hesabın var mı? giriş yap

  • şu "çıkın sosyalleşin, bisikletinizi scooter'ınızı alın dışarı çıkın, tüketmeden eğlenebilmeyi öğrenin" diyenler nasıl bir kafa yaşıyor anlamak güç. bisikleti olmayan birisi için şu an kafadan 2000 lira harcattınız. scooter'ın rayici nedir bilemiyorum, bisikletten hallicedir diye tahmin ediyorum. "çayımı alayım termosa koyayım" desen termos fiyatları 3 hafta önce 250 liralardan başlıyordu. şimdi kaç olmuştur allah bilir. zaten istanbul'da bisiklete mi binilir amk siz delirdiniz mi? sinir stres sahibi olmayı geçtim 3 kişilik aileye gereken bisiklet miktarı x asgari bisiklet fiyatı zaten asgari ücreti geçiyor. herkes tek başına mı yaşıyor zannediyorsunuz?
    haydi her şeyi geçtim, tüm bunlara daha önceden sahip olduğumuzu ve tek başımıza yaşadığımızı düşünelim, sandviçimizi de evde yaptık çayımızı çorbamızı da... birisi bana "dışarı çıkıp sosyalleşmek" tam olarak ne demek, bir anlatabilir mi? ben dışarı çıktığımda kuşa, buluta, güneşe selam mı vereyim sosyalleşmek için? parka gidip bankta sap sap oturayım mı? arkadaşlarımla buluşsam mesela bankta termos kapağından çay mı içeceğiz? ulan ekonomi sıçmış batırmış, boğaza kadar batmışız adamlar hala iyimserlik sıçmaya çalışıyor ya ayar oluyorum. ne sosyalleşmesi lan?!

    edit: @iknowwhatyoudidlastsummer'in eklememi istediği mevzu da elbette arkadaş grubundan birisinin mutlaka sizi kafeye, yemeğe bir yere çağırması. bu yüzden görüşülemeyen insanlar var amk.

  • hayat kırıklarla doludur. beklentiler ve gerçeklik birbirini tutmadığında, ricalar yankı bulmadığında, verilen sözler tutulmadığında içimizden gelen 'çıt' sesini duymuşuzdur hepimiz.

    çoğu insan kırıkları sevmez. onları saklamaya, gizlemeye çalışır. bazen tekrar kırılmaktan korkar ve hayattan kaçınmaya, hayal kurmamaya başlar.

    japonların çok sevdiğim bir sanatı var: kintsugi.
    bu sanat kırılan nesnelerin kırıklarını altınla onarmak üzerine kurulu. kırıkları, çatlakları bırakın gizlemeyi, parlak bir altın rengiyle onararak görünür hale getiriyor kintsugi. çünkü nesne yaşanmışlıkla daha değerli hale geliyor. kırıklarına rağmen varlığını sürdürüyor. kintsugi, altınla kırıkları onore ediyor. yaşanmışlığı yüceltiyor ve bunu - en değerli madenlerden olan - altınla kutluyor.

    depresyon tanısıyla takip ettiğim bir hastama bu felsefeden bahsetmiştim. geçenlerde geldiği seansta bana 'senelerdir ne kadar güçsüz olduğumu düşünürdüm. siz bana bunlardan bahsettikten sonra aslında bütün olanlara rağmen ne kadar güçlü olduğumu fark ettim' diyerek teşekkür etti. ilginç şekilde, bu konuşmanın aldığı ilaçlardan çok daha etkili olduğunu düşündüm o an.

    gerçekten de kırıklarımız, bir anlamda bizim madalyalarımız. onlar bizim deneyimlerimiz, yaşamın tam içinde olduğumuzun kanıtı. onlarla var olmak aslında, onlara rağmen varlığımızı sürdürdüğümüzün ve ne kadar güçlü olduğumuzun ispatı.

  • evet kardeş ordu müfettişi olarak birini atadığın zaman git ülkeyi kurtar demiş oluyosun.bu parlak zekayı nerden aldın?

    edit:edit: @kaptankanca adlı yazardan gelen mesaj üzerine bu twitti de buraya koyuyorum. bakın murat bardakçı konu hakkında ne demiş

  • rudy tomjanoviçin houston rocketsla üstüste ikinci şampiyonluğu kazandığı maçın ardından mikrofonu eline alıp yaşlı gözlerle söylediği efsanevi cümle..
    efendim 1994ün şampiyonu houston rockets, 1995 normal sezonununda çok kötü bir performans gösterip play offa ancak son sıradan kalabilmiştir. zaten kötü oynayan rockets bir de play offlar boyunca saha avantajını kaybedince adı şampiyonluk adayları arasında anılmaz olmuştur. ama işte burada şampiyonun yüreği devreye girmiş o hiç şans tanınmayan houston finale kadar gelip finalde de orlando magici 4-0la süpürmüş, ünvanını korumuştur.
    rudy de maç sonrası çılgınca sevinen kalabalığın arasında eline geçirdiği salon mikrofonu ile böyle bağırmıştır. orjinal halini de yazayım da tam olsun. don't ever underestimate the heart of a champion

  • sektör:matbaa
    kağıt bile yurt dışından dolar ile getirildiğinden. kağıtçılar artık vadeli satış yapmıyorlar. naktin varsa kağıt alabiliyorsun.

  • az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:

    " "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."

    helal olsun.

  • pipisi düşer.

    mesela spor hayatımın son 2 senesinde ben de kullanmaya başladım arada bir düşüyo neyseki yerine takabiliyosun.

    geçen gün bi arkadaşım peşimden koşarak geldi kanka bu seninki dimi yerde buldum diye neyseki hala iyi insanlar var etrafta