hesabın var mı? giriş yap

  • özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, çeşitli toplumsal mekânlarda, insanlara istemleri dışında sunulan, hattâ empoze edilen müzik şeklinde de tanımlayabileceğimiz muzak, aynı zamanda tanımındaki amacı uygulamak için 1930’lu yıllarda kurulmuş olan bir firmanın da adıdır.

    kurumsal oluşumunun ötesinde muzak, bir tür olarak, insanların fiziksel ve zihinsel süreçlerini tetikleyen, metabolik yapılarına müdahale imkânı sağlayan ve bu özelliğiyle müziğin ‘eğlendirici’ kimliğinden öte ‘fonksiyonel’ yanını vurgulayan bir mantalitedir. muzak olgusunda maruz kalan kişinin karakteristik ve psikolojik yapısından ziyade, kullanılan seslerin ve müziğin sunum biçimleri ile bulunulan ortamın genel özellikleri, amaçlanan etkiler için birincil düzeyde göz önüne alınması gereken kriterlerdir.

    yakın tarih boyunca müziğin muzak bağlamında fonksiyonelliği

    1871 ilâ 1914 yılları arasında gerçekleşen 2. endüstri devrimi bilim, teknik ve sosyal yaşam gibi alanlarda köklü değişimlere sebep olurken, bir yandan da tarihî (birçok önemli olay gibi) kendisinden önce ve sonra olmak üzere ikiye bölmüştür. “müzik ve çalışma alanlarındaki kullanım şekli” benzeri bir alt başlıkla bu bölünmeyi incelersek, endüstri devrimi öncesinde iş alanlarında müziğin sıklıkla işçiler tarafından, iş stresinden arınmak ve ağır şartları daha dayanılır kılmak adına icra edildiğini görürüz; bununla birlikte bazı işverenlerin ‘altlarında’ çalıştırdıkları işçilerin her türlü ağır şarta dayanmalarını sağlamak adına çalışma alanlarına müzisyenler, hattâ küçük orkestralar getirttikleri realitesine de rastlayabiliriz. endüstri devrimiyle beraber ağır iş makinelerinin çalışma sahalarına dâhil edilmesi, müziğin artık “rahatlatıcı unsur” olarak kullanılamamasına ve böylelikle yalnızca makine sesleriyle donatılmış alanlar yaratılmasına sebep olmuştur.

    endüstri devrimiyle beraber gelişen teknoloji özellikle amerika birleşik devletleri’nde mimari açıdan binaların daha da yükselmesini sağlamış, bu gelişmeye paralel olarak da yüksek katlara ulaşmak amacıyla binalarda asansör kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. a.b.d.’nin coğrafi yapısı itibariyle geniş düzlüklere sahip olan bir konumda olması, asansör gibi oldukça küçük ve hareket eden odacıkların halk tarafından garipsenmesine hattâ kendisinden korkulan bir makine hâline dönüşmesine de sebep olmuştur. bu küçük ve dar odacıkların bunaltıcı etkisi halk arasında psikolojik bir rahatsızlık olan klostrofobi’nin ortaya çıkmasını tetiklemiştir. 1930’lu yıllara gelindiğinde a.b.d. ordusundan emekli general george owen squier’in ortaya attığı muzak fikri tam da bu klostrofobik etkiyi ortadan kaldırmak amacıyla düzenlenmiş bir müzik sunumu olarak karşımıza çıkmaktadır.

    muzak ve tarihsel gelişimi içerisinde dönüşen çalışma stratejileri

    general squier’in asansör kullanımındaki olumsuz etkileri indirgemek adına kurduğu muzak şirketi, başlangıç fikrini edward ballamy’nin looking backward (1888) isimli kitabında geçen musical telephone adlı objenin üzerine temellendirmiştir. kitapta bu obje sabahları insanları uyandırmak, geceleri ise rahatça uyumalarını sağlamak için dizayn edilmiş bir alet olarak tasvir edilmektedir. muzak firması da musical telephone gibi zamana ve mekâna göre belirlenmiş, belli bir fonksiyonu olan bir müzik üretimi önermesiyle audio art tarihine ekleyebileceğimiz bir konumda yer almıştır.

    background music

    kuruluşuyla beraber muzak, gerek banka, restoran ve fabrika gibi toplumsal alanlarda gerekse de asansör gibi bireyin tek başına bulunduğu yerlerde kişiyi sakinleştirecek, üretimini arttıracak ve tehlikeden uzakmış hissini yaratacak, mekâna göre dizayn edilmiş “müzik paketleri” sunmuştur. background music’in ürünleri şeklinde görebileceğimiz bu paketler genellikle bilindik popüler parçaların basitleştirilmiş hâlleri (sıklıkla enstrümantal versiyonları) ya da oldukça yumuşak ve düşük şiddetli sesler bütünü kullanılarak “kişiye ‘tanıdıklık’ izlenimi vermeye çalışırlar” . bu bağlamda background music, bünyesinde bulunan yapıtların dikkat çekici tüm özelliklerinden arındırıldığı (örneğin bakır üflemeliler, vokal partileri ya da perküsyon bölümlerinin dahil edilmediği / çıkarıldığı), arka planda fark edilmeden kalma özelliğine sahip; bununla birlikte tanıdık melodilerin yeniden sunumu mantalitesiyle yabancı mekânların bilindik kılınarak tehdit unsurunun yok edildiği bir biçim şeklinde tanımlanabilir. muzak’ın background music biçimiyle herhangi bir kişiyi tetikleyebilmesi için: keskin bir algı açıklığına, eğitimli bir kulağa ya da müziğin dikkatli bir biçimde dinlenilmesi edimine gerek yoktur; yalnızca farkında olunmasa bile duymak yeterlidir.

