hesabın var mı? giriş yap

  • resmi gazete’de yayımlanan cumhurbaşkanı kararıyla bulgaristan vatandaşlarının türkiye’ye pasaportsuz girebilmesine imkan tanındı.

    türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının bulgaristan’a girebilmesi için uygulanan pasaport ve vize zorunluluğu ise devam edecek.

    çok şükür ülkemize destursuz giremeyen kalmayana dek bu rüzgar devam edecek, aqparti sevdası bitmeyecek.

    memlekete bir bulgar çingeneleri, mafyasi dadanmamıştı.

    kaynak eklendi.

    https://www.diken.com.tr/…-pasaportsuz-girebilecek/

    https://tr.sputniknews.com/…bilecek-1059181989.html

    edit. bazi onursuz aktroller bu vize serbestisi pasaportla alakasi yok diye kivirmaya calismis. okudugunu anlasaydin bari, kimlik karti olan bulgar vatandaslari vize olmaksizin 90 gun ulkede pasaportsuz bir sekilde ikame edebilecek.

    bir de yanlis haber demis algici s2k

  • saldırganların her zamanki gibi saçı tas kafa tıraşlı, kara kuru tipler olması şaşırtmadı.

    edit : entri @intrigante'nin yazım kontrolünden geçti, hataları giderildi.

  • osmanlı imparatorluğu'nda padişahtan sonra tahtın varisi olan şehzadeler zaman içerisinde çeşitli yasaklar ile kısıtlanmışlardır. buna sebep olan durum ise yaşanan bazı kötü tecrübelerdir.

    1. murad dönemine kadar şehzadeler de babalarıyla birlikte savaşlarda komutanlık yapmışlar, fikir ve planlarını da padişah huzurunda rahatça dile getirebilmişlerdir. fakat şehzade savcı bey'in isyanı sonrası bundan böyle şehzâdelerin rumeli topraklarında sancağa çıkarılması yasaklanmış, üzerlerindeki denetim sıkılaştırılmıştır.

    - erkek çocuk sahibi olma yasağı ve yabancı kökenli cariyelerle evlenme usûlü de fatih sultan mehmet'in hükümdârlığı döneminde başlamıştır.

    kuruluş döneminde padişahlar siyasî anlamda güç elde edebilmek için şehzadeleri yerli ve yabancı komşu hükümdârların kızlarıyla evlendirmişlerdir. fatih'in buna son vermesi osmanlı'nın artık bir imparatorluk olduğunun emarelerindendir.

    yine fatih sultan mehmet döneminde tahta çıkan kişinin kardeşlerini katledebileceğine dair kanun çıkarılmıştır. aslında öncesinde de savcı bey'in, dündar bey'in öldürülmesi, şehzade yakup'un padişah otağında kardeşi yıldırım bayezid tarafından boğdurulması gibi olaylar zaten yaşanmıştır.

    şehzadelerin sakal bırakmalarının yasak oluşu osmanlı'nın kuruluşundan itibaren var olan bir gelenektir. sakal bırakan ve katledilen şehzade ise kanunî'nin oğlu şehzade mustafa'dır.

    osmanlı dönem dizilerinde sakal hatası/ passenger28

    hem rumeli'de sancağa çıkmayı hem de kendi istediği yerde bunu gerçekleştirmeyi başaran tek kişi yavuz sultan selim olmuştur. babasını tehdit ederek bunu gerçekleştirmiştir. iyi de yapmıştır. babası ikinci bayezid çok basiretsiz bir adamdır.

    padişah üçüncü mehmet döneminde şehzâdelerin sancağa çıkmaları yasaklanmıştır. ayrıca evlenmeleri de yine bu dönemde yasak edilmiştir.

    birinci ahmed dönemiyle birlikte şehzade katline dair kanuna da son verilmiş; ekber ve erşed sistemi getirilmiştir.
    tabii bunu pek takan olmamıştır daha sonrasında ve şehzade ölümleri devam etmiştir.

    kanunî sultan süleyman dönemiyle birlikte şehzadelerin osmanlı ordusunda komutanlık yapmaları yasaklanmıştır.
    kanunî, askerin şehzade mustafa'ya olan sevgisinden çok çekinmiştir. mustafa'nın idamından sonra selim ile bayezid arasında yaşanan büyük çekişmeler sonrasında sadece veliaht şehzadenin sancağa, manisa'ya gönderilmesine karar verilmiştir.

    yavuz sultan selim döneminde şehzadelerin bulundukları sancaklarda ağaç dahi dikse bunu padişaha bildirip onay almaları zaruri kılınmıştır. şehzadelerin izinsiz bir şekilde sancaklarını terk etmeleri de kesinlikle yasaktır ve isyan sayılmaktadır.

    yine bu dönemde çıkarılan kanunnâme ile lalaların yetkileri arttırılmış ve şehzadeler daha sıkı denetlenebilir olmuştur.

    tabii bu yetkileri kötüye kullanıp şehzadelerin sonu olanlar da çıkmıştır: şehzade bayezid'in lalası lala mustafa paşa, şehzade bayezid'e ihanet ederek selim'i desteklemiştir.

    osmanlı padişahları hakkında bazı bilgiler/ passenger28

    osmanlı imparatorluğu'nda ilkler/ passenger28

  • şüphesiz ki ucuz ve samimi olmasıdır.

    tezgahlar mütevazidir, ürünler kaliteli, fiyatlar uygundur.
    içeri girerken dükkandaki en pahalı şeyi alabileceğini bilmek insanın öz güvenini artıran bir şey arkadaş. ben bunu bilirim, bunu söylerim.

