hesabın var mı? giriş yap

  • sting'in büyük ayıbıdır.

    inanmayanlar olabilir ama maalesef var böyle bir klip... inanılmaz ama gerçek...

    sting'in çektiği desert rose isimli klip, serdar ortaç'ın klibinden çalıntı çıktı.

    bu orijinali:

    http://www.youtube.com/watch?v=yhvkuawxvpq

    bu da sting'in yaptığı fikir hırsızlığının belgesi:

    http://www.youtube.com/watch?v=c3lwwbslwqg

    neyse ki sting efendi, deli gibi uğraşmasına, klibi birebir şekilde taklit etmesine rağmen serdar ortaç'ın karizmasını ve yakışıklılığını taklit etmeyi başaramamış. ee kolay mı arka koltukta oturan serdar olmak... önüne kadın şoför oturtup, eline bi de kamera falan almış ya, özenti sting!

    yalnız serdar abimiz... karizma tamam ama şarkının ismi biraz garip olmuş sanki? bazı insanlarda farklı çağrışımlar yapabilir.

  • kadin o sirada keyfini surecek durumda olmadigindan erkek icin de pek bir sey ifade etmez. hani indiana jones'ta tapinak yikilmaya baslayinca yanindan kosularak kacilan hazineler gibi.

  • bugün akraba kontenjanından askeri havuza gideyim dedim tek başıma. bahsettiğim havuz kartal civarında, cevizli'de. neyse işte orada takıldım tüm gün, çıkışta hedefim mecidiyeköy tarafına dönmek. ama bende yer-yön duygusu olmadığından; yine tüm yollar birbirine benzemeye başladı. ben böyle stresle çevreye bakınırken, o sırada arabaların olduğu kısma doğru ilerleyen bir amca gördüm. yani benim için klasik bir amcaydı, -askeriyeyle alakam yok- meğer o amca paşaymış...

    - ee, şey merhaba. böyle düz gidince e5'in geçtiği kapıya mı çıkıyo acaba?
    - (çok sinirli bir ses tonuyla) sen nereye gideceksin çocuğum?
    - e5'e gideceğim?
    - (daha da sinirli) e tamam da kızım, e5'te nereye gideceksin?!!
    - şey, mecidiyeköy'e.
    - tamam bin arabaya, ben de o tarafa gidiyorum.
    - eeöö.. şey evet tamam bineyim.
    - binsene evladım!!
    - tamam tamam bindim. :/

    arabaya bindik gidiyoruz. kapıdan çıkarken "iyi günler komutanım!!" diyen askerlere "sağol asker!!" deniyo falan; böyle değişik diyaloglar... sonra baya yol gittik; yani beraber karşıya falan geçtik köprüden; tüm yolculuk boyunca tek kelime etmedi adam. hala aklım almıyo. ve de hiç gülmedi... ben de gerginlikle bekliyorum "nerede indirecek acaba beni" diye; bi yandan da kafamda tasarladım: inerken "iyi günler komutanım" diyeceğim, böylece adam tebessüm etmiş olacak; günüm güzel geçecek... planlar yapıldı. her şey hazır... bir anda amca arabayı durdurdu. (mecidiyeköy'e gelmişiz; benim yer-yön duyg...) fakat ben nerede olduğumuzu anlayamadığım için panik yaptım o sırada.

    - tamam kızım hadi sen burada in.
    - ??!! teşekkürler kumandanım.
    - hahahahaha kumandanım mı? savaşta mıyız evladım? ahaha.

    amca bildiğin yarıldı lan :/

  • saat 23.30 civarı,dolmus duragına gidilir.yabancı bi şehirde olmanın verdigi endişe,korku vardır.uzaktan dolmusta başka hatun kişilerin oldugu görülür sevinilir.dolmusun yanına gelindiginde sevinc gursakta kalır.geri dönülmek icin hamle yapılır;
    -ay nereye gidiyosun anam binsene
    -yok ben ee seyy
    -aaa bin hadi de dolsun,kalkalım
    -ee ben yok sey
    -hadi ama kocalarım bekliyor
    -ee ben sey tamam o zaman
    (söförün yanına oturulur)
    -ahaha sen bizden mi korkuyosun
    -ee ben sey hayır
    -bizden zarar gelmez anam sana,sen yanındakinden kork.
    (haklısın valla)

  • uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşı aradım, bir sigorta şirketinde çalıştığını bildiğimden aramızda geçen konuşmanın fitilini verdim, şöyle:
    - beyefendi ben çükümü sigortalatmak istiyorum, fakat paha biçemiyorum.
    - biz biçeriz efendim, zaten 200 gram et parçası, fazla prim ödemezsiniz.
    - peki, başına birşey gelirse, siz yenisini takıyor musunuz?
    - yenisini takıyoruz efendim, fakat aynı yere değil.
    - orrozbuçocuuuuuu!!!
    (gülüşmeler)

  • araç sahibinden aldığım bilgiye göre sonuç: "avukatlarım aracılığı ile semra hanım ile "tüm zararımın" karşılanmasına ilişkin uzlaşmaya vardık.

    taraflar anlaşmamızda "içeriklerin kaldırılması" ile ilgili madde de yer alıyor. o yüzden buradaki içerik kaldırılmıştır."

  • o kadar çok gerekçem var ki. birini diskalifiye etsem diğeri peşimi bırakmıyor.

    metafizik gerekçe: varlık var mıdır yok mudur, asla cevap verilemeyecek bir sorudur. tanrı varsayımdır, öte dünya efsanedir, hayat bir söylentidir. evren kafa karıştırır, sınırsızlığına akıl yetmez. kozmolojik konulara genetik yatkınlığı olan insanlar bu sorularla kuvvetten düşerler. dinler imanı salık verir , fakat insan zihni bununla yetinmez, din adamları arasında bile bunlara kanmayan çoktur. bir kişiyi bu sorunların ortasına bırakmak zalimliktir.

    varoluşsal gerekçe: hayatın hiçbir anlamı yoktur. yaşamanın hiçbir anlamı yoktur. her anlam arayışı sadece tesellidir. ıt's a wonderful life gibi filmlerde sunulan bir peri masalıdır sadece.

    biyolojik: insan çok hassas bir organizmadır. genetik bozukluklar, hastalıklar, virüsler, bakteriler arasında büyük eziyetler çeker.

    siyaset: savaşlar biçim değiştirse de asla bitmeyecek. işsizlik oranları yükselecek. devletler meşru yolsuzluk kaynakları olmaya devam edecek.

    sosyopsikolojik: dünya son elli yılda tamamen bir performans podyumuna dönüşmüştür. kendisini iyi pazarlamayan insanlar parya olarak kalacaktır. hizmet sektörünün diğer tüm sektörleri alt ettiği bu dönemde imaj her şeyin önündedir. bu imaj da sahtekarlık, kurnazlık, riyakarlık gibi davranışları mecbur tutmaktadır. bunlara riayet etmeyen kişiler yalnızlığa terk edilmektedir.

    etik: bencillik, gaddarlık, dolandırıcılık debisini artırmıştır. kendilerine ahlak timsali payesi veren insanlar başta olmak üzere her kulvarda etik yoksunluk ile karşılaşılmaktadır.

    güvenlik: dünya güvenli değildir. diğer insanlar her zaman bir tehdittir. nüfusun artışına paralel olarak suç artmaktadır. sadece yoksulluk ve yoksulluk kültürü ile ilişkilendirilen suçlar değil beyaz yakalı suçları veya siber suçlar da güvenliğimizi tarumar etmektedir.

    ekonomik: çocuklar eğitim aristokrasisinin içinde doğar. bir kişinin hayattaki başarısını aldığı eğitim, o eğitimin kalitesini de ailesinin geliri belirler. yoksul bir ailede doğan bir çocuğun sahip olacağı imkanlar varsıl bir ailede doğan çocuktan çok daha azdır. arada bir başarı öyküleri anlatılarak başarının emekle ilgisi olduğu manipülasyonu yapılır.

  • bu sonucu bilimsel olarak ongormesine ragmen kendi gozleriyle gorup sasirmayacak insana sasiririm.

    benim yasadigim yer boyle olsa her sabah bi kova sicak su doker izlerim "vay amk" sozleri esliginde.