    yukarıda bahsedilen özellikleriyle muzak / background music, uygulanmaya başladıktan sonra yalnızca asansörlerde kullanılmayıp, tıpkı endüstri devrimi öncesinde olduğu gibi birtakım çalışma alanlarında da denenmiştir. özellikle 2. dünya savaşı’nda silah fabrikalarındaki ağır çalışma şartlarını nötrlemek adına müzik kullanımı sadece müziğin direkt sunumuyla kalmamış, sunum şekli ve dozajıyla ilgili de çeşitli uygulamalar denenmiştir. 15 dakikalık bir background music sunumunun ardından çalınan müziğin içindeki gerilimlere ve zirve noktalarına göre 30 saniyeden 15 dakikaya kadar değişebilen bir sessizliğin takip ettiği döngü olan stimulus progression’un, yapılan araştırmalar sonucunda hata oranını azaltıp, moral ve üretim gücünü arttırdığı tesbit edilmiştir. muzak firması da stimulus progression özelliğini anlaşmalı olduğu birçok yerde denemiş ve olumlu sonuçlar aldıklarını kendi tarihlerini anlattıkları belgelerde göstermişlerdir.

    çalışma alanlarıyla beraber üretim ve tüketim sahalarının da değişim göstermesi, günümüzde çokça görebileceğimiz alışveriş merkezlerinin kurulmasına sebep olmuştur. 1980’li yıllara kadar havaalanları, tren garları ve yeni trend olan alışveriş merkezlerinde sıkça karşılaşılabilen muzak, bu mekânların çok kimlikli / kimliksizliklerine denk düşebilecek şekilde hazırladığı programlarla müziğin mekânı güçlendiren / dönüştüren tarafını oldukça iyi bir şekilde kullanmıştır.

    foreground music

    1980’li yıllardan sonra çalışma stratejisini değiştiren firma, müziğin arka plânda kalması fikrinden vazgeçip, herkesin rahatça duyabileceği / algılayabileceği bir ses seviyesinde sunumu yolunu tercih etmiş ve ortaya background music ile aynı amaca hizmet eden; ama farklı sunum modellerine sahip olan foreground music tanımını ortaya koymuştur. gittikçe kalabalıklaşan mekânlarda daha önceki paketlerin yüksek gürültüden dolayı işe yaramamaya başlaması, firmanın yapıtların orijinal biçimlerinin, orijinal icracıları tarafından kaydedilmiş hâllerini, gerekli ses seviyesinde (sıklıkla yüksek) yeniden sunmasını gerektirmiştir. kısaca foreground music yapıtların hiç değiştirilmeden kullanılan, orjinal biçimleridir.

    yeni sunum biçimiyle muzak, özellikle alışveriş merkezlerinde, genel toplu alanlardan ziyade ticari kuruluşların kendi mağazalarında karşımıza çıkmaktadır. artık aynı alışveriş merkezinde bulunan iki ayrı mağazanın içerisinde çalan müzik, mağazanın ve hedef kitlesinin kimliğini yansıtmakta ve hatların yumuşatılarak tavırların nötrleştirilmesi fikrinden tamamen uzaklaşan bir karaktere bürünmektedir. foreground music bağlamında muzak, bu şekliyle hem mağazaları hem de insanları birbirlerinden ayıran bir ses duvarı da oluşturarak mimari öğelerden öte duysal elemanlardan kurulu bir mekân algısı da önermektedir.

    foreground music, günümüzde mağaza ve markaları temsil eder hâle gelerek, tüketicinin markayı kullanırken nasıl hissedeceğini önceden empoze eden bir özelliğe de kavuşmuştur. işte bu özelliğiyle muzak, 1980’lerden itibaren müzik ya da mal satışından öte duygu pazarlaması stratejisini geliştirerek, baskın güçlerin insanlar üzerinde kontrol yaratmaları sürecinde oldukça önemli bir yere sahip olmuştur.

    kaynakça
    1. jonathan sterne, (1997), “sounds like the mall of america: programmed music and the architectonics of commercial space”, ethnomusicology, vol: 41, p. 22 – 50
    2. phil dourado, (1992), "the sound of silence" the independent
    3. henrik karlsson, (2003), “the acoustic environment as a public domain”, http://interact.uoregon.edu/…ae/journal/scape_2.pdf
    4. ned potter, “acoustical privacy”, http://www.abcnews.go.com/…e/cuttingedge010831.html
    5. david owen, (2006), “the soundtrack of your life”
    6. bill henson, (2004), “muzak: it’s not just elevator music”, fort mill times
    7. josh braun, (2001), “red tape: that kind of muzak don’t soothe the soul”
    8. http://media.hyperreal.org/…est/articles/muzak.html

  • oruçlunun açlıktan akli melekeleri kaybetmesi sonucunda iskender satılan bir mekana gitmesi sonrası karşısındaki müşterilerin yaptığı eylem.
    oruçluyken ne işin var kardeşim iskender satılan,yenen yerde.

