hesabın var mı? giriş yap

  • (vazopressin başlığından gelerek yazıyorum)

    tek eşliliğe sebebiyet verdiği/kuvvetlendirdiği düşünülen hormon. bilim insanlarına bunu düşündüren şeyse tek eşli olduğu bilinen tarla farelerinin, eşleriyle çiftleşmeleri esnasında bu hormonu bolca salgılamaları. aynı bilim insanlarının bu bilgiden hareketle "ulan bu hormonu çok eşli hayvanlara versek n'olur?" demişliği ve hormonu vermişlikleri vardır. sonuç: çok eşli hayvanların bazılarında tek eşliliğe dönüş, en azından mantıklı bakma durumu gözlenmiş.

    kısacası bu hormon esra erol gibi bi görev görmekte, en azılı çapkınları bile aile sahibi yapmaktadır. tabii tüm bunların insanlarda uygulanmadığını belirtmekte fayda var çünkü bazılarınızın kafasından ne geçtiğini biliyorum.

  • başlık: beyler elim ayağım titriyor şuan inanamazsnız

    1.amını sikim ekmek almaya gittim bakkal amcaya. son 3 ekmek vardı aldım onları tam çıkacakken bizim mahhalleden bi kız girdi çok tatlı bi kız öğrenci ünide. o da ekmek var mı diye sordu. bakkal amca beni gösterdi son 3 taneyi aldı diye.

    kız bana baktı sonra ve "yaa rica etsem birini verseniz dedi bizim evde hiç kalmadı" dedi. anında koşarak uzaklaştım eve zor attım kendimi.

    ekmeği kaptıracaktım az kalsın lan elim ayağım titriyor piçler

  • "ne türlü kahramanlıklar" kısmına takıldığım konuşma. lan galiba bizi suriye cephesine sürecekler.

  • süper lan. milli takıma 1 yıl önce elimizdekini verip şimdi milli takımdan geçen senekinin küçüğünü alıyoruz. nasreddin hocanın kazan hikayesi gibi. seneye kazan ölür biz de rahatlarız.

  • her tarafına silikon yaptıranlarla aynı sektörde olmasına rağmen doğal göğüslerdir. takdir edilesi.

  • bunları esnaf diye oraya yerleştirenler şerefsiz bir kere. milletin anasına bacısına sarkanlar bunlar, gasp edenler bunlar, gördüğünüz gibi en ufak bir olayda, ellerine geçirdikleri her şeyle insanlara saldıran yine bu köpekler. adamı iyi öldürmemişler, ben en çok buna sevindim.

  • sarıyer beşiktaş minibüsü, bundan 1-2 sene öncesi. ben en arkanın bir önünde yanımda bir teyze ile oturuyorum, en arka koltukta ise olayın kahramanı yaşlı bir amca var. (öğretmen emeklisi olduğunu sanıyorum)

    neyse, bir olay olmadan minibüs gidiyor, birisi parasını uzatıyor sonrasında:

    - 1. levent ne kadar?
    - 1400 abla

    o anda arka koltuktaki amca birden kabarıyor:

    - 1.levent ne kadar dediniz şoför bey?
    - 1400
    - e ben demin maslak için 1400 verdim?
    - ikisi de 1400 beyefendi
    - e olur mu canım öyle! onun yolu daha uzun!!!
    - öyle işte...

    1-2 dakika amca söylenir. sonra yine sesini yükseltir:

    - ne saçma şey! benim gideceğim yoldan çok daha uzun. o niye 1400 veriyor? niye benle aynı? daha fazla vermesi lazım?
    - amca tarifeler öyle
    - ne demek canım! öyle saçmalık mı olur? neden fiyatlar böyle?
    - fiyatları ben koymuyorum beyefendi.
    - sen koydun demiyorum. neden böyle diyorum. neden?

    1-2 dakika durur, tekrar başlar

    - böyle saçma şey mi olur... ikisi de aynı. ne acayip.
    - ...
    - o uzuuuuuuun gitsin, 1400... benimki daha yakın. az vermem lazımdı. fazla para aldınız.
    - ...

