hesabın var mı? giriş yap

  • 7 aydır devam eden kazı. kısaca özetlemek gerekirse;

    28 ocak 2012 - polis memuru mithat erdal'ın ölümü. bu olay, polis memuru arkadaşlarıyla şakalaşırken (!) beylik tabancasıyla başından vurularak öldürüldü. katil zanlısı tutuklandı.. şeklinde basında yeralıyor. haber

    2016 - malum 15 temmuz ve fetö gelişmeleri ülkenin gündemine oturuyor.

    12 ağustos 2016 - dönemin tarsus emniyet müdürü yaşar aksoy fetö operasyonları kapsamında tutuklanarak ceza evine gönderiliyor. haber

    ocak 2017 - polis memurunun eşi sibel erdal savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söyleyerek şu açıklamalarda bulunuyor;

    "...cinayet sanığı 25 yıl hapis cezasına çarptırılıp dosya kapatıldı. oysa, eski müdür yaşar aksoy’un bilgisi dahilinde define avcılarının içine sızmıştı. kimliği deşifre olunca infaz edildi. definecilerle yaptığı onlarca telefon konuşması ortaya çıktı. eşim bana her şeyi anlatıyordu. hatta en son vurulmadan bir kaç gün önce kaçak kazıyla ilgili şüpheliler tutuklandığında, yaşar aksoy makamına çağırıp kaçakçılık amiri ile görüşmesini istemişti. görüştükten sonra ise bana, ’farklı bir şeyler dönüyor’ diye fazlasıyla tedirgin oldu. eşim şebeke elemanlarına baskın yapılan yerde tarihi eserlerin çıkmadığı yönünde rapor tutulduğunu anlatmıştı. oysa ki 32 şamdan, altın taslar falan çıktığını söyledi. ama kaçakçılık amiri ve ilçe emniyet müdürünün çıkan tarihi eserleri kendilerine aldığını, yok ettiğini, bunun için ankara’ya gideceğini ve tehdit edildiğinden bahsetmişti..." haber

    8 ocak 2017 - olayla ilgili ilk haberler gelmeye başlıyor. haberlerden anlaşılan kazının aralık 2016'dan beri yapıldığı. haber

    ve son olarak bu ay okuduğumuz haberler.. orada ne buldular bilinmez ama bu kadar yaygarayı (klasik denilebilecek) tarihi bir eser yada kalıntı vs. için koparmadıkları belli.

  • 1 liralık mısırı 30 liraya itelerken cebine indirdiklerini benimle yemediklerine göre batmaları da zerre umrumda değil.

  • "traş olurken berber örtüsünün altında ellerimle değişik hareketler, nah falan yapıyorum. kendimi çok çılgın hissediyorum."

  • sine büyüka: ismail'in* bir sorusu var... maçın bitimine 31 saniye kala attığın üçlük anında neler hissettin?

    hidayet türkoğlu: o pozisyonda, set benim üzerimdeydi. ben kullanacaktım o pozisyonu... hiç tereddütsüz, çıktım attım. iyi ki de sokmuşum, eeeaah...

    >>
    gelsin şimdi commercial:

    iyi ki de sokmuşum eeeaah
    iyi ki de, iyi ki de
    iyi ki de sokmuşum eeeaah

    otuz bir saniye kala
    otuz bir, otuz bir
    otuz bir saniye kala

    o pozisyonda
    iyi ki de sokmuşum eeeaah
    tereddütsüz
    >>

    maçı canlı izleyemedim ama iyi ki de sokmuşsun hedo! teşekkürler 12 dev adam!

  • var galiba herkesin böyle bir anısı… sene 94, yaş 6. annem ile babamın arası kötü ve babam annemi evden gönderiyor. canım annem de cebindeki 3 kuruş parayla bir ev kiralayıp sağdan soldan eşya topluyor, okulumun karşısında ev tutuyor. çektiği çilenin haddi hesabı yok.

    bir gün kahvaltı yapıyoruz. çocuğuz ya, saçma sapan oyunlar icat ederiz. ben durduk yere dedim ki “hadi kahvaltıda kim en fazla zeytini yiyecek “ başladım erik gibi yemeye. para yok pul yok. kadın beni bozmadı bir şey de demedi canım annem.

    ertesi gün kahvaltıya oturduk. annem dedi ki, ben yeni bir oyun buldum: bir zeytini en fazla kaç ısırışta yersin?

    oyun değil mi, kabul ettim. o gün 1 tane zeytini minik parçalar halinde 10-15 kere ısırarak yedim ve anneme “yarışı kazandım” diye sevinirken o gün anlam veremediğim göz yaşlarını gördüm.

    sonrasında hikaye güzel ilerledi, mutlu günlerimiz çok oldu ama dibi görmeden iyi günlerin değerini de bilmiyorsun. mekanın cennet olsun canım annem, senin evladın olmak benim en büyük gururum.

  • benim küçük kız bu.
    sanırsın babasının malı.
    öyle sert kapatıyor ki sıpa, içim gidiyor.
    sonunda "papı papandı baba" deyince canı sağolsun diyorum.