hesabın var mı? giriş yap

  • sözlügün gercek bir kutsal bilgi kaynagi oldugu eski günlerin anisina basligi ciddiye alip, geyik muhabbeti aksine bilgi verme amacli olarak asagidaki aciklamayi giriyorum:

    1. uluslararasi sivil havacilik kurumu ucak motorlarinin kücük boy kuslari zarar görmeden "yutabilmesini", büyük boy kuslarin carpmasi durumunda ise en azindan "patlamamasi" stardardini zorunlu tutmus. yani kus carpmasi durumunda bir motora gelebilecek en büyük hasarin motorun kullanim disi kalmasi standardi getirilmis.

    2. ucak motorlarinin önüne tel kafes gerilmesi konusu gündeme gelmis ama bir dizi arastirmadan sonra bundan vazgecilmis. nedenleri ise:
    - o hizda ucmakta olan bir ucaga carpan bir kusu engelleyecek gücte bir kafesin cok agir olacagindan dolayi cok fazla yakit israfina sebep olacagi
    - motora hava girisini önemli ölcüde engelleyecegi (ben hoparlör tasarimiyla ugrastigim icin hoparlör önündeki izgaralarin hoparlörden itilen havanin ortalama %40'ini engelledigini biliyorum, dolayisiyla bu tür bir izgaranin hava emilimini hatiri sayilir oranda düsürmesi benim icin sürpriz degil)

    3. bazi havaalanlarinda kullanilan, kuslari kacirtici ses frekans vb yayin imkani olmasi

    4. gelismis radar ve audio teleskop teknolojilerinin de kus sürülerini tespit etmekte etkili olmasi

    orijinal kaynak icin buradan.

    bu linkte de 1960'li yillardan bu yana kus carpmasinin neden oldugu toplam 7 ucak kazasi rapor edilmis ki diger kaza sebeplerine göre pek kayda deger bir rakam degil.

  • ev telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış ;

    baba: 'yahu bu korkunç bir fatura. ben bu telefonu asla kullanmıyorum, hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum.'
    anne: 'aynen ben de... akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında telefon. ne yapayım bunu.'
    oglan : 'vallahi ben de şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün görüşmelerimi yapıyorum.'
    kız: 'e benim de şirket hattim var. ev telefonunu hic kullanmam ki..'

    herkes aniden evdeki hizmetçiye döner ve cevap arar gözle bakarlar...

    hizmetçi : 'eee... problem ne o zaman? sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz...'

  • yıllardır özel gün ve haftalara mesafeli duruşumuz gün itibariyle değişime uğradı. 22 yıllık sevgilim ve dahi 16 yıllık kocam, bu sabah şaşırttı beni.

    canım benim, sabahın altısında kalkmış, kahvaltı için çayı demlemiş, masayı hazırlamış ve bize kaşarlı sucuklu tost yapmış. masada bir gül eksik. sabah karga bokunu yemeden nerden bulsun adam gülü değil mi ama? laf.

    neyse tost yapmış. yapmış ama; çıkarmış bir kangal sucuk, bir paket kaşar. doldurmuş içine doldurmuş malzemeyi elinin ayarını sevdiğim. basmış tereyağını. yarısını yakmış, yarısını söndürmüş. böyle yıvış yıvış mı desem, çiğ mi desem, yanık mı desem? mutfak desen savaş alanı gibi. bir tost için 20 ayrı mutfak eşyası yağa banıp çıkar mı? çıkmış anacım, çıkmııış. mutfağın ağzına sıçmış mı seninki, afedersin sıçmış bırakmış. yani bi kıçı kırık sucuklu kaşarlı tost için sabah sabah...

    öhöm. evet ne diyordum; bu sevgililer gününde kocam sürpriz yapmış sabahın körü, kedi canını onun. kedi canını da, sanırım 22 yıl çok uzun bir zaman.

    oha 10 yıl geçmiş editi : az önce aradı "turna balığı aldım üf süper, kızartırız akşama ha ne dersin?" diyor. sevgililer günü içinmiş. dev seviyorum ;)

  • dünya lideri olacağız diye çıktığımız yolda, liderliğine soyunduğumuz dünya tarafından kocaman bir mülteci kampı olarak görüldüğümüzü ortaya koyan açıklama.

    içeride sebep olanların da, dışarıda bize bu ikiyüzlülüğü reva görenlerin de allah belasını versin.

