hesabın var mı? giriş yap

  • tam tersini yaşamış biri olarak imrendiğim şeydir. bir gün taso oynuyoruz neyse bi arkadaş geldi "ben de oynicam ama tasom yok bana satar mısın?" dedi. benim cepler de dolu. tasodan para kazanacam falan. sonra çocuk: "ama yanımda para yok annemden alınca veririm" dedi. kabul edip 4 tanesi 250 bin liraya anlaştık. neyse oynuyoruz bu çocuk 4 tane tasoyla benim elimdekilerin hepsini tabiri caizse üttü. anasının dini demeyin gerçekten öyle oldu. sonra "hani ben senden 4 tane borç almıştım al onları veriyorum" dedi. bir daha oynadık o 4 taneyi de üttü. kaldık öyle s.k gibi ortalıkta. böyle bir talihsizlik yaşamışımdır hiç unutmam.

  • 2014 yılının yaz dönemi. çanakkale'de bir barda garsonluk yapıyorum. biraların, votkaların havada uçuştuğu hareketli bir cumartesi gecesi. mekan tıklım tıklım dolu.

    bir eleman geldi, tek başına. kendi halinde zararsız bir tip. hepiniz bilirsiniz; tek başına gelen erkekler pek hoş karşılanmazlar böyle mekanlarda. bu yüzden mekanın arka taraflarında bir masaya oturmasını rica ettik. adam hiç ikiletmedi, 'masa masadır' dedi, gitti oturdu. tamamen kendi halinde. söyledi birasını, içmeye başladı. ne yan masasında kimin oturduğu umrunda, ne de mekanda çalan müzikler. kulaklığını takmış, kendi kendine müzik dinliyor.

    3. biranın ortalarındayken; elemana bir şeyler oldu. oturur vaziyette dans etmeye başladı. hepimiz işi gücü bıraktık, lavuğu izliyoruz. gerdan kırmalar, omuz silkmeler, neler neler. sonra oturduğu sandalyeden ayağa kalktı, başladı moonwalk yapmaya. güzel de oynuyor piç.
    ama hiç kimseye bir zararı yok. tamamen kendi halinde.

    bizim patron rahatsız oldu.
    ''kaç kere söylemem gerekiyor evladım. şöyle kekoları mekana almayın bir daha'' diye söylenmeye başladı. ama adamın gerçekten hiç kimseye bir zararı yoktu. kendi halinde eğleniyordu, canı dans etmek istemişti ve kimseyi rahatsız etmeden canının istediği şeyi yapıyordu. ben asla yapamazdım örneğin onun yaptığını. yanlış olduğunu düşündüğümden falan da değil üstelik. utandığımdan, sadece utandığımdan. yan masadaki kız güler mi diye çekindiğimden veya elalem ne der diye düşündüğümden. ama hayatta yapamazdım. eleman dans etmeye devam ediyordu ve müthiş eğleniyordu.

    atın şu kekoyu mekandan dedi bizim yavşak patron. ''burası düğün salonu mu?''

    güvenlikler masaya gittiler ve adamı dışarı davet ettiler. adam hiç istifini bozmadı amk. yerine oturdu, kulaklığını toplayıp cebine koydu ve ''rahatsız etmek istememiştim, kusura bakmayın. hesabı alabilir miyim'' dedi.
    sakince çıkıp gitti mekandan.

    ''yavşaklar ölmez, sadece şekil değiştirir'' der ünlü bir yazar. ve o akşam kendi halinde dans eden o adama 'keko' diyen zihniyetle, dün akşam bu güzel abimize 'sığır' diyen zihniyet aynı yavşak zihniyet.

  • sesi olmayan harftir. telaffuzu şu şekillerde olur:

    1) hece sonunda veya kelime sonundaysa ğ'den önce gelen ünlü uzatılır. ( örnekleri fonetik alfabeyle vermek isterdim ama mümkün olmadığından yine harfle yazıyorum.)
    örnek: dağdan: daadan, sığ: sıı

    ama ğ'den sonra ön ünlü ( ince ünlü/ i,e,ü,ö) varsa, damaksıl kayıcı yani "y" sesi ğ'nin yerini alır.
    örnek: eğlen: eylen

    2) iki aynı ünlü arasında ise hiçbir harf duyulmaz.
    örnek: sığınak: sıınak, uğur: uur

    3)eğer bu iki aynı ünlü ön ünlü (ince ünlü/i,e,ü,ö) ise yine "y" sesi duyulur.
    örnek: düğün: düyün

    4)iki yuvarlak ünlü yahut bir yuvarlak ünlü ve biz düz ünlü arasında ise genellikle duyulmaz, bazen çift dudaksıl akıcı bir ünsüz ( bu bir tür w sesidir. dudakların ortası açık, yanları hafif kapalı, dudaklar dişlere temas etmeden söylenen "v" benzeri bir sestir.
    örnek: soğuk: souk, soğan: soan / "bazen duyulur" dediğim diğer sesi harf olarak ifade etmem mümkün değil.

