hesabın var mı? giriş yap

  • -haftasonu naapıyosun?
    -hiç işte standart sana geliyorum
    -peki ben naapıyorum?
    -bilmiyorum hiç evde olmuyosun

  • yaşayan en büyük ikinci sanat eleştirmeni ertuğrul özkök'ün - en büyüğü için (bkz: hıncal uluç) - hürriyet'in pazar eki'nde yer alan söyleşisinde yaptığı açıklama. rec by saatchi'den çıkan "arta kalan zamanda" albümünde sevdiği 15 aryayı derleyen özkök'ün kendisiyle bu vesileyle yapılan söyleşideki açıklaması gerçekten düşündürücü:

    "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır."

    bu açıklamadan sonra hafif bir içim geçmiş, uyumuşum. rüyamda sezai karakoç, ece ayhan ve cemal süreya'yı gördüm. aralarında doğuş ve hilal cebeci ayrılığı hakkında tartışıyorlardı. daha sonra turgut uyar geldi ve "size genç şair doğuş'un şiirlerini getirdim, haydi birlikte okuyalım" dedi. okumaya başladılar:

    eserin adı: uyan (doğuş adlı albümünden)

    zordu bu anı beni yordu
    yokluğun beni vurdu
    zordu bu anı beni yordu
    ayrılık beni vurdu

    düşünmeden uğra bana
    kapım açık hala sana
    ayrılığın vurdu aya
    yansıdı odamın duvarına

    uyan uyan uyan
    gönlüm uyan
    dayan dayan dayan
    ruhum dayan

    seni de bir gün severler
    sevda yüklü trenler
    boş raylarda ilerler
    sevenleri üzenler
    hep o yolda giderler

    eserin son bölümünde sezai karakoç ağlamaya başlamıştı. "ben neden böyle yazamadım hiç?" dedi. turgut uyar, diğer esere geçti:

    eserinin adı: bebişim (hadi hızlandır albümünden)

    dayanir mı bedenim bu acıya
    alısır mı ruhum sensizlige
    yüreğimde gözlerimde nefesimde
    kaderimsin duam yeminimsin
    kalbim kalbini görmediği zaman
    atar mı sence bir daha

    bebişim bebişim teninin kokusunu özlemişim
    bebişim bebişim bebişim
    canımdan bile sevdigim herşeyimsin...

    "bebişim" kısmında ece ayhan sigarasından derin bir nefes aldı... "hiçbir zaman doğuş gibi yazamayacağız, hiçbir zaman..." dedi. turgut uyar devam ediyordu okumaya:

    eserinin adı: uh uh (denge albümünden)

    şimdi sana söylüyorum
    içimdeki aşkı çıkar onu
    çıkar onu çıkar onu bebeğim

    vazgeçilmez terkedilmez
    içimdeki tutku
    al al al al al al
    uva uva oh oh

    kaldır üstündeki kara bulutları
    serbest bırak alev alsın

    özellikle "al al al al uva uva oh oh" bölümünden sonra, şairler "olmaz böyle şey" nidalarıyla "doğuş şiirlerindeki imgelem zenginliği" hakkında hararetli bir tartışmaya giriştiler. hatta sezai karakoç ile ece ayhan neredeyse birbirine girecekti. o sırada ertuğrul özkök geldi ve "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır." dedi. sezai karakoç "ne demek fark görebilecek misiniz? doğuş bizden milyon kat iyi...dalga mı geçiyorsun bre?" dedikten sonra koşup irice bir budaklı meşe odunu kaptı. .. tam o anda uyandım. bilgisayarımı açıp, doğuş’un resmi sitesinden fan clup bölümüne girdim ve hemen üye oldum. çok mutluydum. üstelik nickim de uvercinka ‘ydı.

    http://www.hurriyet.com.tr/…791.asp?gid=59&sz=15434

  • sözlükte bu aralar salgın şeklinde yayılan hastalık. bilinen en önemli semptomu; şöyle güzel, böyle kafası var diye roman yazar gibi 50 paragraf bonzaiden bahsedip entry'i "kesinlikle ama kesinlikle içmeyin! bak allah'ın adını verdim ne olur bunu kendinize yapmayın! söz mü? içmeyeceksiniz değil mi???" diye bitirmek. ya viral reklam, ya da madalya falan bekliyorlar sanırım.

    (bkz: geçen gün yine arkadaşlarla bonzai içiyoruz)

  • laptop'un pili biterken "fişe takın ya da başka bir güç kaynağı bulun" diyen windows! başka güç kaynağı ne lan? icat mı yapıcaz !

  • neden bugüne kadar kaydedilmemiş diye soranlar olmuş. bu tür çalışmalar daha önce de yapıldı. herhangi bir veriyle de yapılabilir. şöyle ki:

    bu kayıtlar aşina olduğumuz anlamda bir mikrofonla alınmadı. insight görevinin temel amaçlarından biri mars yüzeyinde titreşim üzerine hassas ölçümler yapabilmek.

    bunun için robotik bir kol önümüzdeki günlerde mars yüzeyine bir sismograf yerleştirecek. sismografı araçtan ayırmak, araçtan gelen titreşimlerin ölçümleri daha az kirletmesini sağlamış olacak. viking 2 (1975) görevinden beri mars yüzeyine böyle hassas bir sismograf gönderilmemişti.

    işte bu sismografın insan kulağının duyabileceği frekansta yakaladığı titreşimleri izole ettiklerinde bu sesi elde etmişler. kulağınızı aracın duvarına dayadığınızda hissedebileceğiniz bir ses. sesin kaynağı ise mars yüzeyindeki rüzgarın güneş panellerine etkisi.

    bir diğer ses ise gaz basıncı sensörünün kaydettiği verinin 100 kat hızlandırılmış hali. bu insanın duyma yetisi anlamında gerçekçi bir ses değil, sadece hava basıncındaki değişimin 100 kat hızlandırılarak ses olarak simüle edilmiş hali. normal frekansında duymanız veya hissetmeniz pek mümkün olmazdı.

    herhangi bir veriye bu yöntemi uygulayıp her şeyi sese çevirebilirsiniz. her titreşimin frekansını değiştirerek insan kulağının duyabileceği hale getirebilirsiniz. bu paylaşımda etkileyici olan açı, ilk kaydın frekans çarpanına gerek olmadan duyulabilmesi.

    bu kadar hassas bir sismografı, hiç de sakin olmayan bir roket yolculuğu ile atmosferimizden çıkarıp, radyasyon içinden geçirip, marsa roket gücü ile indirip, bu ölçümü alabilmek iste ayakta alkış isteyen bir başarı.

    insight görevi daha önce bu sismografın (seis) 3 litrelik vakum haznesindeki kaçak nedeniyle ertelenmişti. bu yüzden şimdi bu sismografın çalışır durumda olması proje için sembolik bir anlam da taşıyor.

    son olarak, youtube ses sıkıştırması frekansı arttırılmamış olan sesi katlediyor. sıkıştırılmamış halini ve diğer sesleri nasa'nın sounds sayfasında bulabilirsiniz.

    kaynak:
    - videodaki açıklamalar.
    - wikipedia
    - nasa
    - insight instruments nasa