hesabın var mı? giriş yap

  • müthiş tespittir.

    islamın ilk ve en büyük 4 halifesinin 3'ünü yine müslümanlar öldürmüştür.

    yani düşün, başka ülke ile savaş falan değil. islam devletinin en bilinen, en büyük ilk 4 halifesinden 3 tanesini yine kendileri öldürmüşler.

    ama bugün kalkmışlar, laikliğe laf atıyorlar.

    keşke laiklik falan olmasa da, haçlılar yeniden toplanıp, ortalığın anasını avradını sikse. rakka'ya atom bombasını gömerler. vallahi o zaman laiklik bile sizi kurtaramaz mercedes cemaatinin altın varaklı sayın kuklası.

    debe editi1: (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

    debe editi2: (bkz: #50012306)

  • elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın;
    escobarın dünyayı dolandırdığı yaştasın.

    dizeleri ile selam gönderiyoruz buradan kendisine.

  • bu tarz başlıklar altında hiçbir bilimsel veriye dayanmadan hurafelerle insanları yönlendiren arkadaşlar yine türemiş.
    bin kere söyledim ve yine söylemeye devam edeceğim. sapla samanı karıştırıyoruz. yoğurt yapımında elimizde en çok kullanılan 3 adet süt tedarik seçeneği var değil mi? evet.

    çocuğa anlatır gibi hepsini ayrı ayrı ele alalım o zaman :

    1- açık süt: kaynağını bilmiyorsanız (burada kastedilen size sütü getiren kişinin adı soyadı değil) sütü temin ettiği hayvanı ne şekilde beslediği, antibiyotik kullanımı, sütün içeriği çamaşır sodası, antibiyotik gibi zararlı kimyasallar ve karbonat, nişasta gibi yabancı maddeler nasıl elde ettiği vb. bunları nasıl bilebiliriz? bilemeyiz. her aşama için kontrol noktası oluşturulmalı. yoksa işimiz şansa kalmış durumda. temin ettiğimiz kişinin dürüst olması vb hiç önemli değil. sağım esnasında gözle görülemeyecek şekilde bir kıl bile sütün içerisine düşse bu süt her dakikada ikiye katlanarak patojen büyütür. çok namuslu ve dürüst brinin elinden çocuklarınızın vucuduna patojen sokarsınız. diğer yandan sütü aldık eve getirdik. bin kere söyledim. yine söylüyorum:

    ----büyük harflerle---

    açık sütler sizin kaynattığınız sıcaklık aralığı olan 95-100°c'de kaynatıldığında içindeki mikropların çoğu yok olurken yararlı vitamin de yok olur. açık sütün içinde bulunma riski olan kimyasallar ise kaynatılarak yok e-di-le-mez-ler. bu nedenle açıkta satılan sütlerde her zaman sağlık açısından bir risk bu-lu-nur.

    ----büyük harflerle---

    2- uht süt: marketlerde alelade bisküvi raflarında gördüğünüz süt türü. direkt güneş ışığına maruz kalmadığı sürece bozulmaz. bu sütü de yoğurt yapımında vb asla ama asla tavsiye etmiyoruz. zaten bundan yoğurt da olmaz. çünkü sütü uht haline getirebilmek için çok yüksek ısıda, çok yüksek bir basınç uyguluyorlar. bu basınç altında sütün içindeki tüm yararlı ve yararsız bakteriler ölüyor ve sütün içindeki protein ve enzimler de tahrip oluyor. bu yüzden de yoğun olarak sindirim sorunları yaşanıyor.

    3- pastorize günlük süt: tavsiye ettiğimiz süt çeşidi budur. pastörize sütler, kaynama derecesinin altında belli bir sıcaklıkta, sütün doğal niteliklerinde değişiklikler oluşturmadan, hastalık yapan etmenlerinden tamamen, diğer etmenlerden de çoğunlukla arınmış bir içme sütü çeşididir. soğukta muhafaza edilmek şartıyla dayanma süreleri beş gündür. güvenilir markadan günlük süt tercih ettiğinizde size ve çoluk çocuğunuz için en uygun tercih budur. bu sütten yapılan yoğgurtta mayanıza göre yüksek oranda besleyici öğünler içerir.

    size yıllarca marketlerde tüketmemiz için dayatılan taş gibi yoğurtlar gerçek yoğurt değildir. evvet annelerimizin yoğurtları taş gibiydi çünkü onlar sütü saatlerce kaynatıp suyunu uçurdular. o dönemin şartlarında en uygun yöntem oydu ama artık değil.

