hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle saha içinde ron artestin faulüyle başlayan ve ben wallaceın onu itmesiyle alevlenen tartışmanın pek de büyütülecek bi boyutu yok gibi gözüküyor. anca son anları oynanan ve sonucu artık kesinleşmiş bi maçın içinde, kendi seyircisinin sinir katsayısını yükselticek bu tip bi tartışmayı çıkarması kadar manasız bir şey olamazdı. artest, tüm kötü imajına ters bir biçimde bu olayı çok olgunlukla karşılamış ve gerilen atmosfere tepkisini hakem masasına yatarak vermiştir.

    işte bu noktada bir seyircinin fırlattığı su şişesi artest i çileden çıkarmış ve hadisenin değişik boyutlara ulaşmasını sağlamıştır. bu noktadan bakıldığında olayı büyüten, çirkinleştiren hadisenin detroit pistons seyircisinin yaptığı interaktif hamle olduğunu görmek çok da zor değildir. ayrıca ron artest bahsedildiği gibi seyircilere tekme tokat girişmemiş, sadece bir tanesinin suratını itmiştir.

    olayın vehameti kanımca oyuncuların seyircilerle kapışması değil, seyircinin sahadaki rakibe, ve herşeyden kötüsü kendilerini doğu finaline taşımış eski koçlarına bu kadar nefret duymasını sağlayacak atmosferin oluşmuş olmasıdır.

    yine de ron artest, gerçek nba seyircisinin saygısını kazanmıştır bu yaptığı hareketle, olayı televizyonda gösterilen birkaç görüntüden ibaret sananların yaptıkları yorumlar yanlış yollara sapmamıza sebep olabilir.

  • kim ne derse desin, şahsiyetini, haysiyetini, benliğini, geleceğini, ruh sağlığını her şeyini medyaya ve devlete kurban vererek karşılığında kızının katil zanlısını aldı. halbuki normal bir hukuk düzeninde bunlara gerek yoktu. ama o kızının yanına kendini koydu; ölmeden mezara girdi. medya figürü olmayı göze aldı; şarlatanlıkla, şovmenlikle suçlanmayı göze aldı.

    akli melekelerini yitirdi. gözümüzün önünde bir kafka romanı karakteri gibi eriyip gitti, çıldırdı. bu davadan en çok zararı o gördü. amacına ulaştı. kızının canı yetmedi kendisini de feda etti.

    peki siz zanlının ailesinde her hangi bir psikolojik değişiklik gördünüz mü?

  • bir arkadaşım uyku konusunda huyluydu biraz. takıntılarından biri de yanında yönünde kimsenin yatmaması. aynı odada bile biri varken rahatsız oluyor ama yanında biri yatarken mümkün değil uyuyamıyor. ortaokuldan beri tanıyorum o zamandan beri var bu huyu.

    bir kızla birlikteydi. bir gün sevgilisiyle konuşurken bunun konusunu açtım. hani bekliyorum ki kız da şikayet edecek, güleceğiz falan. ama kız çok şaşırdı. yok öyle bir huyu dedi.

    meğer çocuk kıza sarılıp bir dakika bile uyumadan bütün gece yatıyormuş öyle. sonra sevgilisi gidince sabah uyuyormuş olur da fırsat bulabilirse. kızın haberi bile yok. ne uyuyamıyorum demiş ne bir şey.

    bence bu çocuğun seni seviyorum demesine gerek yok.

  • halk otobüsünde kulaklıkla kısık sesle müzik dinlerken, yanımda oturan elemanın beni dürtüp "ezan okunuyor" demesi.

    istifimi bozmadan ortama kulak kabartır gibi yapıp, "evet ezan okunuyor" diyerek kulaklığımı geri taktım.

    yolun geri kalanı boyunca bana yüzünü bile dönmedi. *

  • --- spoiler ---
    benim tek bir yellow king tahminim var: o da terk edilmiş okulun önüne ilk gittiklerinde, terk edilmiş çayırı makinesiyle biçen sakallı koca adam. rust adamla konuşmaya yeni başladığında ledoux ile ilgili telsizden anons gelmişti de, marty kornaya abanıp rust'ı çağırmıştı. işte kaç zaman sonra, konuşmayı yarım bıraktığı bahçıvanın olduğu okula giden rust, duvarda bir sürü resimler ve bir ahşap heykel daha bulmuştu. okuldan şüphelenmiş, ancak bahçıvandan hiç şüphelenmemişti. ben şüpheleniyorum arkadaş.

    o sakallar da takma gibi duruyor zaten. dahası herif o çim biçme makinesinden bi kalksa hodor'dan bile dev bence...

    --- spoiler ---

  • yılmaz erdoğan andropoz'da anlaşılan.

    gerisi spoiler.

    kendine öyle bir karakter yazmış ki yaşlısı genci herkes aşık oluyor.

    pavyondaki borderline konsomatris aşık oldu buna.

    sonra ders verdiği kızın evindeki 21 yaşındaki hizmetçi kızın bi anda kanı kaynadı buna.

    en son da ders verdiği kızın anası rolündeki selma ergeç buna vuruldu.

    dudağını ısırıyor falan.

    of senaryo zaten sıkıntılı ama yönetmen de yönetememiş.

    yılmaz'ım rambo okan gibi o daracık omuzlarıyla vurduğunu deviriyor boyuna posuna bakmadan.

    testesteron falan alıp biraz kas yapsaydı da hapisteyken çalışmış kas yapmış derdik.

    ulan andropoz sen neler yapıyorsun insana.

  • "kılıcdaroglu eksisozluk'te aniden yazar olarak, yazar olmak icin aylardır bekleyen binlerce caylagın hakkını yedi"

    sabah.