ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mizah dergilerinde icat edilen sözler
born to run
-
patron'un yeni bitirmiş olduğum muazzam otobiyografisi. kendisinden iyi bir şey geleceğini biliyordum ama böylesini de tahmin etmemiştim. koyu bir springsteen severiyim ("hayran" kelimesi garip geliyor), bu nedenle objektif olamam ancak otobiyografi ve biyografilerin zaten hali hazırda o kişinin sevenleri tarafından okunmak üzere üretilmesi, bu zorunluluğu ortadan kaldırıyor bence.
kitapta, neredeyse her otobiyografide bulabileceğimiz "yıldızın arkasındaki sıradan insanı görünür kılma" becerisinin yanında 20. yüzyılın ikinci yarısına dair derin gözlemleri, müzik endüstrisinin değişimini, orta sınıfa mensup birinin dünyaya incelikli bakışını, sadece bir yıldızın değil, beatles, elvis ve bob dylan hayranı küçük bir çocuğun hayallerini gerçekleştirmesi ve kendi rengini, kendi çizgisini bulmasını da bruce'un samimi ve ilham verici perspektifinden görebiliyoruz. kendisinin her seviyedeki dinleyicisine verebileceği yeni ve düşündürücü şeyler var albümleri ve onların motivasyonları hakkında. ve tüm bunların başarıyla bir araya getirilmesi, bir otobiyografinin amaçladığı gibi, o portrenin tamamına dair bütünlüklü bir görüş edinmenizi, varolan görüşünüzü de güncellemenizi sağlıyor. bruce sadece hayatını daktile etmemiş, kendi hayatını profesyonel bir yazarın gözüyle yorumlamayı da başarmış çünkü (aslında "başarmış" demek saçma olabilir, zaten usta bir şarkı yazarı, dolayısıyla başarmaktan çok, bu yeteneğini bir kez daha "göstermiş" diyelim). ve tüm bu metin; bruce'un albümleri, konserleri ve müziğiyle ortaya koyduğu diğer şeylerle o kadar paralel gidiyor ki, "springsteen opus magnumu"na da çok güçlü bir halka ekliyor, onu tamamlıyor. açıkçası ben okurken kafamda genel olarak darkness on the edge of town albümü çaldı, metnin tonunu ona benzetmek de mümkün. her sayfasında bir hayatı gözlemlemenin yanında, ona dair edebi bir lezzet bulunuyor.
ve tabii ki bir "sever" olarak bilmediğiniz, belki de tam olarak kestiremediğiniz pek çok müzikal ayrıntıyı da öğrenmiş oluyorsunuz: bruce'un ilk gitarını nasıl annesine aldırdığı, vietnam savaşı süreci, grupla arasına çektiği "patronluk" mesafesi, born to run'ın ardından mike appel ile yaşadığı sözleşme krizi, steve van zandt'ın gruptan ayrılması, e street band'in geçici olarak dağılması, jake clemons'ın e street band'e katılımı ve bunun gibi daha pek çok şey... kendi imajı ve zaman zaman yaklaştığı pop sound'una dair komik eleştirileri eklemeyi de ihmal etmemiş.
eleştirilebilecek yanı, sanırım yine her otobiyografinin doğal yumuşak karnı; mahremiyet ve korumadan gelen mesafeler. ama bunlara da değinerek o duvarı eritiyor.
springsteen, dediğim gibi sadece hayatını anlatmıyor, tekrar tekrar okunabilecek ilham verici bir amerikan postmodern anlatısı ortaya koyuyor. en iyi becerilerinden biri olan "yoldaşlığı", bir de edebi bir metin olarak sunuyor. bundan sonra albümlerini dinlerken, arkalarındaki hikayeyi bilmenin verdiği güç de büyük ihtimalle yanımda olacak ve hissettiğim duyguya güzel bir katkı yapacaktır.
edit: imla
uefa ülke puanı
-
bu sene şansımız yaver giderse 10. sıraya yükselmemiz mümkün.
10. sıra önemli çünkü şampiyonlar ligine direkt katılım anlamına geliyor.
güncel durum
görsel
şuan 12. sıradayız. 10. sıradaki isviçre 27.885 puanı var.
türkiye 26.975
aradaki puan farkı 0.910
puanlar 5 senelik performansa göre belirlendiği için bu sene biz isviçre den
0.910 x5 = 4.55 puan fazla almamız lazım.
isviçre puanı 27.885 bu son beş sendeki puan toplamı,
yıllık ortalama topladıkları puan 6.971
bizim bu sene toplamamız gereken puan isviçre kendi ortalaması kadar başarılı olursa
6.971 +4.55 = 11.521
geçen sene biz 11.800 puan toplamıştık.
eğer biz geçen sene kadar puan toplarsak isviçre ise kendi ortalamasında kalırsa 10. sıraya yükselebiliriz.
bu sene 4 takımımız avrupa kupalarında yer alıyor. (gelecek sene yine 5 olacak)
üstelik dört takımımız şuan ligdeki en iyi 4 takım galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ve adana demirspor
beş takım olduğunda bir galibetin puanı 5 e bölünüyor. 4 olduğunda ise 4 e bölünüyor.
zaten 5 takım olduğunda avrupaya giden takımlardan biri sivaspor, kayserispor gibi puan katkısı fazla veremeden elenen takımlar oluyor.
