hesabın var mı? giriş yap

  • sigortası 212'li ise ve basın kartı varsa ortada tartışacak bir durum yok demektir. zira basın kartı olanlara aşı yapılacak denmiş. berna laçin basın kartını sahtecilikle mi almış? hayır gazetede yazı yazmış (milliyet gazetesinde). o zaman sıkıntı nerede?

    edit: basın kartı sadece savaş muhabirlerine verilir sanan bir mal sürüsü varmış. ülkemizde basın kartı alıp almama patronun sigortanı 212'den yatırıp yatırmamasıyla ilgilidir daha çok. varlığını 100 kişinin bile bilmediği yerel gazetede tırıvırı kasaba dedikodularını yazan birisi de basın kartı sahibi olabilir.

  • 1) en üretken dönemlerinde inek gibi ders çalışmak zorunda bırakılarak zekalarının eritilmesi. (milli eğitimin insanları bildiğin aptallaştırması)

    2) özellikle anneleri tarafından doğru yanlış hemen herşeyiyle gurur duyulması sonucunda aşırı şımarıklık ve kendilerini dünyanın en harika varlıkları sanması. (yeni nesil acaip türk anneleri sağolsun)

    3) başkalarında olan şeylerin kendilerinde neden olmadığı sorusunu sorarak herşeyi ve herkesi kıskanarak etrafa bakmaları. (bu da bir üsttekinin bir sonucu)

  • bilgisayar başında izlerken gece gece canımı sıkmış video'dur. böyle şeyleri doğal ortamda canlıların kendi habitatlarında olurken bir belgeselde falan izlerken rahatsızlık duymuyorum, sonuçta doğa acımasız bir sistemdir ve her şey olması gerektiği için oluyordur. ama şöyle insan eliyle yapılan sentetik ortamlarda sırf haz amacı güden bir iki piç kurusu tatmin olsun diye canlıların yaşam hakları suistimal edilmiyor mu ifirit oluyorum. şerefsiz piçler.

  • nedense pek merak edilen bir meseledir ve "o öyle bir ruhtu ki" değildir. gerçek her dem çiğdir. ortamlardaki kadın kıtlığı. o dönemi şöyle anlatırsak eğer durumun vahametini daha iyi fark edersiniz. tomris uyar liseden mezun olduğunda liseden mezun olan öğrenci sayısı 20 bin civarı. bunun dörtte biri anca kadın. yani 5 bin civarı liseden mezun kadın var. bunların sanat sepetle ciddi ciddi ilgileneni birkaç yüz ancadır. bu birkaç yüzden sanat sepet ortamlarında takılanı elli altmış ancadır. bir de bunların istanbul'da takılanı da bir yarısı kadardır. bir de bunların ciddi bir beraberliği ya da evliliği olmayıp ortam simalarıyla yakınlaşma ihtimali olanı da elde kalan yarının da yarısı falandır anca. yani ortamlarda bir düzine kadın ya var ya yok. birkaç yaş genç, birkaç yaş büyük kadınları da ekleyelim. tüm istanbul enteliz danteliz, sürüden farklı yaşarız kafasındaki yüzlerce bohem hayat erkeği eldeki elli civarı kadına bakıyor. ha bu elli kadın da aynı zamanda güzel yahut eli yüzü düzgün kadın olmuyor. yanisi aç kitlenin gözünü diktiği kadın sayısı aslında toplamda 10 falandır. manzara bu özetle.

  • ingilizce'de coffee nap olarak bilinen, eğer düzgün yapılabilirse oldukça etkili olan bir dinlenme yöntemidir.

    kahve uykusu aslında çok basittir.

    diyelim ki uykunuz gelmeye başladı ve siz uykunuzu açması için kahve içmek istiyorsunuz. yaptığınız kahveyi içtikten hemen sonra uyuyup yaklaşık 20 dakika sonra uyanırsanız hem sadece 20 dakika uyumaktan hem de sadece kahve içmekten çok daha zihniniz açık bir biçimde uyanırsınız. kahveyi içip, 20 dakika uyuyup uyanmak sadece kahve içmekten çok daha etkili bir uyku açma yöntemidir.

