ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
doc rivers
-
nba'de san antonio spurs ve new york knicks'in de dahil olduğu takımlarda forma giymiş,daha sonra 1999 senesinde koçluk görevine başladığı orlando magic ile ilk senesinde zayıf bir kadroya rağmen son maça kadar playoff iddiasını sürdürmüş ve yılın koçu seçilmiş,dün itibarıyla* orlando magic'in sezona 1-9 gibi bir galibiyet oranıyla başlaması sonrası görevine son verilmiş şahsiyet.
param var ama zevkim yok markaları
-
param da yok zevkim de. (bkz: lcw)
vicky the viking
-
eskiden trt'de yayınlanan bir çizgi film. bir viking çocuğun ve onun kabilesinin başından geçenler konu edilirdi. çocuğun adı viki'ydi sanırım. sorunlarla karşılaşıldığında burnunu kaşıyarak düşünür ve pratik çözümler üretirdi. bir çözüm bulduğu anda kafasının hemen üstünde yanan bir ampul beliriverir, o da parmağını şıklatır, sevinçle "buldum!" diye haykırırdı. o dönemlerde bütün çocuklar oynarken aynı numarayı yaparlardık.
bir de şarkısı vardı:
"ha ha ha.. haftaya, buluşalım haftaya. vikingler geliyor, devamı haftaya..."
binali'nin konya'ya gittiğine pişman olması
-
-katilinden cankurtaranlık bekleyen kurban.
-tecavüzcüsünden kocalık bekleyen mağdur.
yani çok özet şeyler bunlar ve özet hikayeler.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
romica iki dirhem bir çekirdek misafirlerini karşılar, iki küçük meleğin annesi rolündedir bu akşam, ege (4,5 yaş) ve ilay ( 2,5 yaş)'ı misafirlere hoşgeldiniz demeye teşvik eder.
romica: hoşgeldiniz desene ege, bak misafirlerimiz geldi.
ege: hoşgeldiniz, bize oyuncak getirdiniz mi?
misafirler: ehi kem küm, yok getirmedik egeciğim, oo sizin de amma çok oyuncağınız varmış, annenizle babanız sizi çok seviyorlar galiba...
ege (oyuncak getirmedikleri için bozuk) : hı hı.
misafir: ay her yer oyuncak, babanın parası bitmiyor mu bu kadar çok oyuncak alınca?
ege: yok, benim babam para mıçıyor!
romica yüzünde acı bir ifade ile yerin dibine batar, ilay her zaman olduğu gibi son cümleyi tekrarlar da tekrarlar!
ilay: para mıçıyorr, para mıçıyor, benim babam para mıçıyor!
atromitos
kadının tek kariyeri annelik olmalı
-
sağlık bakanı müezzinoğlu: "anneler dünyada, bir başkasının sahip olamayacağı annelik kariyerine sahip oluyorlar. anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir. merkeze iyi nesiller yetiştirmeye almalılar. her annenin doğal yapısı, normal doğum üzerine yaratılmış. normal doğumu merkeze almak lazım."
http://haber.sol.org.tr/…yeri-annelik-olmali-104342
cevap olarak ne verilir.
türk cerrahi derneği; yani türkiyedeki genel cerrahların ve yan dal derneklerinin (endoskopi laparoskopi derneği, türk kolon ve rektum cerrahisi derneği vb vb) merkezi organizasyonunu da yürüten en üst mesleki derneğinin başında iki yıldır bir kadın cerrah (ve ikinci iki yıl içinde seçimle seçildi) bulunuyor. başka söz istemiyorum.
gökhan özoğuz'un albayrak'ı istifaya çağırması
-
güncel edit: ekonomi bakanı berat albayrak'ın istifa ettiği iddia ediliyor. kendi şahsi instagramından paylaşım yapmış.
işte görmek istediğimiz sanatçılardan. kral o nasıl tweettir öyle. taşaklarına beton yetmez.
sanatçılar, ülkenin aynasıdır. ama bizde herkes emcüklemeye alıştığı için çok farklı tepkiler göreceğine inanıyorum.
soru işareti: belki de acun, gökhan özoğuzu diğer sanatçılar gibi yalamadığı için o ses türkiyeden jürilikten çıkarttı. tabi bu bir soru işareti ve ortalıkta gezen iddiadır.
edit: tweetin altı hemen paralı trollerle dolmuş.
edit2: arkadaşlar fav olayı sonrasında takip etmeniz gereken, web sitesi olur, içerik olur, yani size katkı sağlayabileceğini düşündüğünüz şeyler için geçerli. benim yorumuma fav atmanız size bir şey kazandırmaz. şükelaya basmanız daha mantıklı, selamlar.
pankreas kanseri
-
bir yorgunluk vardi uzerimde. arka arkaya bir kac gun surunce, "doktora gideyim" dedim kendime, "bu yogun tempoda bu sekilde dayanmak zor". bir hafta kadar oyalandim, ve sonra, bir gun girdim o lanet pahali hastaneye..
bir kac test yaptirdi doktor, sonra bir kac tane daha. ben "kimbilir ne bulacaklar?" diye dusunuyordum. ama daha cok, bir sonraki hafta yapacagim yurtdisi seyahatteydi aklim. zaten yorgundum, 5 gun toplanti, sonra geri donus, ve bir sonraki seyahat.
geldi doktor, elinde bir dosyayla, ben kapinin onunde, "buyrun" dedi, "konusalim".
sonrasi biraz bulanik. "soyleyebilirsiniz" diye cevap verdigimi hatirliyorum, "aileniz gelene kadar bekleyelim" dediginde. bir de "pankreas kanseri" dedigini. cok dinlemedim anlattiklarini, biraz da kacarcasina disari attim kendimi.
tanidigim bir hastalik degildi, ama okumustum daha once neler yapabildigini, ne kadar hizli etkiledigini. ailem sehir disindaydi, kardesim yurtdisinda.. kimseyi arayamazdim, aramak istedigime de emin degildim zaten. 4 gun evden hic cikmadim, televizyon acmadan, kitap okumadan, muzik dinlemeden, sadece camdan disari bakarak gecen 4 gun. isyerinden ariyorlardi, acmiyordum. (kovmus zaten patron beni, 3 gunun sonunda). ne yapacagimi bilmezce yurudugum 3-4 gun geldi sonra. butun gun, yavas bir tempoyla yuruyup, eve sizacak kadar yorgun dondugum gunler.. baska turlu uyuyamiyordum cunku.
sonra ne mi oldu? bir gun yururken, bir hastane gordum yolda, "ne yapabilirim?" diye sormak icin girdim, doktor soruyu yonelttigim anda "kocaman kanli canli adamsin sen, nasil olur, olmaz boyle sey" dedi, yeni testler, ve sonunda ortaya cikan bir enzim problemi. 3 ay hap kullandim, gecti. yilda bir kontrol dediler, onu bile yapmadim.
tanim mi lazim? vereyim: doktor dovduren hastalik
sevgilisi olmadığı halde mutlu olabilen insan
-
(bkz: ben)
işsiz güçsüz müyüm lan ? sevgilim yok diye üzülecem.. müzikle yaşıyorum, spordan zevk alıyorum, yemeyi içmeyi seviyorum, sanatın her bir dalıyla ayrı ayrı ilişkim var.. çalışıyorum, okuyorum, arkadaşlarımla geziyorum. kasmaya gerenk yok bence.. akışına bırakın, anı yaşayın.
birden popüler olup her yerde kullanılan kelimeler
-
(bkz: trileçe)