  • > şarap içen tek varlık insandır
    > hayvanlar şarap içmez
    > o zaman şarap içmeyenler hayvandır

    güzel oldu bu, namazcı amcaya iletin.

    edit: aradan uzun zaman geçince entry'de referans aldığım gündem konusu da uçup gitti tabi, şimdi şarap içmeyenlere hayvan dedi, namaz kılanlara hakaret etti bu diye polis kapıma dayanmasın.

    namaz kılmayan hayvandır

  • bir malzeme almak için yer araştırması yaparken karşıma çıkan liste. faydalı bilgiler olduğunu düşünüyorum.

    altin: kapalicarsi merkez.varakci sokak cikisinda cuhaci han'daki imalatcilara ziynet esyasi yaptirabilirsiniz.

    antika: cukurcuma eski hareketini kaybetti nisantasi yeni yogunlasma alani. horhor'da antikacilar pasaji ve sahaflar carsisi civari da bir merkez.

    av silahlari: son yillarda finansal gucluk icinde de olsalar, uzumlu, huglu gibi uretim merkezlerinden ıstanbul'a mal geliyor ama asil merkez uzun carsi sokak.

    ayakkabi: toptan piyasanin merkezi, beyazit anayol ile kumkapi sahil arasindaki gedikpasa semti.bu semtteki emin sinan hamami sokak ve buradaki efes carsisi, carsili han ve digerleri bu piyasanin merkezi. ayakkabı yan sanayi ise, yine bu semtteki, kavaflar han ve ugur han'da yer almakta.

    aydinlatma cihazlari:ana merkez, sishane yokusu ve okcu musa caddesi.bu bolgede, serattar, menevse ve erseven hanlar, aydinlatma cihazi satis merkezleri. e-5 avcilar kesiminde ve sirinevler'de yol ustunde ucuz avize satan merkezler var. vefa semtinde de uretim atolyeleri bulunuyor.

    baharat : baharatin merkezi, tahtakale hasircilar sokak ve civari. buralarda agirlikli olarak toptan satis yapiliyor.

    bakliyat bu mallarda merkez rami gida carsisi. paketlenmis mallar bu piyasadan alinip atolyelerde paketleniyor.

    basma, kaput bezi,tulbent,divitin vs.: mahmutpasa bezciler sokak merkez.bu urunler oztas pasaji'nda satiliyor. yazmacilar carkcilar sokakta. ayrica, cakmakcilar yokusundaki, buyuk yeni han, buyuk valide han gibi hanlarda da bu mallar satiliyor.

    battaniye: osmaniye aksu caddesi uzerinde fabrika satis magazalari var, fakat ucuz ve toptan satis merkezi yine mahmutpasa.

    berber ve kuafor malzemeleri: tahtakale zaza han, tiras bicagi, bigudi, manikur-pedikur takimlari, makas vs. merkezi.

    beyaz peynir: buyuk ureticiler rami gida piyasasinda.

    bijuteri:merkez tahtakale bereket han ve misir carsisi civarinda boncuk han'in alt kati

    bisiklet:. dogu bank civari ile, sarachane semtindeki hasim iscan gecidi bu piyasanin merkezi. sirkeci daha ziyade profesyonel bisiklet ve yedek parcalari uzerinde gelismis.cocuk bisikletleri gecitte yer aliyor.

    bit pazarlari: cumartesi ve pazar gunleri kadikoy sali pazari ve topkapi pazari en buyukleri.

    branda ve cadir bezi: merkez ımc bloklari. ancak bu yerlerin yetersiz kalmasi ile piyasa vefa civarina da yayilmis.ımc ilk iki blogunda, bu imalat daha agirlikli yapiliyor.

    boru: bu piyasanin merkezi, persembe pazari. ancak persembe pazarinin tasinmasi ve bu bolgede piyasanin kapatilmaya calisilmasi nedeniyle perpa'da da borucular var. merter demirciler sitesi de diger bir merkez.

    buro mobilyasi: karakoy kemeralti caddesi bu piyasanin merkezi.gunesli'de de buro mobilyasi bulunuyor. bunlarin disinda, bircok firma kendi teshir salonlarinda ithal ve imal urunlerini sergiliyor.

    cam urunleri: ana merkez pasabahce. pasabahce ve tuzla'da buyuk satis yerleri ve depolari var, sehrin bircok yerinde de satis magazalari buılunabilir.mercan siyavuspasa sokaktaki gul han ve yeni okur han'da diger merkezler.

    cakmak: toptan merkez yine tahtakale. bereket han cakmakcilarin toplandigi bir merkez. tokai'nin ureticisi de burada. her turlu cakmak malzemeleri sirkeci buyuk postahane yani sokakta bulunabilir.

    canta: sehrin cesitli yerlerinde fabrika uretimi yapilan yerler var. yikilmasina ragmen zeytinburnu'da bir merlez. simdilerde tuzla organize sanayi her turlu deri mal uretimi yapiyor.bu buyuk merkezlerin disinda, carsikapi centilmen han ve gedikpasa'daki aydin saray is merkezi, bomonti caddesi uzerindeki magazalar ucuz canta alinabilecek yerler.cay: merkezi rami gida carsisi.

    cicek:karamursel-yalova yolu merkez.ayrica, bayrampasa ve dolapderede gibi bircok semtte de cicek mezati yapiliyor. eminonu,misir carsisi yaninda cicekciler pazari da bir merkez sayilabilir.cicek sogani ise yine cicekciler pazari ile, bostanci,yesilköy gibi semtlerdeki seralarda bulunabilir.

    cimento: bayilerin toplandigi bir merkez yok.aksaray da depolar bulunabilir. keresteciler ile cimentocular bir arada kumelenmis durumda.

