hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'de gerçekleşmekte olan durum. kapalı alanda sigara yasağı olmasına rağmen, istisnalar hariç, neredeyse bütün meyhanelerde sigara içilmesine müsaade ediliyor. ne bakanlık, ne vatandaş, ne polis kimse müdahale etmiyor. bu konuda herkes başını kuma gömmüş durumda.

    olan benim gibi sigaradan hazzetmeyen insanlara oluyor. şimdi bi kaç sığ arkadaşın “madem sigaradan hazzetmiyosun niye meyhaneneye gidiyosun” diye yorum yapacağına adım gibi eminim. içki içiyorum diye sigara içmek ya da sigara dumanına maruz kalmak zorunda mıyım? ayrıca kurallara uyup mekanında sigara içirtmeyen meyhanelerin suçu ne? kurallara uymak mı?

    artık bu konu hakkında birileri harekete geçmeli. çünkü üç maymunu oynamaktan ben kendi adıma yoruldum. kapalı alanda sigara içirten meyhaneler alenen suç işliyor ve cezasız kalıyolar. toplum sağlığı için bunun önüne geçilmesi lazım.

    edit: başlığı altında yazılanlara görünce bu ülkeden bi bok olmayacağını anlıyosun. adama kapalı alanda sigara içmek yasak diyosun, toplum sağlığına zarar veriyosun diyosun, gelişmiş bir toplumda yasalara uyulması gerekir diyosun, adam "meyhanede sigara içmek benim keyfim yeaaaaa, karışmayın bi keyfimize de, sigara içmiyosan gelme meyhaneye" diye sığ bi cevap veriyo.

    o zaman ülkede herkes keyfine göre hareket etsin. mesela sen insanlara tokat atmaktan mı hoşlanıyosun, git sokakta gördüğün herkese tokat at. sonuçta bu senin keyfin. başkalarının sağlığı senin umrunda değil. neden böyle yapıyosun diyenlere de "bu benim keyfim yeaaaa, sen de sokağa çıkma o zaman" diye cevap ver, konu kapansın.

    sonuç olarak laftan anlayan dostlarıma anlatmak istediğim şu, kapalı alanlarda sigara içilmesi yasak. yasa diyorum yasa. yasaları keyfine göre delemezsin. delersen işte o da senin yıllardır eleştirdiğin sistemin çocuklarından bi farkın olmadığını gösterir bu. ha yarın yasa değişir, meyhanelerde sigara içilmesi serbest bırakılır o zaman saygı gösterilir tabi ki bu duruma. biz de ona göre meyhaneye gider ya da gitmeyiz. olay bu.

    debe editi: bu entryimin debeye girmesine çok sevindim. ilk başta başlığa girilen entryleri görünce insanların kural tanımaz düşünceleri beni üzmüştü. ama sonrasında düşüncemi destekleyenleri görmek ve çoğunlukta olduklarını anlamak iyi geldi. demek ki hâlâ ülkede yasaların korunması, uyulması gerektiğinin bilincinde olan, toplumun yararını gözeten bi çoğunluk var. ayrıca sigara içtiği halde empati yapan dostlarıma da teşekkür ederim. iyi pazarlar herkese.

  • bu işin matematiği şöyle:

    1 > (etkinlik1 bulaş çarpanı x etkinlik1 sayısı) + (etkinlik2 bulaş çarpanı x etkinlik2 sayısı) + ... + (etkinlikn bulaş çarpanı x etkinlikn sayısı)

    insanların bir araya geldiği her türlü etkinlikte virüs bulaşır ve sizin yapabileceğiniz şey r0'u 1'in altında tutmak ve sağlık sisteminin kapasitesini aşmamasını sağlayacak kadar aktiviteye izin vermek. gelecek oy sayısına veya para miktarına göre optimize edebilirsiniz bunu.

    akp burada bu aktiviteleri seçiyor. camiye gidenlerin sebep olduğu yayılmanın sağlık sisteminin üzerinde yarattığı etkileri azaltmak için çocuklar okula gönderilmiyor olabilir.

    uludağ'da tesisler ciro yapabilmesi için orası muaf tutulurken, bu etkinliğin yaratacağı yayılmaya karşılık istanbul'da kafeler kapalı tutuluyor olabilir çünkü ikisini birden açarlarsa yine artış trendine geçilir.

    anlayacağınız, uludağ'dakiler eğlensin ve hastalanırlarsa onlara bakacak hastane olabilsin diye bu haftasonu evde oturdunuz.