    yoğurdun sertliği ile besin değeri arasında hiçbir ilişki yok canım.

    lütfen bilip bilmeden insanları kafanıza göre açık süt kullanımına teşvik etmeyin. yakınınız akrabanız vb kimsenin umrunda değil.

    sütün elde edildiği çiftliği, hayvanların beslenmesini ve elde edilen yöntemle birlikte soğuk tedarik zincirini kendi gözlerinizle görmeden açık süt tercih edilmesi en hafif tabirle saflıktır.

    debe notu: "pastorize süt lobisi" vb mesajları geliyor. haha.. siz adam olmazsınız.

  • canli maymun beyni restorantlarda soyle yenilir:
    once belirteyim; bu is icin yavru maymunlar kullanilir. maymun yuruyen servantin altindaki bir kafeste kapalidir fakat servant giyotinlerin altindaki kafa skistirma mekanizmasi gibi ikiye ayrilir ve ortasindaki bir delige boynu sikistirilir.sadece kafasi disarda kalir. kafasi sikismis halde servise sunuldugu icin cilgina donmus olan maymunlar minik kafeste hep ayni hareketi yaparlar: panik halinde fir fir donerler. o yuzden donerek gelen bir maymun kafasiyla karsilasirsiniz. garson masadaki en genc bayana metalden bir cekic verir ve kafasini kirmasini soyler. zengin genc bayan once igrenir, sonra cekici alir ve hayvanin kafasina korkarak vurur. korkarak vurdugu icin hayvan olmez, ciyak ciyak bagirarak resmen insan gibi aglamaya baslar. kucuk hanim "iyyyk!" yapar ve cekici birakir. yavru maymunun kafasindan kan sizmaya baslamistir. duydugu korku inanilmazdir. bu sirada masadaki kalin enseli adamlar kizin haline guluyorlardir. kiz da guluyordur zaten. kalin enselilerden biri cekici alir ve maymunun kafasina iki kere hizlica vurur. hayvan kendini parcalarcasina cirpinir ve ölür. eglence sona ermistir. garson cekici alir ve tornavidaya benzer, fransiz servisinde bulunmayan bir aletle hayvanin kafasini acar. yumurta kadar bir beyin cikar yavru hayvandan. her tabaga minik birer lokma servis edilir. kucuk hanim igrenerek agzina atar. kalin enseli adamlar da kizarmis tost ekmegi ve biriki halka sogan ile hala canli olan beyni mideye indirirler. evet bunun olusunu bogazim dugumlenerek izledim. hatirladikca insanligimdan utanirim. o masada olsaydim o cekicle hepsini cerkez tavugu gibi yapardim.

  • menüde çorba varsa dibi geldiğinde evdeki gibi kaseyi kafaya dikme sakın. bırak kalsın amk ağlamaz arkandan.

  • evde yapmak için benim kişisel favori tarifim şu şekildedir.

    önce ayvalık tostu başına bir adet sosis tuzlu suda kısık ateşte haşlanır. daha sonra sucuklar hafif yamuk kesilerek dilimlenir. dilimlenen sucuklar tavada en kısık ateşte yağını bırakacak kadar çevrilir. sucuklar yağını saldıktan sonra ayrı bir yere alınır ve tavaya tereyağı eklenerek yağ miktarı takviye edilir, hafif kızartılmış odun ateşinde pişmiş köy ekmeklerinin iç kısımları bu takviye edilmiş yağa bandırılır. yağa bandırılan birinci ekmek dilimi yağlı kısmı üstte kalacak şekilde konulur üstüne kaşar peyniri eklenir. kaşarın üstüne önceden yağı bırakacak kadar çevrilen sucuklar eklenir ve bir kat mayonez ketçap eklenir. daha sonra suda haşlanan sosisler önce ortadan iki parçaya bölünür sonra şerit halinde kesilir ve sucukların üstüne eklenir. sosislerinde üstüne mayonez ketçap sıkılıp üstüne de kaşar eklenir. ikinci dilim ekmekte tavadaki yağa bandırılıp yağlı kısmı içeri bakacak şekilde tost kapatılır ve tost makinesine alınır. tost makinesinde yeteri kadar piştiğinde dışarıda kalan kısımlara tereyağı sürülür. tost piştikten sonra bıçakla yarılır ve kabukları alınmış ip ince kesilmiş iki dilim domates ve şerit şeklinde kesilmiş turşu eklenerek servis edilir.