hesabın var mı? giriş yap

  • ‘dünya üzerinde en çok seyahat etmiş olan oscar heykelciği’nin kazanılmasına sebep olmuş filmdir ..

    ‘laurence kim peek’ .. gerçek ‘yağmur adam’ .. doğuştan ‘makrosefali’ ve gelişimini takiben ‘otistik savant’ tanılı ama çok sonraları otizmden ziyade ‘fg sendromundan’ muzdarip olduğu anlaşılmış ve inanılmaz hafızasıyla akıllarda yer etmiş bir amerikalı şahsiyet .. hafıza ve ezber yeteneği 16 aylıkken ortaya çıkıyor .. 4 yaşına kadar yürüyemiyor, hiçbir zaman gömleğinin düğmelerini ilikleyemiyor ama tüm yaşamı boyunca okuduğu en az 12.000 kitabın içeriğini ezbere biliyor .. kitap okurken sol gözüyle sol sayfayı, sağ gözüyle sağ sayfayı aynı anda okuyabiliyor ve ezberleyebiliyor .. görsel

    ‘kim peek’, 1986 yılında tanıştığı ‘barry morrow’a ilham kaynağı oluyor ve ‘morrow’, ‘rain man’in hikayesini, çoğunlukla ‘peek’ten esinlenerek yazıyor görsel .. barry morrow, 29 mart 1989 tarihli oscar ödül töreninde, ‘rain man’ senaryosu sayesinde kazandığı oscar heykelciğini, bir süre sonra kendisini tebrik etmek amacıyla babasıyla birlikte ziyaretine gelen ‘kim peek’e armağan ediyor, ‘sen olmasaydın bu senaryo ve bu ödül olmayacaktı’ diyerek görsel .. kim peek, ömrünün kalan süresince babası ‘fran peek’ eşliğinde dünyanın dört bir tarafındaki okulları ziyaret ederek, otizm ile ilgili toplantı ve konferanslara katılarak binlerce öğrenciyle, sayısız insanla buluşuyor, elbette elinde ‘morrow’un hediyesi olan oscar heykelciği ile birlikte görsel .. insanlar ona örneğin doğum tarihlerini söylediklerinde ‘peek’ onlara hemen ‘o tarihteki gazete manşetlerini’, ‘o gün dünyada olmuş olan olayları’, ‘30 yıl sonra takvimde doğum tarihlerinin hangi güne denk geleceği’ gibi şaşırtıcı bilgileri tereddütsüz sıralıyor .. karşılaştığı insanların sorularını eşsiz hafızasında yer alan ezber bilgileriyle eksiksiz yanıtlarken aynı zamanda elinden oscar heykelciği eksik olmayacak şekilde herkesle de fotoğraf çektiriyor .. fotoğraflar yalnızca davetli olduğu mekanlardaki insanlarla değil, gerek abd gerekse dünya üzerinde farklı noktalara uçarken yapılan bagaj kontrolleri sırasında ‘oscar heykelciğinin’ ortaya çıkmasıyla birlikte havalimanı görevlileriyle de çekiliyor .. hatta bir seferinde oscar heykelciği sayesinde ‘peek’ pilotların daveti üzerine kokpitte bile uçuyor ..

    tüm bu trafikten dolayı ‘barry morrow’un kazandıktan sonra ‘kim peek’e hediye ettiği bu heykelcik, birçok kaynakta, ‘the most loved oscar statue’, ‘the most travelled oscar statue’ olarak anılıyor (‘en çok sevilen’, ‘en çok seyahat eden’ oscar heykelciği anlamlarında) ..

    barry morrow, yıllar sonra ödülü gördüğünü ama elden ele dolaşmasından mütevellit artık ödül üzerindeki altın kaplamanın çoktan kaybolduğunu ve bunu ‘peek’e sorduğunda da ‘kaplamanın altın kısmı artık güzel çocukların ellerinde’ yanıtını aldığını gülümseyerek anlatıyor bir röportajında ..