(5. takımın hiç puan toplamadığı bir hayali senaryoda 8000 puan almışsak 4 takımlı yılda bu 10.000 puan olur. 4 takım bu yönden çok büyük fırsat)
galatasaray dışındaki takımlarımız konferans liginde yer alacak. rakiplerimiz güçlü takımlar olmayacak.
eğer takımlarımızdan birisi yol kazasına uğramaz ve saçma sapan biçimde elenmezse tarihimizdeki en yüksek puanı topladığımız yıl olabilir.
4 tane iyi takımla bu sene 13 500 puan civarında bir puan toplarsak önümüzdeki 5 sene çok rahat ederiz
2019 2020 sezonu 5000 puan
2020 2021 sezonu 3100 puan toplayabilmişiz.
gelecek yıllarda bu düşük puanlı yılların etkisinden kurtulacağız.
geçen sene ki 11.800 bu sene alabilirsek 13500 ve.6700 puanlık 2021-2022 " senesinin puanlı artık hesaba dahil olacak.
zaten bu üç senenin toplamı 30 bin puanı aşıyor.
gelecek iki sene hiç puan toplayamazsak bile ilk 10 daki yerimizi koruruz.
bu sene bu yüzden çok önemli
11. 000 - 13.000 arasında bir puan toparsak üç dört yıl şampiyonlar ligine direkt katılım konusunda sorun yaşamayacak bir konuma evrilmiş olabileceğiz.
konferans ligi puanları ülke sıralamasına etkisinin bu kadar yüksek olması saçma, uefa yakında bu duruma bir düzenleme getirecektir. hazır böyle bir bug bulmuşken bunu kullanıp önümüzdeki 4-5 seneyi rahat geçirmeliyiz.
evrim teorisi
-
(bkz: mükemmel sistem)
(bkz: mükemmel kuş)
(bkz: kusursuz iguana)
(bkz: harikulade çakal)
(bkz: şairane terliksi hayvan)
(bkz: gözlerinde kaybolmak istediğim ayak mantarı)
yaran baba sözleri
-
viagra'nın zuhurundan hayli zaman önce yaşanmış bir diyalogdur:
- baba, 70 küsür yaşındaki anthony quinn'in gencecik eşinden çocuğu olmuş!!??
- fırın kızgın, kürek düzgün olduktan sonra ekmek çıkar!
türk halkının osmanlı'ya özlem duyma sebepleri
-
özlem duydukları falan yok osmanlı'dan bihaberler. osmanlı'yı kim kurdu desen bilmezler, kaç padişah var desen bilmezler amaçları cumhuriyet ve laiklik düşmanlığı yapmak sadece. o kadar. atatürk'e karşı fatih sultan mehmet'i ileri sürüp sizin lideriniz varsa bizim de var demeye çalışıyorlar. bu şekilde atatürkçülerin fatih sultan mehmet'i sevmedikleri gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar akıllarınca.
bir de osmanlı torunu diye bir laf çıktı. bunlar için türk tarihi osmanlı'yla başlıyor galiba. bir tane bile selçuklu torunuyum diyen, atilla'nın torunuyum diyen duymadım.
teravih namazları yasak olmayacak
-
fahrettin koca beyanıdır. link
lokantada bulaşan virüs, camide bulaşmayacak demek ki.
neyse, namaza gidiyorum diye dışarı çıkıp sahili turlayıp eve dönme fikri, çık aklımdan.
anne kız diyalogları
-
-yavrum geliyor musun haftasonu yazlığa?
-geliyorum anne
-sakın güneş yağı alma
-niye ki?
-ben motoryağı aldım aha aha
-anne insan kızına motor der mi yaaa
-ay napayım canım çok sıkılıyor
-????????
medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylar
-
yoldan 15 cm yuksek rogar kapagi.
kanada'ya ufo düşmesi
-
nedense hep amerika kitasina duser.? https://www.google.com.tr/…hm8-wuceve-l8mqavfbrflgw
soguk savas doneminde sscb'ye de dusmustu.(!) https://www.google.com.tr/…3et6ep0wpvgreaz4ne1t-pnq
(bkz: ufo sürmeyi bilmeyen uzaylı)
gelmiş geçmiş en iyi komutan
-
(bkz: kenan komutan)
buz devri'ndeki sincabın palamutu yemesi
-
müthiş olay. bir yandan sevindim bir yandan da duygulandım.
buz devri filmlerinin yaratıcısı blue sky studios, şirketin kapanması ardından bir veda videosu yayınladı ve meşhur sincap scrat sonunda palamutu yedi.
kaynak