hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye' de gece kulübüne gitmek gibi bir hatayı 9-10 sene önce yapmıştım. tabi en iyilerinden biriydi, çok kötü bir olay olmadı ama içerideki tipler, dışarıda herhangi bir yeraltı örgüte bağlılık yemini etmiş güvenlikler, bahşiş vermiyorsan; hizmet yok garsonlar, arabanı gavurun malı gibi kullanan sabıkalı valeler, kol gibi hesaplar...

    eğlence bunun neresinde? bunlar eğlence mekanı diye geçiyor ama gittiğinde stres oluyorsun. klişe olacak ama avrupa'da cidden eğleniyorsun; eğlence mekanında.

    edit: içimin yağları eridi; 10 kişiye tek dalarım vari at hırsızı tipleri güzel benzetmişler. çok rahat, çok profesyonel.

  • 2013'te new york'ta 5.caddedeki apple store'dan iphone 5s satın almıştım. gün boyu bir sürü fotoğraf çektim. akşam olup da otele döndüğümde çektiğim fotoğraflara bakarken her yeni fotoğrafı görüntülediğimde ekranda incecik kırmızı bir çizginin belirip kaybolduğunu fark ettim.
    bu çizgi loş bir ortamda çok dikkatli bakınca gözüküyordu.
    oldukça canım sıkılarak ertesi sabah yine mağazanın yolunu tuttum.
    bir sonraki gün dönüş uçağım var ve telefonun arızalı olduğunu kabul edip tamir edeceklerine olan inancım sıfır.

    mağazadan girdim, frank adlı bir müşteri temsilcisi beni karşıladı.
    durumu dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. oldukça gergin ve endişeli görünmüş olmalıyım ki çocuk beni sakinleştirdi. ''şimdi telefonunuzdaki sorunu bulmaya çalışacağım dedi ve gitti''.
    frank müdürüne gidecek, durumu anlatacak, müdürü inceleme formu oluşturun diyecek, formu doldurup bana imzalatacaklar, sonra da bir hafta on gün sonra telefonunuz tamir edildi, gelin alın diyecekler ama ben ertesi gün dönüyorum nasıl olacak bu işler diye düşünürken frank geldi,
    öncelikle böyle bir alışveriş deneyimi yaşadığım için çok üzgün olduğunu belirtti. sorunu zor da olsa tespit ettiğini ve ilk yazılım güncellemesiyle muhtemelen problemin giderileceğini ancak yine de riske atmamak için ürünü yenisiyle değiştireceklerini tane tane anlattı.
    benim telefonumu kutusu ve fişiyle birlikte lastikleyip bana yeni sıfır kapalı kutu iphone verdi. çektiğin bir sürü fotoğraf vardır, onları da yeni makineye aktarayım deyince gerçekten frank'ın elini saygıyla sıktım.

    bunu neden bu başlıkta anlattım. adamların yarattığı bir müşteri memnuniyeti düzeyi var. türkiye'de yaşandığında genpa'nın kollarında ordan oraya heder olurken adamlar sorunu 15 dakikada en alt kadrodaki elemanlarıyla çözüp size 5 yıl sonra bile saygıyla hatırlayacağınız bir anı bırakıyor.

    amazon'un türkiye'ye gelmesi harika bir haber. ama buradaki apple ile oradaki apple arasındaki fark neyse aynısı amazon türkiye için de korkarım geçerli olacak. çünkü gelen markanın bizi yukarı yükseltmesi gerekirken biz markayı aşağı çekiyoruz.
    edit: kitaptan tablete yaptığım pek çok alışverişten oldukça memnun kaldım. kolay gelsin’le anlaşmaları büyük isabet.

  • çekiçi (ya da keseri), tam çekirdeğin ortasına değil de, protonlarla nötronlar arasındaki küçük boşluklara denk getirecek şekilde ve hayvani bir güçle vurabilirseniz, gerçekleşecek olan hadisedir. peki hiç kimse denk getiremiyor mu da, sanayideki bir dayının ya da bir hurdacının atomu parçaladığını işitmiyoruz? çünkü, çekiçi doğru yere denk getirmek trilyonda birden bile küçük bir olasılık. ayrıca, o söylediğimiz hayvani güç de bir hayli fazla. iki üç adamın kuvvetinden fazladır bana göre. bunu laboratuarlarda yapabilirler aslında ama çok büyük patlama olur, her taraf tarumar olur diye bilim adamları çekiniyorlar. devlet de izin vermez zaten...

  • izmir tulumuyla karsilastirilmasi abesle istigal olan peynir. evvela parmesan, daha dogrusu parmigiano reggiano, ab yasalariyla koruma altina alinmis bir peynirdir. protected designation of origin etiketine sahip bu urunu kimse kafasina gore uretemez. uzerinde pdo amblemi olan urun bilin ki parma taraflarinda geleneksel tarifine uygun bir sekilde uretilmistir. izmir tulumuysa herhangi bir yasayla koruma altina alinmamis bir peynirdi ve turlu hilelerle uretilebilir. kalitesinden hicbir zaman emin olamazsiniz. izmir tulumu taze peynirken parmesa yillandirilmis peynirdir. biri elmaysa digeri armuttur.

    su yozgatta kahvaltida parmesan yiyordun tarzi sig muhabbetlere gelecek olursak. bir insan zaman icerisinde kendini gelistirebilir, farkli kulturleri taniyabilir, kiyaslama yapabilir. yozgatli olmasi sabahtan aksama oturup yer sofrasinda sogan kirmasini gerektirmiyor.

    ez cumle. parmesan'i da izmir tulumunu da severim. ikisi de kaliteli ve lezzeti bol peynirlerdir. biri digerini sikip atamaz. kaliteli iki urun icin bunu iddia edenlere riayet etmeyiniz, iki peyniri de hapir hupur goturunuz.

    budut: az evvel aldigim harika habere gore izmir tulumunun tescil sureci islemekteymis. yani yakin zamanda izmir tulumunun citasi yukselecek.

  • · sevgiliyi operken ustune kusmak
    · eti cicibebe'de resmi olan dallama
    · ayni beze iki kere cis yapmak
    . ota boka agu gugu diyen zihniyet