hesabın var mı? giriş yap

  • "çok üzülerek söylüyorum: 6-18 yaş arası kuşağın enkaz haline gelmesinden ülke olarak hepimiz sorumluyuz. az ya da çok."

    ben sorumlu degilim nagehancim, zerre sorumluluk kabul etmiyorum. sorumlu arayacaksan kocanla birlikte canhiras bir sekilde senelerce savundugun iktidarin kapisini cal.

  • ultrason odasında uzanmışsın. eşin ayağının dibinde. heyecan içinde ekrana bakıyorsunuz. doktor da çok umutlu. yüzü gülüyor. ve aleti karnına koyuyor. ekrana bakıyor. gözleriyle kısa bir arayış. birden yüzünde garip bir ifade. gözlerini kısarak bir kısa arayış daha. ve yutkunuyor. o yutkunmayı sen sanki ağır çekim izliyorsun. adem elması yavaşça aşağı iniyor, ardından daha da yavaş bir şekilde yukarı çıkıyor.

    eşinin yüzüne bakıyorsun. daha geçen hafta yine bu odada, yine şu an durduğu yerde, yine bu ekrana bakarken, gözleri dolmuştu mutluluktan. daha önce hiç ağlarken görmemiştin onu. "işte bu o anlardan biri" demiştin. "hafızana kazı bu anı, bu yüzü. en ince ayrıntısına kadar anlatacaksın yıllar sonra. sakın unutma bu yüzü."

    ama şimdi sadece endişe var gözlerinde. odada da bir ölüm sessizliği. kimse soru sormaya cesaret edemiyor. makinenin uğultusu. karanlık. sadece ekrandan doktorun ve eşinin yüzüne yansıyan ışık. hadi konuşun! biri bir şey söylesin! ya da hayır. susun. hiçbir şey söylemeyin. sessizlik devam etsin. makinenin uğultusu olsun sadece. kimse konuşmasa, zaman dursa burada. bu şekilde kalsak. biz sadece umutla ekrana baksak, kimse bir şey söylemese.

    ama doktor ölüm sessizliğini bozuyor. "maalesef yine kürtaj."

    ben o yüzü hala unutmadım. bir de doktorun yutkunduğu o anı. vücudumu yavaşça saran korku dalgasını. kollarımda ve bacaklarımda ılık ılık ilerleyişini. parmaklarımın buz kesişini. doktorun konuşmasını. o konuştukça benim boğulacak gibi olmamı. ve aklımdan geçenleri.

    "bir sussa. bir sussa. tamam. her şeye tamam lanet olsun. ne yapacaksan yap. ama sus şimdi. bir çıksak şurdan. şu kapıya bir ulaşsak. aynı acı tekrar içimde inanamıyorum. ben aynı şeyleri mi yaşıcam şimdi tekrar? yarım saat öncesine dönebilsem. umut dolu. elim karnımda. konuştum ben onunla. defalarca. bu sefer farklıydı çünkü. çok hissettim bu sefer. haksızlık. bu nasıl bir tokat? yarım saat önce bu kadar mutluyken, şimdi.. korkuyorum demiştim bir arkadaşıma. kendimi çok kaptırmak istemiyorum. ama dayanamıyorum da. bu sefer farklı çünkü. çok hissediyorum bu sefer. sıranızı savdınız siz demişti. boş ver. keyfini çıkar bu güzel anların. bu güzel anlar. tarih oldu bir saniye içinde. yıllar sonra anlatılacak bir anı oldular. nasıl olur? daha yarım saat önce yaşıyordum ben bunu. bir çıksak şu odadan. bir sussa. nasıl haber vericez millete? ne kadar aptalım. dayanamadım herkese söyledim. aptal! şimdi telefonlar. aynısı ayşeye, fatmaya da oldu şimdi üç çocukları varlar.. aptal! dayanamadın! tutamadın çeneni! ama bu sefer farklıydı. çok hissediyordum bu sefer. bir çıksak şurdan. bir sussa. yer ayaklarımın altından kaydı dedikleri bu muymuş?"

    edit: yeri ayaklarının altından kaydıran o günler tarih olur, bir de bakmışsın kucağında gülümsemene gülümseyerek karşılık veren minik bir yavru var. o zaman umut var, inadına umut var.

  • adamlardır. en has adam onlardır. adamlığın kitabını yazmışlardır. adamlık kanlarında vardır. adam olarak doğmuşlardır. adam olarak öleceklerdir. bu arada çok adamlardır.

  • işe kabul edilebilmek için farklı bir yöntem deneyen adam. miktar konusunda sıkıntısı var ama. evet.

  • sürahiyle vazoyu ayıran tek şey kulptur.

    demek insanlara tutabilecekleri bir kulbunu sunmazsan, çok çok içine bir çiçek koyup masanın üzerinde öylece bırakır seni rahatsız etmezler. ama tutunmaları için kulpların kolların olursa, bugün suydu, yarın meyve suyuydu seni doldurur taşırır, mutfakla yemek masası arasında dolaştırırken elbet bir gün de yere düşürüp kırarlar..

    hastasıyım düz mantığın.

  • erşan kuneri'nin sesiyle değil, kendi ses tonuyla oynamış. o yüzden erşan kuneri değil de, sarı saçlı ve bıyıklı cem yılmaz izliyormuşum gibi oldu.

  • okzokrom - kromofor

    yıllardır vücutlarımızda hapis kalan susuzluktu bu. rüyalarımızın dudaklarından ayrı söyleyemediğimiz zincirli sözcükler. her şey vücudunun yeşil mucizeleri etrafında dizilmişti. bedeninin üzerindeki dokunuşumu, derelerin fısıltılarını çiçeklerin kirpikleri karşıladı. dudaklarının suyunda her çeşit meyve vardı, narın kanı, saf ananas ve mammee elmasının ufukları.

    (...)

    varlığın bir anda havada uçuşuyor, sanki bütün varlığımı sabırsız bir sabahı bekleyişe mahkum eder gibi, o an fark ediyorum ki seninleyim. o anda, bütün duyumların içinde, ellerim portakalların içine dalıyor ve vücudum sanki senin kollarına sarılıymış gibi hissediyorum.

  • noradrenalin, serotonin ve dopaminin sitoplazmik uptake’ini inhibe ederek, indirekt sempatomimetik etki gösterir. zayıf monoaminoksidaz (mao) inhibitörü etkinliği vardır. eksitasyon ve öfori yapar. kişi yorgunluğunu duyumsayamaz. konsantre olabilme yeteneğini ve dikkati artırırr. santral sinir sistemine stimülan etkilerine hızla tölerans geliştiğinden kullanıldıktan saatler sonra uyarıcı etkileri yerini depresyon ve anksiyeteye bırakır. iştahı azaltır, bu etkisine 1-2 hafta içinde tolerans gelişir. solunumu uyarır. adrenerjik reseptörleri uyararak kan basıncını yükseltici etkisi vardır. bağımlılık yapar. parkinson, petit-mal epilepsi, çocuklarda dikkat yetersizliği sendromunda ve narkolepside kullanılır. bazı amfetamin türevleri için:
    (bkz: dekstroamfetamin)
    (bkz: fenfluramin)
    (bkz: metamfetamin)
    (bkz: deksfenfluramin)
    (bkz: metilfenidat)
    (bkz: metilendioksimetamfetamin)
    (bkz: fenetilin)