hesabın var mı? giriş yap

  • akşam yemeğini yalnız başına yerken birden anlatmak, paylaşmak istediğin binlerce cümle olduğunu ve bu cümlelerin boğazına dizildiğini anladığın an...

  • dünkü brezilya-almanya maçından sonra alman sosyal medyasında hakkında "joachim istifa etmeli, maçta gol atmayan oyuncular vardı. böyle laubalilik olmaz." diye geyikler dönen adamdır.

    o değil de adamın dün akşamdan beri yaşadığı mutluluğu, keyfi ve tatmini düşünüyorum. ben olsam uyuyamam balkonda falan ulurdum herhalde sabaha kadar.

  • türkiye'dir. rte hangi okulun hangi bölümünü bitirdi, kaç sene okudu belli değil. yarın bir gün cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında o kerameti kendinden menkul diplomanın sayılıp sayılmayacağı da meçhul. gerçi sayılmaması durumunda yaşanacaklar gözümün önüne geliyor :

    seevggilii kardeşlerim. buunnlaar benim diploma-ma-mı geçersiz saydılar. benim cumhurbaşkanı olmamı haaaazmede-me-diler. o kooooltukta bir imam hatipli görmek istemediler. işte buunlar hep cehape zihniyeti. bunlar dağdaki çobanla benim oyum bir olamaz diyen insanlar. bunlar önceki seçimde de abdullah kardeşim için de 367 diye ucube bir kural uydurmuşlardı. ama inşa-allah halkımız bunlara cevabını her zaman olduğu gibi yine sandıkta verecektir. camileri ahıra çeviren, ezanı türkçeleştiren bu zihniyete teslim olmayacağız. bu gibi kısıtlamaların önüne geçeceğiz, cumhurbaşkanlığı seçilme şartlarını toptan kaldıracağız, herkes muhtar adayı olur gibi cumhurbaşkanlığına aday olacak. bunun olabileceğini daha önce tahayyül edebilir miydiniz ? işte değerli kardeşlerim bunu ancak ak parti yapabilirdi.

  • 1/4 bardak toz hardal,
    2/3 bardak sarı tane hardal
    2/3 bardak kahverengi tane hardal
    1 brdak kaynar su
    1 bardaktan biraz fazla elma sirkesi (1+1/4) (organik elma sirkesi kullanmak kesif sirke kokusunu engelliyormuş yeni öğrendim)

    sirke elzem değil daha ekzantrik tatlara dalacağım diyorsanız sirkeyi tarifinizdeki ölçünün çeyrek bardak, sırf göstermelik, adet yerini bulsun diye kullanıp,
    koca bir bardak beyaz şarap,bira hatta "zenginim ulan şempanyaaaam hep var dolapda" diyorsanız şampanya ile boğun o hardalları!!!! muahahahaha. neyse.. tarife geçiyorum.

    1. bütün yemek tariflerinde olduğu gibi geniş ve derin bir kabın içine elde ne kadan çeşit hardal varsa koyup üstüne kaynar suyu usul usul koyuyor,
    streç folyoyla kapatıp koca bir gece dinlendiriyoruz ki tohumlar bütün suyu çekip topik topik oluyor..

    2. ertesi gün artık sirke mi koyuyorsun, sirke ve alköl mü basiyorsun onu bilemem.. ne istiyorsan koyup mikserle macun kıvamına gelene kadar karıştırıyorsun.
    ister bütün topikleri patlat, ister az biraz..senin damak zevkin tabiii.

    3. bunları kavanozlara paylaştırıp ağızlarını sıkıca kapatıyorsun.

    4. hemen dalmak yok, en az 5 gün çiçek büyütür gibi izliyorsun, yalanıyorsun ki lezzeti otursun..

    5. artık parmk patatesle mi yersin, antrikotu hardala mı boğarsın bilemem ama şahane'nin şahı bir haldal yapmış olman gerek...

