hesabın var mı? giriş yap

  • buradakiler yine her şeyi gömdükleri gibi bunu da gömüyorlar dedim.
    ardından dayanamayıp ismilazımdeğil yerden izledim.

    ve evet, burada gömenler haklıymış.

    açıkçası 6-7 saatlik malzemeyi 2 saate sığdırmaya çalışmışlar.
    o eski matrix serisinde hissedilen duygudan ve derinlikten eser yok. tamam kurguda bu mevcut ama ekrana yansıtamamışlar. her şey oldu bittiye getirilmiş.

    karakterler sırıtıyor. önceki serilerdeki kahin bile bu filmin tüm oyuncularından (keanu dahil) daha kaliteliydi, daha dolu işlenmişti.

    var ya bir tık daha kötü olsa; abartısız gece saati tv'de çıkan boktan aksiyon filmleri gibi diyeceğim.
    üçlemeyi baştan sona en az 30 kez (ciddiyim) izlemiş ve geçmişte nerdeyse matrix dinine girmek üzere olan biri olarak bu filme puanım 4.5/10

    matrix kostümü giydirilmiş sıradan bir film olmuş. resmen kostümü pazarlamışlar.
    hayal kırıklığı yaşattı. iyi ki sinemada izlememişim.
    ruhsuz bir film olmuş ve biraz da maç özeti gibi hissettirdi.

  • akşam ailecek sofrada otururken eşime bir şey anlatmaya çalışıyorum. ama defne müthiş tiz sesler çıkarıp konuşmamızı sürekli engelliyor. defalarca rica ettikten sonra bir noktada dayanamayıp yüksek sesle patlıyorum. bu defne'ye hayatta ilk bağırışım. son olsun:

    - yeter ama kızım annenle konuşmaya çalışıyorum!

    (birden gözleri doluyor, içine kapanıyor, yıkılıyorum, hemen sarılıyorum)

    - çok özür dilerim bağırdığım için tatlım.

    (ağladı ağlayacak, sesi titriyor, sarmaş dolaşız)

    - baba...

    - söyle canım?

    - neden...

    - neden mi bağırdım?

    - hayır, neden... neden çok üzüldüğümüz zaman alt dudağımız titrer?

  • hanımın gallinari'ye;

    "aaa ne güzel yüzlü çocukmuş, türk mü bu?"

    demesinden sonra evde küçük çaplı bir kriz yaşandığını söyleyebilirim.

    tribimi yaptım hemen, şeftali soymuş getirmiş, yemiyorum.

    öyle bir maç.

  • bim'den 1 lira 15 kuruş'a aldığım buono çikolata'nın dış kabını çıkartıp, üzerindeki metal kaplama ile üniversitedeki arkadaşlara ikram ediyorum. ederken de; "abimin isviçre'den gönderdiği meşhur bir isviçre çikolatası bu" diyorum. millet ise; "hayatımız boyunca böyle bir çikolata yemedik... bu nasıl bir lezzet, tabii gavur yapmış abi" diyor, bu sebeple de beni çok seviyor.

    bilemiyorum, ben mi daha büyük günah işliyorum yoksa onlar mı... gerçi; belki gerçekten de bu buono dünyanın en lezzetli çikolatasıdır, ama bu onun gaziantep'te üretildiği gerçeğini değiştirmiyor. yani gavur yapmamış beyler.

  • "ey israil sabrediyorsak bilki kuran-ı kerim'de yok olacağın müjdelendiğindendir.."

    sabah sabah iyi güldürdü bu arkadaş.

  • tam bir tombiktir. dünyadaki uçamayan tek papağan türü olduğu gibi dünyanın en tombik papağanı da kendisi olur. nesilleri tükenmek üzere olsa da son yıllarda gönüllülerin ve devlet destekli programların sayesinde bol bol üremektedir.

    discovery channel belgeseli

    2015'de 138 adet olan popülasyonu 2019'da 213'e ulaşmıştır. günümüzde ölen yaşlı kakapolar nedeniyle nüfusları 201'e düşse de üreme yaş grubunda bulunan 57 dişi gelecek için umut olmaktadır. nisan 2022 itibarıyla bu 57 dişinin 46 tanesi toplamda 139 yumurta yumurtlamıştır. görsel

    stephen fry ve mark carwardine'ın kakapo ile görüldüğü eğlenceli görüntüler: video

    bu tombik kuşlar hakkında bazı bilgiler:

    kakapolar, yeni zelanda adalarına özgü bir kuş türüdür. latince isimleri strigops habroptilus'tur. benzersiz görünüşlerine uygun bir şekilde anlamı "baykuş yüzlü yumuşak tüy"dür. baykuş papağanı olarak da anılırlar.

    kakapolar gececi bir papağan türüdür. bu nedenle bir diğer takma adları "gece papağanı"dır.

