölçeklerde çalışıyorlar. yani mimar arkadaş mekanlar boyutunda çalışırken iç mimar mekanın içindeki detayları çalışmaktadır. ''adı üstünde'' denir ya öyle diyeyim..

    şimdi diyeceksiniz biz mimarız ve uygulama projesi çiziyoruz, detayları 1/5 ve 1/2 bile yapıyoruz o ne olacak. ama dikkatinizi çekerim, uygulama projesinde çizilen detaylarınız çoğunlukla binadaki konstrüksiyon vb ögelerin birbiriyle nasıl bağlandığını gösterme amaçlı. döşeme duvarla nası bağlanmış, merdivenle kolonu nası birleştirdim vs vs.. iç mimar gibi dolabın çekmecesini çizmiyor yani. uygulama projesi meselesinde detay farkı oluşuyor. ölçek farkı değil.. dahası iç mimarlar da uygulama projesi çizebiliyor.

    ---- ek olarak her mimar veya iç mimar uygulama projesi çizemez. bu çok büyük ve önemli bir iştir. uzmanlık alanıdır. uygulama projesinde yapılan hatalar çok büyük zararlar** verir. dediğim gibi kimse atıp tutmasın.

    *************************** peki bu arada iç mimar ne yapar? ***************************

    örneklerle açıklayacağım:

    1- diyelim ki elimizde yepyeni koskocaman bir plaza var. mimar arkadaşımız çizmiş etmiş tasarlamış inşaat mühendisimiz binamızı dikmiş:

    içi bomboş. her katı farklı bir firma kiralayacak veya satın alacaktır. peki buradan sonrasıyla kim ilgilenecek? mühendis mi? mimar mı? 2'side değil. bundan sonrasıyla konuda uzmanlaşmış deneyim kazanmış bir iç mimar ilgilenir. firma hangisiyse ona göre iç mekanı tasarlar renk seçimi yapar, mobilya seçer ya da yaptırır, nasıl bir ofis ortamı varsa ona göre aydınlatma elemanlarını seçer. çalışanın tepesindeki ışığın soğuk beyaz mı sıcak beyaz mı olması gibi sıkıcı bir konuyu bile iç mimar düşünür. katta kaç ofis olacaksa ona göre böler. ceo nun ofisiyle çaycı odası aynı olamayacağından her birine farklı işleve göre tasarımlar yapmak durumundadır. asma kat yapılacaksa yapar. ekstra merdivenler asansörler koyması gerekebilir. ek döşemeler yapması gerekebilir...

    ------ yani sadece mobilya renk malzeme seçimi değil çoğu zaman yapı ile ilgili değişiklikler*** de yapan kişidir.

    başka bir şeye geçelim

    2- mesela ev tasarlıyorsa;

    tavana gidip floresan takıyorum diyemez. renk seçimine ve uyumuna dikkat etmek zorundadır. yatak odasının duvarları kıpkırmızı boyanamaz mesela.
    iç mimar içeri girdiğinizde canınızı sıkacak her şeyi kaldırır. 2 odanın arasındaki duvar kırılacaksa içinde taşıyıcı olup olmadığına bir bakar. iç mimarın tasarladığı bir evde tuvalete giriyorsanız ilk göreceğiniz şey klozet değil lavabodur. sizin asla dikkatinizi çekmeyen örneğin süpürgelikler bile iç mimarın derdidir. salona her girdiğinizde ayağınızı sehpaya çarpıp küçük parmağınızı acıtmazsınız. çünkü sizin geçeceğiniz alanın bütün hesabını çoktan yapmıştır. mobilyayı ona göre yerleştirmiştir. eviniz ısınma sorunu yaşamaz, yalıtım bina yapıldığında yapılmadıysa bile iç mimar çoktan yapmıştır. ayrıca her konutta boyut şekil pencere konumu kapı konumu duvar girinti çıkıntısından ötürü farklı mutfaklar tasarlanması gereklidir. kullanıcının ihtiyacına ve mekanına göre bunu görselliği optimum olacak şekilde planlamak yine iç mimarın görevidir. mutfak türkiye'de büyüyen bir sektör olup bir evin içinde en çok uzmanlık isteyen bölümdür.

    evle ilgili daha nice konular var. çeşitli tv programlarındaki gibi ev sahibi seviyor diye bütün mutfak dolaplarını, gardırobu ve mutfak masasını fuşya yapmaz. bunu neden yapmaması gerektiğini bilir. ancak bu bazı programlardaki sözde mimar arkadaşlar iç mimarlık konusunda uzmanlaşmadıklarından böyle büyük hatalar yapabilmektedirler.