    cocuk giysisi: cocuk giysilerinin merkezi yesildirek.turk ocagi caddesi arkasindaki nebioglu han, anadolu han ve diger hanlar bir merkez. ayrica, nisantasi sair nigar'da da bir cok han var.

    corap:yesildirek macuncu sokak ve tarakci cafer sokak uzerindeki hanlar corapcilarin merkezi. ayrica, ıstanbul erkek lisesi'nden mahmutpasa'ya inen ara yol uzerinde de bircok corapci var.

    cuval: eminonu hasircilar sokak civarindaki hanlarda cuval ve ip toptancilari bulunuyor.

    deniz malzemeleri: sirkecide olta,igne,misina gibi malzeme satan yerler var, ayrica mercan'da kurulan dogu blogu pazarinda ucuz olta satiliyor. karakoy'de de bu tip malzemeler bulunabilir.

    deniz motorlari: senrin bircok yerinde isyerleri var.ancak karakoy galata mevlevihanesi sokak civarinda degisik modeller bir arada bulunabilir.

    deniz urunleri: toptan ve perakende hali kumkapida. ayrica tuzla'dan avcilar'a ve sariyer'e kadar butun kiyi seridinde balik satisi var. midye merkezleri rumeli kavagi, beykoz ve sariyer.

    deri giyim: yeni merkez tuzla organize sanayi bolgesi, zeytinburnu 5 kardesler caddesi, nisantasi'nda kosar deri ve yine gedikpasada'daki bazi hanlar alisveris icin uygun yerler. zeytinburnu'ndaki fabrikalarin tuzla'ya tasinmasindan sonra burada fabrika satis merkezleri kaldi. ucuz ve kaliteli deri icin, zeytinburnu'nun ic kesimlerine gitmekte yarar var. gedikpasa bolgesi daha ucuz ama kalite biraz daha dusuk. kapalicarsi icinde bazi hanlarda da ucuz deri giyim bulunabilir.

    deri saraciye:en onemli merkez mercan bolgesi, uzun carsi civari.buralarda bavuldan cuzdana her turlu mal bulunabilir.tuzla organize sanayi, desa, matras gibi buyuk firmalarin satis merkezleri de var.dunyanin unlu markalarinin hakikisinden ayirt edilemeyecek kadar kaliteli taklitleri, uzun carsida bulunabilir. mercan yokusunda, dunya pazarlarina en son giren bavul modellerini veya en gelismis bond cantalari bulmak mumkun.

    dogu sanayi sitesi: yenibosna bölgesinde her turlu makine ve kalip imalatinin gerceklestirildigi dev bir site.e-5 otoyolunun hemen arkasinda .

    dosemelik kumas:en fazla cesit ımc bloklarinda, ilk 5 blokta her turlu dosemelik kumas bulunabilir.

    el aletleri:matkaptan ingiliz anahtarina kadar her turlu ev aletinin ana merkezi karakoy persembe pazari.burada akla gelebilecek her turlu el aleti satiliyor.

    elektrik malzemeleri: duy,priz vs butun elektrik malzemelerinin ana merkezi bankalar caddesi olarak da bilinen okcu musa ve voyvoda caddesi üzeri.yol uzerindeki magazalarla, hanlarin ikinci veya ucuncu katlarindaki magazalar arasinda fiyat farki var. satis fiyatlari piyasaya gore % 30 daha dusuk.

    deterjan: en onemli satis bolgesi rami piyasasi.sehrin degisik bolgelerinde de spotcular var.

    elektronik parcalar:kadikoy'de yazicioglu ıs hani, karakoy'de eski selanik pasaji ile karsi sirasindaki balikli han en onemli satis merkezleri.

    fabrika satis magazalari: bu magazalarda fiyatlar normal etiketlere gore daha ucuz. merter bu acidan zengin. hazir giyim ve ic camasiri burada bulunabilir.yine, yeni bosna, ic camasiri, e-5 bostanci sapagi ayakkabi ve hazir giyim, nisantasi ve bomonti'de deri mamuller, hazir giyim ve kumas,havlu, spor ayakkabi,ic camasiri, topkapi eski londra asfalti uzerinde ve cevizlibag'da celik tencere orme ve tekstil, kundura konusunda fabrika satis magazalari var. ayrica, bakirkoy sahil yolu,sumerbank, veliefendi osmaniye'de battaniye ve kumas,gunesli'de spor ayakkabi ve giyim, cocuk giysileri,avcilar'da konfeksiyon,tul perde ve catal bicak takimlari satan satis magalari bulunuyor.

    fon makinesi: spot merkezi mercan siyavuspasa sokak uzerindeki asilsoy ticaret merkezi ve cevahiroglu han. özellikle ev fon makinelerini buralarda bulmak mumkun.tahtakale marpuccular ıs merkezi ve civardaki diger hanlarda perakende satis daha yaygin. gomlek: gurun han'dan demiray han'a mahmutpasa'ya kadar bircok yerde gomlek satisi var.bomonti civari ve nisantasi bolgesi de diger bir merkez.

    gozluk:gozluk cercevelerinin merkezi, sirkeci altin han ve dogu bank is haninin ust katlari ve vakif han

    havlu: toptan satis, merkezi yesildirek'i mahmutpasa'ya baglayan yol uzerindeki hanlar. mahmutpasa'daki hurriyet carsisi'da diger bir merkez.

