hesabın var mı? giriş yap

  • ilk turda sana oy veren seçmenin de kararı ikinci turda seninle aynı olmak zorunda değil. bir de böyle düşün.

    t: sinan oğan açıklaması.

  • sen aksaray'ın kaynağını açıkla da ben akepe'ye oyumu vereyim şeklinde karşılık verdiğim açıklama.

  • ahmet çakar: özhan canaydın gibi başkanın değil elini, şimdi söyleyemeyeceğim yerini bile öperim.

    rok: her yerinden öpüyorum rüştü'ye döndü bu ya

    sıvacı ertem: yeaa ne alakası var onunla bunun.

  • ahmet çakardan rok'a gelsin: benim senin gibi iktidardan gücüm yok ertem gibi ilişkilerim yok. ben kendi halinde bir adamım.

    helal lan hoca.

  • sokağa çıkma kısıtlamalarının tümüyle kalktığı bir dönemde getirilmiş enteresan yasak. cumhurbaşkanının gerekçe olacak, “kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok'” demesiyse daha da enteresan. kısacası gece hayatı sizlere ömür.

  • ada sahillerine zaman zaman karaya oturan gemiler ve insanlar yüzünden aslında ada dışında değişik bir hayat olduğunu bilen bir toplumun yaşadığı bir adadır.

    dünyadan izole yaşamalarının nedeni dışarıdan gelenlerin genelde saldırganca davranması olsa gerek. adalılar da kendilerince bir sevr sendromu ya da sevr paranoyası geliştirmiş olmalılar. "sentinellinin sentinelliden başka dostu yoktur" gibi...

    adalılar tarımla uğraşmıyorlar ama ellerinde demir aletler var. demiri, şu noktada görüldüğü gibi karaya vuran gemilerden tedarik etmişler.

    ayrıca şu noktada da kıyıya yakın kızıl çatılı barınak gibi bir şey gözükmekte ama emin değilim. (ara edit: şu anda sanırım google earth fotoğraf güncellemesi yapmış ve bahsettiğim barınak şu anda görünmüyor. belgesellerde görünen türden, geçici çardak türünden bir barınaktı. kaldırmış olsalar gerek.)

    uçakla bu adanın üzerinden 4-5 kez geçtim ve her seferinde görebilmek için aşağıya bakarım hava uygunsa. oradakiler de aslında gökyüzünde kayan bu beyaz noktayı ve peşinde bıraktığı bulutu görüyorlardır. kimbilir ne düşünürler, nasıl anlamlar yüklerler bize diye merak ederim.

  • ankara'da okuduğum senelerde, trabzonspor'da oynuyordu. bir gün otobüse bindim ve bir amca bana umut bulut'un gol attığı bir maçta, umut ile ilgili bir spor manşetini gösterdi. "bak, oğlum bu benim." dedi. kendisiyle o denli gurur duyan, otobüste tanımadığı insanlara bile oğlunu anlatma isteğiyle yanıp tutuşan bir babası vardı ve bu kadar senedir, umut bulut hakkında tek bildiğim şey de bu. sanırım yeter de artar bile. başı sağolsun.