  • ilk galata kulesi 5. yüzyılda romalılar tarafından yaptırılmış. döneminin en uzun kulesiydi, şu anki kule 67 metre uzunluğundadır.
    roma döneminde istanbul'da 14 mahalle vardı, galata bu mahallelerden biriydi. bu yüzden bu bölgede yapılan kuleye romalılar galata kulesi diyorlardı. roma döneminde (5.yüzyılda) galata bölgesi denizin o zamanlar kıyıya daha yakın olması nedeniyle deniz ticaretinde önemli bir noktaydı. romalılar da şehrin en önemli noktalarından biri olan galata'yı korumak ve sürekli gözlemlemek için galata kulesini yaptılar. bu kuleden şehirde olan bitenleri, insanları, kavgaları gürültüleri, yangınları, denizi, tekneleri yani her şeyi izliyorlardı.
    12. yüzyılın sonlarında romanın gücünü kaybetmeye başlamasıyla 13.yüzyılın başlarında cenevizliler buraya gelip galata bölgesini işgal etiler. cenevizliler burayı işgal ettiklerinde galata kulesi önceden çıkan yangınlar ve depremler tarafından harap olmuştu, ayrıca roma döneminde galata kulesi ahşaptandı. cenevizliler bu kuleyi yıkıp yeniden bir kule diktiler, ama bu sefer taştan kuleydi. tepesine de kocaman bir haç koydular ve "isa kulesi" olarak adlandırdılar. cenevizliler de bu kuleyi aynı romalılar gibi gözlem amaçlı kullanıyorlardı.
    1453 yılında fatih sultan mehmet istanbul'u işgal ettiğinde galata kulesinin tepesindeki haç'ı indirtmiştir ve adını gene o bölgenin adı galata olduğundan dolayı "galata kulesi" ne çevirmiştir.
    1500lü yıllarda çıkan büyük depremde galata kulesi yine harap olmuş ve 1700lü yıllarda son halini alacak şekilde inşa edilmiştir.
    osmanlı döneminde galata kulesi roma ve cenevizlilerin kullanım şeklinin yanı sıra hapishane olarak da kullanılmıştır (kanuni sultan süleyman dönemi)

    galata kulesi hakkında pek çok efsane vardır. bunlardadn en meşhuru roma efsanesidir:

    roma efsanesine göre galata kulesine ilk defa çıkan ve birlikte çıkan kız ile erkek mutlaka evlenirmiş. çiftlerden biri ya da ikisi, daha önce bu kuleye bir başkasıyla ya da yalnız çıktıysalar tılsım bozulurmuş.

    diğer meşhur efsane de masalımsı bir hikayedir.
    hikayeye göre galata kulesi ile kız kulesi birbirlerine aşıktırlar. fakat arada kocaman bir boğaz var, bu iki kule birbirlerine bakıp bakıp bişey yapamazlarmış. hezarfen ahmet çelebi galata kulesinden anadolu yakasında olan üsküdar'a uçarken galata kulesinin ısrarlarına dayanamamış ve galata kulesinin kız kulesine yazdığı mektupları yanına almış, kız kulesinin üstünden uçarken de mektupları kız kulesine bırakmıştır. mektupları alıp okuyan kız kulesi aşkının tek taraflı olmadığını anlamıştır ve daha da güzelleşmeye başlamıştır. kız kulesinin daha da güzelleşmeye başladığını gören galta kulesi de aşkının tek taraflı olmadığını anlamıştır ve sevinmiştir. aradaki kocaman boğaza rağmen bu iki kule yüzyıllara meydan okurcasına birbirlerine bakıp durmuşlardır.

    ayrıca; (bkz: #74177264) ( h. ahmet çelebi )

  • turkiye - cin macinda mola esnasinda ecnebi hatunlar dans $ov yapmaktadir:

    - kizlar da bizim muziklere iyi uyum saglamis.. aa hareketlere bakar misin yalniz! (bu esnada kizlar bir nevi upskirt olayina girmistir)

    - evet gercekten iyi oynadik, takim ola.. oaaaaaaaaa (hatunlar bu seferde ani bir hareketle biribirlerinin uzerindeki esofmanlari cikarmislardir. seyirci gibi ismet badem de co$ar..)

    ablalar da$ gibiydi o ayri.

