ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
4 nisan 2021 emekli amirallerin montrö bildirisi
-
özellikle şu kısmının altını çizmek isterim:
"montrö, karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. montrö, türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir."
akp bir şekilde bu sözleşmeyi iptal edecek veya baypas edecek bir adım atarsa suriye'de amerikayla bir olup güney sınırımızı yol geçen hanına çevirmesine benzer ama 100 katı daha vahim sonuçları olacak olaylara zemin hazırlamış olur.
amerika'da afedersin hostessiz uçaklara da bindik
-
recep tayyip erdoğan'ın bugünkü konuşmasından bir kesit. şimdi oradaki 'afedersin'in görevi nedir, 'amerika'nın ayıp bir kelime olmasından mı, yoksa 'hostes' kelimesinin abdest bozmasından mı, tartışmaya açık.
bir dersten kalmadan önceki son sözler
erkek olmadı diye bebeği duvara fırlatıp öldürmek
-
cinsiyeti belirleyen genlerin kendisinden geldiğinden bihaber olan insanın vahşeti. çocuğunu fırlatmak yerine sikini taşla ezmeliydi.
eve gelir gelmez sütyeni çıkarmak
sözlük yazarlarının yalnızlık dereceleri
-
cuma akşamı işten eve döndüğümde giydiğim pijamaları pazartesi sabah çıkarıyorum.
kılıçdaroğlu ve adamları sakın beni öldürmesin ha
-
seçme ve seçilme hakkı için ehliyetin lazım olduğunun kanıtı
les triplettes de belleville
-
izlediğim en güzel ve en absürd görüntülere sahip animasyon film, animasyon derken bile düşünüyorum cünkü bu tür filmlerin doğasına tamamen ters,yani karakterlerde ne alıştığımız amerikalı disney karakterlerinin sevimliliği ne de japon anime karakterlerinin hareketliliği var, diyaloglar nerdeyse yok denecek kadar az, romantik filmler neyse de bir çizgi filmde iki kişi nasil bakışarak anlaşir, bir çizgi karakterin gözlerinden nasil mutsuzluk fışkırır görmediyseniz, bu filmde görmeniz mümkün.
konusu da enteresan, yetim torunu ve köpeği ile birlikte yaşayan yaşli madam suozonun tek isteği torununun bisiklet yarışında şampiyon olmasıdır, ama malesef torun yarışta kötü insanlarca, obezlerle dolu büyük bir şehre kaçırılır, olaylar gelişir.
filmin en güzel yanı da her şey bir ritm üzerine kurulmuş gibi, bu yüzden diyalogun eksikliğini hissetmiyorsunuz, yani madam suozo nun sakat ayağindaki garip ayakkabısı ile her adım atışı, brunonun havlayışı, melankolik torunun pedal çevirişi bile bir ritm içersinde, buna bir de kurbağalari bile bir ritm duygusuyla yiyen belleville üçlüsünün müziği, new york göndermesi olan şehrin gürültüsü ve kötü adamların silah sesleri eklenince ortaya mükemmel bir senfoni çıkıyor. defalarca izlenebilir.
süper dadı programındaki terminatör çocuk
-
"süper dadı"dan ziyade şunun
ilgilenmesi gereken çocuktur.
allah düşmanıma vermesin, başka bir şey diyemeyeceğim.