hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle söyleyeyim peta üyesi değilim. arkadaşlar benim zenci arkadaşım da var, alevi arkadaşım da var, afedersiniz fenerbahçeli arkadaşım da var; kimseyle bir sorunum yok.

    ancak 18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçında wesley sneijder adlı şahsiyetin halihazırda peta'nın türü tükenmekte olan cinsler listesinin tepelerinde olan sakallı ayıya milyonların gözü önünde yaptıklarına sessiz kalamayacağım.

    saat 20.00 gibi galatasaray lisesi önünde başlayacak protesto yürüyüşü nevizade'de sonlanacaktır. herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.

  • 80 tl'lik aylık ücreti bu ekonomide 50 tl'ye indiren adama karşı yaptıkları protesto. belediye akp'deyken yapabilirler miydi peki?

    ülkede sol en az sağ kadar kanser.

  • son zamanlarda kafamı kurcalayan bu deneyi anladığım kadarı ile kısaca özetlemeye çalışacağım. öncelikle bu deney aslında meşhur çift yarık girişim deneyinin biraz daha geliştirilmiş bir versiyonu. şöyle ki: bu deneyde çift yarığın hemen arkasına bir prizma konuyor ve yarıktan geçen fotonlar %50 enerjili iki foton olarak farklı yollara saptırılıyor. bunlardan ilk yolda bir ekran bulunuyor ve ekran üzerinde klasik dalga girişim deseni oluşuyor (veya oluşmuyor). diğer yolda ise bir dizi dedektör var. fakat bu dedektörler ilk demetin ekrana uzaklığından daha uzağa konmuş durumda. yani ilk demet ekrana ulaştıktan sonra aynı anda prizmada oluşturulan demet dedektörlere sonradan varıyor. bu dedektörler birkaç adet. ilk dedektör seti fotonun hangi yarıktan geçtiğini ölçebiliyor. ve bu dedektör çalıştırıldığı zaman ekrandaki girişim deseni bozuluyor. fakat bu dedektörden daha uzağa konan ve yarı yansıtıcı aynalarla ve ek dedektör seti ile ilk dedektör setindeki bilgi bozulduğu taktirde ekrandaki girişim deneyi tekrar meydana geliyor.

    burada inanılmaz görünen üç olay var. bunlardan birincisi prizma tarafından ikiye ayrılan ışık demetindeki fotonların birbiri ile arada mesafe olsa bile bir şekilde bilgi/enformasyon alış verişi yapması ve etkileşime girmesi, ikincisi ise ekrandan uzağa konan dedektörlerin çalıştığı ve foton yolunun tespit edildiği bilgisinin bir şekilde zamanda geriye doğru taşınarak fotonun farklı yolda ve önceden yaptığı girişim desenini bozması, üçüncüsü ise zaten gözlemci veya dedektörün ölçüme başladığında girişim deseninin bozulması.

    al sana büyü gibi bir deney ama yüzde yüz çalışıyor ve matematiksel olarak ispatlanmış bir olay.

    tabii bu spekülasyon ama bu deney madde veya fotonlar arasında bilinçli ölçümün veya bir şekilde bilincin etkileşime neden olduğunu gösteriyor olabilir. bu sayede insan veya herhangi bir canlının bilinci veya kararları pek de bilinmeyen atom altı etkileşimlere neden olarak açıklanamayan bazı doğa üzeri zannedilen olaylara açıklama getirebilir.

    olayı açıklayan oldukça güzel bir you tube videosu ve kanalı için:

    https://www.youtube.com/watch?v=8orln_kwags

  • 9999 in 1 daha da abartıp 99.999.999 in 1 şeklinde piyasaya sürülürdü. kasetin üstünde yapıştırmaları vardı. ben daha çok oradaki resimlere ve arkasındaki listeye göz gezdirirdim. "aha soccer var oo uçak of haypır olympics olimpiyat da var süper goal3" gibisinden gaza gelip almıştım bir tanesini.. meğerse resimler, listeler falan hep yalanmış. 3 boyutlu resim koyarlardı daha çekici olsun diye. ilk sayfadaki 99luk listede mario bros'un farklı sürümü vardı. bazısı bölüm olarak 8-1'den bazısı 3-1'den başlıyordu. hatta oyunun başlangıcına kardeşi lugi'den başlayan bölümleri de sokarak "lan harbiden farklı oyunlar varmış hee" diye düşünmemize yol açıyorlardı. şerefsizler.. güzeldi lan yine de. tek oyunluk atari kaseti alıp kerizlenmektense böyle kerizlenip satan adama çocukça küfretmek hoştu. "bi daa o adamdan almıcam ya, gördün di mi bak resme nerde lan bu uçak hani, bombaya bak ne güzel bizde bok gibi çıkiioo.. senin tsubasayı getirsene be, çok güzel o sırayla oynarız, hadi be"