    ----- işte bu yüzden iç mimarlığa gerek var. eğitimi verilmeli. konuda deneyim kazanılmalı.

    dahası;

    3- bunun restoranı var.

    bir balık restoranının kebapçıdan, kabapçının burger king den çok büyük farkları vardır. hem müşteri kesimi hem fiyat aralığı hem konsepti farklı olacağından tasarımları da oldukça farklı olmalıdır. çoğu markanın kurumsal kimliği vardır. bunları bilmek, ayarlamak, düzenlemek, araştırmak, uygulamak iç mimarın görevidir. bir a la carte restaurant ta asla içeri malzeme taşıyan eleman ile müşteri aynı kapıdan girmez. mutfaktaki yemek kokusu burnunuza gelmez. masaların arasından elinde kocaman tepsiyle bir garson geçerken yanından bir müşteri rahatça geçebilir.

    ben bir restaurant'ta otururken karşımda oturan insanın sesini gürültüden duyamıyorsam bu bir problemdir. bu mekan tasarımında akustik konusuna dikkat edilmediğini gösterir. havalandırma, ses sistemi, tesisat, teras tasarımı ve terasın mobilya seçimlerinden hiç bahsetmiyorum bile. bomboş bir mekanı böyle bir atmosfere dönüştürmek her mimarın ve hatta iç mimarın harcı değildir. diyorum ya eğitimini almak bu konuda deneyim kazanmak çok önemli. gittiğiniz mekanları bu açıdan daha dikkatli inceleyin.

    ve diğer konular iç mekanlara mağazalar, oteller, sanat galerileri, müzeler ve daha niceleri eklenirse düşünülecek detay sayısını ben hesaplayamam. ki iç mimarlar yüksek lisans yaparsa yat tasarımı gibi egzantrik işler de yapabilir

    ******************************* peki şu dekoratör nedir? *******************************

    bu dönem o da pek yaygın. sıva, alçı panel, boya v.s. işleriyle uğraşan tipler olur ya işte bunlar dekoratör olabilir mesela. evinize en ucuzundan halı, perde seçiliyor ya hah işte bunu dekoratör yapabilir. bu kalitesiz işçilikle eski evleri yeniliyorlar ya tavanlara uyduruk bir avize koyuyorlar ya işte bu da dekoratör. 1 ay sonra bakıyorsunuz odanın kapı pervazı yerinden çıkmaya başlamış. (bkz: real story)

    ********************************** iç mimara saygı **********************************

    iç mimar aklınıza gelen-gelmeyen her bir detayı saatlerce-günlerce tek tek çizip öğrenmeye çalışırken, deneyimlerken, uygularken '' iç mimara gerek yoktur ''demek gerçekten ayıp oluyor, emeğe saygı. lütfen bir mekana girdiğinizde biraz daha dikkat edin. neler düşünülmüş nelerle uğraşılmış. bu fark ettiklerinizin en az yüz katı düşünülüp hesaplanıyor.

    saygı meselesinde bir anı olsun. geçenlerde kiralık ev bakıyorum. aidat şu kadar kira bu kadar diye telefonda emlakçıyla konuşuyoruz. depozito ne olur dedim. mesleğiniz nedir dedi. ben iç mimarım dedim. he o zaman gerek yok ya depozitoya. bunlar hep güven ilişkisi dedi. işte bu da mesleğimizin artılarından biri.

