hesabın var mı? giriş yap

  • fındık, ayçiçeği ve susam tohumları, çikolata, popcorn (patlamış mısır), kuru üzümler ve kahverengi pirinçte bulunur.

    çocuklara ya da şizofrenili yetişkinlere arginine vermeyin. uçuğu artırmakla ünlüdür, bu yüzden uçuklu kişilerde de kullanmamalıdır. çok yüksek dozları, kemiklerde deformasyonlara neden olabilir ve eklemleri genişletebilir.

    çalışmalar, arginine tamamlayıcılarının, yanık yaralarına, ameliyat ya da yaralanma gibi travmalardan sonra oluşan yaralara iyi geldiğini ortaya çıkartmıştır. insan kan hücrelerini içeren çalışmalar, arginine'nin doğal öldüren hücrelerin (önemli immün hücreleri) üretimini artırdığını göstermiştir. alfa hidroksi asitler (aha'lar), ekşi süt (laktik asit), üzüm (tartarik asit), şeker kamışı (glikolik asit), elma (malik asit) ve narenciye (sitrik asit) gibi yiyeceklerde doğal olarak bulunan bileşimlerdir. yara izlerini yok etmek ve yüzü soymak için dermatologlar tarafından kullanılmıştır. bugün aha'ların daha zayıf versiyonları, cildi nemlendirmek ve geliştirmek için tasarlanmış ürünlerde bulunmaktadır. aha konsantrasyonları, yüzde 2-10 arasında derecelendirilir. dermatologlar, yüzde 5 veya daha aşağısını güvenli bulur. ancak, bazı insanlarda tahrişe neden olurken, bazıları daha yüksek düzeyleri tolare edebilir.

  • camurun insan bedeni haline geldigine inanan ama buna inanmayanlar var, ustelik evrim insanin maymundan geldigini soyler saniyorlar israrla.

  • yillar once eskisehir'de okurken, bir yandan da anadolu universitesi'nde iibf'de lab gorevlisi olarak calisiyordum. oturdugum ev visnelik'teydi. bu evin, ev sahibi de odunpazari'nda bir emlakci. hayatimda cok emlakci ile tanistim, iyisine denk geldigim pek soylenemez ama bu herif kotulerin arasinda bir numaraydi. paragoz olmasinin yanisira terbiyesizdi de.

    bir gun, kira vakti geldiginde beni arayip kampuste isi oldugunu, o yuzden o ay bana ugrayip kirayi elden alacagini soyledi. tamam, iyi dedim. saat geldiginde bu yanima geldi konusuyoruz filan, o sirada disardan guvenlik gorevlisi geldi bu herifin plakasini soyleyip "bu aracin sahibi burada mi?" dedi, bu da "benim" diye disari cikti. birazdan soylenerek geri geldi ve soyledigi sey su oldu:

    "neymis, dekanin yerine birakmisiz. ne olacak ? kac para kazaniyo lan bu dekan? benim kadar kazaniyor mu?"

    yani; adamin kafasinda insanlarin degeri kazandigi paraya gore siralanmis durumda. kendisinden az kazanan herkes son derece degersizken, kendisinden daha cok kazanan birinin kopegi olabilir.

    bu hikayenin i. melih gokcek ile dogrudan hic ilgisi yok. dolayli ilgisi ise, turkiye'nin bu tiynetteki adamlari dislamak yerine, onemli mevkilere getiren bir yapiya sahip olmasi. bu sayede bu adamlar, bu tiynetle milletin tepesine binip, kanunsuz, hukuksuz sekilde yagma yapabiliyor. ve yine, israrla, yillardir bu yagmaya devam etmelerine ragmen el ustunde tutulabiliyorlar. tam da bu yuzden, bu secmenler layik olduklari sekilde yonetiliyor, somuruluyorlar. olan da arada yanan yaslara oluyor.

    i. melih gokcek'in odtu arazisinden agaclari kesip, sonra da uzerine "parasi neyse veririz" diye siritarak "al bu da basimizin gozumuzun sadakasi olsun" diyerek, kendisine ait olmayan halkin parasini kafasina gore odtu'ye diyet olarak gonderebilmesini saglayan da tam olarak bu rahatlik.

    kahrolsun bagzi seyler.