    hazir mutfak: hazir mutfak uretimi konusunda merkez sayilabilecek bolge gaziosmanpasa civari.hazir mutfak firmalari anahtar teslimi hazir mutfaklar yapiyorlar. hazir mutfagi parca parca almak da mumkun. ancak fiyat olarak komple mutfaklar daha uygun.modoko icinde de hazir mutfak ureten bircok firma var.

    hesap makinesi: her boy hesap makinesinin toptan satis merkezi tahtakale cavusoglu han. talep oldugu takdirde perakende satis da yapiliyor.

    hirdavat: kucukpazar ve tahtakale arasindaki ara yollar ile, karakoy persembe pazari hirdavat malzemesinin merkezi.tarihi fatih hirdavatcilar carsisi ve perpa'da hemen hemen her isteneni bulmak mumkun..tel citlerden, motorlara, civata ve rulmandan, yassi urun saclara, demir ve celik'e kadar hirdavatin merkezleri buralari.

    ıc camasiri: yine yesildirek merkez olmak uzere, civardaki sigorta han, kaplan han, yesildirek han ve diger bir cok dukkan ve han icinde ic camasiri piyasasi yer aliyor.

    ikinci el is makineleri: e5 otoyolunun bostanci, maltepe ve kartal arasindaki bolumu bu urunlerdeki en onemli merkez.

    ıkinci el kamyon: ayni is makineleri gibi, ikinci el kamyon pazarinin merkezi, bostanci,maltepe, kartal arasinda.

    ımes sanayi sitesi: umraniye dudullu bolgesinde agir makine imalati yapilan dev bir site. ayrica kalipcilar ve diger kucuk imalatcilar da burada yer almislar.

    ınsaat demiri: bir muddet oncesine kadar persembe pazari bu urun'un merkezi idi. simdilerde, merter demirciler sitesi ve bazi toptancilari ile perpa, insaat demiri merkezleri.

    kagit: tahtakale'de ithalatcilar, cagaloglu'nda depo ve satis merkezleri var. tahtakale ve kucukpazar'da defter satis merkezleri, e-5 cayirovada meteksan defter satis merkezi bulunuyor.

    kagit urunleri: tuvalet kagidindan peceteye kadar butun kagit urunlerinde ana merkez rami piyasasi

    kahve ve kakao: misir carsisi tahtakale cikisi, toptan kahve ve kakao'nun merkezi..

    kamyon: kamyon ve traktor piyasasinin merkezi uzun bir sure sirkeci'idi. sehrin muhtelif yerlerinde kamyon satisi var.

    kaset: kaset piyasasinin merkezi, ımc 6.blok.

    kereste: kereste piyasasinin merkezi, aksaray, kartal-maltepe-pendik ve cibali. avcilar bolgesinde fabrika satis magazalari bulunuyor.

    kucuk ev esyalari spotu: bu tur urunlerin spotu, mercan'dan eminonu'ne inen siyavus pasa caddesi uzerinde yer aliyor. bu cadde uzerinde, gul han, yeni okur han, asil han ve cevahiroglu han'da kucuk ev aletleri satan spotcular var.

    laboratuar malzemeleri: eminonu bahcivanci sokak bu tip malzemeler ve laboratuarda kullanilan kimyasal urunlerin pazarlandigi bolge.

    matbaa: geleneksel olarak matbaacilarin toplandigi merkez cagaloglu civaridir. yakinlarda kurulan ıkitelli sapagindaki matbaacilar sitesinde dev bir piyasa olustu.

    meyve ve sebze:'80 lerin sonuna kadar 1940'da almanlarin eminonu'nde yaptigi hal binasi merkezdi.daha sonra merkez bayrampasa'ya tasindi.bugun topkapi bostan hali ve kadiköy hali de toptan merkezleridir. bu hallerin yaninda bir donem oldukca revacta olan ama artik sabit hale gelen eski kamyon pazarlarina benzeyen faturasiz ve rusumsuz mal satan direkt satis yapan yerlerde bulunuyor. buralardan birkac kucuk tuketici ortak olarak kasalarla mal alabilir.

    mobilya: toptan merkezler arasinda, umraniye modoko,(sehir icindeki magaza fiyatlari ile karsilastirildiginda fiyat cazibesi pek yok.) karakoy kumbaraci yokusu (ismarlama ve ince el isciligi icin), caglayan ve e-5 otoyolunun avcilar-sirinevler ve bostancı-maltepe arasindaki bolgeleri sayilabilir.ıstanbul artik anadolu'ya cok fazla mal gondermiyor hatta ınegol, eskisehir gibi bolgelerden gittikce azalmasina ragmen ıstanbul'a mal akisi goruluyor.

    nikah sekeri ve susu: bu tur mallarin ucuz olarak bulunabilecegi yer, tahtakale hasircilar sokak. anadolu'ya giden malzemeler de buradan yollaniyor.

    oto aksesuarlari: kiliftan kokuya en onemli merkez aksaray yedek parca piyasasi. taksim piyasasi da eski onemini yitirmis gibi gorunmesine ragmen diger bir merkez. ıthal aksesuarlar daha cok, dubai, kuveyt gibi yerlerden bavul ticareti ile gelen mallardan olusuyor.

    oyun aletleri:okey takimi, iskambil kagidi, tavla vs. gibi oyun aletlerinin pazarlandigi yer, misir carsisinin arkasindaki sabuncu hani sokaktaki bıncuk han'in alt kati. yine bu sokak uzerindeki cesitli imalat ve ticaret merkezleri var.

