ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fatih terim'in rüştü reçber'e yazdığı mektup
-
rüştü'nün günlük hayatında kullandığı kelime sayısını ti'ye alan adamın konuşurken karşısındaki insanı kanser eden biri olması ironik. köşeyi başkalarının yazdığını ima eden bu mektubun da kendisinin elinden çıkmadığı oldukça aşikar, bu da ironinin katmerlisi.
alttan alta edilen tehditler, seni biliyoruzlar mektubu yazan kişinin terim'i iyi tanıdığının ve işini iyi yaptığının göstergesi.
yasal yollara başvuracakmış, birini istifaya çağırmak hangi yasada suçtur acep?
sylvester stallone denince akla gelenler
-
(bkz: sezai aydın) adamın gerçek sesinden bile daha gerçekçi seslendirirdi üstad.
slip donundan vazgeçmeyen jagler kokan baba
-
klasik baba filan değildir. klasik babanın gömleğinin ya da tişörtünün cebinde her daim bir paket maltepe bulunur, elleri de sigara kokardı. nerede klasik amk bu jagler kokan babalar anlamıyorum. ben babamın bir defa diş fırçaladığını gördüm ömrümde, onda da 9 ay sonra kardeşim oldu amk.
suzan sabancı'nın florida parti paylaşımı
-
ciddi ciddi zengin kesimin toplum sorunlarını düşüneceğine, üzüleceğine ve yas tutacağına ihtimal verenler var.
çok iyi niyetlisiniz bu dünya için.
edit: (bkz: deprem bölgesindeki yetişkin bezi ihtiyaci)
sokaktaki travestiler ile diyaloglar
-
taksim'in meydanında açık bir kafenin verandasında(!), en kenarda oturmuşum gazetemi okuyorum.
biri koluma dokundu.
baktım bi travesti bacı:
- ojan ne gizeaal!
şaşkın şaşkın tırnaklarıma baktım, sonra karşımdaki bol makyajlı, pırıl pırıl gözlere baktım:
- sen de çok güzelsin, dedim gülümseyerek.
- ay hakkaten miii.. (alaycı söylüyor bunu)
- evet evet. hakkaten..
yanında ojeyle gezen salak bi hatun değilim, tamamen tesadüf, çıkardım çantadan ojeyi verdim:
- al. senin olsun.
kızcağızın gözleri tekerlek kadar açıldı:
- ay sahiden miii, gel buraya beee...
dedi, masayı sokaktan ayıran korkuluklardan nasıl çekti beni kendine, şapır şupur öptü.
herkes dumur vaziyette,
içeriden bir hareketlenme olduğunu gördüm, korktum kıza bir şey yaparlar diye,
- hadi git git, dedim, geliyorlar, atacaklar ikimizi de buradan...
- ay hiç böyle şey görmediieeem... dedi kırıta kırıta sahneden ayrılırken.
en cool halimle(bahaha!) tekrar yerime yerleştim, bir yandan da herkesin teker teker gözünün içine bakıyorum ki ne bir şey diyebilsinler, ne tepki verebilsinler ve lanet okuyorum bir yandan da, bu insanlara bu muamele reva mı allah belanızı versin diye..
evet, arkadaşlar, o bendim o gün işte..
almanya'da 10 maskenin 113 tl olması
-
türk lirasının ne kadar değer kaybettiğine dikkat çekilmiş
1000 kişi 50 tl verse evlenebiliyorum
-
meşhur bir hikaye vardır.
arjantinli ünlü golfçü robert vincenzo yine bir ödül kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş. ardından klübüne uğramış, eşyalarını toplayıp otoparktaki arabasının yanına doğru yürümüş. o sırada yanına bir kadın yaklaşmış. vincenzo’yu kutladıktan sonra ona küçük bir bebeği olduğunu, bebeğin çok hastalandığını ve hastane masraflarını karşılayamadığını onun her gün biraz daha ölüme yaklaştığını anlatmış bir çırpıda. kadının anlattıkları vincenzo’yu çok etkilemiş. hemen çek defterini çıkarmış ve turnuvadan kazandığı paranın bir bölümünü yazıp imzalamış. çeki kadına uzatmış. o sırada kadına; “umarım bebeğin iyi günleri için harcarsın”demiş. ertesi hafta vincenzo klüpte öğle yemeğini yerken golf derneğinin bir üyesi yanına yaklaşmış ve; “otoparktaki çocuklar, geçen hafta siz turnuvayı kazandığınız gün bir kadının yanınıza yaklaştığını ve sizinle konuştuğunu söylediler.”demiş. “evet” demiş vincenzo, “bunun neresi garip?”, “garip değil tabii ki.” demiş adam, “ama size bir haberim var. o kadın bir sahtekarmış. sizin gibi zengin kişilere yaklaşıp hasta bir bebeği olduğunu söyleyip para koparırmış. korkarım sizden de koparmış.”
vincenzo şaşkınlıkla; “yani ölümü beklenen bir bebek yok mu?” demiş. “yok”demiş adam. “işte bu hafta duyduğum en iyi haber” demiş vincenzo.
eğer bir insanı mutlu etmenin bedeli buysa 50 tl ile katılabileceğim kampanya. paylaşmak sizi nedrn mutlu etmiyor ki?
yeşilçam filmlerinin en ilginç iltifatları
hüseyin üzmez
-
üzmez'in arlanmadan yaptığı açıklama ise evlere şenlik:
"... benim düşmanım yok, benim düşmanım amerikancılar, bunu bana yapmış olan dinsizler, din düşmanları ve kapitalistlerdir. (...) en çok kendi nefsime ve şeytana kırgınım. kime kırgın olayım?" dedi. dava sonunda beraat edeceğini ileri süren üzmez, adalete güvendiğini söyledi.
--- /---
böyle bir ülke var mı bildiğin? sapıklık yapıyorsun, mağdurun ruh sağlığını bozmadan tecavüz ediyorsun, hapse giriyorsun ve sonra suçu dinsizlere, din düşmanlarına, kapitalistlere, amerikancılara atıyorsun bu arada da şeytana kırılıyorsun. derken araya sevenlerin giriyor, hükümet senin için pervane oluyor; sokaklarda özgürce dolaşıyorsun.
böyle bir ülke var mı bildiğin?
bir de bu adamı savunuyorlar. allah belanızı versin. amin.
her gün starbucks'tan bedava kahve alan adam
-
365 tane starbucks kartı alıp her birine farklı bir doğum tarihi girerek her gün bedava kahve içme yolunu bulmuş adamdır.
http://m.t24.com.tr/…in-taktigi-ortaya-cikti,307079
hayır, zannettiğiniz gibi türk değil, amerikalı. ama kesin donanımhaber üyesidir ibne.