    6. afiyet, bal, şeker, mutluluğunuz daim olsun...

    not: ketçapla. mayonezle falan karıştırıp mundar etmeyin.

  • akıllarda soru işareti yaratan bir açıklamadır..

    eğer bu saldırı malum şahsa yapılsaydı, o kalabalığı yarabilmek için kalabalığın üstüne yaylım ateşi açılacağını hepimiz biliyoruz.. kimden mi bahsediyorum, tabii ki "esad"

  • manuel şanzımanın çalışma mantığını, debriyaja basınca aslında ne olduğunu, baskı-balatanın ne işe yaradığını biraz araştırırsanız, nasıl olduğunu çok rahat kavrarsınız. mekanik bir hareket söz konusu olan, siz debriyaja basınca zaten şanzıman da motor da dönmeye devam ediyor araç hareket halindeyken. sürtünerek hareketi birbirine iletiyor zaten sistem. yani bir çok insanın sandığı gibi rijit bir birleşim yok arada. ama rijit birleşim şanzımanla tekerlekler arasında var.

    yani teorik olarak mümkün ve doğru zamanlamada zararı olmadığı gibi baskı balatanın ömrünü teoride uzatır bile. ama tek bir yanlış hareket size pahalıya patlayabilir; çünkü vites kutusunun içi zannedildiği kadar basit değil, ufacık bir bilyanın yerinden çıkması veya bir dişli üzerindeki dişin kırılması cüzdanınızda onulmaz yaralar açabilir.

    debriyaj kullanmadan vites değiştirme hobisi olanlara otomatik şanzıman tavsiye ederim. arabada 3.pedal varsa da kullanın bi zahmet.

  • dibine kadar yaşadığım yıllar.

    sadece otobüsler değil, hastaneler, resmi daireler, uçaklar, okullar vs aklınıza gelebilecek her yerde içerdik (iyi bok yedik!).

    -üniversitede ders aralarında sınıfta içerdik. mız mız edenolursa koridora çıkardık.
    -uçaklarda en arkadaki 4-5 sıra sigara içenlere ayrılırdı. check-in sırasında "sigara içilen bölüm lütfen" derdik.
    (önce iç hatlarda sonra dış hatlarda kaldırıldı)
    -sınıflarda ders sırasında öğretmenlerin sigara yakması normaldi.
    -muayene sırasında doktorlar içerdi. ağzında sigara ile muayene eden doktorları hatırlarım.
    -üniversitede sınavlar sırasında (vize-final) sigara içmemize izin verilirdi. 2 saatlik sınavda yarım paket sigara bitirirdim!
    -şehir içi minübüslerde içerdik.
    -devlet dairelerinin her yerinde her odasında içilirdi.
    -bankalarda işlem için beklerken sigara içerdik.
    -sinemalarda içebiliyorduk.
    -otobüslerde kek-meyva suyu ikramı modasından önce tepsi ile sigara ikramları vardı. muavin elde tepsi bütün koltuklara tutardı. hatta yanında ateşi olmayanlar için tepside çakmak da olurdu.
    ve daha daha nerelerde içerdik..

    her yerde sigara içilmesinin en vahim tarafı ise o yıllarda içilen sigaraların kalitesiydi. her ne kadar kaçak sigaralar olsa da sigara içenler ya maltepe sigarası ya da samsun sigarası içerlerdi. bunların kokuları çok ağır ve kötüydü. hele maltepe'nin kokusu (ki en yaygın içilen sigara maltepe markaydı) adamı bayıltacak kadar ağırdı.

    bir de bu sigaralarda kullanılan tütünün yavaş yanmasından dolayı yakılan sigaralar en az 10-15 dakika yanık kalırdı. bunların uzun versiyonlarını ise (uzun samsun gibi) yarım saatten fazla içtiğimiz olurdu lan! iç iç bitmezdi.

    ***

    atatürk'ün yaptığı devrimlerin ardından bu ülkede yapılmış en büyük devrim sigara'nın kapalı alanlarda içilmesinin yasaklanmasıdır.