    oyuncak: bu mallarin toptan merkezi de tahtakale. her cesit oyuncagi, tahtakale sokak ve sabuncu hani sokak uzerindeki dukkanlarda bulabilirsiniz.plastik agirlikli yerli oyuncaklar toptan olarak, tahtakale'yi mercan'a baglayan sokak uzerinde. telefon sokak'ta da perakende satis yapiliyor.

    pamuk ıpligi: sultanhamam merkez sayiliyor. ancak merter'de bu alanda onemli bir bolge

    parfumeri: eskiden orijinal parfumler sisli pilavci pasajinda satiliyordu simdi laleli bolgesi bu isin merkezi durumunda.

    pasaport: pasaport ticaretinin, daha dogrusu permi ticaretinin yapildigi yer, sirkeci dogu bank ishaninin on kapisi.buradaki cigirtkanlar is haninin ust katlarindaki isyerleri icin permi topluyorlar.

    patates:nigde, adapazari, bolu gibi illerden gelen patatesin ıstanbul merkezi rami gida carsisi.fiyat burada olusuyor.

    pencer bandi: kapi ve pencere bandinin satis merkezi eminonu fetva yokusunun uzerindeki dukkanlar.

    perdelik ve mefrusat: eski merkez, sultanhamam asir efendi caddesi idi. simdilerde zeytinburnu riza pasa yokusu ve ımc esas merkezler haline geldiler.

    pil: tahtakale canta tezgahlarda perakende olarak her cesit ve marka pil bulmak mumkun.

    plastik esya: mercan yokusundan prof.cemil birsel caddesine kadar olan bolge toptan ticaretin merkezi.

    saat: tahtakale asri han, saatin en ucuz fiyatlandigi toptan merkezi.bu han hem telefon sokaktan hem de tomruk sokaktan iki ayri girise sahip. unlu markalarin taklitleri de dahil her turlu saati en ucuz buradan ve bolgedeki diger hanlardan bulabilirsiniz.

    sanayi tipi mutfaklar: ev mutfak malzemelerinin merkezi bakircilar olmasina ragmen, sanayi mutfaklarinin ana merkezleri kasimpasa'yi dolapdere'ye baglayan caddenin ustunde yer aliyor.

    sarmisak: taze sarmisak sebze hallerinde, kuru sarmisak ise rami toptan gida piyasasinda bulunabilir.

    seramik: en onemli satis merkezi persembe pazari piyasasi. maltepe'de defolu seramiklerin satildigi buyuk bir fabrika satis magazasi var.

    soba: merkez eminonu. misir carsisi cikisindan prof.cemil birsel caddesine kadar olan bolge sobacilarin merkezi.

    spor malzemeleri: sirkeci mimar vedat sokak ile yesildirek'te spor malzeme satisi var. bomonti birahane sokak'ta ise yabanci markalar fabrika satis merkezleri var.burada fiyatlar piyasaya gore yari yariya ucuz.

    sulama sistemleri: karakoy necati bey caddesi ve persembe pazari satis merkezleri.

    takvim: uretim ve satis cagaloglu bolgesinde yapiliyor.

    tarti aletleri:toptan tarti aletlerinin merkezi kantarcilar. butun tarti aletleri burada bulunabilir.

    telefon: kablosuz telefonlar tahtakale is merkezinde bulunabilir. yerli telefon firmalarinin uretimleri sishane bolgesinde. tahtakale telefon ve tomruk sokaktaki canta tezgahlarda da her turlu telefon bulunabilir.

    tel ve civi: piyasa merkezi persembe pazari ve perpa. kucukpazar piyasası da civi merkezi. tel satisinin diger bir merkezi de merter demirciler sitesi .

    tugla ve kiremit: bu mallarin satildigi belli bir merkez yok.ıstanbul disindan fabrikalardan mal geliyor.

    un: uncularin toplu olarak bulunduklari merkez karakoy omer abid han. burada trakya unculari yer aliyor.

    yumurta: toptancilarin merkezi rami piyasasi

    zeytinyagi ve aycicek yagi: toptan merkezi agirlikli olarak rami piyasasi.eminonu ve uskudar gibi semtlerde trakya birlik'in satis merkezleri var. kucukpazar bolgesinde aycicek yagi toptan satisi yapilan yerler de var.

    zuccacıye: celik tencere ve diger celik esyalar beyazit bakircilar sokak'ta. teflon tava ve tencereler de buralarda kolayca bulunabilir.

  • dün metrodayım, kulağımda müzik, dışarıdan hiçbir ses duymuyorum, kaşlarımı çatmışım ve bir yerlere dalıp çıkamamışım. yanımda dokuz, on yaşlarında bir kız çocuğu, onun yanında da annesi var. bir ara küçük kızla bakışıyoruz, daha doğrusu bana baktığını hissediyorum. sonra kafamı yine önüme çeviriyorum. bu sefer bana doğru eğilip, bir şeyler söylüyor. kulaklıklarımı çıkarıp, "efendim? duyamadım?" diyorum, "kirpiğin düşmüş de" diyor ve birden uzanıp yanağımdan kirpiğimi alıyor, iki parmağının arasında tutuyor. bu oyunu hemen hatırlıyorum. hala oynandığını unutmuşum, oynamayı da çok zaman önce bırakmışım. küçük kız ise heyecanla oyuna devam ediyor, "bir dilek tut" diyor. gözlerimi sıkı sıkı kapatıp, bir dilek tutuyorum. "dileğin uzunmuş" diyor gülümseyerek, "peki, alt mı üst mü?". ben de gülümseyerek, "alt" diyorum. sabırsızlıkla oyunun sonucuna bakıyoruz beraber. kirpiğim alt parmağının üstünde duruyor, "dileğin tutacak" diyor sevinçle. "tutacak" diyorum sevinçle. hafifçe üflüyor kirpiğimi sonra. müziği olduğu yerde bırakıyorum ve yolculuğun sonuna kadar, küçük kızla birbirimize gülümsüyoruz.

