ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ey dünya pkk'ya niye sesin çıkmıyor
-
- tamam ben susuyorum da siz niye konuşmuyorsunuz?
hüzün kokan mekanlar
-
annenin olmadığı mutfak.
çeşme'de personel feryadı
-
yazı detayında çalışmak istemeyen gençlerin çalışmak istemediğini gösteren ifadeler şöyle:
“… bana lojmanın resmini, mümkünse videosunu atar mısınız dedi. fotoğraf ve video attım. arkasından benden, personel menüsünü de göndermemi istedi. bir başkası, bana otel odası verip veremeyeceğimi sordu…”
bak sen terbiyesiz gençlere, iş bulmuş bir de düzgün yemek yiyebilecek mi, köpek klübesinde bin kişiyle pislik içinde mi yaşayacak falan bunların hesabını yapıyor!
yok kardeşim bu gençler adam olmaz, iş beğenmiyorlar, sen köle değil misin ne yapacaksın yemeği kalacağın yeri? ölmeyecek kadar yiyip hastalanmayacak kadar uyuyacak bir yatak neyine yetmiyor?
tembel gençler, hep tembel bunlar. halbuki afgan gençleri öyle mi? yemek de sormaz yatak da. açın turizmci kodamanlarn önünü ltf.
ceyhan ülkü ocakları bayan birimi ilk yemini
-
bir video. (bayan tabiri onlara aittir)
orijinal kaynak: https://www.facebook.com/…videos/10153334722184910/
silinirse: https://vid.me/ijbz
fb linki de vid.me linki de uçtuğu için:
https://www.youtube.com/watch?v=9plpkpgsagq
link bana ait değil silinmiş olursa haber verin bende bir yerlerde olacak yüklerim.
"en değersiz gurur, milli gururdur. bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir. çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyabilir ki başka türlü? dikkate değer kişisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önünde bulundurduğu ülkesinin hatalarını açıkça görebilecektir. ama dünyada gurur duyabilecek hiç bir şeyi olmayan her zavallı aptal gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar." arthur schopenhauer
29 ağustos 2017'de istanbul'da görüntülenen eser
-
ilk görüşte dahi insanı çarpan müthiş tablo. odama çerçeveletip asmak istediğim çok sayıda ayrıntı barındıran bir yapıt.
https://pbs.twimg.com/…ia/diaky6wuwaqxatj.jpg:large
son akşam yemeği tablosundaki o herkesin ayrı bir karede bir nevi kendi halindeliğine rağmen bütünlüğü oluşturması gibi... italya'da bir şapelin tavanına bakmak gibi bu övgüyü hak eden tarihe geçmiş an. rönesans döneminden günümüze bir esinti.
suda yüzen vileda post modern bir ayrıntı olarak kareye girmişse de, insanlığın özüne dair çok şey barındırıyor bu kare. köpeklerin uyumu ise ayrı bir güzellik olmuş.
insanı içine çeken bu fotoğrafı yakalayan kişi bir ödülü hak ediyor. daha fazla konuşmadan bu fotoğrafa dalıp gitmek istiyorum.
topuklu ayakkabıyla ofiste koşturan hatun
-
bu kadınlarla fazlasıyla içli dışlı olmuş profesyonellerin, sol ve sağ topukların yere vurduğu anlarda çıkan tak-tuk sesleri arasındaki bpm değerinden, boylarını tahmin edebildiği kadınlar.
(bkz: bpm)
hayal edemeyenler için somutlaşıralım:
taktuktaktuktaktuk: boy: 1.50
tak...tuk...tak...tuk...: boy: 1.75
(bkz: milisaniyelik sapıklıklar)
hayata dair gülümseten detaylar
-
geçen sene, mayıs ayı. bir otelde müdürlük yapıyorum. yaz sezonu için personel takviyesine ihtiyacımız oldu.
kariyer.net'e falan ilan verdik.
" ön büroda çalıştırılmak üzere; en az lise mezunu, iyi derecede ingilizce bilen, sezonluk elemanlar alınacaktır.
tekirdağ şarköy x otel "
cv'leri bizzat değerlendirip, 2 kişiyi görüşmeye çağırdım.
bu görüşmelerin ilki. 25 yaşlarında, turizm otelcilik mezunu, diksiyonu düzgün ve tecrübeli bir arkadaş. ismi fırat.
patronumuz, fırat ve ben ofisteyiz.
çalışma saatleri ve iş yoğunluğu hakkında bilgilendirme yaptık, fırat'ın referanslarını ve geçmiş iş tecrübelerini değerlendirdik ve görüşmenin bizim için en önemli kısmına geçtik.
-let's continue in english.
+i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.
( yani diyor ki; bence bu kısma hiç geçmeyelim. eğer ingilizce konusunda benimle sidik yarıştırmaya kalkarsanız, sizi kızdırabilirim. iyi düşünün.)
-ehehe okey. ( korktum lan, bildiğin korktum. patronumun gözünden düşmekten, iş görüşmesine gelen bir çocuk tarafından rezil edilmekten korktum. çaresiz sustum.)
fırat'ı işe aldık.
1 hafta sonra; büyük çoğunluğu belçikalı, bir kısmı ise ingilizlerden oluşan bir turist grubu geldi.
fırat'ı ara ki bulasın!!
ya tuvalete girmesi gerekiyor, ya da ailevi bir telefon görüşmesi yapması lazım.
turistler lobideyken, fırat'ı bulmak imkansız.
kopuk uçurtma..
- fırat bir sıkıntın mı var?
+ yok müdürüm herşey yolunda.
- ingilizce bildiğine emin misin?
+ i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.
- hiç bilmiyorsun di mi lan?
+we can give up.
adam tek kelime ingilizce bilmiyor lan, tek kelime..
iş görüşmesine gelirken, bir cümle ezberlemiş gelmiş.
yalnız zekasına hayran kalmamak mümkün değil. işe yaradı mı? yaradı..
savunması da komik..
-ne bileyim müdürüm. şarköy'de turist ne gezer diye düşündüm ben.
ilk buluşmada esabı kim öder
-
trakyalı olan
zack snyder's justice league
-
şöyle özet geçeyim:
zack snyder 214 dakikalık çekim yapıyor.
warner bros'a 140 dakikasını teslim ediyor.
joss whedon filmin %70'ini baştan çekiyor ve 120 dakika ile sınırlıyor.
hala aynı film olacağına düşünen yoktur herhalde.
dolar dip yaparken sesi çıkmayan ekşici
-
"sanırsın 1 lira 2 dolar olmuş, bu neyin sevinci amın feryadı" diye cevap verme hakkını saklı tutan ekşicidir herhalde.
kudüs kan ağlarken türkiye'yi konuşmak
-
kusura bakmayın da türkiye'de yaşıyoruz...
vedat milor'un menemen anketi
-
ilk baktığımda 180 bin oy vardı, sonuç; %50-%50'ydi.. az önce baktığımda 243 bin oy vardı, sonuç yine %50-%50'ydi.. ulan bu memleket her konuda nasıl oluyor da bu kadar net bir şekilde tam ortadan ikiye ayrılmayı başarıyor yeminle anlamıyorum..