    5)'a+ğ+ı' seslerinin ard arda sıralandığı kelimelerde ya "a" sesi uzatılır, "ı" sesi hiç söylenmez yahut da 'ğ' sesinin yerine hiçbir ses gelmez
    örnek: ağır: aır, sağır: saır / ağır: aar, sağır: saar

    6) ı+ğ+a sıralamasında "ı" sesinden sonra hemen "a" sesi duyulur. ğ harfini karşılayan bir ses yoktur
    örnek: sığan: sıan

    7) ğ harfi, e ve i seslerinin arasında ise duyulmayabilir yahut "y" sesi duyulur.
    örnek: değil: deyil, diğer: diyer / deil, dier

    bir de bu durumda 'değil'e özel bir söyleniş var orada da "i" sesi uzuyor. değil: diil

    kaynak: göksel, a. and c. kerslake 2005. turkish: a comprehensive grammar, london: routledge

    -

    edit:

    varlığının sebebi türkçede eskiden var olup şu anda var olmayan artdamaksıl bir sestir.
    varlığının kanıtı ve sesi etkilediğini gösteren nokta da şudur:

    ğ ile biten bir kelimeye ünlü ile başlayan bir ek gelirse, araya bir ünsüz girmez.
    örnek: ağrı dağ-ı

    eğer ğ ünsüz bir harfmiş gibi davranmasa, o halde ağrı [daası] dememiz gerekirdi. ama böyle denmediği için ğ sesini bazen ünsüz gibi algılamış olduğumuz ortaya çıkıyor.

    (bkz: #21949963)

  • gece geç saatlere kadar oturmama neden olan histir,

    halbusi erken yatsam da yatmasam da kaçırdığım bir halt yok.

  • marmara environmental monitoring - marmara çevresel izleme (marem) projesi yürütücüsü, hidrobiyolog levent artüz,

    “müsilajı temizlemenin olanağı yok
    boş yere emek ve para kaybı. bunu temizlemenin olanağı yok. süpürgeyle sahilde kum süpürmek gibi, sonunu bulamazsınız. bu organik bir madde ve parçalanacak. bunun için de suda çözünmüş oksijene ihtiyaç var o da denizde çok az”

    kevent artüz “bundan sonraki süreci bilmiyoruz ama bundan daha kötü olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. doğa alıcı ortam olarak kullanılamaz nokta. bunun bıraktığı hasarları ne zaman ölçmeye başlayabiliriz noktasındayız. bundan sonra karşılaşacağımız olgu bunu solda bırakacak”

    bundan sonra istanbul da yaşanılmaz. bu hepimizin suçu. güzelim istanbul elimizden kopup gitti.

    link

  • trabzonluların sinema değil tiyatro kültürü olduğundan cem yılmaz pek etkilenmeyecektir.

    2011 yılından beri türk futbolu denen tiyatroyu izliyoruz biz.

  • bir rus fıkrası gelsin bakalım.

    başbakan medvedev gergin bir şekilde başkan putin’in odasına girmiş ve ondan saat dilimlerini kaldırmasını istemiş.

    putin: neden?

    medvedev: bu saat farkı meselesi yüzünden delirmek üzereyim. bir şehre seyahat ediyorum, telefonla evimi arıyorum ama herkes uyuyor oluyor. geçen gün sabah 4’te kalktım ama akşam sandım. doğum gününü kutlamak için merkel’i aradım ama bana “doğum günüm dündü” dedi. çin devlet başkanını yeni yıl tebriği için aradım ama “yeni yıl yarın” dedi...

    putin: bunlar küçük sorunlar.

    medvedev: küçük sorunlar mı?!. içinde polonya başbakanıyla düşen uçağı hatırlıyor musunuz? taziyelerimi bildirmek için aradım ama bana uçağın henüz havalanmadığını söylediler!

  • ünlü yunan heykeltraş phidias, bu oranı resmen kullandığı bilinen ilk şahıstır, phidiasa itafen phi harfini ilk kez amerika'lı matematikçi mark barr kullanmıştır. aynı zamanda yunan alfabesindeki phi harfi latin alfabesindeki f harfine karşılık gelmektedir. f, fibonacci'nin ilk harfidir. leonardo fibonacci ise altın oranı sağlayan nümerik dizgeyi bulan, ancak altın oranla direkt olarak ilişkilendirip ilişkilendiremediğinden kesin emin olunamayan italyan matematikçidir.