  • "arda turan denen bu herif hastaneye silahla girip ateş ettiği gün hukuk işleseydi; sağlık bakanlığı bu olaydan ders alıp x-ray cihazı kullanmaya başlasaydı.....

    konya şehir hastanesinde kardiyoloji uzmanı doktor ekrem karakaya bir ruh hastası tarafından silahla vurulup şehit edilmeyecekti..."

    bu da tarihe bu şekilde not düşülsün.

  • içlerinde büyüdüğüm için oldukça tanıdık olduğum özelliklerdir. ilk aklıma gelenler:

    1. cahil kelimesini hakaret kabul ederler.
    böyle bir insana bir konuda "bu konuda çok cahil kalmışsın" deyin hele, bakın ne oluyor. inanılmaz kırılırlar; hatta böyle demeye cüret ettiğiniz için sonunda siz suçlu çıkarsınız.

    2. az düşünüp çok konuşurlar.****
    hani "ağzı olan konuşuyor" diye bir laf var, işte bunlar için söylenmiş. cahil takımına ağız denen organ yeterli. düşünmek, sormak, tartmak diye bir şey yok hayatlarında. çünkü her şeyin en iyisini onlar bilir. işin kötüsü, konuştukça cehaletleri daha da ortaya çıkar, battıkça batarlar. bu konuda zaten muhteşem bir söz söylenmiş: "bir şey biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus âlim sansınlar!..."

    3. sizi cahil çıkararak ironinin dibine vururlar. çünkü cehalet ile ego doğru orantılıdır.
    kendilerinden o kadar eminlerdir ki, onlar o konuda çok bilgilidir; ancak siz cahilsinizdir. ve buna da derinden inanırlar. ayrıca: (bkz: #56135015) (bkz: #41090044)

    4. değişime, gelişime olağanüstü direnç gösterirler.**
    inanılmaz derecede bir muhafazakârlıkla çepeçevre sarılmışlardır. zaten çevrelerinde de kendileri gibilerini bulundururlar ki, kolay anlaşabilsinler.

    5. sizin tahsil durumunuz, uzmanlığınız, kendinizi geliştirdiğiniz konular, alıntı yaptığınız kaynaklar...hepsi fasafisodur; "hayat üniversitesi" bunların hepsini yarıp geçer! kendi ipe sapa gelmez tecrübelerini de şark kurnazlığı yaparak meşrulaştırmaya çalışırlar.

    6. eziklerdir. duygusal olgunlukları maksimum iki yaşındaki bir çocuğunki kadardır. tavşan gibi üreyip, insan psikolojisinden bihaber oldukları için nesiller halinde zincirleme reaksiyon olarak öyle yetişmişlerdir.* hatalarını asla kabul etmemekle birlikte, karşılarındaki insanın en küçük yanlışına acımazlar. çünkü kendilerini olumlayabilmek için kendileri gibi görmedikleri insanları ötekileştirmek/aşağılamaktan başka çare yoktur. bir konuda bilgi ve fikir beyan ederseniz, her an "ukala, adam olmamış.. " gibi bir damga yemeniz veya manipüle edilmeniz çok kolaydır. kendileri birey olmadıkları/olmalarına izin verilmediği için, sizin de öyle olduğunuzu öngörmek isterler. bu yüzden ya narsist olurlar, ya da ezik. sağlıklı bir zihne sahip olanları çok azdır.

    7. üzerinde şahsi olarak hiçbir emekleri, çabaları olmayan; hiçbir şekilde kendi iradeleri ve tasarrufları ile seçmedikleri şeyler üzerinden kimlik oluşturur, bu kolektif kimlikle gurur duyar ve yalnızca o kavramlarla bir varoluş sergileyebilirler. örnek: aile, cinsiyet, mahalle, şehir, etnik köken, kültür, din, inanç. bunları sorgulamak veya üstüne bir şey katmak/eksiltmek, kendi kimliğini oluşturmak ömrü billah akıllarına gelmez; zaten çoğunlukla küçükken "ayıp-günah-yasak" baskısıyla bu yeteneklerini köreltmişlerdir.

    8. dinlemeyi bilmezler.
    sizi asla dinlemezler. sevdiğim bir söz vardır: "bir kere konuşacaksan, önce bin kere dinle". siz bir şey anlatmaya kalkıştığınızda ne dediğinize kulak kesilmezler, lafınızın bitmesini bile beklemeden hemen atlarlar. öylece kalakalırsınız. ha siz konuşmuşsunuz, ha eşşek osurmuş.

    9. konuştukları konular genellikle başka insanların hayatlarıdır. toplumun kendilerini -herhangi bir konuda- yargılamasından ölesiye korkarlar. ama başka insanları gıyabında linç etmeyi çok severler.

    10. ömür boyu gelişmek, ilerlemek diye bir kavramları yoktur. öğrenmek yalnızca okulda olur sanırlar. o yüzden okul bitince de okumak-yazmak rafa kaldırılır.

