hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • ulan aynı şey istanbul'da benim başıma geldi.

    hava yağmurlu. trafikten kaçmak için ara sokaklara girdim. millet de bu biliyordur peşime takıldı, abi resmen millet arkamda kuyruk oldu. sokaklar git gide daralıyor, arkamdakilerin sorumluluğu var üzerimde ve ben kesinlikle nereye gittiğimi falan bilmiyorum. balat'ın arka tarafları.

    en sonunda yol bitti. evet, yol bitti, çıkmaz sokak. ben ne yaptım?

    arabayı park ettim. oradaki apartman benim evimmiş gibi giriş yaptım, arabalara da "la burası benim evim yanlış yaptınız siz dayı" şeklinde el işareti yaptım. isterseniz yukarı gelin çay içelim mk?

    hepsi geri geri gittiler. ben de apartmanın içinde saklandım bir 10 dakika. sonra da gerçek evime gittim.

    bu da böyle bir anımdır.

  • nerede yaşadığının farkında olan komşudur malum elini sallasan magandaya çarpıyor günümüzde kendince beladan uzak duruyordur

  • yine ibretlik bir tespitle geliyorum. kendini değersiz bulan, sevilmeye değer bulmayan insanlar, belki de kaba bir tabirle aşağılık bulan insanlar; onlara değer veren biri karşılarına geldiğinde bilinçaltından “ben değersizim, o zaman bana değer veren insan da değersiz” yargısı çıkıyor. o yüzden fark etmeden de olsa o değer veren kişiye bok gibi davranıyorlar. yok yaa diyeceksiniz ama böyle. yapılmaması gereken şey.

  • hiroo onoda, 2. dünya savaşı bittikten sonra 30 yıl daha savaşmaya devam etmiş ve geride inanılmaz bir hikaye bırakmıştır.

    onoda ikinci dünya savaşına kadar çeşitli işlerde çalışıp sıradan bir yaşam sürüyordu, ta ki 1944 yılına kadar…26 aralık 1944 tarihinde 2. dünya savaşında ülkesine yardım etmek için filipinler’deki lubang adası’na gönderildi.

    onoda, japon askeri istihbaratına bağlı nakano (bkz: nakano school) okulunda, futamata adı verilen komando sınıfında yer aldı ve gerilla taktikleri ile hayatta kalma konularında uzmanlaştı.

    hiroo’nun komutanından aldı emirler kısa ve netti:

    *adadaki düşman aktivitelerini durdurmaya yönelik her şeyi yapacak.
    *yakalanmayacak, gerekirse kendi canını alacak.

    hiroo adaya vardığında oraya daha önce gönderilmiş askerler ile birlikte savaşıyordu fakat günden güne sayıları azalıyordu. birçoğu ölüyor ya da yakalanıyordu.

    gerçekler onoda’nın yüzüne vurduğunda sadece 4 kişi kalmışlardı. bu şekilde aktif olarak savaşmaları çok zordu çünkü 4-5 günde bir yer değiştiriyorlardı. yemek için avlanmak zorundaydılar.

    onoda bunları gördü ve adamlarını dağlara çıkardı. bölgede çok yağış olduğu için dağlara kimse uğramıyordu, bu da onlara uzun süreli bir kamp yeri kurmaya imkan sağlayacaktı.

    üzerinden bir hayli zaman geçmiş ve 4 kişi hayatta kalma mücadelesi vermeye devam ediyordu. tabi bu esnada savaş biteli 4 yıl olmuş, tekrardan barış sağlanmıştı. o yıllarda iletişim kısıtlı olduğu için japonlar ve amerikalılar, pasifik’te ulaşılamayan kişiler olacağını tahmin ederek, onoda’nın bulunduğu ada gibi birçok yere savaşın bittiğine dair broşürler attırmıştı. onoda’da broşürleri görmüş fakat bunların amerika’nın bir oyunu olduğunu düşünerek inanmamıştı.

    yıllar zorlukla geçerken, 4 kişiden akatsu’nun teslim olması ile birlikte ekibin sayıları üçe düşmüştü. onoda ve arkadaşları akatsu’yu teslim olurken görmüş ve düşmanın onu sıcak karşılamasından dolayı akatsu’nun düşmanla anlaşma yaptığı sonucuna varmıştı.
    teslim olduktan sonra akatsu, aslında savaşın yıllar önce bittiğini öğrenmiş ve onoda ile kalanlardan yetkililere bahsedince, yetkililer durumu çözmek için seferber olmuşlardı.

    yapılan onca denemeye karşılık onoda ve arkadaşları bunlara inanmamaya devam ediyordu.
    hatta adanın çevresinde dolaşan bir uçak kalan askerlerin arkadaşlarından gelen mektuplar ile fotoğrafları adaya atmış fakat onoda bunların düşmanın akıllıca planlanmış bir oyunu olduğu düşünmüştü.

    tarih 1954 yılını gösterdiğinde ekipten shimada vurularak öldürülür. bundan 7 gün sonra adanın çevresine yerleştirilen hoparlörlerden geriye kalan iki kişi onoda ve kazuka için yayın yapılmaya başlanır. “onoda, kazuka savaş bitti!”

    onoda bunun açıkça bir amerikan oyunu olduğunu düşünüyordu çünkü arkadaşları shimada, lokal polis tarafından vurularak öldürülmüştür.

    fakat bunlara rağmen onoda ve kazuka, bir gün japonların adaya geri gelip kontrolü amerikalılardan alacaklarını düşünmeye devam ediyordu.

