ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insanın kendini en değerli hissettiği an
-
uyuduğunu zanneden annen gelir, açılmış üstünü örter, bir de seni öper ya, gerisi boştur.
sevgiliymiş, bilmem neymiş...anadır kişiye kendini en değerli hissettiren.
haa bi de karşımdaki insan, benimle konuşurken çalan cep telefonunu meşgule düşürdü mü, çogoşuma gidiyo lan.
o da güzel bi an. ^_^
mezarına annesinin geldiğini fark eden bebek
-
ölmüş bebeğinin üzerinden prim kasmaya çalışan tiktoker'ın zırvasıdır. ağır konuşmak istemiyorum ortada ölen bir bebek var, konuşsam oldukça can yakabilirim... hesaba yüklenen bir videoda kompresörü çalıştırmayı unutmuşlar...
çocuğun ceset torbası içerisindeki fotoğrafını bile paylaşmış... allah akıl fikir versin. umuyorum (maalesef) üzüntüden yaşadığı psikolojik çöküntü kaynaklıdır bu ve destek ile çözülür. aksi durumda prim kasmak için bunu yapıyorsa diğer çocuğunu da almak lazım elinden...
edit: ceset torbalı fotoğraflar silinmiş. (kaydetmedim, bu nedenle sormayınız.)
iş hayatı
-
şimdilerde aklım hep uzun uzun yürümekte. istifa etsem ve yürümeye başlasam. bacaklarım daha fazla gidemeyecek hale geldiğinde dursam, çadırımı kurup uyusam. sabah yeniden yürüsem. çok uzaklara. yollarda yeni insanlarla tanışsam, yeni evler, ağaçlar görsem. yeni böcekler, çiçekler, meyveler, taşlar, çitler, bahçeler, çocuklar. çalıştığım kadar çok yürüsem. iki katını yürüsem. bilgisayara kaç saat baktıysam onun 5 katı kadar çok gökyüzüne baksam. ne kadar çok rapor hazırladıysam o kadar çok ayakkabı eskitsem, parçalansa hepsi ayaklarımda. parçaları yollara düşse. şirkette kaç bardak çay-kahve içtiysem 10 katı kadar su içsem, tatlı su, serin su. hep kurtulsam o kahvelerden. yıkansam. nefes alsam sonra. şehirden ve pencereleri bile açılmayan ofisten kurtulduktan sonra karnım davul gibi şişene kadar büyük nefesler alsam. ciğerlerime gökyüzü dolsa. mavi olsa hep. hava ısınsa, hava soğusa. çok rüzgar çıksa, uçarak yürüsem bazen, tutunamasam yere bir türlü. güneş yaksa, gözlerimi açamasam. günlerce yağmur yağsa, kıyafetlerim kurumaya fırsat bulamasa. ben yürüsem yine. üşüsem, hızlı yürüsem. daha da hızlı yürüyünce geçse üşümem. dayanamayınca çadırımı kursam. küçük zaten çadırım, orada kendi nefesimle ısınsam, uyusam. düşünsem, düşünmesem. toprağa yatsam, avuç içlerimi yere bastırsam, bıraksam kendimi öylece saatlerce. sonra tekrar yürüsem. hiç gitmediğim ülkelere. hiç görmediğim insanlara. burada böyle duruyor olmanın acısını çıkarsam. belki o zaman pişmanlığım azalır. ömrümü böyle saçma bir şekilde harcıyor olduğuma daha az üzülürüm. belki iyi ki doğmuşum derim. iyi ki yaşamışım, ne de güzeldi derim.
hamile kalsam ne yapardın
-
genelde kimden duyulursa duyulsun adamın elini ayağına dolandıran bir soru olmakla birlikte yaratacağı etki soranın kimliğine göre de değişebilir.
- hamile kalsam ne yapardın?
- şaşırırdım hikmet abi. çok şaşırırdım
erdoğan'ın finans kesimini tehdit etmesi
-
–arka taraftan bedelini ödemeyen kaldı mı?
–şuradan 2 tam 1 öğrenci bedel uzatırmısınız?
meral hanım dokunulmazlığı yok bedel ödeyecek!
mansur yavaş dokunulmazlığı yok o da bedel ödeyecek
bay kemal sen de bedel ödeyeceksin
ankara bedelini ağır öder?
sebzeciler, meyveciler, halciler
marketçiler, esnaf
finans kesimi, para piyasası
muhalif gazete ve tv'ler
hepsi bedelini ağır ödeyecek
sen
sen sen
sen
maşaallah bedel ödemeyecek adam kalmadı. ülke değil bedel bank mübarek.
üniversiteli gençlerin yüzde 60'ı cünüp geziyor
-
(bkz: say lan)
hayata dair iç burkan detaylar
-
sene başında yeni tanıştığım öğrencilere flüt tutmayı gösterirken en öndeki öğrencimin sol elinin küçük parmağını da kullandığını gördüm, uyardım. çocuk geveledi. neden geveliyor diye dikkatlice bakınca anladım ki sağ elinin bir parmağı eksik ve bunu gizlemeye çalışırken ben de onu uyarmışım, bir şey diyemiyor, bir yandan da eziliyor yanlış tuttuğu için. o an dedim allah'ım ne olur bir dakika öncesine dönelim ve ben bu çocuğu uyarmadan önce bu ince ayrıntıyı görmüş olayım. ama olmadı tabii. gözler doldu, boğaz düğümlendi, diğerlerine çaktırmamaya çalışılarak göz kırpıp "süpersin böyle devam et" denildi ama ne fayda. her şeyi geçtim, o çocuk eksik parmağıyla bütün bir dönem en zor parçaları bile flütle çalmaya uğraştı, oysa kıytırık(!) müzik dersi işte.
demem o ki hatırlandığında bile göz dolduran, iç cızlatan detaylardır.
beyaz tenli siyah gözlü siyah kısa küt saçlı kız
-
(bkz: bendeniz)
not: ben değil şarkıcı olanı
30 yaşından sonra yurt dışına taşınmak
-
yurt dışına taşınmak istemiyorum, türkiye artık güzel ve yaşanılası bi yer olsun yakamızı bıraksınlar istiyorum.