hesabın var mı? giriş yap

  • beren saatçi'nin sevinirken ağzı yamuluyor. hep anırma, ağlama olmamış, bir ara mutlu olmuşlar besbelli, flaşbekte izledim. şimdi behlül'ün amcasını gördüm. bihter'in kocası olması gereken bu adam savaş ay hırkalı bir devlet dairesi çaycısını andırıyor. normalde berenle bir münasebeti olabilmesi için en az 300 trilyon değerinde bir altın kaplama saylon kostümüyle gezmesi şart. ama seyirci bunu bu haliyle yemiş, kabullenmiş. zaten yakışıklı amca olsaydı otomatikman aldatmaya kıl olacaktık. madem geçkin, madem çaycıl, o zaman aldatıleybıl.

  • sözlükçülerin herhangi bir zamanda ve herhangi bir mekanda, eşinden, dostundan, arkadaşından, sevgilisinden yediği ve bir daha da unutamadığı ayarlardır.

    sözlük hep egonuzu kabartacağınız yer mi olacağıdı ?

    benim hikayem bundan 10 sene öncesine tekabül ediyor. düşün işte 10 yıldır unutamadım...
    daha 15-16 yaşlarındayım... işbu ayarı veren kız, tüm hayvanlardan korkuyor. kedi, köpek hadi neyse de, dur birazdan söyleyecem... ! çok samimi değiliz, birbirimize açıkçası biraz da gıcık oluyoruz.
    ayrıca ortamda bir de başka bir kız var ki, yeni gelmiş (babasının tayini buraya çıkmış… olurdu öyle şeyler, sonra 2-3 yıl içinde giderlerdi. vizonteledeki gibi.), hoşlanıyorum ve bir şekilde onunla daha çok konuşmak istiyorum.
    oturmuş açıkhava bir kafede muhabbet ediyoruz, o sırada 5-6 metre öteye bir kuş konuyor ve kız bu kuştan tırsıyor.
    bir insanın bir kuştan korkabileceğine ilk kez orda tanık oluyorum ve
    -yuh ya, diyorum, senin de korkmadığın herhangi bir hayvan türü var mı ?
    -var, sen.
    diye kısa ve öz bir kroşeyle işimi bitiriyor orda. masada diğer elemanlar gülemedi bile o kadar ağırdı ki. halbuki gülseler, "off" deseler "abowww" deseler belki de bu kadar koymayacak. hele de hoşlandığım kızın yarı sırıtmalı surat ifadesi yok mu dün gibi gözümün önünde halen... bak yine fena oldum.

    300 yıl sonra gelen edit: bu hikayede beni nakavt eden kızın adı birgül’dü. kocası onu terketti (galiba ona da böyle ayarsız bir ayar verdi :) ). hoşlandığım kızın adı da özay. ne oldu ne etti hiçbir fikrim yok. tolstoy okuyunca böyle saçma detaylara giresim geldi. bye.

  • -pardon ben borcam almaya gelmistim ama..
    -25 yil once bir borcam uretmistik beyefendi, ondan sonra uretmedik.. o butun turkiye'yi dolasiyor..
    -nasil? anlamadim..
    -soyle soyleyeyim.. en son ne zaman borcam gecti eline?
    -evlendigimde hediye gelmisti..?
    -sen ne yaptin ona?
    -kutusunu acmadan kaynimin nisanina hediye olarak goturdum..
    -simdi taslar yerine oturdu mu kucuk sincap. hadi beni yalniz birak...

  • aslında setüstü minik bir fırın olan, ancak geleneksel fırından farklı olarak sıcak havanın cihaz içinde kuvvetli ve eşit şekilde dağıtılması sayesinde yağsız ya da çok az yağla yemek pişirmeye yarayan alet. kısaca sıcak hava fritözü de diyebiliriz.

    sadece patates kızartması ve atıştırmalıklar değil, tavuk, balık, et, kek, kumpir, kestane, ekmek gibi birçok şeyi pişirebiliyorsunuz.

    yiyeceklerinizi fritöz benzeri bir hazneye yerleştiriyorsunuz. sıcak hava sirkülasyonu sayesinde yiyecekler kızarmaya çok benzer şekilde hazırlanıyor. farkı ise geleneksel fritözler gibi litrelerce yağ gerektirmemesi.

    3 aydır baya baya her gün en az 1 kere kullanıyorum. tek dikkat edilmesi gereken şey elektrik kullanımı. özellikle büyük modeller baya enerji harcıyor. fakat fırına göre daha kısa sürede pişirdiği için yine daha avantajlı. gereğinden fazla büyük model almadığınız sürece.

    lisansı ve en iyi teknoloji philips'e ait olsa da piyasada birçok farklı markanın airfryer'ını bulmak mümkün.

    sanırım son günlerde türkiye'de ayçiçek yağına gelen zamlarla birlikte airfryer'lara ilgi de bir hayli arttı.

    almayı düşünenler için bir rehber video hazırladım. philips airfryer essential xl modelini ise şu videoda inceledim. sağlık açısından gerçekten yararlı olup olmadığını şurada anlattım. ucuz airfryer'lar ile pahalı airfryer'lar arasındaki farkları şurada, temizlik yöntemlerini ise şurada anlattım. zira uzun süre temizlemeden kullanırsanız sonra temizlemesi bir hayli zor oluyor. özellikle rezistansın olduğu kısmı.

  • niye kan dondurması gerektiği anlaşılamayan twit. illa kanın donsun istiyorsan berkin'in 14 kilo olarak gömüldüğü gerçeğini hatırla, yeter sana.

  • 5 sayfa entry var, sular seller gibi ingilizce konuşan ekşicilerden bir allah'ın kulu da bunun sebebini yazmamış; ben yazayım.

    ingilizcede aynı harf veya harf gruplarının farklı kelimelerde farklı şekilde telaffuz edilmesinin (veya hiç okunmamasının) başlıca üç sebebi var:

    1- konuşma dilinde yüzyıllar boyu devam eden ve kaçınılmaz olan telaffuz evrimine karşın kelime yazılışlarının (bkz: orthography) aynı kalması (modern türk alfabesi çok yeni olduğu için türkçe fonetik bir dil).

    2- geçmişte pek çok dilden aldıkları kelimeleri -yazılışlarını teleffuz ettikleri şekilde düzeltmeden- aynen almaları.

    3- eski yazar ve yayıncıların kural tanımadan kelimeleri keyfi şekilde farklı farklı yazmaları * (okuyan anlıyorsa sorun yok mantığı).