hesabın var mı? giriş yap

  • bir kere arkadaşla starbucks'a gittim. isim soruldu, arkadaş murtaza dedi. bardağın üstüne murtaza yazıldı ve çıkışta güldük.

    sonra bu benim çok hoşuma gitti. kızların tercih ettiği piç erkek var ya, adını murtaza diyen arkadaştı benim için.

    ben de piç olmalıydım, ben de böyle ibnelikler yapmalıydım. starbucks'a gittim tekrar adımı sordu, utanarak sıkılarak mıy mıy bir sesle murtaza dedim. çıkar kimliğini dese bittim ama. starbucks'ta rezil olmayı kaldıramazdım, naif bir insanım ben.

    19 tl murtaza bey dedi eleman. cebimde 20 tl var. kredi kartımı tam çıkartıyordum ki kartın üstünde gerçek ismimin yazdığı geldi aklıma. neyse ya ben nakit vereyim dedim, 20 tl uzattım, 1 tl para üstünü aldım ve ebesinin .mındaki evime yürüyerek gittim.

    piçlik benim neyime lan?

  • damla sigara iciyorsa yunus reisin neler yaptigini gosterseler de nesemizi bulsak dedirten goruntulerdir.

  • bu sene çarşıda karşımıza çıkan bilmem kaçıncı olay bu. olay aralarında daha önce husumet bulunan arnavutlarla urfalılar arasında çıkıyor, silahlar patlıyor. 1 polis, 1 turist, 1 çocuk ve 4 kişi de yararlanıyor. çarşının hemen girişinde kuzenimin döviz bürosu var haftada bir uğrarım yanına. kapalıçarşı öyle bir yer halini almış ki rezil durumda. kimse kusura bakmasın ama urfalı zaza gruplar terör estiriyorlar çarşıda. adamların hepsi silahlı, turist geldi bir şeye baktı, almadı mı dövüyorlar sövüyorlar gönderiyorlar. adamların hepsi istanbul'un göbeğinde turizmin merkezinde adidas nike vs. imitasyon çakma ürün satıyorlar hiçbirinin ne maliye kaydı var ne belediye ruhsatı, ne vergi levhası... tüm devlet kurumları göz yumuyor. adamlar geçen hafta fatih belediyesinin zabıtalarını dövdü, bu hafta polis vurdu lan daha ne olsun yetkililerin harekete geçmesi için????? kuzenim defalarca fatih belediyesi'ne, ibb'ye şikayet etti bu adamları hiçbir kurum gram ilgi göstermiyor hepsi birbirine atıyor topu. ileride daha kötü haberler gelecektir emin olun.

    olay esnasında bir italyan kız geldi yanıma taksi arıyor yol neden kapalı havalimanına gideceğim taksi nerden bulabilirim diye sordu gel de anlat kıza şimdi bacım oradan geçme orada bir turist bir de polis vuruldu diye. bu ortamda gel de turizm konuş. sayın yetkililer bu turizm işi pr videolarla, dronle ayasofya çekmekle olmuyor. hiçbir şikayeti dikkate almadan konuları geçiştiriyorsunuz.

  • japonca "jofuku" olarak bilinen çinli tarihsel kişilik.

    m.ö. 255 yılında qin hanedanı zamanında dünyaya gelmiş. zamanında tüm çin'i fethederek ülkenin siyasi birliğini sağlayan ve ilk çin imparatoru olarak bilinen imparator qin shi huang'ın emri altında "saray büyücüsü" görevinde.

