ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iş hayatının ilk kuralı
-
üstündekilere saygılı, mesafeli ve her şeyi söylemesen de yalansız ol. bu sana saygınlık kazandırır.
senle aynı seviyedekilere sıcakkanlı, mesafeli ve ketum ol. bu seni aşağıya çekmek istediklerinde ellerini kozsuz bırakır.
atındakilere cömert, mesafeli ve kibirsiz ol. bu saygının yanında sevgi de kazandırır. sevilmek sana kazandırır, bir gün o gün sahip oldukların elinden kayıp gitse bile.
hiçbirini yapamam diyorsan sadece mesafeli ol ve işini yap. büyük çoğunluğun ekmeğinin peşinde olduğunu unutma.
elinde starbucks kahvesiyle imamoğlu diyen tip
-
aldığı 10 liralık kahve yüzünden çeşitli yaftalara maruz kalan tiptir.
yönetilenin yöneteni seçtiği bir düzende eleştiri hakkı kadar normal bir şey göremiyorum.
bir şişe suya 14 lira istemek
-
bana bir anımı hatırlattı. zamanın birinde bir restoranta gittik. menüde fiyat yazmıyor. ben de o ne kadar bu ne kadar soruyorum. garson bir süre sonra;
"beyefendi burası tahtakale değil ama" dedi :)
ben de sen kimsin terbiyesiz herif ben senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum. sen buraya fiyatları yazmayınca ben sormaktan mı çekineceğim? ya buraya fiyatları yazacaksın ya da tek tek tek cevap vereceksin sorduklarıma dedim.
adam gitti sonra müdürü geldi. kusura bakmayın hatalı davranmışlar, ben yardımcı olayım dedi. ben de gerek yok menünün fotoğrafıyla birlikte yarın sizi şikayet ediyorum. ürünlerinin fiyatını görülebilir şekilde belirtmek yasal zorunluluktur dedim ve gittim. sonra üşenmedim gerçekten şikayet de ettim.
demem o ki gençler hangi mekana giderseniz gidin. sipariş vermeden önce menü isteyin. yoksa fiyatları tek tek saydırın. bu ayıp değildir. eziklik hiç değildir.
rahat olun.
edit: arkadaslar yukarıdaki hikayede geçen kelimeleri birebir aktardım. ne garip insan sürekli değişiyor, olgunlaşıyor ve kendine kızabiliyor. ibareyi değiştirmek istedim o yüzden editliyorum.
bana o lafı eden garson arkadaşa "senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum" demem tamamen görgüsüzlüktür ve ayıptır. şu an aynı olayı yaşasam bu kelimeleri kullanmazdım. bilmenizi isterim.
çarşı'nın gezi'de alkol satışını yasaklaması
-
milletin kafası güzelken oraya bir baskın olsa direnecek kimsenin kalmayacağını, cemaatçi tayfaya malzeme çıkacağını, direnişin isminin lekeleneceğini düşünemeyen insanların aksine bunun ihtimalini düşünerek böyle bir şey yapmıştır çarşı. adamlar her yerde tek başına mı savunma yapacak amk. az biraz mantık başka bir şey değil.
alkollüyken çok daha fazla tadına varılan şeyler
-
soğuk hava.
yaran fıkralar
-
amerika'da iki genç adam ot içerken yakalanır ve mahkemeye çıkarlar.
yargıç, "sizler iyi insanlara benziyorsunuz, size hapse girmeden önce ikinci bir şans vermek istiyorum. bu hafta sonu dışarı çıkıp, insanları uyuşturucu kullanmamaları için ikna etmeye çalışacaksınız" der ve mahkeme pazartesi gününe ertelenir.
pazartesi günü gelir ve yargıç ilk adama ne yaptığını sorar.
-sayın yargıç, 17 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
+ 17 mi? harika. bunu nasıl yaptın?
-diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: 0 o ve dedim ki, büyük olan uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük olan uyuşturucu kullandıktan sonraki.
bunun üzerine yargıç "bu takdire şayan bir yöntem" der ve ikinci adama döner "ya sen ne yaptın?"
-sayın yargıç, 156 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
+ 156 mı?!! bunu nasıl yaptın?
-benzer bir diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: o 0 ve dedim ki, bu hapse girmeden önceki g*t deliğiniz...
olası padişah tweet'leri
-
`@yavuzselim` selim umarım hediyeni beğendin :)) yalnız sandığın dibine iyi bakmadın sanırım. ben sana insan pisliği gönderiyorum sen bana lokum :))
`@ismailsah` herkes yediğinden ikram eder.
retweeted by fransuva1, sarklen, kingedward, sehzadesuleyman and 100+ others
sıçtık kelimesinin mesleklerdeki terminolojisi
-
tıp için (bkz: beklenmeyen komplikasyon)
avukatlık için (bkz: temyiz hakkımız var)
gibi.
edit: şükela modunda bakın bence
thodex
-
thodex olayının bir de hiç düşünülmeyen iç yüzü var, evet çalışanları. asgari ücretle çalışan, hiçbir şeyden haberi olmadığı halde evlerine şafak operasyonu yapılıp 4 gün nezarethanede tutulan, ellerinden telefonları alınan, beraat ettikleri halde banka hesapları nisan ayından beri blokeli ve işe giremeyen çalışanları.
geçen gün bankadan mektup geldi, artık sizinle çalışmak istemiyoruz diye. hesap zaten blokeli onu geçtim de, bu insanlar size ne etti?
eşim bu insanlardan biri. zaten yeni girmişti işe 1 ay çalışabildi. maaşını da alamadı.
allahtan ben çalışıyorum ve evi bir şekilde geçindirebiliyorum ama bu devirde tek maaşla hangi ev dönüyor onu bir düşünmek lazım.
patron kaçıp gitti olan gene çalışana oldu. bu insanlar ev mi geçindiriyor, çocukları mı var, kira mı ödüyorlar kimsenin umrunda değil. daha dava bile görülmedi.
faruk bey bu haltları yerken 58 tane çalışanınızı oturup bir saniye düşündünüz mü acaba?
evimize polisler tekme ile kapıyı vurarak girdiğinde bebeğim korkudan saatlerce titreyip ağladı mesela, bunlar hiç umrunuzda oldu mu?
belanızı bulmanızı diliyorum. anne bedduasıdır bakın kıymetini bilin, kolay kolay çıkmaz ağızdan. en içten sövgülerimle.
sol parasternal bölgesine bıçak saplanan insan
-
lupus olabilir, pulmoner embolizm de olabilir. cardiac arrest de mümkün tabii, clear!
(bkz: house md)
bitti bitti gideyim ben tıppım bitti.
güzel kıza sevgilim var diyebilen erkek
-
sevgilim var ama aramiz bu aralar bozuk... diye devam eder.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
arabayla feribota binmek, güneşe aldanıp güverteye çıkmak, limana gelince yaya olarak inmek.