hesabın var mı? giriş yap

  • yüzüklerin efendisi adlı eser, orta dünya'da 4000 yılda medeniyetin bir adım ileri gidememişliğinin ispatıdır. isildur ve güç yüzüklerinin üretiminden beridir halen ok ve kılıçla uğraşırlar. 4000 yıl olmuş ve ormandasın, dağdasın ya? sokak adamısın yani? isildur zamanıyla aragorn zamanı bire bir aynı. 4000 yıl geçiyor ve teknolojik olarak hiçbir şey değişmemiş. kesinlikle acınası bir uygarlıkları var. atlı araba bile yapamamışlar. bir tek saruman çalışıyor. kristal kürelerle iletişim mühendisliğine katkıda bulunuyor. genetik çalışmaları var. endüstrinin, sanayileşmenin önderi. bir tek saruman uğraşıyor ve gidip herifin kristal küresini kırıp kulesini başına yıkıyorlar. adamcağız sanayi devrimini getirmeye çalışıyor ve hey! karşılığında ne alıyor? koca bir hiç dostum. orta dünya'nın uygar halkları denen şey aslında koca bir medeniyetsiz cahiller yığınıdır. herif kablosuz kürelerle 1000 kilometre ötesiyle haberleşiyor ve gidip o aleti suya atıyorlar. bütün o palanthir taşlarına, bütün teknolojiye gandalf falan hep "ıyyy şeytan! uzak tutun şunu benden!" gözüyle bakıyor. orklar savaş makineleri getiriyorlar. adamlar mancınık falan yapıyor. yanan ok kullanıyorlar. hep orklar uğraşıyor teknoloji için ya. 10 bin yıllık elf kültürü ise hala ellerinde yayla, tahta okla dolaşıyor. 5000 yıldır hayattasın ve elindeki silah bildiğin ok? o cahil cühela elfler, evde cenaze var diye müzik bile çalmıyorlar. evet yobazlık! türkiye gondor olmayacak.

  • ameliyatlı çene bağlıyken elbette sadece missüt alabilmek için bakkala girilip eldeki kağıda "çilekli missüt" yazılmasına cevaben bakkalin kağıda "çilekli yok muzlu var" yazması.

  • "patronuma yeni arabanız çok güzel dedim. eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan gelecek sene kendime daha iyisini alabilirim dedi"

  • bir müzik türü olarak 1980'lerin ikinci yarısında ismi verilmiştir. kitaro, vangelis, jean michel jarre, enya, yanni, david arkenstone ve özellikle narada ve windham hill müzisyenleri bu gruba giren sanatçılardır. genelde enstrümentaldir, loreena mckennitt, enya gibi özellikle kelt kökenli sanatçılar tarafından şarkı formunda eserler de verilmektedir.

    new age ismi, bu sanatçılar tarafından pek benimsenmemiştir. sözgelimi mckennitt "modern kelt müziği" tanımını tercih ederken, jarre "elektronik süit", kitaro da "ruh müziği" ya da "ses resimleri" olarak çalışmalarını tanımlar. eleştirmenler ya da top bilmem kaç listelerini hazırlayanlar tarafından da bu tip çalışmalar, daha başka bir sürü isme yakıştırılır; ambient, relaxing, easy listening vb. ancak şu da bir gerçektir ki, new age (ve diğer isimler) çıkmadan önce, jean michel jarre'ın magnetic fields albümü (1981) 4 ayrı listeye girme başarısı göstermiştir. isim kullanışlı olmuş yani, tek liste var artık.

    bu müziğin ismi yakışmış, yakışmamış ya da "hayır, filanca sanatçı new age'den daha derinlikli müzik yapar!.." tartışmalarına girmeyip de, genel kabul gören anlayış üzerinden gidecek olursak, bu başlık altında toplanan çalışmaların yaşama kattıklarını da daha iyi görebiliriz.

