hesabın var mı? giriş yap

  • 90'lar

    - şu kasetlerini kaldır ortadan
    - onlar disket anne

    2000'lerin başları

    - şu disketlerini kaldır ortadan
    - onlar cd anne

    2000'lerin sonları

    - şu cdlerini kaldır ordan
    - onlar dvd anne
    - ƒ¶^ø¯&;¨&@

  • yurdum otobüslerinde sık şahit olduğum bir durumdur. daha çok aşırı kalabalık otobüslerde görürüm bunu. tıklım tıklımdır durum. önden binenler basamaklarda sıkışmıştır. o ara bir yurdum insanı kendini hemen şoförün yanına atar, orada dikilir. bir süre böyle giderler. sonra şöyle şeyler yaşanır.

    yolcu: bu saatte bu kadar kalabalık olmazdı amma..
    şoför: (sinirli) evet.
    (sessiz bir dönem yaşanır)
    yolcu: bak bak. şu minibüsün yaptığı hıyarlığa bak.
    şoför: hemşerim biraz geriye gider misin, aynayı göremiyorum.

  • bazı aşağılık şahsiyetler doğal seleksiyon yazıyor hala. umarım sizin çocuklarınız ileride "doğal seleksiyona" uğramazlar. keza onlar çocuk. adı üstünde.

  • az evvel tuğba özay'ın şu şekilde açıklama yaptığı yarışma: "bence adada dedikoduların merkezinde yattara yer alıyor."
    lan adamın en uzun cümlesi" lüfen bekle yemek ne zaman.."

  • kılıçdaroğlu chp grup konuşmasında dünkü ses kayıtlarını dinletirken bir anda canlı yayını kesen habertürk' ün spikerinin söylediği söz.

    afedersiniz ilkenizi silkeyim.

    not: gg olarak ispiyonlamayın girerse bana girer

    edit: gelen mesajlar üzerine küfrü düzelttim. klavye sürçmüş.. sinirden kendimi..

  • intihal olayının nasıl yapıldığı ve kriterleri bellidir. 40tan fazla kritere göre incelenip elif şafak'ın yaptığı işin başka bir romandan esinlenme değil, çalma çırpma işi olduğu hukuk önünde tescillenmiştir.

    yok ticari itibar, yok edebiyat öyle bir şey değil, yok elif şafak'ı dışarıda görseniz çok seversiniz vs vs. bir de utanmadan oraya davanın içeriğinden bağımsız yazmışsınız. yemin ediyorum alayınızın yerine ben utandım. siz bir daha açıklama falan yapmayın, hatta bir şeyler yazmayın. intihal yapmış bir kadını desteklerken saçma sapan ifadelerle kendinizi küçük düşüyorsunuz.

  • istanbula üniversite kaydı için yola çıkmıştık.
    bir iki kişiydik, saf ve iyi yürekli baba kız.
    biz sandık ki istanbulun adı geçse metropol olur en dandik köy bile.
    gittik bilet aldık şimdi adını vermek istemediğim için takma isim olarak gerçek koyun adını vereceğim şirkertten.
    bende bir heyecan bir heyecan. babam da kızının üniversiteyi kazanmış olmasına bağlı olarak koltukları kabarmış bir vaziyette turgut özalımsı geziniyor.

    geldi bizim otobüs; ön camda dev bir çatlak!
    ama biz iki sevgi kuşu, biz iki polyanna sevdalısı -olsun- dedik, vardır bir bildikleri.
    camdan ölen olmamış ki?

    sonra yolcular gelmeye başladı.
    biz babamla şöför arkası ikinci sıradayız.
    tam vaktinden yirmi dakika sonra çalıştı otobüs.
    biz iki pıtırcık sevindik buna zira sabahın 6' sında ne yapacaktık istanbul' da. en azından 6.30 da ineriz dedik.

    yolculuğun 15. dakikası ön iki koltuktaki takribi 280 yaşındaki teyze ve amca ben-gal ya da öyle bir adı olan kokusu burun delen kremlerden şakır şakır sürmeye başladılar.
    insanın kolu kopsa bu kremi koklayacağıma acısını çekerim dedirtecek bir kremdi.
    ve bu olay istanbula varasıya kadar 15 dakika aralarla devam etti.

    olsun, biz iki neşe pınarı herşeyin başı sağlık diyenlerdendik.

    sonra arka ikilideki takribi 180 yaşlarındaki amca ve teyze kocaman bir çuvaldan haşlanmış mısır çıkardılar ve toplamda 7 dişle bunu yemeye başladılar.

    biz tabi ki emekçi ve emekçinin emekçiliğinden gurur duyan kızı olarak, ağız şapırdatmadan tiksinmezdik.
    her nekadar çıkan sesler istanbula kadar devam etse de..

    sonra en ön diğer ikili koltukta oturan 32 yaşındaki adam ayağa kalktı ve 65 yaşlarındaki annesine;

    - benim ercanla arkadaşlığıma karışma, ben seviyorum ercanı
    diye bağırmaya başladı.
    sonra höykürerek ağladı. tükürük ve sümükleri krem süren amcanın keline yapıştı.

    annesi adamı,pipisini çakmakla yakmakla tehdit etti.
    babam bana -sen bakma- dedi.

    sonra adam otobüsün vitesine saldırdı. şöför ani bir frenle otobüsü savurttu.

    adama eti cin verdiler 4 tane, sustu. -yarım saat kadar.
    sonra tekrar annesine bağırmaya başladı:

    -sana arabayı durdur dediim. altıma işettirdin beniiiiiii.

    otobüsü sağa çektik. valizden adama temiz don çıkarıp giydirdiler.

    ama artık otobüs çiş, mısır ve tarifsiz bir krem kokuyordu.

    olsundu ama, herkesin başına gelir ayıplamamak lazımdı.

    babam ki o bir gurur abidesi, kokudan kusacak gibi olunca muavine ; susurluk' a ne zaman varacağız dedi.

    muavin ise; -allah bilir beyamca- dedi.

    muavin 60 babam ise 45 yaşındaydı.
    ama olsun biz iki pempe gönüllü bunu olgunluğa dair bir iltifat olarak aldık.

    sonra mola yerinde bir çorbaya iki iskender parası verdik. ama anısı oldu, olsun.

    yolda ön cam patladı. zaten 6,30 da erken bir varış saati idi. bursa otogarına kadar biraz üşüdüm ve korktum ama tecrübe de böyle kazanılımış diye üzülmedik.

    yalova feribotunda, ercan seven ve altına işeyen adam kayboldu.

    tüm feribotun aranıp adamın buşlunması 1 saat sürdü. yine altına yapmıştı ve yedek kıyafeti kalmamıştı.
    artık valizden çıkardıkları annesine ait füzo ile oturmaktaydı.

    biz 11.00 sularında otogara indik. kaydımızı 14,00' de yaptırdık.
    kalacak yerimiz yoktu. taksimde gezip akşam otobüsü ile dönecektik.

    taksim çok güzeldi, inci profitrol nefisti.
    babam bana şampiyondan midye aldı.
    sonra yazıhanelere gidip bilet aramaya başladık, biz, iki sevgi kelebeği.

    maalesef bilet bulunamıyordu çünkü okul kayıtları başlamıştı.
    sadece gerçek koyun seyahatte arka dörtlü boştu.

    babam, bir beyaz mimoza, bir muzaffer komutan anıtı, dedi ki;

    -hay .mına koyyim böyle işin.....