    xu fu'ya geçmeden önce biraz qin shi huang'ı tanıyalım, bağlantılılar çünkü. bu da m.ö. 259 yılında, çin'in henüz birleşik olmadığı ve savaş hâlindeki qin, qi, chu, yan, han, zhao ve wei devletlerinden oluştuğu karışık dönemde, qin devletinin prensi olarak doğdu. iyice çorba olmasın diye detaya girmeyeceğim, qin shi huang zamanla diğer devletleri teker teker fethetti ve qin devleti çin coğrafyasının tek devleti ve imparatorluğu oldu. bugün çin'e "çin" deme sebebimiz de qin sebebiyledir aynı zamanda. (qin, "çin" şeklinde telaffuz edilir.) çin medeniyetini çin medeniyeti yapan pek çok öğeyi ortaya koyan da imparator qin shi huang'dır. çin seddi'ni tamamlatmış, ilk ortası delik madeni parayı döktürmüş, legalizm felsefesini kurmuş ve konfüçyanizmi kanunlaştırmıştır. bu imparator aynı zamanda son derece zalim ve ülkeyi demir yumrukla yöneten bir monarktı. bizzat kendisi tarafından onaylanmış eğitim, sağlık, tarım konulu kitaplar dışında ülkedeki tüm kitapları toplatarak yaktırmış, kanunlara uymayan insanları da diri diri gömdürtmüştür. tahta geçtiğinde ise henüz 13 yaşındaydı. bugün ergen bile sayılmayan bir yaş olmasına rağmen bundan iki milenyum önce insanlar yirmili otuzlu yaşlarda ölebiliyorlardı. bu nedenle pek çok ideali olan qin shi huang, bunları gerçekleştirmek için ölümsüzlüğü aramaktaydı. sonsuza dek yaşamak istiyordu. bu yüzden yaklaşık 700 bin işçiye 57 kilometrelik bir yeraltı mezarı inşaa ettirdi. mezarda qin'i temsil eden şeyler, topraktan yapılmış askerler, yapay yıldızlar, içinde cıva (cıvanın diriltme gücü olduğuna inanılırdı) akan ırmaklar bulunuyordu. tabii ki qin shi huang sadece bu anıt mezarla yetinmedi; aynı zamanda olası bir "ölümsüzlük iksiri" bulmanın peşindeydi. bunun için de yukarıda bahsettiğimiz saray büyücüsü xu fu'ya gitti ve ölümsüzlük iksirini kendisine getirmeden karşısına çıkmamasını emretti.

    bunun üzerine xu fu, efsanevi penglai dağı'nda yaşadığı söylenen bin yaşındaki büyücü anqi sheng'den ölümsüzlük iksirini almak amacıyla m.ö. 219 yılında üç bin genç kız ve delikanlıdan oluşan bir filoyla birlikte okyanusa açıldı. yıllar boyunca okyanuslarda o koy senin bu körfez benim dolaşıp iksiri arayan xu fu, bundan ümidini kesince kelle korkusundan bir daha asla qin'e geri dönmedi. bazı kaynaklara göre gemisi bir fırtınada karaya vurdu ve kendisini danzhou ismini verdiği adada buluverdi. söylentilere göre xu fu, bu adanın hâlâ taş devrini yaşamakta olan yerli halkına demiri işlemeyi, çeltik tarımı yapmayı, şifalı otları, ipek üretimini ve bunun gibi yararlı şeyleri öğreterek onlara bir nevi çağ atlatıyor. bu sebeple adalılar, xu fu'yu bir tanrı olarak görüyor. bu yüzden aradan iki milenyum geçmiş olmasına rağmen, o adada hâlâ xu fu'ya adanmış tapınaklar ve heykeller bulunmakta.

    sadece adı artık danzhou değil; japonya.

  • kadınların artık kocasının soyadı yerine babasının soyadını kullanabilmesini sağlayan gelişme.

    kudurmalar üzerine edit: isteyen elbette ki istediği soyadını kullansın, hatta çocuk annesinin veya babasının soyadı ve kütüğü arasında seçim de yapabilsin. bunlar olağan şeyler. benim asıl sinirimi bozan şey şu konuyu bile "toksik erkeklik, eril hakimiyet" gibi sikko terimlere sığdırma çabanız. böyle beyni üç gram etmeyen feminist zırvası terimler görünce kendimi tutamıyorum sadece.

    edit 2: halen özel mesaj atıp "daha çocuklar annelerinin soyadını alacak siz de kuduracaksınız" gibi şeyler yazıp tahrik etmeye çalışanlar var. tekrar ve tekrar kanaat getirdim ki feminizm bir nefret suçudur, akıl hastalığıdır, bağnazlıktır, yobazlıktır.

  • ortada durumun gerçekliğini kanıtlayacak herhangi bir belge (an itibari ile) olmadığına göre masabaşı haberciliğin artık senaristler tarafından yapıldığı gösteren haberdir.