ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
wi-fi kelimesini vayfay diye okuyan tip
31 ağustos 2014 icloud hack saldırısı
-
tübitak görüntülerin montaj olduğu yönünde rapor vermiştir.
ayasofya
-
6. yüzyılda inşaa edildiği vakit en büyük kilise olan yapı. kubbesi o kadar geniştir ki, birkaç kere çökmüştür. ayasofya’nın kendisi ise 3 kere inşa edilmiştir. antik dönemden kalan en iyi kalan büyük yapılardan biridir( inşaası 537 yılında bitmiştir).
1453’te camiye dönüştürüldüğünde, kuşkusuzki tarihin en güzel camilerinden biri olmuştur. zaten bunu osmanlı mimarisindeki etkisinden de anlayabilirsiniz. klasik osmanlı mimarisinin temelinde ayasofya vardır: küçük kubbelerin büyük devasa bir kubbeyi desteklediği camiler.
camiye dönüştürüldüğünde içindeki mozaiklere dokunulmamıştır bile. mozaiklerin üstü 18.inci yüzyıldan sonra kapatılmıştır.
ayasofya herhangi bir dine ait olmak için fazla güzel bir yapı. istanbul, “city of world’s desire” olarak bilinir. ayasofya da istanbul’un kalbidir. ayasofya’nın müzeye çevrilmesi olabilecek en doğru karardı. böylece sembolik gücü bu kadar yüksek olan bir yapı sadece müslümanların veya ortodoksların mirası değil bütün insanlığın mirası haline geldi.
ama ben bunları neden anlatıyorum ki ? tarihin, sanatın bir değeri mi kaldı ki ? ahh...
evlilik düşünürken ayrılmak
-
evlenip boşanmaktan daha iyi,
evlenip, çocuk yapıp boşanmaktan çok çok daha iyidir.
çocuğum dahi sendromu
-
http://www.milliyet.com.tr/…idecide-gundem-1894263/
kız "kalem-çilek-elma-muz sıralamasında hangisi farklıdır?" sorusuna "çilek" demiş dahi ilan etmişler. ben aynı cevabı verseydim gerizekalı ilan edilirdim amk.
guns germs and steel
-
okudugum kurgu olmayan kitaplar arasinda en sevdigim ikinci kitap. birincisi (bkz: thinking fast and slow)
jared diamond da ayni daniel kahneman gibi bilimsel calismalarin sonucunu kendi kisisel hayat tecrubelerinden anektodlarla susledigi icin iki kitap da su gibi akiyor.
su gunlerde sozlukte cok tartisilan bu kitaba kendim anladigim kadariyla asagidaki gibi neseli bir ozet gecmek istedim ki henuz okumayanlarin da az biraz fikri olsun.
kitabin ana fikri nufus yogunlugunun daha yuksek oldugu bolgelerde gelismislik uc koldan ilerleyerek artar. nufus yogunlugu ise yiyecek uretiminin artmasiyla artar. yiyecek uretiminin artisi kilogram cinsinden degil kalori cinsinden olculur dolayisiyla bir bolgenin verimli olmasi icin o bolgenin kosullarinin bir protein-karbonhidrat ciftinin uretimine elverisli olmasi gerekmektedir tarihsel olarak one gecmek icinse bu gida ciftinin ilgili bolgede vahsi olarak mevcut bulunmasi ve evcillestirme icin gereken sartlari saglamasi gerekir. ortadogu'da mercimek-bugday, uzakdogu'da pirinc-domuz, amerika'da misir-fasulye ciftleri gibi...
kitaptan direkt alinti yapmak gerekirse "birkaç yüz kişilik bir toplumun
tam bir yalıtılmışlık içinde sonsuza kadar yaşamasına olanak yoktu. dört bin
kişilik bir halk 10.000 yıl ayakta kalabilirdi ama önemli kültürel kayıplara uğrar,
icatlar konusunda hayli başarısız olur, maddi kültürü eşi görülmemiş derecede
basit kalırdı." yani isolation is not good for me, hem bir toplum kendi icinde ne kadar dipdibeyse hem de diger insan topluluklariyla ne kadar cok gorusuyorsa o kadar gelisiyor.
peki simdi bir de kitabin ismine ilham olmus gelismenin uc kaynagina deginelim kisaca:
1) guns; tufek kulaga hos gelen, estetik bir ceviri itiraz edemem kitabin turkce ismine ama silahlar deyince aslinda dipdibe ve kalabalik bir toplumu duzenlemek icin ihtiyac duyulan tehditlerden bahsediyor jared diamond. evet biraz zorlama ama buna yasalar da dahil. kalabalik ve dibdibe bir toplum duzen saglamak icin silah gelistirmek zorunda kalir ve bu silahlari fetih yapmakta ve olasi tehditleri bertaraf etmekte kullanir. boylece daha cok kaynaga ulasip daha uzun sure yasayarak daha gelismis olur.
yine kitaptan direkt bir alinti yaparak tufege olan ihtiyacin kaynagini anlayalim:
"akraba olmayan yabancılar arasındaki çatışma sorunudur.