    peki neden?

    günlük hayatta beynimizi kullandığımız zaman beynimizde yavaş yavaş adenozin isminde bir molekül birikiyor. bu molekül beyin hücrelerimdizdeki reseptörlere bağlanıp beyin hücrelerinin çalışmasını yavaşlatıyor. böylelikle de beyinde biriken adenozin kişinin düşünmesini güçleştiriyor. yani zihin yorgunluğu demek aslında düşünce güçlüğü çekmek, düşünce güçlüğü çekmek de beyinde adenozin birikmesi demek. uyuduğumuz zaman beyin hücrelerimizdeki reseptörlere bağlanan adenozin bağlantısı kesiliyor ve böylelikle uyandığımızda düşünmekte güçlük çekmiyoruz. bu yüzden uykudan uyanınca zihnimiz uykulu halimize göre açık oluyor.

    kahve dediğimiz şeyin zihnimizi açmasının sebebi ise kahvenin içinde adenozine oldukça benzeyen ancak adenozin aksine düşünceyi yavaşlatmayan kafein isminde bir molekül olması.

    kafein yapı olarak adenozin molekülüne benzediği için tıpkı adenozin gibi beyin hücrelerinin reseptörlerine bağlanıp adenozin moleküllerinin o hücrelere bağlanmasına engel oluyor ve adenozin molekülleri o hücrelere bağlanmayınca da zihnimiz yavaşlamıyor. bu durum kafein moleküllerinin hücreler ile bağı kopana dek sürüyor.

    adenozin ve kafein yapısı

    şimdi şöyle bir durum var.

    eğer yorgunsak ve zaten beyin hücrelerimizin çoğuna adenozin bağlanmışsa kahve içtiğimiz zaman kafein molekülleri bağlanabilecek bir hücre bulamadıkları için pek işe yaramıyorlar.

    bir bardak espresso içtiğimizi düşünelim. bu espressonun kanımıza karışıp, kafeinin beynimize varması yaklaşık 20 dakika sürer.

    eğer bir bardak espresso içip 20 dakika boyunca uyursak, bu süre zarfında beyin hücrelerine bağlanan adenozin moleküllerinin bir kısmının bağı uyku sayesinde kopuyor ve biz tam 20 dakika sonra uyandığımızda kafein molekülleri beyne ulaşıp henüz temizlenmiş olan beyin hücrelerine bağlanabiliyor.

    kafein bu hücrelere bağlandığında da o hücrelerden kopardığımız adenozin molekülleri tekrar gelip o hücrelere bağlanamıyorlar. böylelikle tam teşekküllü bir uyku çekmeden önce gün içinde bir süre daha idare edebilecek kadar zihnimizi açmış oluyoruz.

    bu olay gece araba süren deneklerde deneniyor ve kahve uykusu yöntemini kullananların sadece kahve içenlerden ya da sadece şekerleme yapanlardan daha dikkatli oldukları gözleniyor.

    ileri okuma için:

    reasearchgate makale

    konu hakkında video

  • başlık: adolfe hitler neden türkiyeye savaş açmadı

    entryler:
    amerikaya bile savaş açan hitler türkiyeye neden savaş açmadı beyler bunun sebebi nedir ?
    (sakaci pic ?, 22.01.2012 22:40)

    çünkü hitlerle necmettin erbakan imam hatipten sınıf arkadaşıydı
    (incik boncuk ?, 22.01.2012 22:40)

    ahaha bu ne lan?

    edit: bana niye oy veriyorsunuz (:

  • insanın içini acıtan koalalar.

    lan zaten üşengeçin tekisin, kırk yılın başı böyle bir şey yapıyorsun. az dikkatli tutunun şu ağaca.
    yavrım ya, düştükten sonra da aşşağıdan hala sesleri geliyor.

    bi de alttaki youtube'a yükleyen adamın açıklamalarını okudum, 6 metreden düşmüşler ama ciddi bir şey yokmuş. ertesi gün devam etmişler atraksiyona.

    üzücü.