hesabın var mı? giriş yap

  • içeriği okumadım ama çok da iyi olan olay. bu konudan çok çektim.

    türkiyenin en güzel tatil beldelerinden birinde büyüdüm. biz yaz kış ordayız. ama annemin babamin akrabalarının ve arkadaşlarının aklına gelmemiz ve ziyaretimize gelmek istemeleri nedense hep haziran ağustos arası oluyor.

    bi kere evde belki 17 kişi filandik. herkes bedava tatil yapmaya gelmis. senelerdir görmediğimiz babamın kuzeni ve is ortağı, ve adamın kızları filan bile bizde. balkonda yatıyoruz biz kendi evimizde filan. hadi o zaman çocuğum da. simdi olsa ne yaparım bilmiyorum. aslında biliyorum, kovalarım hepsini. zavallı annemin yaz tatilleri millete hizmetle gecti ya.

    dahası var, babam kaza geçirmiş hastanede yatarken "telâşlanıp " gelen kardeşleri gelirken mayo ve havlularını unutmamışlardı. ben de össye hazırlanıyorum, eve uğramıyorum doğru düzgün. bi de giderlerken laf yemiştim yeterince hizmet etmediğim için.

    geçen senelerden birinde biseyleri bahane edip yine bedava tatil yapmaya çalışan baska bir kuzenimi, çok yorgun oldugumuzu ve ailecek olmak istedigimizi söyleyerek reddettim. en son orası benim dayımın evi diye bagriniyordu. (dayısı babam oluyor).

    büyüdükçe hepsinin ayağını kestim böyle böyle. babam da beni bahane edip önlerini kesmeye başladı sağ olsun.

    kahrolsun misafirlik. daha doğrusu gelenekler adı altına beles tatilcilik.

  • bu nasıl bir şey amk? çocuğun babası sen değilsin diyor, beyaz show'daki gibi orkestra dıp tıs dıp tıs çalıp efekt veriyor. toplum yozlaşınca programlar daha da yozlaşıyor haliyle...

  • bazı konularda yön gösterici olmak güzeldir. mesela youtube da bu tarz konularda bi sürü nasıl telafuz ediliri gösteren videolar var.

    ancak siz yol göstermekten ziyade aşağılamaya kalkıyorsunuz. isteyen istediği gibi okur yav. çok bariz bi hata mı yapıyor? instagramı iştagröm falan diyorsa dalga geç ve düzelt o ayrı. instegram diye okunan adam hata yapsa da garip bir şey yapmıyor.

    kulağında nasıl geliyorsa onu söylüyor adam.

    geçen gün whatsapp ceosu jan koum ile yapılan bi söyleşiyi izledim. söyleşiyi yapan adam whatsep olarak telafuz ederken programı yaratan adam whatsap diyordu sürekli. programı yaratan adam olan jan koum bile kardeşim ne biçim telafuz ediyorsun hıyar, doğrusu whatsap demedi. yani.

    bu kadar kompleksli olmayın gençler. dünyada yabancı dil telafuzu üstüne birbirini bizim kadar aşağılayan bi toplum bence yok. kesinlikle yok. sizin yüzünüzden koca bi toplum ingilizce cahili olarak yetişti. insanlar konuşmaya korkuyor aman biri dalga geçicek diye. konuşamadıkça da ingilizce ogrenemiyorlar, köreliyor.

    abdde kaç sene yaşadım. çoğu kelimenin telafuzu mahalleden mahalleye bile değişiyor. takılmayın bu kadar.

  • adam ingiltere'nin bütün çirkin kadınlarını çocuk sahibi yapmış. ödül vereceklerine pes diye haber yapıyorlar yazık.

  • çomaristan deyince de kızıyorlar. başka nasıl ifade edeceksin bu olayı. hasta nakil aracıyla adam kovala, yetmedi birde in aşağı silah çek.

    ek 2: çomarların araçları (bkz: hbs özel diyaliz) kurumuna aitmiş. çaylak bir arkadaş bildirdi.

    ek 1: araç plakası 16 sh 411 miş bu arada. gören olursa bildirsin.

  • türk rock müziğinin zirvelerinden birisi olan şarkıdır. grup müziği nedir nasıl yapılır ders niteliğindedir. barış manço şubat 1982 tarihli “tvde 7 gün” dergisine şarkının hikayesini, ne anlatmak istediğini şu şekilde paylaşmıştır:

    "dönence dünyanın iki ayrı kutbundaki meridyenlerdir. ve hiçbir zamanda birlikte olamazlar. insanın doğasında da iki zıt kutup vardır. bu kendisinde olmayanı arama içgüdüsüdür. örneğin kış mevsiminde yazın gelmesini bekler yazın da kış mevsimini ararız. insanlar hiç bir şeyin tamamına sahip değillerdir. her şeyin yarısını yaşarlar. örneğin 12 saat geceyi 12 saat gündüzü yaşıyoruz. ama 24 saat boyunca gündüzü veya geceyi yaşayamıyoruz. yani devamlı bir beklenti ve umut içinde yaşayıp duruyoruz. bu beklenti ve umudunda bir sonu yok dönüp duruyor.

    işte tüm bu düşüncelerin ışığında dönence doğdu. şarkının müziğini kurtalan ekspres'ten bas gitarist ahmet güvenç ve tumba ritmdeki celal güven isimli arkadaşlarım yaptı. aslında “dönence” yoruma açık bir parça. çünkü bizim dinleyici kitlemiz çeşitli kesimlerden oluşuyor. bu çeşitli kesimlerden gelen insanlarda bu parçadan kendilerine göre bir sonuç çıkarıyorlar. zaten arzu ettiğimiz bu soyut parçadan herkesin arzu ettiği somut sonuçları çıkarmasıdır.

    "simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız bekliyorum
    uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
    görüyorum dönence….."
    bu sözlerle insanların beklentilerini vurgulamaya çalıştım. geceyi yaşayan bir insanın gündüze olan özlemini dile getirdim. çünkü insanlar her gece aynı duyguları duyuyorlar..

    "kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
    uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
    biliyorum dönence…."
    burada insanlardaki tatminsizliği ve olmayanı arama duygusunu açıklamaya çalıştım. devamlı gelecekte olacakları umut ederek yaşayan insanları yani…..”

    aynı şekilde trt’de katıldığı programda dönencenin hikayesini kendisinden dinlemek isteyenler için:
    https://youtu.be/3jaer6jsws4

  • kim bilir belkide bakan bey de failin musterilerinden biridir.

    edit: bircok arkadas bu girdiden dolayi basimin agriyabilecegini yazdi. basimin agriyacagini dusunmuyorum, sonucta gece kulubu isletmeciligi de gece kulubune gitmek de legal . bakan da gider milletvekili de