    ‘kim peek’ 2009 yılında, 58 yaşında hayatını kaybediyor ama senarist ‘barry morrow’ ödülü geri almak yerine yine ‘peek’in hatırasına istinaden ‘peek’ ailesinin yaşadığı yer olan ‘salt lake city’ şehrine bağışlıyor ödülü .. şehrin bulunduğu eyalet olan utah’ta yerleşik ‘utah film center’, her yıl düzenli olarak, özürlü insanların hikayelerini konu alan, toplumsal farkındalığa katkıda bulunan filmler için, ‘kim peek anısına’ ‘peek award’ (peek ödülü) veriyor ..

    kaynak : the life and message of the real rain man (kitap), theguardian.com, autismservicescenter.com, forbes.com, utahfilmcenter.com ..

  • kadının %100 haklı olduğu durumdur.

    sizce iş gücü maliyeti ürüne yansımayacak mı?

    deniz zeyrek bundan üretici şikayetçi mi demiş üreticinin tuzu kuru kardeşim umrunda olur mu işçinin maaşını %40 arttırsa ürüne %70 zam yapar işine bakar.

    laf olsun torba dolsun diye atılmış bir tweet ve üzerine bunu entryleştiren bir yazar olması bile komik

    ekleme: başlığı açan şahıs şöyle bir entry daha girmiş başlığa #131090409 bilal'e anlatır gibi yazıyım.

    biz kimsenin maaşına zam gelmesin demiyoruz, nevşin hanım da aynı şekilde. bizim dediğimiz sistem ve düzen öyle bir batış batmış ki maaşa gelen zam misliyle yine o maaşı alana girecek. bu sefer 2800 lira maaşla aldığı şeyleri 5000 lirayla alacak yani emeği değer kazanmayacak. kadın maaşa zam yapmakla mı kurtulacak bu ülke tek sıkıntı maaşların düşük olması mı yoksa o maaşlar niye gün geçtikçe azalıyor köklü bir çözüm bulunmalı diyor asıl ama senin gibilere her şeyi kelimesi kelimesine anlatmak gerektiği için anlamıyorsunuz.

  • yav he he. ne güzel de tespit yapıyorsunuz. muhalifler mi antep'de, urfa'da, konya'da suriyeli dövüyor? senin kalelerin bunlar. artistlik yapıp, algı operasyonu kasmayın. git seçmenine sor bakalım, ne düşünüyor bu suriyeli işgalciler için?

  • dünya düzeni ne kadar berbat bir halde yahu. daha da kötüsü burada kadınlı erkekli "yok canım ne izni. sürünerek çalışsın işte." deniliyor. bahsi geçen durum sadece karın ağrısı değil ki sadece ilaçla geçsin. benim mesela bağırsaklarım bozuluyor. direkt ishal oluyorum. midem bulanıyor o gün pek bir şey yiyemiyorum. baş ağrısı, bel ağrısı. hormonlardan dolayı gelen aşırı sinir, ateş. yazarken bile fenalaştım. algı sistemin kapanıyor zaten bunlarla birlikte. bu durumda çalıştığın işten verim alamıyorsun. tüm gün çalışıyormuş gibi yapıp eve dönüyorsun yani. bana kalırsa insanların sağlığı ile ilgili bir hususta o gün parasını alamasın, bayılsa da çalışmaya devam etsin mantığı normal değil.

  • yıllardır istanbul'un nüfus problemini nasıl çözeriz diye, göçü tersine nasıl çeviririz diye düşünüp duruyoruz... bu projenin gerçekleşmesi demek bunun da kendiliğinden çözülmesi demektir.

    her sene 15000 üniversite öğrencisi yurt dışına mastera gönderilecek, 10 senede en az 50000 doktora yapmış beyin yeni kurulacak tesislerde çalışmaya başlayacak.

    ben akp, mhp ve hdp'nin yerinde olsam dükkanı kapatır chp'ye katılıp bu proje için çalışırım. bence ülke olarak yapmamız gereken şey budur. hatta pkk'lı olsam dağdan inerim şu an. musul olsam türkiye'ye katılmak isterim.

  • çalışma bakanlığı tarafından hazırlanıp işçi cinayetlerine ilişkin patronu ve devleti aklamaya yönelik yayınlanan kamu spotu

    eskiden gizli gizli yaparladı böyle algı yaratma işlemlerini fakat artık demek istedikleri şeyi kendi kesimleri anlamaması endişesinden spotunun sonunda "iş kazası diye bir şey yoktur" yazma ihtiyacı da hissetmişler.

    gözlerimiz "fıtratında var" cümlesini aradı...