ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
olan biten
-
canan karatay, yarın 10.00'da siz ekşi sözlük yazarlarının sorularını yanıtlayacak. gözünüz sol frame'de olsun.
biz o kadar fakirdik ki
-
biz o kadar fakirdikti mahallemizde gokkusagı bile siyah beyaz cıkardı
instagram kullanmayan kız
-
belki küçüklükten beri herşeyini herkese göstermek hevesinde değildir, gittiği her yerin ve yaptığı herşeyin de aslında çok kimsenin umrunda olmadığını biliyordur.
fatsa sahilinde oturan genç çifti kovan esnaf
-
ahlak zabıtalığına koşa koşa giden bir çomar. o bankta birisi can veriyor olsa böyle şevkle koşmaz bu herif.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
hollanda seçim sonuçlarına bakıyorum % 65 akp.
adam orda esrarını tüttürüyor, kokainini çekiyor bana da akp'yi laik görüyor amk keşi.
hastası olunan sözler
-
"her ailede aileyi mahveden, iflas ettiren, kavga çıkaran, haksızlık yapan, ortalığı birbirine katan, huzur vermeyen, hak ettiğinden fazla malı üstüne alan en az bir amca veya bir dayı vardır. bizde yok diyosanız bu kişi babanızdır!"
iphone'dan nefret etme sebepleri
-
(bkz: planned obsolescence)
yani apple'ın taş gibi telefonları herhangi ciddi bir yenilik sunmadığı halde update bahanesiyle yavaşlatıp çöpe çevirmesi, sadece yeni telefon satma motivasyonuyla hareket etmesı, yaptığı her yenilik görünümlü olayın ticari güdümlü safsata olması, eskitmenin yenilik algısı yaratacağını sanmaları
bunun haricinde google ile ezeli rakip modunda takılma aptallığı, bu çağda open source değil de apple sistemi içinde kalma takıntısı, itunes vb mac-ipad-iphone-ipod arası sync efsanesi çağının bitmiş olması ve apple'ın bu tutuculuğunun artık başka yazılım ve uygulamalara köstek olmaya başlaması. yani anti kullanıcı dostu diyebiliriz.
innovatif ve kullanıcı dostu apple için ilk akla gelenlerdi. şimdi bunların tam tersini temsil ediyorlar.
not: 3-4-5 kullanmıştım. 6'da kurtuldum.
mülakatlarda işe alınmama sebepleri
-
fazla dürüst olmak.
bayburt üniversitesi öğretim görevlisiyle konuşmak
-
yine bir rezalet okuyacağız herhalde diye başlığa girdim ama hoca tamamen haklı. akşam saat 11'de beni yok yazmışsınız diye whatsapp'tan yazan öğrenciye ne diyeceksin başka? sanki acil bir durum olmuş. arkadaşın mı bu senin? git mail at derdini anlat, mesai saati içinde cevap verir elbet. insanların özel hayatına biraz saygı duyun ya, hakikaten hadsizlik bu.
ülkede kişisel alana saygı olmadığından, biri atm'de ensenden nefesini verir, biri gecenin köründe saçma sapan iş için mesaj atar. az bile söylemiş hocan, git özür dile.
pucca
gezi direnişi başarıya ulaşmıştır diyen gezici
-
taksime baktığında topçu kışlası gören dallamalara batmıştır.
gazın etkisi herhal.
pablo picasso
-
pablo picasso ile bi amerikan askeri arasında geçtiği anlatılan diyalog-hikaye şöyledir;
2. dünya savaşı sırasında bi amerikan askeri picasso ya dert yanar;
"resmettiğiniz portreleri anlayamıyorum (yorumlayamıyorum) çünkü resimlerinizdeki şekiller bozulmuş, gözler olması gereken yerde değil, burunlar yamuk, ağızlar burkuk ..."
picasso ise askere sorar, "bir resmin nasıl olması gerekir sizce?"
bunun üzerine asker cüzdanından kız arkadaşının fotoğrafını çıkarır, "bunun gibi! " der.
picasso fotoğrafı inceler ve :
"kız arkadaşınız biraz küçükmüş, değil mi?"
edit: anektodun net olmadığına ilişkin yorumlardan dolayı naçizane açıklamamı ekliyorum;
aslında askerin beğendiği resim de gerçeği tam anlamıyla yansıtmıyordur. (i.e. ufak, perspektifi farkli, küçültülmüş) fakat askerin zihni o ufak fotoğrafın arkadaşına ait olduğunu çözebiliyor. (çoğu zaman fotoğraflarımız bile bize (ya da benzemeleri gereken şeye) benzemezler.) asker bu çözümün farkında değil, çünkü bilinçsiz şekilde ilerletebiliyor, tanıma ve yorumlama işlemini.
halbuki picassonun resimlerinde de olan durum aynısıdır . picassonun resimlerine bakarak da bişeyler görebiliriz; zihnimiz bunları yorumlayabilir.
buradan yola çıkarak, aslında picasso askerin izahındaki tezatı gosteriyor: picassonun resimleri de en az fotoğraflar kadar bir şeyi gostermekte, anlatmakta.
kaynak: "cognition and the visual arts" robert l. solso
dünyayı gezdim türk kızı gibisi yok
burak'ın bilal'den sadece 9 ay büyük olması
-
bence bunlar ikiz. lakin bilal'in olayı anlaması biraz gecikmiş galiba.
- hadi lan doğuyoruz.
- ha?