hesabın var mı? giriş yap

  • kaydırmak:
    • virajlarda otomobilin 4 tekerleğinin de yola tutunması gerekir. bu ancak doğru viraj çizgisi ile sağlanabilir.
    • önden çekişli otomobiller kafadan kaymaya, arkadan itişli otomobiller arkadan kaymaya, 4 tekerden çekişli otomobiller 4 ekerlekten kaymaya eğilimlidir.
    • kaygan zeminlerde fren, gaz ve direksiyon hareketleri daha erken başlatılmalı, daha yavaş ve hafif olmalıdır.
    • amator bir ralli pilotu ilk yarışlarında hızlı gitmekten çok, hatasız ve finişe varacak tempoda gitmelidir.
    lastiklerin çeşitleri, hamurları ve hava basınçları:
    • lastikler, otomobil ile yer arasında teması sağlayan en önemli ekipmandır.
    • yarış sonuçlarını etkileyen faktörlerin başında yanlış lastik seçimi ve lastik patlamasından kaynaklanan sonuçlar bulunur
    • lastikler temel olarak asfalt, toprak, kar ve pist olmak üzere 4 kategoridedir. her birinin knddi içinde desen ve sertlik(hamur) özellikleri vardır.
    • yarıştığımız etaba göre gereğinden yumuşak hamurlu lastik kullanılırsa, etabın sonuna gelene kadar lastiklerimiz bitebilir ya da patlayabilir. gereğinden sert hamurlu lastik kullanırsak, lastiğimiz ideal çalışma ısısına erişemeyeceğinden tutunma kötü olacaktır.
    • lastikler en ideal ututnmalarını ideal hava basıncı ve ideal çalışma sıcaklıklarına ulaştıklarında gösterirler.
    ***

  • mesele 1 milyon bisikletin dağıtılması değil, bu bisiklete binecekler için yollar yapılması, etrafından geçecekler için farkındalık yaratılmasıdır. sağlık bakanlığı bu konu ile ilgili olarak güzel bir iş yapmaya çalışıyor ama bu süreci başlatmadan daha çok yol alınması gerekiyor.

    40 ülkeyi gezip, türkiye'ye geldiğinde trafik kazası sonucu ölen fransız bisikletçinin haberi daha tazeliğini koruyor. hazır sağlık bakanlığı da bu konuda bir adım atıyorken bu tip durumların tekrar yaşanmaması için radikal kararlar da almak gerekiyor.

    fransız bisikletçi hayatını kaybetti

  • bugün kaybettiğimiz büyük besteci.

    ennio morricone, öyle bir kişiydi ki örnek veriyorum bugün haberlerde ismini görüp kim olduğunu bilmeyen birisi bile onun bestelerinden birini mırıldanabilir.

    1928 yılının kasım ayında roma'da dünya'ya gözlerini açan ennio morricone, henüz 6 yaşında iken ilk bestesini yaptı. 14 yaşındayken roma'daki the accademia nazionale di santa cecilia'ya kabul edildi. toplamda 500'den fazla film ve dizi bestesi bulunan morricone, 20. yüzyılın en büyük bestecilerinden birisi belki de birincisi olarak kabul edilir.

    sergio leone ile yaptığı çalışmalarla dünya çapında şöhrete kavuşan morricone, 6 kez oscar'a aday gösterildi 1979, 1987, 1988, 1992, 2001 ve 2016. the hateful eight (2016) filmi ile oscar'ı da kazandı. morricone yaşlandıkça, daha da zirveye yaklaştı ve daha çok başarı yakaladı.

    spaghetti western müziklerini kendisine has dokunuşları ile bir marka haline getiren ennio morricone, 6 temmuz 2020 tarihinde hayata gözlerini yumdu. geriye efsaneleşen bestelerini bırakarak.

  • başlığın şükela entry'lerine bakayım dedim; kullananda akıl yokmuş, onlar zaten ölsünmüş, ne de olsa doğal seçilimmiş... siz ne zalim, ne taş kalpli insanlarmışsınız ya. birileri yazmış diğerleri de bu görüşlere alkış tutmuş. "ölsün" diye atıp tuttuğunuz insan lan. sizin gibi nefes alıyor, seviyor, sokakta falan yanınızdan geçiyor.

    daha geçende içen 3 kişiye rastladım. anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinden gelmişler. konfeksiyon atölyesinde çalışıyorlarmış. aldıkları para kuş kadar, tahsil yok, yol gösteren yok, mahalle boktan, hayat boktan, hayaller yıkık, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. tutunacak bir dal, bir çıkış yolu aramışlar ama bulamamışlar. sarıldıkları malzeme bu olmuş. "canını seven bonzai kullanmaz" falan diyorsunuz ya... o adamların öyle sevilecek bir hayatı yok zaten.

