hesabın var mı? giriş yap

  • "arda turan denen bu herif hastaneye silahla girip ateş ettiği gün hukuk işleseydi; sağlık bakanlığı bu olaydan ders alıp x-ray cihazı kullanmaya başlasaydı.....

    konya şehir hastanesinde kardiyoloji uzmanı doktor ekrem karakaya bir ruh hastası tarafından silahla vurulup şehit edilmeyecekti..."

    bu da tarihe bu şekilde not düşülsün.

  • başlık: bu marmaray antepten geçiyormu beyler

    1. öğrenci ne kadar, bilen söylesin.

    2. salak herif marmaray sadece istanbul arasında ulaşımı sağlıyor mal ne cahil adamlarsınız sizinle aynı havayı soluduguma utanıyorum aq

    3. @2 binali

    4. @2 kadir topbaş

    5. @2 japon mühendis

    6. @2 marmarayda tren

    7. @2 fay hattı

    @2 treni süren abdullah

  • babası o güne ait 112 komuta merkeziyle ambulans şoförünün konuşmasını bulmuş, kendi imkanıyla devletin yapması gerekeni bir baba olarak yapıyor. bu babaya karşı ben vicdanen borçlu hissediyorum. elimizden gelen tek şey, ki şu an mahkemelerden de değerli aslında, sosyal medya aracılığıyla kamuoyu oluşturmak. lütfen görmezden gelmeyelim, unutmayalım, bu baba için bu küçücük kız için bunu yapalım, gündemden düşmesin bu olay. babasının tweeti

  • sanat, oluştuğu evren bakımından sınır tanımayan; amaç boyutunda değerlendirilirken bir kalıba sokulamayan; ifade edildiği dünya bakımından maddeye bağımlı olan bir varoluş anlatımı. sanatın ortaya çıktığı evren insanın düşüncelerini, duygularını, gözlemlerini, algılarını içeren bir evren. böyle bir evrenin içinde sınırlar çizmek pek de mümkün olmamakla birlikte, bu evrene açılan ve onu besleyen kapıların, sadece içinde bulunduğumuz maddi dünyadan ibaret olduğunu ileri sürmek fazla cüretkâr bir tavır olurdu. aralarında öylesine belirli bir sınır olmamasına rağmen, birbirinden insan faktörüyle ayrılan iç ve dış dünyaların, bir bütün olarak birbirleriyle etkileşiminden doğan sanat, bu iki dünyanın sadece birinden doğmuş olamaz. bir sanatçı, sadece iç dünyasına yönelirken diğeri dış dünyaya odaklanır, fakat ikisinde de diğer dünyanın etkileri görülür. sadece iç dünyaya yönelmeye çalışan bir sanatçı, reel dünyada yaşadığı olayların etkisini de yansıtır. diğer yandan dış dünyayı betimlemek isteyen bir sanatçının çalışmasında da, yaratı sürecindeki ruh hâlinin etkileri gözlenir. insan kendi başına bir evren. bu evrenin sınırlarını çizebilmek nasıl mümkün değilse, sanatın sınırlarını çizip de onun doğduğu evreni bilinen boyutlara mahkûm etmek de o denli olanaksızdır.

    görsel sanatlar, plastik sanatlar, sessel sanatlar*, ritmik sanatlar, karma sanatlar gibi kategoriler altında, amaçsal anlamda birçok türü katışıksız kalıplara sokmak da mümkün değil. sanatçının amacı eğlendirmek olabilir, düşündürmek olabilir, gerçekliği kendince ifade etmek olabilir, sadece kendini ifade etmek olabilir; bunun ötesinde sanatçı kendi amacının farkında da olmayabilir. bir şair, ortaya koyduğu dizeleri neden yazdığını bilemeyebilir; bir ressam, fırçasını tuvalde dans ettirirken ne yaptığını bilemeyebilir. yani salvador dali'ye kendi resimlerini sorsalar, ne anlatmak istediğini kendisi de bilemeyebilir. bunları bilmemekle beraber, sadece dehayı ortaya koymak için sanatını icra etmiş olabilir (belki de deha, sanatçı aracılığıyla kendisini ifade etmiştir).

    son olarak sanat, madde aracılığıyla ifade edilmesi yönüyle maddeye bağımlıdır. sanat eseri, evreninde doğup kendine bir amaç bulduktan sonra maddesel dünyada da ifade edilmeye yönelik, doğal bir eğilim içerir [belki de bu, sanatın kendisine ait bir varoluş sıkıntısıdır]. çaresi yoktur, bir şekilde reel dünyanın içinde bulunan maddelere tutunup başka insanlara, yani başka evrenlere uzanır. resim için boyaya, tuvale, palete ihtiyaç vardır. tiyatro için sahneye ve dekora; sinema için çeşitli set ekipmanlarına ihtiyaç vardır. insan şiiri ya da şarkıyı bir yere yazmasa bile, bunları duyurmak için dile, kelimelere ve ses tellerine ihtiyaç vardır. yani sanat ifade edilmek istendiğinde mecburen maddeye tutunur ve ona bağımlıdır.

  • ege (5) çay bahçesinde sandalyesinde otururken bir yandan da bacaklarının arasını tutmaktadır...

    romica: oğlum çişin mi geldi?
    ege: hayır, çişim gelse sağa sola sallanırım böyle.
    romica: eee, neden pipini tutuyorsun o zaman?
    ege: aşağıya bastırmaya çalışıyorum beni dinlemiyor!
    babası: çadır mı kurdu pipin oğlum?
    ege: saçmalama, burası orman mı, senin kulağın kamp yapıyor mu?

  • sanat üretimi ile insan üretimi arasındaki ilişkiyi araştıran italyan sanatçı, 1961'de, 90 teneke kutudan oluşan ve her bir kutunun içini 30 gram kendi dışkısıyla* doldurduğu bir dizi çalışmasıyla tanınır. görsel

    bir konserve fabrikası sahibi olan babasının, işlerin yolunda gitmediği bir dönemde "ne boktan iş" demesinden ilham aldığını belirten sanatçının bu çalışması, 2007 yılında sotheby's müzayede evi'nde yapılan açık arttırmada sadece 1 teneke 124.000 euro'ya, 2016'da milano'daki bir sanat müzayedesinde ise 270.000 euro'ya alıcı bulmuştur.