    1-2 dakika sonra tekrar başlar ama bu sefer ben dayanamam arkama dönüp cevap veririm:

    - benden fazla para aldınız bence. ikisi de aynı para olm....
    - amca, tarifeler böyleymiş. tutup şimdi otobüse binsen benim yolum daha kısa diye yarım bilet mi vereceksin? illa ki gittiğin yol kadar ödemek istiyosan taksiye bin, onda haksızlık yok bak
    - senlen konuşmuyorum delikanlı!!!!

    bir anda yanımdaki teyze gaza gelip arkasını döner ve:

    - onlan konuşmuyorsun ama hepimizin kafasını belliyorsun! bir sus be adam! bir sus!
    (akabinde bana doğru dönüp sessizce "bunamış..." der)

    amca susar...

  • bu adam benim 10 sene evvel askerlik yaptığım yerin ordan geçerdi arada sırada.

    her seferinde de istisnasız şekilde bize dönüp merhaba çocuuuuklaaaaaaaar derdi. güzel adamdır yılmaz morgül.

    o kulübe önünden kimler kimler geçti gitti bi dönüp bakmadı. bi süleyman seba bir de yılmaz morgül durup bizlere selam vermiştir her seferinde.

    o günden beridir severim kendisini. hal ve hareektleri komik biri o doğru. iyi insan olmasına engel değil. insanları iyi ve kötü olarak ayırın arkadaşlar. başka kritere gerek yok.

  • lise sondayım. komşu okuldan bir kızla çıkıyorum. öğle tatilimiz aynı saatlerde başlıyor, ben de genellikle onların bahçesine sızıp kızla buluşuyorum. bir gün yine bu ritüeli gerçekleştirmek üzere okulun bahçesine giriyorum ama kız her zaman buluştuğumuz köşede yok. arkadaşlarına soruyorum, sınıfta diyorlar. detay vermiyor adiler.

    kapılarda sınıfın içini görmeye yarayan ufacık pencereler var. oradan sırasının olduğu yere doğru baktığımda kızı tek başına görüyorum. oturmuş, bir kağıda bir şeyler yazıyor.

    çıkmaya başlayalı belli bir süre olmuş, birinci ayımızı kutlayacağız (gençlik!). kıza güzel bir hediye ayarlamışım, yanında vermek için de tek bir gül almışım. hâlâ birbirimizin her türlü aptallığını kaldıracak kadar aşığız. ama daha da kötüsü ben her türlü aptallığı yapacak kadar aşığım. o an gereksiz bir komiklik yapasım geliyor: gülü dişlerimin arasına sıkıştırıyorum, ardından da kapıyı swat elemanı gibi hızla açıp sınıfa dizlerimin üstünde dalıyorum. bir de tatatataaaam gibi bir efekt patlatıyorum (salaklık!).

    özetin özeti: öğle tatiline uzamış bir yazılının ortasına dalmışım. sevgilim olacak kız en ön sırada tek başına oturuyormuş, o yüzden sadece onu görmüşüm. içerideki öğretmen (bir ingiliz teyze) sınıfa terörist dalmış gibi tepki veriyor, kafama tebeşir ve silgi atıyor, panik içinde çığlık çığlığa bağırıyor.

    kızın ve sınıfın tepkisiyse okulun hatıralarımdaki koridorlarında sonsuza dek yankılanacak. biz cep telefonuna yetişemedik, o kötü oldu.

  • robert de niro ve al pacino gibi iki ustayı bir araya getiren 1995 yapımı michael mann filmi.

    - michael mann, heat için 180 sayfalık senaryoyu 1979'da, piyasaya sürülmeden 16 yıl önce yazmıştır. hatta filmi ilk başlarda kendisi yönetmek istememiştir.

    - michael mann, gerçekçiliği arttırmak için filmdeki ünlü banka soygunu sonrası çatışma sahnesindeki sesler için setin etrafına mikrofonlar yerleştirip, sesi canlı olarak kaydetmiştir. çekim başına 800 ila 1.000 mermi kullanılmıştır.

    - çatışma sahnesi yalnızca hafta sonları çekmelerine izin verildiğinden, çekilmesi özellikle zor olmuştur.

