hesabın var mı? giriş yap

  • pek hınzırca bir taktir. örneğin delicesine roman yazarı olmak istiyorsunuz. ilk romanınız çıkana değin kimseye bahsetmezsiniz bundan... çünkü biri öğrenirse sen de bir halt yazamazsan o kişi sürekli seni dürtecekmiş gibi kuruntulara kapılırsınız. örneğin üniversiteye gittiğiniz hâlde herkesten gizli üniversiteye giriş sınavına girersiniz. ancak güzel bir sonuç alınca millete haber verirsiniz. bunun gibi bir şey işte... bu şeyi tek bir sözcüğe indirgemek istedim ama başaramadım.

  • çocukluğumdan beri oyuncak bebeklere yönlendirmem beklenen ilgiyi arabalara yönlendirdiğim için, hakkında biraz bilgi verebileceğim araç.

    klasik otomobiller ile elektrikliler arasındaki farka değineyim. klasik otomobillerde kullanılan içten yanmalı motorlar basitçe, yakıtın havayla karışıp tutuşmasının neden olduğu küçük patlamalar aracılığıyla çalışırlar. meydana gelen bu ufak patlamalar pistonların itilmesini sağlar. krank mili, ortaya çıkan doğrusal hareketleri dairesel hareketlere, yani dönmeye çevirir. bu da tekerlekleri döndüren şeydir.

    elektrikli bir arabada invertör bulunur. lityum iyon piller burada devreye girer ve doğru akım üreterek invertöre gönderirler. elektrikli otomobillerdeki pil sayısı birkaç bini bulur. bu kadar çok olmalarının amacı hem gereken miktarda enerjiyi araca sağlamak hem de yüzey alanını genişleterek sağlıklı şekilde soğumayı sağlamaktır. piller tarafından üretilen ısı fazladır. bunun için de bir radyatör, soğutucu görevini üstlenir.

    özel olarak indüksiyon motoru kullanan otomobiller için konuşursak;

    invertör, pillerden gelen doğru akımı alternatif akıma dönüştürür. 3 fazlı alternatif akım, stator ve rotordan oluşan indüksiyon motoruna uygulanır. rotor, hareketli olan bir parçadır. alternatif akım, indüksiyon motorundaki bobinler aracılığıyla (kutup sayısı tasarıma göre değişecek şekilde) dönen bir manyetik alan üretir. bu alan, rotorun kendi ekseni etrafında dönmesini sağlar. alternatif akımın genlik ve frekansını değiştirerek rotorun devir sayısın artırmak veya azaltmak mümkündür ki bu da aracın hızını kontrol eden mekanizmadır. akımın fazı değiştirilirse rotor da diğer yöne doğru dönmeye başlar. bu da geri vitesin işini kolaylaştırır.

    indüksiyon motorunun ürettiği güç buradan tekerleklere iletilir. yine klasik araçlarda olduğu gibi diferansiyel ve şanzıman aracılık eder buna ancak dönme hareketinin torkuna dayanıklı olması için açık diferansiyel kullanılır.

    ***

    tipik bir elektrikli otomobil tek pedalla çalışır. normalde 2 pedallı olan bu araçlarda debriyaj bulunmaz ve bir düğme aracılığıyla, kullanılacak pedal sayısı 1'e indirilebilir. bu pedal sadece gaz pedalı olarak çalışır. yavaşlamak için ayağınızı pedaldan çekmeniz yeterlidir. bu sayede araç kademeli şekilde yavaşlar ve sonunda durur ancak iki pedalı birden kullanmak daha mantıklı olacaktır çünkü ani fren yapılması gereken durumlarda tek pedal, gereken çabukluğu sağlamaz ve herhangi bir şeye çarpabilirsiniz.

    tek pedal sistemini çalıştıran parça rotordur. araç seyir hâlindeyken rotorun hızı, manyetik alanın hızından daha düşük durumdadır. tek pedaldan ayağınızı çekerek yavaşlamak istediğinizde invertör devreye girer ve rotorun hızı, dönen manyetik alanın hızını geçecek şekilde artırılır. bu esnada fazladan enerji üretilmiş olur ve bu da pil bölmesine gönderilerek orada depolanır.

    ***

    bu araçların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engeller şu an için şarj istasyonlarının sayısı, pillerin sağlayacağı enerjinin ve şarj edilmelerinin süresidir. hızlı şarj modunda şarj durumu 1 saate kadar çıkabilirken hızlı şarj özelliği olmayan araçların şarj süresi 10 saati ya da daha uzun süreleri bulabilir. ayrıca şarjın birkaç saatten daha uzun yollara dayanması genellikle mümkün değildir.

    genel olarak lityum iyon pillerin ömrü, aracı 20 seneye kadar idare edebilir.

    edit: düzeltme ve ekleme için weirdfish'e teşekkürler.

  • 100tl gibi cüzi bir ücret karşılığında yapılabilen oldukça zor, yorucu ve uzun süren işlemdir.

  • sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
    lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
    (bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)

    tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
    sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.

    2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
    sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.

    ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi

    tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.

    ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.

    insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.

    satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.

  • yapılacak ilk seçimde arap milliyetçilerini tokatlayacak adayı merak eden arap hareket partisi ahparti başkanının açıklaması.

  • hiç tutmadığım buluş..kendi karıştırmaya başlarsa, kaşla göz arasında çayımı da içer bu ipne.

  • kibar adamdır. bunda pislik, art niyet yok. belki sen adama güvenmiyorsun, girmesini istemiyorsun. adam da böyle bi ihtimale karşı nazikçe izin alıyor.

    bağzı kadınlara nezaket gerçekten de fazla.

  • hangi yılda imal edildiği, kimin sadakası olduğu, peş peşe modernizasyon paketleri falan, bunlara takılmamak lazım. daha önemli bir husus var.

    ilkesel bazda öncelik sıralamasını açıklıyorum:

    "ilk önce tankın, techizatın ve harekat merkezin en son model olacak, ondan sonra makam araban ve özel uçağın ve sarayın."

    sıralamayı şaşırırsan mazallah vatan toprağından tası tarağı toplayıp kaçarsın, geride ne araban kalır, ne uçağın ne sarayın.

    .