  • sırf müzik dinlemek için radyo programcılarının birbirinden saçma muhabbetlerine maruz kalmak istemeyen bizler, müzik uygulamalarını, hışırtısız, çekme problemi olmadan rahat rahat dinliyoruz.

    karşımda bir şeyler anlatan birini dinlemek istersem de podcast açıyorum.

    yeniliklere ayak uydurabilenler kazanıyor. ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yok olan birçok meslek var, radyocular tek değil.

  • bilimsel açıklama isteyenler:
    meyve için, dünyada iki çeşit anlam vardır. bunların birisi manava gittiğimizde, ötekisi ise botanistler tarafından kullanılır. manavda meyve olarak kastettiğimiz, tatlı doğal bir bitkidir. bir sebze ise, meyvenin tam tersi olarak; yani tatlı olmayan bir doğal bitkiyi belirtmek için kullanılır. bu standart açıklamaya göre, elma, çilek, üzüm ve muz gibi bitkiler meyve olarak sınıflandırılır; yeşil fasulye, domates, kabak ve patates ise birer sebzedir. teknik olarak, yani botanik anlamda meyve ve sebzeyi tanımlamak için kullanılan yöntem farklıdır. britannica ansiklopedisi şöyle tanımlamıştır: meyve, botanik anlamda, olgun halde olan, taze veya kuru şekilde tüketilen ve içinde tohum veya tohumları barındıran bitkidir. o halde, şeftali, muz ve üzüm meyve sınıfına girer. aynı zamanda, fasulye, mısır, domates, salatalık ve kabuklarında olmak şartıyla meşe palamudu ile badem de teknik olarak birer meyvedir. meyveyle ilgili bu tanım, çok açıktır ve içinde tohum barındıran tüm bitkileri ihtiva eder. o halde, sebzeler, geriye kalan tüm bitkileri içerir: patates, havuç, turp, soğan, sarımsak, kuşkonmaz, marul, brokoli ve karnabahar gibi.. başka bir deyişle, içinde tohumu olmayan tüm bitkiler sebzedir, geriye kalanlar ise meyvedir.

  • üniversitelerimizin kürek takımlarının yeterli olmamaları ve çimenlerde laptop kullanan öğrenci sayısındaki azlıkla beraber, muasır medeniyetler seviyesine erişememizin nedenlerinden biri.

    batının ahlaksızlığını alıyorsak bence sincabını da almalıyız. gerek abd'de, gerekse birleşik krallık'ta sincabı olmayan okul yoktur. adamlar bilim geliştiriyorlar, bizler ise sadece kullanıyoruz. bak mesela otomativ endüstrisine, ancak parça birleştiriyoruz. (ki bunu new york'un arka sokaklarındaki herhangi bir oto sanayici de yapıyor, hem de özbeöz kendi kapitasıyla)

    liselerin spor takımlarına özel ceketler tahsis edip dolaplarının önünde konuşmalarını sağladıktan sonra bu probleme de eğileceğim.

    benzer bir sorunumuz için:
    (bkz: türkiye'de yeterince seri katil olmaması)

  • hayır bir şey değil, verilecek cevaplar bi seferde öğrenemilmiyor ki, gelişe gelişe, pekişe pekişe:

    acemilik dönemi:
    -cinsi nedir?
    -kangal.
    -kaç yaşında?
    -2.
    -o zaman bu kırma.
    -yok değil.
    -çok küçük bu.
    -işte hastalık geçirdi güdük kaldı...
    -hayır kırma.
    -ya valla değil bakın aldığımız ye--
    -kırma!
    -ama--
    -sus!
    -*kısık sesle* kırma diil ama olsaydı da severdik biz :(

    öğrenmeye başlarken:
    -cinsi nedir?
    -kangal.
    -kaç yaşında?
    -eee.. 6 aylık.
    -hmm kırma bu.
    -yoo değil niye?
    -bunların arka ayağında tırnağı olur fazla, o yok.
    -e aha var işte, bu ne?
    -y-yok daha büyük olması lazım!
    -iyi kırma o zaman.
    -oley :) kırmaymış

    bıkkınlık dönemi:
    -ne cins?
    -kangal.
    -kırma mı?
    -değil, küçükken hastalanmıştı, bi de döndüreyim şöyle bakın tırnak.
    -belli belli safkan bu, çok güzel.
    -aa oley sonunda!
    -bizim köyde var onlar at kadar. sizinkinin kafası küçük, kafası küçük kangallar oyuncu olur.
    -öfff...

    son durum:
    -ne cins?
    -golden retriever.

  • aidat toplar. vermezsen mahkemeye verir. meslek dışı devamlı siyaset yapar.

    asla meslek hakkını savunmaz, istihdam projesi sunmaz, kadın mühendislerin haklarını savunmaz, işsize derman olmaz, asgari ücret veren işverene ses çıkarmaz, serbest çalışan mühendisin sorunlarına eğilmez, türkiye'de ki mühendislik eğitiminin yetersiz olmasını eleştirmez, mühendislik öğrencilerine destek olmaz, dünyadaki gelişmeleri takip etmez, ülkenin kalkınması için kurumlarla görüşmez.

    sadece yıllık tescil ücreti ve aidat toplar. siyaset yapar.