  • peşin not: kyk kredisi kullandım. bayaa da bir borcum var.

    son derece doğru bir duruştur. yukarıda belirtildiği gibi "bencilliğin dik alası" falan da değildir. kurallar ülkesinde yaşamak istemektir. kallavi bir inşaat kalantorunun usülsüzce ihale almasına tepki göstermekten farkı yoktur. kuralsızlığın büyüğü küçüğü olmaz. kuralsızlık kuralsızlıktır.

    okulu bittikten sonra o borçları ödeyemeyeceğini düşündüğü için o krediyi çekmeyen tonla tanıdığım var. neden? çünkü bu insanlar kuralların varlığına inandılar. sen şimdi yüzde kaç faizden ne zaman ne miktarda ödeyeceğini bildiğin bir borcu kamu bankasından alıp sonra da onu ödemek istemiyorsan senin akp'nin vergi borçlarını sildiği beşli çeteden ne farkın kalır? ha doğru onlarınki milyar dolar, seninki hepi topu 20-30 bin liracık değil mi? seninkinden nolur ki değil mi?

    kuralsızlık kuralsızlıktır arkadaşlar. benim türkiye cumhuriyeti vergi mükellefi olarak kimsenin borcunu ödemeye niyetim yok. beşli çeteninkini de ödemek istemem, başka bir öğrencinin borcunu da ödemek istemem. kendi borcumu paşa paşa öderim, o sıkıntı değil.

    bunları söyleyince "gidin önce akp'nin ihale dağıttığı hırsızlara tepki gösterin" falan diyorlar. e kardeşim ben ona da karşıyım buna da karşıyım. asıl sen iki yüzlüsün. ona tepki gösteriyorsun ama kendi mini çıkarların için o kuralların esnetilmesini istiyorsun. e ne farkın kaldı akp'den.

    18 yaşından büyüksün ve bireysin. bir karar alıyor ve borç alıyorsun. o kararının ve borcunun arkasında ol. hayatta önem verdiğin değerlerin olsun, bir duruşun olsun, iki yüzlü olma.

    vergi borcu olan vergi affı ister, kaçak bina diken imar affı ister, yurt dışına para kaçıran varlık affı ister, öğrencisi kredi affı ister, ihalecisi geçiş garantisi ister, beşli çetesi borç silinmesini ister.
    iste babam iste. niye? çünkü kuralsızlıklar ülkesi. milyar doları olan da kural istemiyor, cebinde son 50 lirası olan da. kimsenin değerleri, idealleri, inandığı ve arkasında durduğu bir duruşu yok da o yüzden. kim kime ne tutturursa.

  • okuyunca nasıl bir yokluk içinde okuduğuma şaşırtan yazıdır.
    biz de kızlı erkekli oturduk ama hiç bir kız gelip kucağıma oturmadı. demek sorun sadece bizim lisedeydi.
    karşılıklı münazaralar yaptık, fikirlerini dinledik, fikirlerimizi çarpıştırdık. beraber ders çalıştık, ders dinledik, ders astık.
    okuldan kaçıp dönercide 1.5 porsiyon döner yedik, sinemaya gittik güldük muhabbet ettik.
    bazen karşılıklı futbol oynadık, kavga ettik, beraber sevdik, sevdiğimizi müzikleri bir kulaklıkla dinledik.
    bak bu kitap çok güzel diyerek birbirimize kitaplarımızı paylaştık, bazen de gençliğin verdiği heyecanla ağzımızdan tükürükler saçarak kavga ettik fikir ayrılıklarımız yüzünden.
    birbirimizi güzel/yakışıklı bulduk, aşık olduk.
    kadın ya da erkek hepsinin birer adı vardı hepsi birer bireydi başta.
    fikirleri, hayalleri, hedefleri olan kızlar tıpkı erkekler gibi. evet hiç biri kucağıma oturmadı ne yazık ki.

  • bir gıdım empati duygusu olanın yapmayacağı bir eylemdir. seviyorsan, seviyorsa ilişkisini bitirsin, kimsenin söz verdiği birisini aldatmaya hakkı olamaz. bir kumru, bir saksağan kadar olamayacaksanız insanız demeyin...