    new age, biraz sesleri kullanarak resim yapmak, biraz da sözcükler yerine seslerle duyguları anlatmaktır. gördüklerinizi ya da hissettiklerinizi daha geniş bir hareket alanında somutlaştırabilirsiniz bu müzikle. elektronik sesleri küçümsemez, tam tersine, synthesizer'ı kendi işlevi içinde ele alan çalışmaları mümkün kılar. kalıplara yaslanması gerekmez, bu nedenle anlatım araçları çok geniştir. zaman zaman denizdeki bir mağarada yankılanan dalga seslerini, zaman zaman da metro vagonlarının raylardaki seslerini kullanırsınız bu özgür alanda, hatta bir sulama fıskiyesinden ritmi verebilirsiniz. mutlaka davullar olacak diye bir kural yoktur, söze gereksinim duymaz çoğunlukla, illa aşk temalarını anlatmaz, gitarsız da müzik olabileceğinin kanıtıdır, akustik sesler dışındaki seçenekleri sunar. diğer müziklere ait çeşitli belirteçleri, öğeleri alıp kullanabilirsiniz ama bunun tersi genelde küçümsemeyle karşılanır. (klasik müziğe elektronik sokmak ya da rock müzikte yerel tınılar kullanmak vb). daha çok klasik müzik ve caz arasında bir çizgi izlese de, türün kendine özgü müzisyenleri sayesinde bu kalıp da kırılmıştır.

    bu geniş anlatım özgürlüğü, new age çalışmaları belgesellerin, dizilerin, çizgi filmlerin ve kimi sinema filmlerinin vazgeçilmezi yapmıştır. ipek yolu, chariots of fire, 1492 - conquest of paradise, baraka dünyaca ünlü örnekler arasında sayılabilir. sözleri olabildiğince az kullanıp öykü anlatmak isterseniz, yine size en yakın tür new age olacaktır. vangelis'in the city ya da oceanic, kitaro'nun sacred journey of ku-kai 1-2-3 albümleri, jarre'ın oxygene, revolutions albümleri vb. çoğu zaman belli bir melodiye sahip olmayan doğaçlama kaydedilmiş olan parçalar, öykülemeye destek olur.

    yoğun bir iş temposunda ya da yorucu bir günün sonunda, insanı gevşetecek, dinginleştirecek bir potansiyele sahiptir bu müzik türü. bunun için illa mumlar yakmak, egzotik tütsüler kullanmak, sessiz bir ortamda yoga yapmak gerekmez. akşam iş çıkışı dolmuşta giderken kulaklıktan dinlenecek bir parça, mesela vangelis'in the city albümünden twilight çalarken dışarıya, giderek çöken alacakaranlığa bakmak yeter. yoğun çalışma temposunda bir yerlere bakmak yerine gözleri kapamak ve mesela tango to evora'yı dinlemek de dinginleşmeyi sağlayacaktır.

    yaşam bir bütündür ve new age felsefe olarak bu anlayışı benimseyen bir akımdır. sanat, yalnızca bir erkek ve kadın arasındaki duygusal etkileşime indirgenemeyeceğinden, müzik de bunun istisnası değildir. new age, popüler anlayışın bu yöneliminin dışına, daha geniş bir yelpazeye yöneliktir. stephan micus'un ya da dead can dance'in mistisizmi, kitaro'nun doğadan çizdiği manzaralar, vangelis'in uzay temaları ya da jean michel jarre'ın insan-doğa arasındaki etkileşimlerini anlatan çalışmaları; gün içinde şu ya da bu biçimde karşılaştığınız yaşam parçalarıdır ve her biri, o muhteşem bütünü olanca görkemiyle anlatmaya yöneliktir.

    edit: yazım ve de bakınızlar filan...

  • başlık yanlış. doğrusu migros personelinin 5999 tl'ye iphone 11 sahibi olması olacaktır.

  • bilindiği üzre zeytin çekirdeklerini kırmak oldukça külfetlidir. zeytin toprağa düştüğünde, çekirdeğinin uygun koşulları bulup çimlenmesi nerdeyse imkansız. bu aşamada zeytini çok seven bu kuşumuz çekirdeği mide asidi ile karıştırıp yumuşattıktan sonra dışkılar. böylece tohumun filiz vermesi çok kolay olur. özetle: bu kuşlar sayesınde zeytin ağaçları var