  • vakti zamanında (bkz: düşün ki o bunu okuyor) başlığına bir entry girmiştim. o entryden sonra 4-5 tane mesaj geldi. mesajlardan bir tanesinde kadın bir yazar yazdığım şeylere dayanarak kendisinin eski erkek arkadaşı olduğumu iddia etti.

    ilk 2 gün falan dalga geçtiğini zannettim, sonra ciddi ciddi bana ".....'sın işte kıvırma" , "bu başlığa yazacağını biliyordum" , "çok özledim seni, bir kere daha deneyelim" vb gibi abuk subuk mesajlar atmaya başladı. kendimi ispat etmek için ne yaptıysam inandıramadım. fotoğraf gönderdim " başkasının fotolarını atıp beni vazgeçiremezsin" diyerek iyice bokunu çıkarmaya başladı.

    sonra ver numaranı arayacağım diyerek numarasını istedim, arayıp da sesimi duyunca başkasına mı arattın dese de ikna oldu sonunda. bu sefer de 3 gündür konuşuyoruz bir kahve içeriz artık di mi deyince, durduk yere diyaliz merkezi aramamak adına her yerden engelledim.

  • belirli bir seviyeyi aşan insanların içe dönük olduğuna inanıyorum ben. fakat onların çoğu iç dünyalarını başkalarından tecrit etmek isterler bu dünyalarını adeta başkalarından kıskanırlar, bu sebeple dışa dönük bir elbise giyerler. oğuz ataybir bilim adamının romanı

  • kardeş sen zaten haksız yere referans olup başkasının hakkını yemişsin.eski sevgilin orayı hakedecek kadar donanımlı olsaydı sen araya girmezdin , hem de işten çıkarmaya gücün yetmezdi böyle donanımlı birini.

    sen hakkını yediğin kişinin günahını çekiyorsun şu an.kızın acısı bir gün bitecek ama o hakkını yediğin insanın vebali daha yeni başlıyor.

  • hayvan gibi sallandık. çalıştığım şirketteki tüm departmanlar sokağa çıktı, yalnız içinde bulunduğum departman ofiste kaldı.

    neden mi?

    çünkü yöneticimiz dışarı çıkanların işten kaytarmak için durumu abarttıklarını söyledi.

    kendisi los angeles'da her gün sallanırmış.

    ölmeyeceğimiz varsa bile kapitalizm yüzünden ölebiliriz.

    edit: https://twitter.com/…tatus/1177248382718545921?s=21

    edit2: bugün 2 ay önce iznini aldığım tatilin dönüşünde, tatile gittiğim için işten çıkarıldım. bu kararı alan ve yukarıda bahsettiğim kişi, protel bilgisayar a.ş’de, pazarlama müdürü olan k.ö’dür.

  • sokaga cikacagimizdan degil ama bu mudur ya bunun yolu, cuma 00:00'da mi aciklanir bu. isi olan, yola gidecek olan, otobus bileti alan, doktor randevusu alan, annesine babasina nasilsa haftasonu acik her yer siz evden cikmayin ben alisverisinizi yapar getiririm diyen insanlar ne olacak.

    siz ne is bilmez insanlarsiniz, biktik yahu... biktik kardesim; yediginiz, ictiginiz, kaymagini goturdugunuz, yandasiniza peskes cektiginiz talan ettikleriniz sizin olsun. bu millete daha fazla zulmetmeyin artik. ulan 70 yil yasayip gidecegiz su dunyadan nerdeyse 3te 1ini milletin bogazina dizdiniz, omrunu caldiniz insanlarin be.

  • oğlunun otomobil kullanırken levent yüksel dinlemesine sinirlenen baba kasedi alıp camdan aşağı fırlatır ve olaylar gelişir.

    -noldu baba?
    -böyle ibneleri dinlemeyin ulan!(o arada bülent ersoy'un kasedini teybe yerleştirir)
    -??!
    -işte böyle ibneleri dinleyin!
    -2 x ??!

  • spor medyasında beğenilen birisinin gençlere bu şekilde örnek olmaması lazım gerçekten. yazın rakı içiyorsun masada kavun yok gerçekten olmaz.