ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
prison break vs oz
-
oz hbo yapımıdır; yine başka bir hbo yapımı olan the wire ile karşılaştırılabilir.
prison break fox yapımıdır. yine bir başka fox yapımı olan arka sıradakiler ile karşılaştırılabilir.
şato sahibi olunsa yapılacak ilk şey
-
balkonu pvc ile içeri aldırırdım.
ineklerin küresel ısınmaya etkisi
-
dünya üzerinde beslenen evcil hayvan sayısı 20 milyar olarak tahmin edilmekte. bunların 1,5 milyarını danalar oluşturuyor. kesimlik hayvan sanayi atmosfere salınan karbondioksitin %9’undan ve metanın % 37’sinden sorumlu. bir ineğin midesinde yılda 75 kilo metan gazı oluştuğunu, bunun da toplamda yıllık 112 milyon ton gaz olarak atmosfere salındığını hesaba katarsak, ortaya çıkan sonuç, ineklerden çıkan gazların küresel ısınmaya katkısının karbondioksit salınımına kıyasla 23 kat daha fazla olduğu ve ineklerden tüm dünyada var olan trafikten daha fazla zararlı gaz çıktığı.
işin bir de hayvancılığın meraya ihtiyaç duyması nedeniyle yok edilen orman kısmı var ki oraya hiç bulaşmak istemiyorum.
kaynak: http://www.fleisch-macht-krank.de/…er_das_klima.htm
eklenti:
şimdi, birçok yazar ya da okuyucu bu duruma pek inanmak istemiyor. onları anlıyorum; çünkü ben de ilk duyduğumda olur mu öyle şey falan demiştim.
fakat oluyor; şimdi başlarda ben de dâhil olmak üzere birçok kimsenin anlayamadığı şey şu: burada suç ineklerde falan değil. inek deyince hemen pastoral bir köy manzarası geliyor akla, her şey doğal, öyle küresel sorunlardan uzak bir köy, gitmesek de görmesek de. ancak, kazın ayağı veya ineğin toynağı öyle değil işte: burada sözü edilen endüstriyel hayvan besiciliği. tam 20 milyar evcil hayvandan ve konu özelinde 1,5 milyar inekten bahsediyoruz. bunlar planlı ve programlı bir biçimde sayıları daha da artacak bir şekilde yetiştiriliyor; çünkü insan nüfusu ve talepleri artıyor. doğal ortamlarında ineklerin sayıları hiçbir zaman bu niceliğe varamayacaktı, çünkü aslanı olsun kaplanı olsun, ki hepsi saygı duyduğumuz hayvanlardır, bunlarla bir takım seviyesiz ilişkilere girecekti, aynı tavşan – tilki denklemindeki gibi. oysaki biz bu hayvanatı doğal ortamında yaşatmıyor, tamamen yapay bir çevrede kendi ihtiyaçlarımız için üretim bandındaki herhangi bir nesne gibi çoğaltıyoruz. insan nüfusu arttıkça, insan denen canlıyla simbiyoz halinde yaşayan bu hayvanın nüfusu da artıyor ve çevreye en az insan kadar zarar veriyor. burada yıllık 112 milyon ton metan gazından söz ediyoruz yiğitler, metan gazı ki, o istisnasız herkesin tü kaka dediği karbondioksite oranla küresel ısınmada 20 kat daha fazla etkili bir gaz. örnek verilecek olursa, bir porsche ile ki en az aslan, kaplan kadar saygı duyduğumuz bir arabadır yılda 10.000 km yol yapsanız, salınım yapacağınız karbondioksit oranı 3 tondur (kaynak: http://www.learn-line.nrw.de/…1/daten/treibhausgase). birim olarak hesapladığımızda, evde yetiştirdiğiniz iki inekle de aynı çevresel zararı verirsiniz. şöyle ki bir ineğin yılda saldığı metan gazı 75 kilo, bu metan gazı küresel ısınmada karbondioksite kıyasla 20 kat daha etkili. 75kg * 20 = 1500 kg, 1500 kg * 2 = 3 ton. ne oldu? porsche yerine iki inek sahibi olduk, çevreye aynı zararı veriyoruz…
tabii ki inek de en az porsche kadar saygı duyduğumuz, etinden, sütünden, yününden (yoksa koyun muydu ya o?) yararlandığımız bir hayvan. ancak, kaldırmıyor artık dünyamız bu kadar ineği. yani, tüm dünya toptan etyemez olsun da demiyorum, ama arada sırada sebze, meyve, balık falan da yemek lazım, değil mi sarıkız? mööö…
yaran fıkralar
-
karadeniz'e röportaja gelen gazeteci çiftçi temel'e sorar:
g: bu inekler ortalama kaç litre süt veriyor?
t: hangisi? beyazı mı, siyahı mı?
g: beyazı...
t: 10 litre...
g: peki siyahı?..
t: 10 litre...
g: peki neyle besliyorsun bunları?
t: hangisini? beyazı mı, siyahı mı?
g: beyazı...
t: otla besliyorum...
g: peki siyahı?
t: onu da otla besliyorum...
gazeteci iyice dellenir. neden peki sürekli hangisi, hangisi diye soruyorsun? zaten cevaplar aynı...
t: çünkü siyah olan benim de ondan...
g: haaa... peki beyaz olan kimin?
t: o da benim...
debe editi: ünlü şovmen cem yılmaz'ın bir gösterisinde dediği gibi: nereden bileyim, o fıkralardaki adamların gerçek olduğunu...
edit: bu fıkra mükerrerdir...
oğlunun adını ares koyan aile
-
mitolojide en nefret edilen, kavgacı pislik, antipatik tanrı değil mi ares? direkt deyyus koysalardı.
edit: eski sevgilimin yeni ismiymiş! şaka değil, resmi olarak ismini ares olarak değiştirmiş. öyle deyyusa da anca böyle isim yakışırdı.
çaresizliği anlatan en iyi cümle
anadolu insanını en iyi anlatan film
-
nuriciğim daha iyi anlatıyor: bir zamanlar anadolu'da
insanın et tüketmesindeki mantık hatası
-
hakkaten yaaa, adam doğru söylüyor dedim...
ve pirzolamı yemeye devam ettim...
edit : başlık başa kalmış
300 tl'lik parfüm sıkıyorum hesabı erkek ödesin
-
80 tl'lik fondöteni sürmeyip 300 tl'lik givenchy parfümü sıkmazsa bir boka benzemediğinin farkında.
özgüven problemi yaşayan kadın beyanı.
edit: ayrıca biz ne yapıyoruz amk buluşmaya gelirken, taşşaklarımıza ernet mi asıyoruz?