toplumu oluşturan insanların sayısı arttıkça bu sorun astronomik şekilde büyür.
yirmi kişilik bir oba içindeki ilişkiler 190 ikili ilişki içerir (20 kişi çarpı 19 bölü
2) ama 2000 kişilik bir obada bu sayı 1.999.000 e yükselir. her bir ikili kanlı bir
tartışmada patlamaya hazır saatli bir bomba demektir. oba ve kabile
toplumlarında her öldürme olayı genellikle bir intikam girişimine yol açar,
böylece toplumun huzurunu kaçıran sonu gelmez bir cinayet ve karşı cinayet
döngüsünü başlatır.
herkesin herkesle akraba olduğu bir oba toplumunda kavga eden her iki
tarafın akrabaları da aynı anda aracılık etmek için işe karışır. pek çok kişinin
hâlâ birbiriyle akraba olduğu ve herkesin en azından birbirini adıyla tanıdığı
kabile toplumlarında ortak akrabalar ve dostlar kavgada arabuluculuk eder. ama
herkesin herkesi tanımasına olanak veren "birkaç yüz" eşiği bir kez aşıldıktan
sonra sayısı artan ikililer birbiriyle ilişkisi olmayan yabancılardan oluşur.
yabancılar kavga ettiği zaman orada bulunan insanlardan pek azı kavgayı
durdurmakta özel çıkarı olan, her iki tarafın da dostu ya da akrabası olacaktır.
bunun yerine seyredenlerin çoğu kavga edenlerden birinin dostu ya da akrabası
olacak, onun tarafını tutacak, iki kişilik bir kavgayı genel bir arbedeye
dönüştürecektir. bu yüzden de anlaşmazlıkların çözümünü üyelerine bırakan
büyük hacimli bir toplumun patlayıp havaya uçması kaçınılmazdır. binlerce
insandan oluşan toplumların, ancak gücü tek elde toplamak ve anlaşmazlıkları
çözmek için merkezi otorite geliştirirlerse ayakta kalabileceklerini bu olgu bile
tek başına açıklayabilir.
2) germs, mikrop. evet mikrop kalabalik tarim toplumlarini hem kirip gecerken hem de geri kalanlari kendine bagisik hale getirir. sizin toplumunuzun bagisik olup yabancilarin bagisik olmadigi ne kadar cok mikrobunuz varsa fethedilemeye karsi o kadar direncli olursunuz ve daha uzun yillar medeniyetinizi surdurursunuz. medeniyetiniz ne kadar uzun surerse gelismisliginiz de o kadar artar. avci-toplayici kucuk toplumlarin karmasik mikroplar uretmesi mumkun degildir cunku az sayida konaktan sonuncusu da oldugunde mikrobun hayatta kalip evrimsel olarak karmasiklasmasi da mumkun olmaz.
3) steel, celik. gelismis aletleri temsil eden altbaslik. aslinda bu cogumuzun asina oldugu bir altbaslik. tarimsal uretim arttikca toplum icinde herkesin uretime katilmasi gerekmez toplum uretime katilmayan yoneticileri, ruhban sinifini sanatcilari, mucitleri ve bilim adamlarini da besleyebilir. bosa cikanlar da din, yazi, makine ve takvimi hayal edebilecek bos zamana sahip olur ve gelismislik artar.
iste boyle sevgili sozlukcu, ozet dedin iki saattir okuyoruz diyeceksin ama mevzuyu bundan daha kisa anlatmak da pek mumkun degildi. simdi en azindan konu hakkinda bir fikrin var.
trende birasını içip sigarasını tüttürmüş nesil
-
komik bir anımı hatırlatan olay.
bir yaz vakti tren ile seyahat ederken vagon arasında bira sigara haylazlık yapıyorduk. bir tinerci de gelip muhabbetimize katıldı. gır gır şamata derken bizim bi arkadaş açık kapıdan aşağıya doğru sarktı.
tinerci: ''olm böyle gündüz vakti kafanız güzel salak salak hareketler yapıyorsunuz, allah muhafaza aşağı düşsen, ya da ne biliyim hızlı giderken kafanı şu tabelalardan birine vursan geberip gitsen hiç biriniz ailenize biz trende içip salak salak işler yapıyorduk demeyeceksiniz, sonra tinerci trenden aşağı adam attı diye gene biz haber olacağız..''
ankara soğuğu
-
ofis arkadaşım günlerdir bu sene ayva çok. kış çok soğuk olacak deyip deyip durdu. ne diyo be bu, ne ayvası, ayva çok olursa ne olacak, saçmalıyor kafası gitti yine, ayvayla ne alakası var lan diyordum.
varmış.
soğuk bile değil dışarı, kuru ayaz. yün çoraplarıma, botlarıma, montuma kavuştum bu sabah. öyle bi' soğuk ki ofise nasıl geldim bilmiyorum. ofisten eve de nasıl dönücem onu da bilmiyorum. o kadar soğuk. allahım saatlerce ankara' nın ne kadar soğuk olduğundan bahsedebilirim.
çok erken bu soğuklar için, daha ekim ayındayız! neyse ayvalara dikkat edin siz yine de.