hesabın var mı? giriş yap

  • inşallah aynı espriyi cb sözcüsü ibrahim kalın'a da yapmaz dediğim kötü şaka.

    edit: vücut yapısından bahsediyorum, fesatlık yapmayın.

    +ibrahim kalın mısın doğru söyle?
    - efendim ben kalınım, muharrem ince
    salonda gülüşmeler falan...

  • hareket eden her esnek yapı, lise fizik derslerinde gördüğümüz hareketinin yanı sıra, harmonik hareket dediğimiz, kaynaklar da titreşim (vibration, ben ingilizce kaynak istiyorum diyene) olarak da geçen, sinüzoidal hareket yapmaktadır. sinuzoidal hareket, yapıya kuvvet uygulandığı takdirde ortaya çıkar ve kuvvet etki etmediği zaman cismin dinamik yapısına göre hızlı veya yavaş bir şekilde kaybolur (gözle görülemeyecek seviyeyededir). buna en güzel örneklerden birisi gitar telidir. gitar telini parmağınızla çekip bıraktığınız takdirde bir kuvvet uygulamış olursunuz ve tel sinüzoidal hareket etmeye başlar.(gitar telinin sesini de bu sinuzoidal hareketin frekansı belirler, bilal'in anlaması için: frekans = saniyede telin kac kere aşağı yukarı hareketini tamamlama sayısı) bir süre sonra gitar teli sinuzoidal hareketi kaybolur ve gitardan ses gelmez. ok atışında da aynı mantık geçerlidir. ok yaydan çıkdığı zaman kuvvet yeni uygulandığı için ok sinuzoidal hareket etmektedir. zaman geçtikçe bu sinüzoidal hareket kaybolacaktır ve sonuçta ok videodaki kadar, yazarın deyimiyle, sağa sola yalpalamayacaktır. bu yüzden okun ucunu hedefe nişan alıp (yerçekimi ve rüzgarı hesaba katarak) bıraktığın takdirde hedefin çok yakınını vurmak mümkündür. okçuluk hedefleri hakkında bilgim olmasada, hedef yuvarlakların büyük çizilmesinin nedenlerinden biri bu hareket olabilir.

    yazara: okçunun hedefi vurması sadece bilal'in aklının almayacağı bir hadise olup, kalan herkes biraz araştırma yaptığı takdirde anlayabilir.

    ilgilisine: metal plakanın titreşimlerini kuskus ile gösteren bilim sever arkadaşımız, özellikle dakika 2.05 . https://www.youtube.com/watch?v=cr_xl192wxw

  • - biz sizi oss'ye çalışın, test cozun diye rahat bırakalım diyoruz, siz boş kalınca florasanlara tırmanıyor, kapı kollarından sarkıyorsunuz*!

  • ülkedeki en zeki kişilerin taksiciler ve dolmuşcular olması gerektiğini ortaya çıkartan müthiş tespit. ancak taksiciler zekalarından çok başka özellikleriyle ortak bilinçte yer alırlar.

  • osmanlı imparatorluğu'nun gerileme döneminde yeniçeriler arasında yaygın olan bir inanış. özellikle 17. yüzyıldan sonra padişah veya sadrazam 15 dakikadan fazla gecikirse seferin düşeceği inancı yeniçeriler arasında bir hayli yaygınlaşmış ve osmanlı imparatorluğu için çöküş kaçınılmaz olmuştur.

    emin olmak için murat bardakçı'ya da soracağım. inşallah gözlerini belerterek cevap vermez, çok korkuyorum öyle yapınca.

  • 33 adet asist ne demek lan? biri bana bunu izah etsin. hayattan bezmiş ve her an futbolu bırakacakmış gibi olan koşusu ile olur olmadık anlarda öyle öldürücü paslar atıyor ki real madrid maçlarını izlerken bu adama sanatçı demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.

  • ankaranın merkezinde bir liseye başlıyorum. ilkokul ve ortaokulun varoş çevresinden sonra burası bir garip. ne konuşmaları anlıyorum ne tarzı. ama yine de aram iyi milletle. ayakkabı muhabbeti açılıyor adidas diyor, çeyrek boğaz yarım boğaz muhabbetleri. adidaslara gözüm takılıyor. biri nike diyor altında hava torbası var diyor yuh diyorum. ama şaşkınlık had safhada. beden dersi için spor ayakkabı alınacak. ortaokulda bile spor dersine iskarpinle çıkardık. şimdi burada olmaz annem para veriyor ben anlamam sen git al diyor. ulus'un denizciler caddesinden samanpazarına doğru gidiyorum. ulan tezgahta adidas, giriyorum abi kaç para bu 7 lira 5 lira olur mu? olur olmaz derken 5 liraya alıyorum. nasıl seviniyorum ben de yarım boğaz laflarına gireceğim, bilekleri koruyor diyeceğim. ayağımı ileriye uzatarak. okula gidiyorum ayağımda gıcır gıcır adidas. bakıyorum ne laf eden var ne soran. yine başkasının bu kez tam boğazlı bir kırmızı adiadası konu oluyor. atlıyorum yarım boğazlı adidas iyidir diyerek ayağımı kaldırıyorum. bana bakıyorlar ama ayakkabıya bakmıyorlar bile. iyi de oğlum bu adidas değil ki? nasıl değil nasıl anlaşılıyor ki? adidas'ta 3 şerit olur diyorlar sendeki 2 şerit. beynimden vurulmuşa dönmüyorum tabi ki, sadece şaşkınım, hayranlıkla inceliyorum arkadaşlarımı vay be bu kadar bilgiyi nasıl akıllarında tutuyorlar diye.