    sözlükte türlü türlü antidepresanın altına "hayatımın en kötü döneminde karşıma çıkan müthiş ilaç."diye yazmayı biliyorsunuz... o insanların tüm ömrü sizin "hayatımın en kötü dönemi" diye tanımladığınız şekilde geçiyor, belki de daha kötü şekilde... fakat onların karşısına "çıkıveren" antidepresanlar yok çünkü imkan yok, az buçuk imkanı olana ise yol gösteren yok. onların antidepresanı bonzai olmuş.

    sözlükte bonzai güzellemesi yapanlara bakmayın. bu malzemeyi bilerek ve tercih ederek kullanan insan sayısı çok çok az. buzdağının görünmeyen kısmını, yaşadığı berbat hayattan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak isteyen ama cebinde sadece beş lirası olanlar oluşturuyor. çok bir şey istemiyorum; biraz empati kurun, bu insanları ve onları bu hale getiren sistemi de biraz sorgulayın. neyse saat geç oldu, yatayım. siz de uyumadan önce vicdanınızı üzerinize örtün, yoksa kalbiniz soğuyup taş kesiliyor.

  • sektörün içinden biri olarak söyleyebilirim ki reklam tamamen başarısız, mesaj yeterince kuvvetli değil ve görsel olarak tatmin etmiyor. sektör dediysem reklam değil lan, 31 sektöründeyim ben.

  • özellikle pandemi başladığından beri dikkatimi çeken ve kullanımı giderek artan hadise.

    telefonu veya bilgisayarı açıyorum, yemek söyleyeceğim. fiyatlara bakıyorum, şu neymiş 24.99 yazıyor, açıyorum bir bakıyorum fiyatın yanında "kişi başı" yazıyor. ulan bu ne?

    meğer menünün yanında "2 kişilik" yazıyormuş. verdiğin bir tane sıradan, bir tane de dandik hamburger. birkaç patates, taş çatlasın 1 litre kola.

    ilk çıkan ikili menüler nedense kişi başı fiyatla çıkmıyordu? ya sen kimsin benim alacağım menüye kişi başı fiyat yazıyorsun. (bkz: sen kimsin ya)

    bunu denetleyecek bir kurum yok mu ? bunun yasak olması lazım değil mi yani?

    6lı tabak çanak setine de 300 lira yerine kişi başı 50 yazsınlar. ne bileyim araba firmaları da arabalar 5 koltuklu olduğu için 500.000 liraysa kişi başı 100.000 diye satsın. böyle bir şey olabilir mi ya?

    bu hadsizliğe biri dur demeli. kimse benim yiyeceğim menüyü ikiye bölemez.

  • patlama noktasından 10 km öteden bazı camların kırıldığı şeklinde ifadeler var. bu demek oluyor ki bu mesafede şok dalgası en az 0,7 - 1 kpa civarında basınç oluşturmuş, bu da en az 100 - 200 ton civarında tnt eşdeğerinde patlayıcı demektir. patlayıcının türüne göre bu miktar azalır ya da artabilir. ayrıca videolarda sakarya'daki patlayan fabrikadan artık aşina olduğumuz havai fişeklere benzeyen ışıldamalar görülse bile, asıl patlama sonrası görünen turuncu - kırmızı yoğun duman, patlayan kimyasalın yapısında azot oksitli bileşiklerin (nox) varlığını gösterir. böyle bir duman daha ziyade doğrudan maden vb. işletmelerde kullanılan patlayıcılara veya savaş mühimmatına işaret eder.

    yani patlamanın boyutuna ve işaretlerine bakacak olursak, patlayıcı veya mühimmat deposu patlamış diyebiliriz.

  • doğru kelamdır. zira iyi ahlakını alabilseydik;

    *hızlı tren kazasından sonra birilerinin istifa etmesi gerekirdi,
    *seçmene "lan", "ananı da al git" diyenlerin özür dilemesi gerekirdi,
    *sırf bakanın oğlunun ithal ettiği ürünlere vergi indirimi geldiğinde medya çarşaf çarşaf yazar, bakan da istifa ederdi,
    *başbakan'ın oğlu "gemicik" alamazdı,
    *başbakanın damadının genel müdür olduğu şirket devlet ihalesine girmeye cesaret edemezdi
    (8 yıl sonra edit: bu damat enerji bakanı oldu*)
    (12 yıl sonra edit: maalesef damat şu an hazine ve maliye bakanı(!). tünelin ucu bombok bir yere çıktı. inşallah başka editlerde görüşmeyiz. )
    (13 yıl sonra eyvah eyvah editi: adam instagramdan istifa edip ortadan kayboldu. çok ilginç şeyler oluyor. )
    .
    .
    .
    bakıyorum da oldukça ahlaklı(!)ymışız.
    (bkz: şükür yarabbi)