    11. köylü-tarım zihniyetine sahiptirler. yani köylünün feodal, kolektivist, mülkiyetçi, menfaatçi ve bu sebeple de muhafazakâr-statükocu* ve tabii ki cinsiyetçi kafa yapısını taşırlar. bu sebeple de birey olma bilincinden yoksundurlar. birey olamadıkları için içinde bulundukları grubun/kabilenin zihniyeti neyse onu kabullenirler. sürü halinde hareket ederler. ülkenin eğitim sisteminin çürümüşlüğü sebebiyle en iyi tahsili alsalar da bu zihniyetten kurtulamazlar. işin kötüsü bu durum, içinde doğulan sosyo-ekonomik sınıftan bağımsızdır. ***

    12. kötücül / kötü niyetli bir insan olmaya meyillidirler. kötülük bir karakter özelliği değil, bir tercihtir. bunu tercih eden insanların ortak özellikleri: yeterli bireysel gelişim göstermemiş, olgunlaşmamış ve insanlığın ortak değerlerinden* üstün tuttukları bazı kavramları* kılavuz edinerek bunları hayatın salt gerçekliği zannediyor olmalarıdır. hatta sizin de default olarak aynı düşüncede olmanızı beklerler.

    13. güce taparlar. önemli olan neyin/kimin doğru, gerçek, haklı olduğu değil; kimde/nede daha çok güç olduğudur. tapınılan bu gücün nesneleri* değişse bile bâki kalan iktidar hırsı ya da en güçlü olma/görünme, sahip olma arzusudur.

    14. yüksek bağlamlı iletişimi bilirler. yani bu insanlarla düzgün bir münazara, insan gibi bir konuşma yapamazsınız. çünkü söylediklerinize odaklanmak yerine: jest, mimik, bakış, yüz ifadesi gibi detaylara takılırlar. " türklerde tartışma kültürü yok " sözünün temeli buna dayanır. yalnız kalmış, iyi eğitilememiş bireylerden oluşan duygusal ve geri kalmış bir kültürün yansımasıdır bu.

    15. en büyük kültürel kaynakları ve tek eğlenceleri televizyondur. interneti de yalnızca geyik yapılan bir yer zannederler. biraz eğitimli olanları da interneti kendi menfaati için kullanır veya manipüle eder.

    16. "çok düşünme, kafayı yersin" hayattaki en büyük mottolarıdır. hatta, cehaleti bir erdemmiş gibi size pazarlamaya çalışırlar.* " (bkz: cehalete övgü) hayatları düşünmemek, kurcalamamak, sorgulamamak üzerine kurulmuştur. aileden gördüklerini fotokopi makinası gibi kopyalarlar ve bunu da üstün nitelik olarak kabul ederler. ezbere yaşamak daha kolay ve rahattır çünkü. daha fazlasına gerek görmezler. ataletin, kabullenmişliğin vücuda gelmiş halleridirler. ayrıca bkz.

    17. yukarıda saydığım özellikleri taşımayan, hatta bunlara muhalefet eden birileriyle karşılaştıklarında ezberleri bozulduğu ve iskambil kâğıdından ev gibi zorlama ve kırılgan hayatlarına anlık da olsa koca bir: "?" işareti girdiği için hemen dışlama ve ötekileştirme mekanizmasını devreye sokar ve saldırganlaşabilirler. merak etmeyin, gelip geçici bir durumdur. sizi ötekileştirerek cahil ve dolayısıyla düşünmekten uzak mutlu hayatlarına ışık hızıyla geri dönerler. sizin de onlardan uzak durmanız akıl sağlığınız için elzemdir.

    ben hayatımda kitap okudukça, düşündükçe, kendimi geliştirdikçe ilk hissettiğim şey: ne kadar cahil olduğumdu. şu hayatta bildiğim tek şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir. cahil bir insana cehaletini tanıtamazsınız; cahil olduğunun farkına varırsa, artık cahil değildir; ya da en büyük eşiği geçmiştir diyelim.

  • gelen sıcak para 1 trilyon doların üzerinde . özel sektörle birlikte borç 500 milyar doların üzerinde . gelen sıcak parayı dengelemek için basılan para 2 trilyon tl nin üzerinde . toplanan vergi enflasyonist sistemin ürünü olarak hala %300 lere varıyor . ihracat altın , eoro , gümüş , bakır , petrol üzerinden eskinin 40 milyar doları ne ise hemen hemen o
    imf ye borç vardı ama bugün imf nin temsil ettiği ülkelerin bankaları ki ermenistan dahil türkiyedeki kar eden her kuruluşun sahibi .
    vatandaşın hane halkı toplam borcu ki yabancı bankalaradır bu rakam , 5 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkmış . bunlar ekonomik göstergeler.
    ortadoğuda ne kadar ülke varsa sınırlarını kapatmış bize. kuzey afrikada türk uçak ve gemilerine vur emri var ve yaptılar zaten .
    ab tamamen askıya alınmış , vatandaşın güvenliği içler acısı. sınırımızda hem terör örgütleri cirit atıyor hem garip bir savaşın içindeyiz.
    2 milyondan fazla yabancıyı maaşa bağlamışız . ülkede milyonlarca işsiz var ama yatırım yok . yalan söyleyen bir din adamı 1000 asgari ücretlinin maaşına arabaya biniyor ve utanmıyor .
    yargının bağımsızlığı tamamen askıya alınmış ki açık açık da söylüyorlar.
    bu rejim bildiğin hitler rejimi