  • erkek: merhaba, bir gasp ihbarında bulunmak istiyorum.
    memur: gasp mı? olay nerede yaşandı?
    erkek: 21. sokak ve dundritch caddesinin arasında yürüyordum. bir adam aniden silahını çekerek, bana tüm paramı ona vermemi söyledi.
    memur: ve siz de verdiniz mi?
    erkek: evet, söylediğini yaptım.
    memur: yani tüm paranızı hiç direnmeden, yardım istemeden ya da kaçmaya çalışmadan mı verdiniz? bağırmadınız üstelik?
    erkek: evet, ama çok korkmuştum, beni öldüreceğini düşündüm!
    memur: hmm, ama söylediğini yaptınız. ayrıca anladığım kadarıyla bir hayırseversiniz.
    erkek: evet, hayır kurumlarına bağış yapıyorum.
    memur: yani para dağıtmayı seviyorsunuz, para dağıtmayı bir alışkanlık haline getirmişsiniz. herkese veriyorsunuz galiba.
    erkek: bunun konumuzla ne alakası var?
    memur: herkesin sizin para dağıtmayı seven biri olduğunuzu bile bile fiyakalı takımınızla dundritch caddesinde yürüdünüz ve gasp sırasında hiç karşılık bile vermediniz. kulağa, parayı isteyerek vermişsiniz de sonradan pişmanlık duymuşsunuz gibi geliyor. söyleyin bana, bir pişmanlığınız yüzünden onun hayatını karartmak istiyor musunuz gerçekten?
    erkek: bu tamamiyle saçmalık!
    memur: bu, tecavüzle aynı şey. kadınlar tecavüzcülerini adalet karşısına çıkarmak istediğinde her gün bu muameleyle karşılaşıyorlar.

    (kaynak, ertuğrul uzun)

  • 90'lar

    - şu kasetlerini kaldır ortadan
    - onlar disket anne

    2000'lerin başları

    - şu disketlerini kaldır ortadan
    - onlar cd anne

    2000'lerin sonları

    - şu cdlerini kaldır ordan
    - onlar dvd anne
    - ƒ¶^ø¯&;¨&@

  • bilale anlatır gibi anlatalım o halde;
    bankaların günlük para ihtiyacını her ülkenin merkez bankası açık piyasa işlemleri adı altında kendileri karsılar.misal bizim merkez bankası günlük ve haftalık olarak teminata alacagı bono karsılıgında bankalara likidite verir..ancak işin içine döviz vs girdiğinde 22 mart 2019 dolar kuru başlığında da kısmen açıkladığım gibi, yabnacı bankalar bizim merkez bankasından fonlama alamadığı için bunu londra piyasalarında yaparlar..yani dolar tl de alım ya da satım yönlü poz almak isteyen kurumlar bunu belli bir vadede geri almak üzere swap dediğimiz takas yoluylayapar..tl nin faizi doların faizinden yüksek oldugu için tl satıp dolar almak bu işlemi yapan için bir maliyettir..ama dolar alması için önce tl bulma zorunlulugu var..herkes aynı anda tl satıp dolar almaya calıştıgında ve o piyasaya elinde fazla tl olan bankalarında bazı sebeple girmemeleriyle piyasa da tl sıkısıklığı olusur ve nadir olan metanın değeri arttıgı için kıtlasan tl yi piyasadan bulmak zorlasır..bunun manası sudur aslında;beklentiker tl aleyhinde gelişince herkes dolar almak ister lakin piyasadan borc tl bulmak zorlasınca gecelik fonlama faizleri aşırı yukselir ve bu sefer en iyisi tl alayım da gecelik bu yuksek faizi ben alayım diyen kısa vadeci alsatcıların yardımıyla kur düşer,,bugun oldugu gibi..ama işin temelinde dolar alımından kaynaklı tl kıtlığı oldugu için bu dususler kısa süreli olur ve günün sonunda elimizde hem yuksek faiz kalır hem de yükselmiş kur...kısamın kısası giren cıkan vatandasa.