  • meksika'nın yeni başkanı. biraz arka plandan bahsedelim. abd'ye bakmaksızın, abd'nin politikaları anlaşılmaksızın meksika siyaseti asla anlaşılamaz. nafta, yani kuzey amerika serbest ticaret anlaşması, bize bu konuda epey bir şey anlatmaktadır.

    emperyalizmin yumuşak gücüdür uluslararası 'ticaret' anlaşmaları. bu anlaşmaların temel mantığı malların serbestçe dolaşımının önündeki engellerin kaldırılmasıdır ve bu durum genellikle güçlü olanın daha da güçlenmesi, zayıf olanın ise daha da zayıflamasıyla sonuçlanır. mallar gümrük vergileri gibi 'zincirlerden' kurtulunca sınır ötesinde rahatça dolaşmaya başlar, büyük sermayeyle, tekellerle mücadele edemeyen yerel üreticiler ve çalışanlar işçileşir, işsizlik ve sömürü artar. en nihayetinde bu anlaşmaların kazananı mallarını artık sınır ötesine dilediği gibi ihraç edebilen büyük sermaye sahibi üreticilerdir.

    işte meksika'da da olan budur: 1994'te yürürlüğe konan ve bir veriye göre meksika'da 2 milyon tarım üreticisinin işini kaybetmesine sebep olan nafta, tarım emekçilerinin giderek proleterleşmesi ve kırın çöküşü. ama eğer söz konusu olan böyle büyük toplumsal dönüşümlerse siyasetçilerin (ve sermaye sahiplerinin) yapabilecekleri sınırlıdır: ya bu emekçi kesimler pazarlık etme yetileri ellerinden alınmış bir biçimde ucuz emek gücü olarak sisteme dahil edilir --ki bunun için büyüme potansiyeli olan bir ekonomi gereklidir-- ya da siyasiler olup biteni görmezden gelir, bu kesimleri kendi kaderine terk eder ve salt güvenlikçi politikalarla bu toplumsal gruplarla mücadeleye girişir. ama ironiktir ki salt güvenlikçi politikalar şiddeti durdurmadığı gibi onu genellikle azdırır ve hatta bazı durumlarda onu kurumsallaştırır. silahlı çetelerin yaygınlaşması, uyuşturucu ticareti ve uyuşturucu çeteleriyle işbirliği yapan polisler... yani meksika'da zaten var olan toplumsal problemler neoliberalizmle beraber daha da artma eğilimi gösteriyordu. son 11 yılda meksika'da öldürülen 200.000 insanın hikayesi işte burada saklı. ve tabii lopez obrador'un zaferi de.

    ama lopez obrador'un yapabilecekleri sınırlıdır. buyrun sungur savran'ın yazısına...

  • geliri 300 bin lira olan vatandasimla 1000 tl olan vatandasim ayni gece kulubunde eglenebiliyor.

    iste bekledigimiz alim gucu, iste medeniyet .

    300 bin avro imis, 1.8 milyon milyar sen!

  • isimleri açıklanmayan golcülerin

    arif erdem
    hakan şükür
    okan buruk
    emre belözoğlu

    olduğu olay. beyler bu bilgi çok gizli deep web'in 11. katmanında buldum. lütfen halk öğrenmesin. kanzuk bu başlığı google'a kapa evladım.

  • şimdi size mühendis bir arkadaşımın eski karısı ve yasalar tarafından nasıl acı sikildiğini anlatıcam hazır olun,

    bu arkadaşım odtü'den mezun ailesi varlıklı bir çocuk. benden 2 yıl önce evlendi. kerizciğim 2 de çocuk yaptı.

    evlenmeden önce ailesinin üstüne yaptığı 1 evi vardı birde arabası.

    evlendiği kız özel bir okulda öğretmen. evlenince hamile kaldı. kendi isteğiyle bir daha da çalışmadı. zaten kocası çok iyi kazanıyor.

    evlendiğinde ilk iş çocuğa arabayı yeniletti ikinci işte evi sattırıp yeni bir ev aldı.

    ikinci çocuğu da doğurdu. evlendikten 7 yıl sonra herife boşanma davası açtı.
    hakim ev ve araba evlilikten sonra alındığı için ortak mal saydı. bankadaki parayı da ortak saydı.

    herif ayda ortalama 8-10 bin arası alıyor. kız 5 kuruş kazanmadı.

    ama ev satıldı 550 bine kız 275 bin tl aldı.

    araba satıldı 60 bine kız 30 binde ordan aldı.

    bankada 50 bin varmış kız 25 de ordan aldı

    hakim kıza 2000 tl yoksulluk nafakası çocuklara da aylık 1800 tl iştirak nafakası bağladı. yani kız ayda 3800 tl alıyor. nakit cebine de 330 bin nakit koydu.

    kız şu an işe başlamıyor çalışsam 1500 anca alırım nasılsa hakim bana 2000 tl nafaka bağladı diyor.

    evlenin keriz erkek kardeşlerim siz hala. akıllanmadan evlenin olur mu? sizi gidi mallar sizi.

  • geçenlerde hakkında şöyle bir paylaşıma denk gelmemle beni fazlasıyla güldürmüş olan, leyla ile mecnun'un vazgeçilmez karakteri.

    + adın ne?
    - erdal.
    + anlamı ne?
    - cennetten yeryüzüne düşen ilk bakkal tanesi.