hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: spartacus un falanca sezon filanca episodu (spoiler da içermesin)

    (olay: baba karakterlerden biri hakkın rahmetine kavuşur ve acaip duygusal bir bölümdür)

    entry: osbir çekmek için hazırladığım peçetemle gözyaşlarımı sildim amk.

  • fiyatı uygun bir köfteciye giden insanlara belki de bütçesi ancak ona yeten insanlara

    varoş ve fakir diye hitap edenleri göstermiştir. bir insanın lokanta seçimi sizi nasıl hakaret etme noktasına getiriyor gerçekten anlamıyorum.

    neden bu kadar kötüsünüz oğlum? bırak yesin lan, beğensin, ne var bunda? avrupa birliği'ne girmene mi engel oldu?

    içiniz çürümüş resmen.

  • zorunlu olarak toplanan verginin hayatı kolaylaştıracak konularda harcanması yerine tam tersine insanların hayatını zorlaştıran bir sorunu daha da büyütmek üzerine harcanması olayıdır.
    sokak köpeklerini beslemek sorunu çözmüyor daha da büyütüyor. bugün 40 yarın 80 sonra 160 milyon harcarsın. bunun sonu yok.

    tek çözüm medeni ülkelerde de olduğu gibi başıboş hayvanların toplanıp barınaklara alınması, belirli süre sahiplendirilmezse de uyutulmasıdır. milyonlarca kopek için uygulanabilir başka bir çözüm yok maalesef. sorun eninde sonunda bu şekilde çözülmek zorunda kalacak. ama çözümü ne kadar ertelersek her geçen gün daha da büyümeye devam ediyor.

  • yıllar yılı güzelim zonguldak'ımda güzel kızların, yakışıklı delikanlıların buluşma yeri olan, bayramlarda seyranlarda misafirlere en güzel ikramın bu pastaneden alınan bir tatlı olduğu, çarşının ortasında eski ve güzide pastane. kaç çoçuk annesinin, babasının elinden çekiştirip bal-kaymak dondurmayı hüpletmiştir midesine ve mutlu olmuştur bilinmez. gittiğim hiçbir şehirde, şehirle bu kadar bütünleşmiş, resmen şehrin bir parçası, bir evladı olmuş bir işletme ile karşılaşmadım. ürünleri hemen hemen hiç ertesi güne kalmaz, çalışanları has insanlardır.

    zonguldak'a yolu düşen olursa, kesinlikle uğramasını ve pastanenin selanik gevreğini denemesini öneririm.

  • öncelikle belirtmek zorundayım ki bahse konu olan mesaj kuvvetle muhtemel sadece benim için komik, pek yarmayacak sizi yani.

    ben 11 ve 9 yaşlarında 2 çocuğu olan, 34 yaşında bir kadınım. çocuklarımın arkadaşları arasında pek sevilirim. elimden geldiğince kendi çocuklarıma nasıl davranıyorsam, arkadaşlarına da öyle davranırım. karşımdakilere bebe muamelesi yapmam, adam yerine koyarım yani. bazen onlarla parka çıktığımda muhabbet ederiz, aramızda mesafeli bir samimiyet vardır...

    bu yıl çocuklar anneannelerinin yanında okula gidiyor. işsizim ben şu sıralar, bütün gün evde depresif depresif tek başıma oturuyorum. sadece kitap okuyup, sözlük kurcalıyorum. böyle zamanlarda içimden kimseyle konuşmak gelmez, ne telefona bakarım ne de kapıya... hoş banka, turkcell ve sigara bıraktırma merkezi dışında arayan da yok ya, neyse...

    çocuklarımın arkadaşlarından biri (onur diyelim adına) 10 yaşında, beni ekstra sever. böyle hafiften bir hayranlık besler. çocuklar evde olmasa da ara sıra kapıya gelip sohbet etmek ister. öyle havadan, sudan, derslerden, okuldan, can sıkıntısından falan bahseder kapıda, ben de dinlerim. ama şu son birkaç haftadır kapı çalındığında servise gelen apartman görevlisine bile kapıyı açasım yok. dolayısıyla gelen çalıp çalıp geri dönüyor. tabii onur da kapıyı çalıp çalıp geri dönüyor.

    bugün evde oturup yine dakikaları sayıyordum ki telefonuma bir mesaj geldi:

    gönderen: onur

    mesaj: naber:)

    len bu ne? fahriye abla gibi hissettim kendimi birden!

  • akıllı adam hayal edeceği, şüpheye düşeceği şeyler kalmamış, yaşadığı/yaşayacağı şeyleri ile etrafı çevrilmiş adamdır. bunları verimli yaşamayı bilir. zeki adam hayal edeceği şüpheye düşeceği şeylere dair kapasitesi yüksek adamdır.