    bu esnada yıllar geçer ve onoda ile kazuka hala yakalanamamıştır. pirinç tarlalarını yakmak gibi küçük aktiviteler ile gerilla savaşına devam ediyorlardır. filipinliler ve japonlar ise onoda ve kazuka’ya savaşın bittiğini anlatmaya çalışıyorlardır fakat yaptıkları hiçbir şey onoda’ya savaşın bittiğini inandıramıyordur.

    bir seferinde onoda’nın öz kardeşi japonya’dan gelerek hoparlörlerden konuşur, onoda’ya pes etmesini söyler. o esnada onoda bulunduğu mesafeden kardeşinin yüzünü seçemiyordu ve bunun da bir oyun olduğunu, amerikalıların kurnazlık konusunda kendilerini aştığını düşünüyordu. onoda, sesi birebir kardeşine benzeyen başka bir japon’u getirip zorla konuşturduklarına inanmıştı.

    onoda’nın düşüncesine göre; japonya asla son kişi ölene kadar teslim olmayacaktı ve hala yaşayan bir japon olduğuna göre savaş devam ediyordu.

    1965 yılında onoda ve kazuka pekin’den gelecek raporları dinlemek için bir radyo çaldılar. işin garibi bu ikili zihinlerinde halen 1945 yılında sıkışıp kalmıştı ve hala radyodan askeri konuşmaları duyacaklarını düşünüyorlardı. ikili radyoyu açtığında at yarışları gibi şeyleri dinlediler ama hala bunların hala bir oyun olduğunu düşünüyorlardı. *

    yıllar geçiyor ve kazuka ile onoda’nın savaşı devam ediyordu. bir gün bölgede bulunan pirinç yığınlarını yakmaya karar verdiler ve tarih ekim 1972’yi gösteriyordu. savaşın biteli 27 yıl olmuş, bütün düzen değişmişti. yapacakları bu eylem aslında büyük bir hataydı çünkü polis devriyesi yakınlardaydı. eylemi yaparlarken polis kazuka’yı iki kere vurdu ve kazuka öldü.

    yıl 1974 olduğunda onoda adada tek başına yaşamaya devam ediyordu ve burada ölmeye hazırdı. cephanesi gitgide azalıyordu ve açlık yaşamının bir parçası olmuştu. ateş yakmak için barut kullanıyor, eski lastikler ile bambu parçalarından kendine kıyafet ve barınak yapıyordu. çürüyen giyeceklerini bambudan yaptığı yamalar ile yamalıyordu.

    aynı yıl ormanda bir çadırda tek başına yaşayan genç bir öğrenci olan suzuki ile karşılaştı. suzuki japonya’dan ayrılmış ve dünyayı gezmek için yola çıkmış genç bir üniversiteliydi.

    bu ikili geçen süre içinde arkadaş oldular ve suzuki onoda’ya her şeyi anlattı. onoda halen inanmıyordu ve inanmasının tek yolunun onu bu göreve atayan binbaşı taniguchi’nin gelip emir vermesi olduğu söylüyordu.

    suzuki ordan ayrıldı ve binbaşı yoşimi taniguchi’yi bulacağına söz verdi. yaptıda…

    9 mart 1974 yılında, üstü başı paramparça olan onoda, taniguchi’yi tanır tanımaz selama durdu: “teğmen onoda göreve hazır, komutanım" arisaka’99 model tüfeğini ve yalnızca 500 adet kalan mermisiyle birkaç el bombasını komutana teslim etti.

    böylece 10 mart 1974'te saat 15:00’de binbaşı yoşimi taniguchi’nin emriyle teğmen onoda’nın ikinci dünya savaşı sona ermiş oldu. 23 yaşında savaşa katılan onoda teslim olduğunda tam 52 yaşındaydı.

    suzuki ve onoda yıllar boyu arkadaş kaldılar,

    onoda sağlığına kavuştuktan sonra no surrender: my thirty-year war adında bir otobiyografi yazmıştır. sonrasında evlenip brazilya’ya taşınmıştır. bir gün haberlerde japon bir gencin ailesi tarafından öldürüldüğünü okuyunca ülkesine dönüp “onoda doğa okulu” adında bir okul kurarak gençlere doğa konusunda eğitim vermeye başlamıştır.

    2014 yılında da 92 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirir.

    onoda ve binbaşı

  • bu terorun iki cesidi var. biri web tarayici uzerinden siparis verme seklinde, ki bence teror sayilmaz.

    esas teror "siparis vermek icin uygulama indirmeniz lazim" teroru. o terorun bir ileriki asamasi da "siparis vermek icin indirmek zorunda oldugunuz uygulamada hesap acmaniz lazim" teroru. yooo dostum bunu yapan mekanlardan isik hiziyla kalkiyorum.

    edit: cok mesaj geldi, londra'daydi bu.

    edit2: bir yazar arkadas iletti, istanbul sirkeci'de de bir mekan yapiyormus bunu, en azindan bir sure oncesine kadar

  • japon mafyasına patentini satmayı umduğum yeni silahım.

    görmüşsünüzdür samuray kılıcı (katana) şeklinde şemsiyeler var. gören önce bir "noluyoruz, herif kılıçla dolaşıyor" diye şaşırıp sonra şemsiyeyi farkedince gülüyor.

    benim icadımda ise gören önce kılıç sanıyor şaşırıyor, sonra şemsiye olduğunu anlayıp gülmeye başlıyor, sonra şemsiyenin içinden çıkan kılıçla ikiye bölünüp gülümsemesi yuzünde donuyor.