    1.5 ila 4 kilo arasındaki ortalama ağırlıklarıyla dünyadaki açık ara en ağır papağan türüdür.

    tohum, kabuklu yemişler, meyveler ve çiçeklerle beslenirler ancak en sevdikleri yiyecek, büyümeleri için gerekli bir besin olan, yüksek konsantrasyonlarda d vitamini içeren rimu meyvesidir. görsel

    *bu twitter hesabından sayısız videosuna ulaşabilirsiniz.

    kakapolar uçamaz, bu da onları dünyanın en büyük uçamayan kuş türlerinden biri yapar. zayıf kanatlarını telafi etmek için kakapoların, hızlı hareket etmelerini ve ağaçlara tırmanmalarını sağlayan güçlü bacakları vardır. tırmandıkları ağaçlardan inmek için minik kanatlarını paraşüt işlevi görecek şekilde açar ve aşağı atlarlar.

    yaklaşık 90 yıl ömürleri vardır ve dünyadaki en uzun ömürlü kuşlarından biridir. erkekler 4, dişiler 6 yaşında üremeye başlar.

    koca cüsselerine rağmen, kakapolar oldukça dost canlısı hayvanlardır. yerli maori halkı ve erken dönemde adalara yerleşenlerce evcil hayvan olarak kabul edilmişlerdir.

    tür ilk kez 1845 yılında yazdığı günlüğünde tanımlayan ingiliz kuşbilimci george edward grey, bir kuştan çok köpeğe benzediklerini belirtmiştir. barışçıl doğalarının neslinin tükenme aşamasına gelmesine kısmen katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

    hiçbir yırtıcı tehdidi görmemiş bir tür olan kakapolar, 13. yüzyılda adalara gelenlerle beraber, kediler, köpekler, fareler ve bazı yarasa türleri gibi tehditlerle karşılaşmışlardır. kendilerini savunma gereği olmadığı ve bu konuda evrimleşmedikleri için tehdit anında donup kalmaktan başka bir savunma taktikleri bulunmaz.*

    ayrıca bu dönemde insanlar tarafından avlanarak yenmeye, tüylerinden kıyafetler yapılmaya ve kemikleri olta malzemeleri olarak kullanılmaya başlandığı için adeta soykırıma uğramışlardır.

    18. yüzyılda kolonileşme başlayınca durum daha da vahim hale gelmiştir. kolonistler yanlarında iki yeni sıçan türü, gelincikler, sıçanlar getirmiş ve bu istilacı türlerin nüfusu artarken, kakapo nüfusu azalmıştır.

    yeni zelanda kakapo da dahil olmak üzere oldukça nadir olan yerel kuş türleri için koruma programı başlatmıştır. 2020 yılında yapılan çalışmaya göre insanlığın, bölgedeki 50 milyon yıllık evrimi yok etmesi sadece birkaç yüzyıllarını almıştır.

    kaynak: 1, 2, 3

  • herkesin ağzında bir winter is comingdir gidiyor ama, a song of ice and fire serisindeki tartışmasız en vurucu laftır.

    "the north remembers lord davos. the north remembers, and this mummer's farce is almost done."

    güneyli birilerinden, mesela bir mersinli'den intikam almak istiyorum şu anda, konusu mühim değil.

  • en agresif söylemi boya takıntısı olan aramasındır. arkadaş öyle bir tavır takınırlar ki bu adamlar, araba komple baştan aşağı boyanmış artık başına ne geldiyse, ama sen bunu sorarak sanki adamın anasına küfretmiş olursun.
    alıcı: neden boyalı araba
    satıcı: boya takıntısı olan aramasın kardeşim keyfe keder boyalı (bak lafa gel şimdi, adam diyor ki bir cumartesi günü evde otururken ne yapsam diye düşündüm gidip arabayı keyfekeder komple boyattım sanayide, sorma ama niye yaptım)
    yani utanırsın o an kendinden lan ben ne kadar hayvan ne kadar pislik biriyim ki bu mükemmel adam ve araçta boyayı dert ediyorum diye. kendine gelirsin o an.

  • kısa ama güzel bir video.
    şimdi gidip ofiste, evde, okulda vb. ortamda gidip birinin tepesinde şeftali yiyip üzerine suyunu sıçratın. bakın bakalım nasıl tepkiler alacaksınız? üstelik bu kişi başbakan vb. olmadığı halde nasıl tepki verecek acaba? veya tersini düşünelim. ben burada çalışırken biri tam da tepemde yapsın aynı şeyi. ben nasıl bir tepki veririm? deminden beri bunu düşünüyorum.
    sondaki tebessüm müthiş.