hesabın var mı? giriş yap

  • her biri bir bilimdir. içerdikleri bilgilerle her biri kocaman bambaşka dünyalardır.

    senin yaşadığın ülkede bu meslek erbapları iş bulamıyorsa, sektör gelişmemişse, bu senin ülkenin dandikliğidir. bölümlerin değil.

    bilime saygı duyun biraz.

  • yıldırım topu, tarih boyunca hava durumu gözlemcilerinin kafasını karıştıran, günümüzde de araştırmacıların çözmeye çalıştığı bir yıldırım şeklidir. bu fenomen, genellikle gök gürültülü fırtınalar sırasında ortaya çıkan bir ışık topu şeklinde tanımlanır.

    yıldırım topunun büyüklüğü golf topu ile futbol topundan daha büyük olacak şekilde farklılık gösterebilir. ömrü ise birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar değişir. boyutu daha büyük ve daha sönük olan yıldırım topları daha uzun süre dayanır.

    hakkındaki gözlemler tarihte oldukça gerilere kadar gider. arjantin ve şili kültürünün efsaneleri içerisinde yer edinmiştir. en eski yazılı referansı ise 1195 yılına, ingiliz bir keşişe dayanır. keşiş, ateşten bir kürenin nehre düştüğünden bahseder. ikinci nikolay ise küçük bir çocukken st. petersburg'daki bir kilisede yıldırım topuna şahit olduğunu belirtmiştir.

    1960 yılında abd atom enerjisi komisyonu için yapılan araştırma, yıldırım topunun dünya nüfusunun %5'i tarafından görüldüğü sonucunu ortaya çıkarmıştır. bu oran, bir yıldırımı yakından gözlemleyebilen kişilerin oranı ile aynıdır.

    bilim insanları yıldırım topunun gerçek olduğunu düşünseler de nasıl oluştuğu halen cevaplanmamış bir sorudur. 204 yılında çinli bilim insanları, yıldırımları kaydetmeye çalışırken bir yıldırım topunun görüntülerini kaydettiler. okumaları, yıldırım toplarının silikon, demir ve kalsiyum atomlarından oluştuğunu gösterdi.

    gözlemleri, yıldırımın toprakla temas ettiğinde silikon nanoparçacıklarından oluşan bir buhar oluşturduğu teorisine ağırlık verilmesini sağladı. teoriye göre bu parçacıklar, nispeten düşük sıcaklıklarda ışık ve ısı üretmek için reaksiyona girer ve yıldırım topunu oluşturur. ancak bu teori duvarlardan ya da uçak kabinlerinden içeri giren yıldırım toplarını açıklamakta yetersizdir. fenomenin gizeminin çözülmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

    kaynak: 1, 2

  • bak cahil arkadasim, kimse bu ulkede bedava yasamiyor. her insanin annesi, babasi, akradasi vs.. esek gibi vergi oduyor.

    ondan dolayi sacmalamak otesinde birsey soylemiyorsun. okuyan insanlari devlet degil anne babalari okutuyor.

    kaldi ki kimse sen hakaret et diye senin agiz kokunu cekmek zorunda degil.

  • adamın ünvanları şu;
    * cumhurbaşkanı başdanışmanı,
    * gençlik ve spor bakan yardımcısı,
    * vakıfbank yönetim kurulu başkan yardımcısı

    ve bunları ortaokulu diplomasi ile başardı bir de güreşerek. komedi filmi icin böyle bir senaryo yazsak "absürt komedinin de bokunu çıkarmayın" derler.

    eğer inandığınız cennet/cehennem varsa çok fena yanacaksiniz benden demesi.

  • doksan dokuz sene önce bugün, büyük taarruz başlamış ve ingiliz yetkililerin: “türkler bu tahkimatı altı ayda geçebilirlerse kendileri ile iftihar edebilirler.” diyerek övdüğü yunan ordusu ve yunan hattı adeta bozguna uğrayarak ağır kayıplar vermiştir. taarruzun ikinci gününde olayın ciddiyetini idrak eden itilaf devletleri izmir’de bulunan konsolosları aracılığıyla atatürk’e bir telgraf çekerler ve atatürk ile görüşmek istediklerini beyan ederler.

    atatürk ise telgrafında, kendileri ile 9 eylül tarihinde kemalpaşa’da(eski adıyla nif) görüşebileceklerini söyler. konsoloslar atatürk’ün bu cevabını saçma bulurlar ve telgrafa cevap vermezler. daha sonra gazi tarihe geçen o emri verir: ordular ilk hedefiniz akdeniz’dir ileri. bu emirden sadece birkaç gün sonra atatürk ve ordular gerçekten de 9 eylül tarihinde kemalpaşa’da olurlar ve ortalıkta ne bir konsolos ne de bir yetkili vardır. atatürk bu durumu nutuk’ta şöyle kaleme almıştır: “söz verdiğim gün ben kemalpaşa’da bulundum. fakat görüşme isteyenler orada değildi. çünkü ordularımız, izmir rıhtımında, ilk verdiğim hedefe akdeniz’e ulaşmış bulunuyorlardı.”

  • bir tek bana mı oluyor bilmiyorum. ama balık yerken o öğünde sanki hiç kalori almadan doymuşum, günlük protein ihtiyacımın hepsini almışım, 1 aylık omega 3 ihtiyacımı gidermişim gibi hissediyorum.

    böyle sanki dünyanın en bilinçli ve sağlıklı beslenen insanı gibi beslenme üzerine sohbetler etmek, bir guru gibi tavsiyeler vermek istiyorum.

    aslında öyle çok aradığım bir tat değil, ayda 1-2 belki anca yerim ama gazetelerde okuduğum sağlıklı beslenelim, balık yiyelim tavsiyeleri artık bilinçaltımda nasıl yer ettiyse, çok mutlu oluyorum lan ben balık yerken!

    geldiniz, buraya kadar okudunuz, bari boş gitmeyin notu: her hafta balık yiyenlerde kalp krizi riskinin %50 azaldığını biliyor muydunuz?