    - al pacino ile yapılan bir röportajda, restorandaki hanna ve mccauley arasındaki sahne için robert de niro'nun sahnenin prova edilmemesi gerektiğini düşündüğünü ve böylece iki karakter arasındaki yabancılığın daha gerçek görüneceğini söylemiştir. michael mann kabul etmiş ve sahneyi prova olmadan çekmiştir.

    - filmde al pacino ve hank azaria arasında geçen diyalog sahnesinde al pacino'nun "because she's got a great ass! and you've got your head all the way up it!" repliği tamamen doğaçlamadır. daha sonra azaria ile yapılan röportajda al pacino'nun bu beklenmedik patlamasının kendisini korkuttuğunu ve yüzündeki şok dolu tepkinin gerçek olduğunu söylemiştir.

    - senaryonun ilk taslağında, vincent hanna'nın kokain alışkanlığı vardı ama sonra çıkarılmıştır.

    - filmin hikayesi mann tarafından süslenmiş olsa da gerçek olaylara dayanmaktadır. film, mann'ın başka projelerde birlikte çalıştığı gerçek hayattan arkadaşı chicago polisi chuck adamson ile neil mccauley adında bir suçlu arasındaki gerçek hayattaki bir kedi-fare oyunundan yarı uyarlanmıştır.

    - chris shiherlis'i oynamak için val kilmer her zaman ilk öncelikti ancak batman forever filmiyle çekimlerin çakışması sonucu keanu reeves ile anlaşılmıştır. val kilmer programının çakışmamasını sağladığı için tekrar rolü geri almıştır.

    - filmdeki oyunculara, çekimler başlamadan önce eski sas askerleri tarafından 3 ay boyunca zorlu silah ve taktik eğitimi verilmiştir.

    - danny trejo, filmdeki neil karakteri gibi gerçek hayatta folsom hapishanesi'nde mahkûm olmuştur. trejo, başlarda danışmanlık için işe alınsa da daha sonra mann tarafından oyuncu kadrosuna eklenmiştir.

    - mann, oyuncuların kendi rolleriyle aynı sosyal sınıfa sahip ortamlara girmelerini istemiştir. val kilmer, tom sizemore ve robert de niro, gerçek suçlularla konuşmak için folsom eyalet hapishanesine giderken; aktör mykelti williamson, mann'in polis rolünü oynayacak aktörleri bir gece gerçek lapd dedektifleri ve eşleriyle akşam yemeğine gitmesini sağladığını doğrulamıştır.

    - banka soygunu sonrası çatışma sahnesi, 2002 yılında san diego'daki abd deniz piyadelerine; 2007 yılında ise ingiltere'deki kraliyet askeri akademisinde öğrencilere eğitim olarak gösterilmiştir.

    - film, 85 lokasyonda çekilmiştir ve çekimi 107 gün sürmüştür. mann, filmin konum yöneticisi janice polley'i, daha önce filmlerde gösterilmeyen yerleri bulmaya çalışmakla görevlendirmiştir.

    - filmde neil'in sahildeki evine geri dönüp, silahını masaya koyup, okyasunusu izlediği sahne michael mann'ın en sevdiği tablolardan biri olan alex colville'in "pacific" adlı bir tablosundan ilham alınarak çekilmiştir. ilgili sahne ve tablo

    - christopher nolan, the dark knight'ı çekerken heat'in tarzından ve tonundan büyük ölçüde ilham aldığını açıklamıştır.

    - kevin gage 2003'te iki yıl hapis yattığında, mahkumlar ve gardiyanlar tarafından filmdeki karakteri olan "waingro" olarak hitap edilmiştir.

    - johnny depp, chris shiherlis rolü için düşünülmüş ancak istediği fiyat çok yüksek bulunduğu için vazgeçilmiştir.

    - robert de niro ve al pacino'dan birinin rollerini geri çevirmesi halinde don johnson yedek olarak düşünülmüştür.

    - filmin başında gösterilen tren istasyonu, yine michael mann tarafından yönetilen collateral'in sonunda gösterilen istasyonla aynıdır.