    ************************************ son olarak ************************************

    arkadaşım okumak çok zor. eğer part time çizdirecek elemanınız yoksa. benim canım çıktı projeleri yetiştireceğim diye.. dışarı çıkma falan sosyal hayatı olduğu gibi bir kenara bırak. teslim haftası 2 hafta ozalitçi dışında kimsenin yüzünü görmedim. her proje jürisi için son 3 gün zaten hiç uyumadım. zombi gibi gezdim. hocalar acımadı eleştirdi. düşük not verdi. canımı aldı.. öyle böyle mezun oldum ama bir bana sorsunlar yani..

    **********************************************************************************
    edit: ölçek meselesinden bahsetmemiştim. ve son olarak isimli bölümü ekledim.

  • tabii, çıkarın gitsin. 21. yüzyıl insansızlık çağı. teknoloji, pandemiler "insansız olun" diyor. kimse kimseyi sahiden sevmiyor, özlemiyor.
    üstat behçet necatigil, bu zamana "çok çiğ çağ"* demişti, bir kilim metaforu üzerinden. "ama biz dokuduk bu kilimi. eh, bir dereceye kadar."
    evet, bizim eserimiz. sadece çiğ değil, sığlığın gözde olduğu bir çağ..

    affetmek hak vermek değil, anlamaktır.
    ilk hatada çıkarırsanız, hayatınız yol geçen hanına döner; bir insanı gerçekten ve yakından tanıma şansınız olmaz. dostluk olmaz, olsa da kalmaz.
    hadi dostluğu boş verin; dostluk denilen, ya böbürlenmek ya da yakınmak için*. fakat insansız yaşamak..o kadar güçlü müsünüz bakalım? sonra yalnızlık duvarında ağlamayın.
    "ilk merhamet ölür, sonra insan
    ve büyümez insan oluş
    büyür yalnızlık.."*

  • sözcü gazetesinde yer alan habere göre, almanya’da alman vatandaşı olduktan sonra izinsiz şekilde türk vatandaşlığını geri alan türklere kötü haber geldi. 2000 yılından sonra yeniden türk vatandaşlığına geçtiği tespit edilen türk kökenlilerin alman vatandaşlığı iptal ediliyor. habere göre kuzey ren vestfalya vatandaşlık dairesi, bu durumda olanlara mektup göndererek iptal kararını bildirdi.

    iptal kararı ile ilgili gönderilen mektupta, bilgilerin türkiye’den alındığı belirtiliyor. habere göre isimler ysk’nın türkiye’deki partilere ilettiği listelerden elde edildi.

    açıkça ifade edeyim ki, hiç üzülmedim. adamlar sahtekarlık yapmış. hem alman parasını alayım hem de türkiye vatandaşı olarak oy kullanayım, rahatça girip çıkayım. yok öyle yağma! affeder mi elin almanı?

    gelsinler o çok hasret kaldıkları türkiye'de yaşasınlar.

    kaynak
    kaynak

    edit; haberin sahte olduğu söyleniyor ama değil. 14 temmuz salı günkü sözcü'nün ilk sayfasında var.

  • akşamki sokak çağrısı ile artık ülkeyi karıştırmak isteyen istihbarat örgütlertinin bir aparatı olduğu ortaya çıkan şahıs.

  • biraz şube sayılarını arttırmış olsalar da hem hizmetin süresi, hem de yemeğin her seferinde istediğim gibi (well-done veya medium ayarını tutturdukları üzere, bazı yerler well-done'ı kömür halde getirebiliyor çünkü) midtown 5 napkin burger diyebilirim. fast food dışı hambuger her yerde artık zaten aşağı yukarı belirli bir kalite ve çok değişmeyen seçenek, çeşit arasında yapıldığından bu gibi kriterler bence hamburgerciyi öne geçirmek için yeterli. ve patates ile hesap tabii ki.

  • garipliğin travesti komşudan istemek değil, gece 2'de zeytinyağı istemek olduğu eylem.

  • marka değerini yükseltmek için müşteri memnuniyetini arttırmak yerine müşteri memnuniyetini ve tepkilerini hasır altı etmeye çalışmak araçtaki sorundan daha büyük rezalet. umarım servis ve genel merkezdeki çalışanlar yerine yönetimden aklı başında birisi sizinle iletişime geçer ve sorınunuz çözülür.

    rezalet puanım 10.